1. 1.
    +4
    inanmayan inanmaz. kanıt gerektiği yerde de kanıtlarız. onun bunun taklitçisi de değilim. zaten yeterince tereddüt ettim. yazmak ne derece doğru bilmiyorum. aslında korkudan çok başka bir şey bu. incide yazma sebebimse kimsenin gibinde olmayacak olması yazdıklarımın. ciddiye alınan bir ortamda yazsam muhtemelen büyür olay. yani benim açımdan. ya da ciddiye alanlar açısından. yeni bir nick alma sebebim de bu: etkilememek insanları. insanların bana delirmişim gibi bakmalarını istememem.
    bu oyun değil, zütten uydurma da değil, fazla düşünmeyin okurken de. ne hissedilenler hayal, ne sesler yalan. yine de siz, fazla canlandırmayın gözünüzde. ne olur bilmiyorum. en azından bana ne olur onu bilmiyorum. dayanamıyorum da. iki aydır rahatım. sanırım bitti. ciks hikayesi değil, üç harfli hikayesi de değil, onların ne olduğunu bilmiyorum. ciks sandığım şeyin ne olduğunu da.

    iki sene önce bayram öncesi büyükannemin köyüne (asıl memleketi) gittiğimizde başladı muhtemelen. öyle sanıyorum. kasaba gayet gelişmişti aslında. evler, bakkal, park, minik bi fabrika, okul, lise... başıboş köpekler, gece kasabanın başına inen çakallar korkutsa da beni, kız başıma akşama doğru bile dışarı çıkamasam da, daha ne beklenirdi ki kasabadan? zaten kasabanın üç dört kilometre yukarısındaki büyükannemin köyünde bir hafta kalıp dönecektik.
    ···
  1. 2.
    +2
    okuyanlara başarılar şimdiden
    ···
  2. 3.
    0
    anlat panpa
    ···
  3. 4.
    0
    rezerverd
    ···
  4. 5.
    0
    reserved

    yıl oldu 2012 amk yanda takip butonu var biz hala reserved
    ···
  5. 6.
    0
    risörv yazma tarzın biraz düzgün
    ···
  6. 7.
    0
    @1 hızlı yaz ananı giberim gece mobilden giriyorumö geç yazarsan gördüğüm yerde eksi yağmuruna tutarım liseli
    ···
  7. 8.
    0
    güzel yazı diline istinaden okumaya niyetlendim...
    ···
  8. 9.
    0
    kasabadaki ev kalabalık olduğundan yemek yiyip köydeki eve çıkmamızı söylediler. annem biliyor evi, anahtarı verdiler bize indik evin önüne. köyün büyükannelerin yaşadığı kısmının yolu her yağmurda bozuluyormuş. belediye de ilgilenmiyor zaten o kısımda nüfus az diye. o zamanlar da yol bozuk, yeni yağmış sağanak. kasabaya araba çağırdılar akşam. annem babam kız kardeşim ve teyzemin dört yaşındaki kızını alıp çıktık köye virajlı ıssız bir yoldan. bir bayırın dibinde durdu arabanın şoförü. tamam dedi. karanlık, ta bayırın sonunda bir sokak lambası var. neyse babam parayı verdi. ben kuzenimi kucağıma aldım. çamurlu bayırdan çıktık bir dözlüğe. kalacağımız ev tam karşıda. altı taş üstü ahşap en az elli senelik bir ev. sokak lambası tam onun önünde. evim on metre kadar yanında bir taş yığını var. yanmış bir evmiş o. diğer yanında da harman dedikleri alan.
    annem evi açtı. evin önündeki lambayı yaktı. masa çıkardı babam dışarı. sandalyeler falan. yemek hazırlığı yapıyoruz biz annemle. fırınlı sobayı yaktı annem. ben dışarı çıktım odunluktan odun almaya. kardeşim ve kuzenim de harmana geçmiş oyun oynuyorlar.
    ···
  9. 10.
    0
    rez
    ···
  10. 11.
    0
    lezerved
    ···
  11. 12.
    0
    biz sofrayı hazırladık annemle. babam mangal yaktı, tavuk falan yaptı. güzelce yedik yemeği. oturduk evin önünde geç saate kadar. kardeşimle kuzenim gece de harmana geçip oynadılar. korkunç bir yer değil, oturduğumuz yerden görünüyor zaten ve gayet aydınlık. arka tarafında bir yükseklik var. patikadan çıkılıyor. çeşme var o yükseklikte. bir de fırın dedikleri yer. köy kadınları eskiden toplanıp yufka yaparmış orada. arka tarafı da fındık bahçesi zaten.
    babam kardeşime seslendi yeter artık diye. geldiler, eve soktum onları. ellerini yıkadım. üstlerini giydirdim. ev o kadar eski ki yerdeki tahtalar aralık aralık. odaları sadece bi tahta blok ayırıyor, yani yan odadaki nefes alış bile duyuluyor. ben kardeşimi yatırdım uyudu hemen. zaten yorgundu, yedi yaşında çocuk. kuzenimi de yanıma aldım uyutacağım tam. ağlamaya başladı çocuk. ama öyle böyle değil. sanki kaynar su dökülmüş üstüne de yanıyor. duvara dikti gözlerini. neyin var sedef(geçek ismi değil) diyorum, duymuyor beni. annemle babam dışarda oturuyor hala. annemi çağırdım, geldi. o da susturamadı.
    ···
  12. 13.
    0
    babam geldi sonra. çocuğun çığlıklarından korktu kardeşim uyandı o da babama sarıldı. annem dua okumaya başladı belki dışarda korktu diye. ama susmak bilmiyor sedef. şekerli su verdik bana mısın demedi. garip sesler çıkarıyor, "bu bu bu!" diye bağıyor gösteriyor duvarı. annem kasabadaki teyzelerini aradı, büyükannemin kız kardeşini yani. büyük teyze "bi tasa sirke dök, yumurta al bir de, harmana git sirkeyi dök, yumurtayı kır. çalındı o çocuk" demiş. bir de bir dua söylemiş. annem tası alıp gitti. sedef'i babama verdim ben de yanında gittim. annem yumurtayı yere attı duayı söylerken ben de arkasında bekledim. böyle şeylere inanmadığımdan sadece sedef'in karnı ağrıdığını falan düşündüm. anneme kızıyorum bir yandan da böyle şeylerle neden uğraşıyorsun diye. neyse annem duasını etti eve döndü ben arkasından giderken bir ses çıktı hışırtı gibi. arkamı döndüm bayırın sonundaki elma ağacından bir elma düştü yere. önemsemedim. düşer yani normaldir dedim. eve döndüm. sedef uyumuş babamın kucağında.
    ···
  13. 14.
    0
    annemle bakıştık bir an sonra "aman anne saçmalama!" dedim tasa bakarak. sedef babamın kucağında uyuyunca annemle babam odalarına zütürdü onu gece uyanıp korkarlar diye. ben de kardeşimle bir odada kaldım. sabaha kadar uyumadım; ama korkumdan değil. uyku tutmadı. sabaha karşı çakal sesleri falan duymaya başladım. bir süre sonra çakal sesleri kesildi. ezan sesi geldi çok uzaktan. türlü türlü kuş sesleri, hayran kaldım. neyse, kardeşimi tuvalete zütürüp yatırdım tekrar. pencereden bakıyorum yine. bulunduğum oda bayıra bakıyor. elma ağacı da görünüyor yani ordan. yere düşen elmayı aradı gözüm. güldüm sonra kendime nasıl göreyim burdan onu diye. uyudum sonra.
    ···
  14. 15.
    0
    ertesi sabah kahvaltı hazırladık evin önünde. her şey normal. sedef yine oynuyor kardeşimle harmanda. babam kasabaya indi, biz annemle evde kaldık sofrayı toparlayıp evi temizledik biraz. ama bulunduğumuz yerde başka hiçkimse yok. annem "gelin biz de aşağı yürüyelim. hatice teyzemlere uğrarız kasabaya ineriz sonra" dedi. uğradık, annem gece olanları falan anlattı. kadın da "çalındı o çocuk." dedi. "çalınmak... " diye düşündüm. neydi ki? biraz oturup kasabaya indik biz de bozuk yoldan. cümbür cemaat herkes orda. ev kalabalık. iki gün sonra bayram var. tatlılar açılıyor bir tarafta, bir tarafta muhabbetler. her şey normal, güzel. kuzenim korktu diye o gece biz değil başkaları gitti o eve. bayrama kadar biz kasabada kaldık.
    ···
  15. 16.
    0
    rezerved anlat bakalım
    ···
  16. 17.
    0
    bayramın birinci gününün gecesinde sedef yine uyumadan çığlık atmaya başladı. duvara bakıyor "bu bu bu!" diyor eliyle gösterip bağırıyor. teyzem bile susturamadı. en sonunda büyük teyze aldı kucağına, dualar okudu, zorla uyuttu. sedef'e baktım bir süre o uyurken, sol elini yumruk yapmış sımsıkı. açmaya çalıştım açamadım. elimi çektiğim anda açtı elini yavaşça tere siyah bir şey düştü. çekirdek gibi. aldım çöpe attım. gece yine uyuyamadım. zaten bir odada altı kişiyiz, horlayanlar falan. uyuyamadım. kalktım mutfağa gitmek için kapıdan çıkarken sedef ağladı; ama çocuklar iç geçirip ağlar ya kısa bir süre. teyze uyku sersemi pişpişledi onu. sustu. mutfağa gittim su içtim. tuvalete gittim ardından. tuvalet pis berbat. elimi yıkayacağım sabuna çekirdek yapışmış. aynı çekirdekten. koparıp attım. odaya girdim tekrar. sabaha kadar oturup sedef'i izledim.
    ···
  17. 18.
    0
    ezan okundu, ama yakından geliyordu ses bu defa. yorulmuşum zaten bütün gece. uyudum, saat sekizde annemin zoruyla uyandım. gözlerimi kaşıyorum bir yandan da söyleniyorum "yeter artık eve dönelim." diye. annem "o ellerinin hali ne!" diye kızdı. ellerime baktım hemen. tırnaklarımın arası simsiyah çamurlu gibi. yattığım yere baktım, temiz. gece de yıkadım elimi. sabun pisti diye düşündüm zaten dikkat etmemiştim ellerime yıkadıktan sonra. tuvalete gittim, sabun gerçekten pis ama çamurlu gibi değil. suyla temizledim ellerimi. kahvaltı yaptık. bayram ziyaretleri devam ediyor, birinci gün o eve geldiler. ikinci gün de evdekiler çıktı ziyarete. ben çocuklarla kaldım evde. kuzenim, kardeşim ve o evin üç tane torunu 7-8 yaşlarında.
    ···
  18. 19.
    0
    sedef ağlamaya başladı yine. korktum bu sefer susturamayacağım diye. "canım tamam bir şey yok orda." diyorum ama hiç duymuyormuş gibi devam ediyor ağlamaya. kucağımdan inmek istedi sonra. tutamadım. kapıya gitti. vuruyor kapıya "aç." diye. üstteki sürgüyü çektim hemen. bana döndü bacaklarıma vurmaya başladı ağlarken. ama çocuk sanki acı çekiyor. eğildim, saçıma daldı. öyle kenetledi ki ellerini saçımda kurtaramadım. kızmaya başladım sonra ve hiç yapmayacağım bir şeyi yapıp koluna vurdum hızlıca. saçımı bıraktı hemen, ağlamayı kesti. bir şey olmamış gibi diğer cocukların yanına gitti. oynadı. aynaya baktım ben de saçımı düzeltmek için. alnımı çizmiş tırnağıyla. sinirlendim iyice, peçeteyle sildim.
    ···
  19. 20.
    0
    akşama doğru ev ahalisi gelmeye başladı. teyzeme anlattım kuzenimin yaptıklarını. teyzem "sevim daha fazla kalmayalım çocuklar da huysuz zaten." dedi anneme. bir haftalık gezi dört gün sürdü yani. o akşam teyzemlerle iki araba yola çıktık memlekete döndük. teyzemler normalde başka bir şehirde yaşıyor, tatil için gelmişler. bizde kalıyorlar. eve girdik bir oh çektim. duş alıp odama geçtim. akşam yemeğine kadar uyudum. annem geldi yine uyandırıp mutfağa döndü. yüzümü yıkamaya gittim, aynaya baktım çizilen yer iltihaplanmış. dokunamıyorum acıyor deli gibi. sanki birkaç saat önce yıkanırken hiç yara yoktu orda diye geçirdim içimden. zorla yüzümü yıkadım, tırnaklarımda yine aynı pislik. çekmeceden tırnak makası alıp kestim tırnaklarımı.
    ···