+1
-4
olabilir mi ?
Okuyun birşey kaybetmezsiniz beyler.
Zaman 3 e ayrılır ; geçmiş , şimdi ve gelecek. Önce zamanda yolculuk yapıp geçmişe gitmeyi hayal edelim. Ve yolculuğumuza geçmişe giderek başlayalım.
Aslında geçmişe gitmek fiziksel olarakta mantıksal olarakta pek mümkün değil. Fakat geçmişe gitmeyi bir şekilde başardığımız düşünelim. O andan sonra dünyada yaptığınız her hareket , dünyaya katkıda bulunduğunuz her eylem , bir ağacın dalından kopardığınız bir tek elma bile geleceği tamamen değiştirir. Çünkü her eylem arkasında başka sonuçlar doğurur. Bunu şu şekilde açıklayalım.
Ormanda karşılaştığınız bir geyik sizi görmesi halinde daha farklı davranır. Siz olmadan önceki ile siz olduktan sonraki davranışı elbette değişecektir. O noktadan sonra geyiğin tüm eylemleri önce kendisini , sonra yakın çevresini , dünyayı ve sonra da evreni etkileyecektir.
Bu biraz abartı olmadı mı ? Sadece bir geyiğin başka bir davranışı koskoca evreni etkileyecek. Şimdi geleceği nasıl değiştirdiğinize şahit olun. Normalde nehire gidecek olan geyik sizi gördükten sonra başka yöne gittiği için onu bir avcının gördüğünü ve avladığını var sayalım. Avcı geyiğin etlerini satarak o gün parasını kazandı.O paranın bir kısmıyla normalde gelecekte almamış olduğu piyanoyu kızına alabildi. Kızı büyüdü ve bu piyano sayesinde piyanist oldu. Bir gün bir sanat galerisinde fotoğraflara bakmak için yola çıkan bir asker normalde fotoğraf galerisine giricekken bir bayan seslendi o bayanı duyarak yolunu çevirdi ve piyanist olan bayanla tanışan bu asker aklını ondan alamadı ve tüm hayallerinden vazgeçti onun için. Bu askerin ismi Adolf Hitler di. Bu sayede belkide Hitler hayatını bir asker olarak devam etmeyecek. 5.5 Milyon insanda ölmeyecekti. Fakat bizim bildiğimiz geçmişte belki de o geyiği o an yönünü değiştirmesi sayesinde babası o geyiği hiç avlayamadı. Ve babasının aldığı piyano ile piyanist olan ve o gün orada hitlerin yönünü değiştirmesine sebep olan o bayanlada hiç tanışamadı. Gerçekte olduğu gibi de fotoğraf galerisine gitti ve Eva Braun ile tanıştı. Onunla asker olarak geçirdiği bir ömürde 5.5. milyon insanın ölümüne yol açtı.
Özetle geçmişteki bir geyiğin sadece ufak adımlarla attığı başka bir yol tüm insanlığı değiştirebilirdi. Ona kelebek etkisi deniyor. Fakat geçmişe gitmek asla mümkün değil. Çünkü eğer geçmişe gidip kendi dedenizi genç yaşınızdayken öldürürseniz , babanızda hayatta olmazdı. Doğal olarak sizde hayatta olamazsınız. Ve hiç var olmadığınız için bu zaman yolculuğunada hiç çıkmamış olursunuz. Stephan Hawking bunu başka yöntemle açıklıyor.
Bir dakika öncesine gidebildiğimiz bir zaman tüneli düşünün. Bazen bir dakika geçmişe gitmek bile büyük sorunlara yol açabiliyor. Bir kişinin bir dakika geçmişe giderek bir dakika sonraki kendini vurduğunu düşünün. Gelecekteki kişi ölürken geçmişten ateş eden kişi daha tetiğe basamadan yok oluyor. O halde tetiğe kim basmıştı ? Bu bir paradokstur. Ve içeriğinde kesin bir çelişki içerdiği için geçersizdir. Tek bir tutarsızlık bütün olumlu gelişmeleri yok edeceği için geçmişe bir yolculuk asla yapılamaz. Peki geçmişe gittik ve herkesten uzak hiç bircanlının olmadığı bir yerdeyiz. Ne kimseyi öldürdük ne de bir canlının yönünü değiştirmesine sebep olduk. Yaşama dair hiç bir katkıda bulunamayacağımız bir yerdeyiz diyelim. Bu geleceği etkiler mi ? Fizik yasalarına göre geçmişteki evrende fazladan yer kapladığımız için bu da mümkün değil. Tıpkı dolu bir su bardağına bir damla suyun eklenemeyeceği gibi.
Fakat geçmişe yolculuğun başka bir yolu var.
\"HAFIZA\"
Hafıza içerisinde milyonlarca olguyu tutabilecek kapasiteye sahiptir. Fakat yaşadığımız her an hafızamızdaki belirli bir zaman dalgalarını silikleştirir. O anlar aslında oradadır fakat biz hatırlayamayız. insanoğlu bunun üzerinde çalışırsa belki de geçmişe gidebilir. Hatta bunuda izleyebiliriz kim bilir ? Ama asla geçmişe müdahale edemeyiz. insan yaptığı her davranışla kendine yeni bir kader çizmez. Zaten yaşayacak olduğu kaderi farklı yollardan tecrübe eder. Buna da kaçınılmaz kader denir. Geleceğe gitmek konusuna gelirsek , garip ama şaşırtıcı bir biçimde bunu gerçekleştirmenin bir yolu var. Çok ama çok hızlı bır şekilde seyahat etmek. Eğer ışık hızına yakın yani saniyede yaklaşık 300.000 Km hızla seyahat edebilirseniz bu sizi zamanda ileriye zütürür. Bu dünyanın etrafını saniyede 7 kere dolanmaya eşittir. Şu an gökyüzüne baktığınızda aslında geçmişteki bir yıldıza bakıyor olursunuz. Çünkü o yıldızın ışığı dünyaya yıllar sonra gelebilmektedir. Işık hızında seyahat eden bir araç yapıldığını ve buna bindiğimizi düşünelim. Araç hızlandıkça zaman sizin için yavaşlayacaktır. Sizin sadece su içmek için elinizi havaya kaldırdığınız sürede dışarıda zaman kat ve kat hızlı aktığı için belki de haftalar geçecek. Aslında siz bu sürede geleceğe gitmiş olmuyorsunuz. Aracın dışındakiler için zaman çok hızlı aktığı ve sizde bu hız karşısında yavaşladığınız için geleceğe gitmiş gibi oluyorsunuz. Zamanda yolculuk yapmak için hızlanmak lazım.
Fakat dünya üzerinde bu mümkün değil. Eğer mümkün olsaydı bile fizik yasalarına göre biz daha yolun hemen başında araç içinde ezilirdik. insan oğlunun kaldırabileceği bir G kuvveti mevcuttur. Şu an bir G kuvvetine maruz kalıyorsunuz. Bir F16 pilotu 9G Yani kendi ağırlığının 9 katına kadar bir kuvvet hissedebilir. 9G den sonra kan beynimizden aşşağı doğru çekilir. Ve bu şekilde uzun süre kalmak ölümlere yol açar. Hal böyleyken ışın hızında seyahat için teknolojinin çok çok ileri olması gerekir. Biz bu hıza günümüz teknolojisiyle ulaşamıyoruz. Fakat buna benzer ışık hızına çok yakın bir hızla ilerleyen birşeyi isviçre\'de Cenevre kentinde bilim adamları oluşturmayı başardı. Yerin altında 27 Km uzunluğunda bir tünel içerisinde atomları saniyede onlarca kez yüksek hızda çarpıştırarak karşıt maddeyi veya diğer adıyla karanlık maddeyi bulma ümidiyle yola çıktığı bir deney. Deneyin sonucunda ise hayatın kaynağını bulmayı , evrenin nasıl meydana geldiğini öğrenmeyi amaçlamışlardır. 2017 yılında bitirilen deneyin sonucu ise trajikomik. En basit haliyle CERN\'den gelen cevap şuydu : \"Evrenin nasıl var olduğunu anlayamıyoruz.\" Uzun yıllar süren uğraşların ve harcanan milyarlarca doların üstüne basit bir sonuç gibi görünüyor. Ancak ardından verilen 2. cevap daha da korkunç : \"Aslında var olmaması gerekiyordu.\" Bunu şuna dayanarak söylüyorlar.\" Anti madde ortaya çıktıktan kısa bir süre sonra kendi kendini yok ediyor. Ancak evren oluıştuktan sonra neden kendini yok etmemiş anlayamadık. Bu sebeple onun hiç var olmamış olması gerektiği sonucuna ulaştık.\" Bu bilim insanlarının bazıları öyle tuhaf ki evreni bir yaratıcının yarabileceğini asla inanmak istemiyor. Bu da onları sonsuz bir boşluğa itiyor. Eğer Tanrı\'nın varlığını kabul ederek onu göz ardı etmeyerek çalışsalardı her şeyde bir neden ve sebep olabileceğini görürlerdi sanırım. Ve geleceğe giden bazı kişileri haberlerde görebiliyoruz. Hatta kanıtları bile var bazılarının. Kanıtlarıyla beraber bir daha başlık açarsam sunacağım.
--alinti--
Tümünü Göster