/i/Bilim

"hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir. ilimin ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, dalalettir, cehalettir".
M.K ATATÜRK
  1. 56.
    0
    Sonra okurum
    ···
  2. 55.
    0
    rezerved
    ···
  3. 54.
    +1
    kesinlikle rezerve alıyorum, nick6'yı hakkettin
    ···
    1. 1.
      +1
      sağolasın panpa
      ···
  4. 53.
    0
    Yarisini okudum ve devam edicem
    ···
  5. 52.
    0
    Rezervasyon ilk partı biliyordum digerlerini okuyacam
    ···
  6. 51.
    0
    Rezzrrs
    ···
  7. 50.
    0
    Okumayın kör oldum
    ···
  8. 49.
    0
    Okuycam rez
    ···
  9. 48.
    +1
    Onca başlıkta en başta bunu görmek isterdim. Sukun bol olsun
    ···
    1. 1.
      0
      teşekkürler panpa
      ···
  10. 47.
    0
    Okumayın geleceğe gittim
    ···
  11. 46.
    +9
    DOSTLARIM YAZACAKLARIM BU KADARDIR. OKUYAN TÜM PANPALARIMA TEŞEKKÜR EDiYORUM
    ···
  12. 45.
    +5
    231)bizim dünyamız ve evrenimiz de sicimlerden oluşuyor, diğer evrenler de ve hepsi 11 boyuttaki, süper bir sicim (büyük zar) içinde.

    232)daha da ilginç olan diğer boyutlardaki tüm evrenlerin 11. boyuta doğru hareket ettiği ve 11.boyuttan diğer tüm evrenlerin görülebildiği.

    233)yani boyutlardan bağımsız, soyut ya da somut olan ne varsa, her şey bir şeye doğru meyil ediyor ama bir şey zaten her şeyin içinde.

    234)bu bölümü graudy’nin bir sözü ile bitirelim: “evren, gerçeğin dış ve görünen yüzüdür. gerçek ise evrenin iç ve görünmeyen yüzü... ”
    ···
  13. 44.
    +4
    214)çünkü evrendeki 4 temel kuvvetten biri olan kütle çekim(yer çekimi), diğer kuvvetlere göre çok zayıftı ve neden olduğu bilinmiyordu.

    215)bu sorunun cevabı sicim teorisinin temellerinde arandı ve sonunda bir çözüme ulaşıldı: "farklı evrenler" kütleçekimini zayıflatıyordu.

    216)bir yandan algılayamadığımız 7 boyutun olduğunu öğrenmek, diğer yandan başka evrenlerin varlığını kabul etmek insanlar için zordu.

    217)ancak matematiksel denklemler ve fiziksel yorumlar, kaçınılmaz olarak açığa çıkan bu gerçeğe işaret ediyordu: 11 boyutta çoklu evrenler.

    218) fiziğin çoklu evrenler ya da paralel evrenler dediği gerçeğe, eskiler “evren içre evrenler” diye önceden işaret etmişlerdi.

    219)teoriye göre bizim dışımızda çok sayıda evren var ve bunlar da bizim evren gibi sicimlerin oluşturduğu zarlardan(membranlardan) oluşuyor.

    220)bu olayı, bir küvetteki baloncuklar gibi düşünün. çok sayıda farklı boyutlarda baloncuklar var, her bir baloncuk başka bir evren demek.

    221)peki kaç tane evren var? bu sorunun net cevabı yok, ancak teoriye göre binlerce, milyonlarca hatta sonsuz sayıda paralel evren olabilir.

    222)evrenimizde ışık hızını geçmek pratikte mümkün değil. ancak denklemlere göre bu hız aşıldığında kütle sanallaşıyor(soyutlaşıyor).

    223)madde soyut olunca, enerji de soyut olacak, bu da o evrendeki kütle enerji tüketmeyecek, üretecek demekti (negatif entropi).

    224)bunun anlamı, zaman oku tersine işlediği için bu evrenlerde zaman tersine akabilir ya da durmuş, yani sonsuz/ebedi olabilir demek.

    225) evrenimizde yaşaması mümkün olmayan bu sanal(soyut) yapılar, diğer boyutlardaki başka evrenlerde varlık gösteriyor olabilir(takyonlar?)

    226) yani maddenin, enerjinin, mekanın, uzayın ve zamanın bizimkine hiç ama hiç benzemediği evrenlerden (alemlerden) bahsediyoruz!

    227)teoriye göre, bulunduğumuz evrenden diğer evrenlerin bulunduğu uzaya/evrene geçmek normal şartlarda mümkün değil.

    228)benzer şekilde, yine normal şartlarda 11 boyutlu hiper uzaydaki diğer evrenlerle bizim iletişim kurmamız mümkün değil.

    229)hawking’e göre beynimizdeki hiçbir şey, bir bütünden bağımsız olarak gerçekleşmiyor. çünkü her şey birbirine bağlı sicimlerden oluşuyor.

    230)birinin kötü haberini daha bize söylenmeden hissetmek ya da bir şeyin daha gerçekleşmeden içimize doğması da aslında bununla ilgili.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 43.
    +6
    189) buna göre, insan bedeninin çevresinde, sıradan insanların göremeyeceği bir tür enerji alanı ya da meşhur tabirle "aura" var!

    190) üstelik aura sadece insanlarda değil, canlı cansız herşeyin etrafında var ama canlılardaki hareketli, cansızlardaki sabit.

    191) bu enerji alanı ya da auranın ismi değişiyor. hintlilerde prana, çinlilerde çi, kabala’da nifiş diye geçiyor. biz ise "nur" diyoruz.

    192) bazen resimlerde ya da betimlemelerde gördüğümüz insan başının üzerindeki "hale"nin temelinde bu var

    193)yine resimlerde, kutsal kabul edilen insan bedeninin etrafındaki ışıklarda ve bizim "nur yüzlü" deyişimizin arkasında gerçekte bu var.

    194)bu inançlara göre enerjiden oluşan insanın belli enerji merkezleri var.“çakra”yı duymuşsunuzdur: enerji merkezinin hint felsefindeki adı.

    195)çakranın pek çok inançta farklı isimleri var. mesela tasavvuftaki karşılığı letaif. el, ayak, kalp gibi yerler çakra (letaif) noktası

    196)bunlara göre çakraları görebilmek için normal insanların enerjisinden yüksek bi enerjiye sahip olmak gerekiyor(neler anlatıyorum böyle?)

    197) flood asıl amacından başka yöne gidiyor, o yüzden bu kısmı burada bırakıp, daha sonra sicim teorisinin 2.kısmını anlatacağım...

    198)flooda biraz ara verdiğimiz için önce kısa bir hatırlatma yapayım. sicim teorisine göre her şeyin özü titreyen çok küçük sicimlerdi.

    199)yani katı sandığımız şeyler bile çok çok küçük boyutlarda, sürekli titreyen bir tür enerji yumağından (sicimden) oluşuyordu.

    200)bu sicimlerin boyutu o kadar küçük ki, bir sicimin bir atomun büyüklüğüne oranı, bir atomun bütün güneş sistemi’ne olan oranına eşit!

    201)ancak teorileriyle ilgili hesapta bir sorun vardı. çünkü evrenin 3+1(zaman) boyutlu olarak hesaba katılması durumunda, çözüm tıkanıyordu.

    202)sicimlerden, sabun baloncuğunun zarı gibi düşünülebilecek membranlar oluşturuldu. teoriye göre bunlar çok boyutta varlık gösteriyorlardı.

    203) çalışmalarda 4 boyuttan başka boyutların da olabileceği hesaba katıldı. 5,6,7 derken toplamda "11 boyutlu evren" çözümü sağlıyordu.

    204)bu çözüme göre bildiğimiz, yaşadığımız ya da algıladığımız 4 boyutlu (3 boyut + zaman) evrenin dışında 7 boyut daha vardı (7 katlı gök?)

    205)sağ-sol, aşağı-yukarı, ön-arka olarak bildiğimiz 3 boyut, zamanla birlikte 4 boyut vardı ama bilmediğimiz 7 boyut daha olduğu öğrenildi.

    206)akıllara hemen şu soru geldi: "peki ama madem algıladığımızın dışında 7 boyut daha var, onları niçin algılayamıyoruz? "

    207)bilim adamlarına göre büyük patlamanın ardından bizim bildiğimiz 4 boyut, kozmik büyüklüğe erişti ama kalan 7 boyut sicim boyutunda kaldı

    208)ancak bu 7 boyut, sicim yumakları şeklinde tüm evrene dağıldı. yani yaşadığımız evren içinde algılayamadığımız diğer boyutlar vardı.

    209)bir boyuta gidebilmek için, daha üst bir boyuta gitmeye gerek vardı. yani 4.boyut olan zamanda yolculuk için, 5.boyuta çıkmak gerekiyor

    210)böylece evrenin, 11 boyuttan oluşan, tüm herşeyin birbirine bir yapıyla bağlı olduğu kabul edildi ki, bu yapı da zardı(membran)

    211)11.boyut, 1mm'nin trilyonda biri ölçüsünde 3 boyutlu dünyamızın her noktasında vardı. yanı başımızda ama algılayamadığımız bir evren

    212)teoriye göre bizim evren de, sicimlerden meydana gelmiş 3 boyutlu bir zardı ve 11 boyutlu hiper uzayda baloncuk gibi hareket ediyordu

    213)sicim teorisi, kuantum(mikro) ile kütle çekim(makro) teorilerini birleştirmişti, ancak kütle çekimi tam olarak açıklayamıyordu.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      rezzzzzzzzzz
      ···
    2. 2.
      0
      Hacı bey yine girdim araya da 4. Boyut olan zamanda yolculuk için, 5. Boyuta çıkmak gerekiyor demişler de 11. Boyutu kullanmak için varlığından haberimiz olmayan 12. Boyutu mu kullanacak bu insanlar?
      ···
  15. 42.
    +4
    173)bu teorinin özünde, atom altı parçacıkların nokta şeklinde maddesel değil, sürekli titreyen tel(sicim) gibi olduğu kabulü vardı.

    174)buna göre, evrendeki istisnasız her şeyin özünde enerji vardı ve her şey hareket halinde, çok çok küçük boyutlarda sürekli titriyordu.

    175)bu noktada daha önce yazdığım şu tweeti hatırlayın. (burda ayrı
    parantez açarak flood sahibinin bu konu ile alakalı başka bir flooduna yönlendireyim)

    176)herşeyin özünde enerji olduğunu bilim yakın zamanda keşfetti, ancak spiritüel açıdan durum farklı. çünkü bazı dinlerin temelinde bu var.

    177)mesela, budizm'de her şeyin temelinde enerji vardır. nirvanaya giden yolun en temeli “boşluk"tur, bu boşluğun özü ise enerjidir.

    178)antik mısır’da da benzer durum var. mısırlılar, her şeyin temelinde "çekirdek" dedikleri titreyen şeyler olduğunu düşünürlerdi.

    179)kabala’da da durum farklı değil. kabala inancının temelinde “ışık” vardır, ancak bildiğimiz anlamda değil, tanrı’nın "sınırsız ışığı"dır.

    180)islam’da ise tasavvuf anlayışında benzer durum var. ibn-i arabi’nin her şeyin özü dediği cevher-i ferd, titreyen tel(sicim) ile aynıdır.

    181)tasavvufa göre, cevher-i ferd ilk olarak herşeyin başı olan elif harfinde başlar, önce harfi, sonra kelimeyi ve kainatı oluşturur.

    182)sicim teorisinin ortaya koyduğu bir diğer şey çok boyutlu evren. bu kısım aklın sınırlarını zorluyor ancak matematiksel olarak ispatlandı.

    183)floodun bu kısmında, gelen istek üzerine enerji konusunu anlatacağım. ancak bunlar bilimsel olarak kanıtlanmadı.

    184) sicim teorisinin 2.bölümünden (çoklu evrenler) önce anlatacağım şeyler, floodun doğrudan konusu ve bilimsel değil, ancak çok istek var.

    185)meşhur bilim adamı nikola tesla şöyle demişti: evrenin sırlarını öğrenmek istersen herşeyi enerji, frekans ve titreşim olarak düşün!

    186) tesla’ya göre evren büyük bir titreşimden (enerjiden) başka bir şey değildi ve bizler de bu titreşimin küçük birer yansımalarıydık

    187) ve biz dahil canlı cansız her şey, düşüncemiz bile bir tür enerjiydi (telepati?) ve her şeyin ama her şeyin özünde enerji vardı

    188) tesla’nın bu düşüncesine benzer şekilde, insanın ve evrenin bir tür enerji olduğunu farklı inançlar farklı tanımlamalarla anlatmıştı.
    ···
  16. 41.
    +3
    157)bilim kadını vera’nın nobel’e layık bu tespiti, uzun yıllar kabul görmedi, ta ki 10yıl önceye kadar. 2006’da ilk somut verilere ulaşıldı.

    158)karanlık maddenin varlığı keşfedildikten sonra bu defa bilim insanları evreni yeniden modellediler, ancak hala ekgib bir şeyler vardı.

    159)tahmin ve hesaplara göre evrenin çok küçük bölümünü görebildiğimiz madde, biraz fazlasını göremediğimiz madde oluşturuyordu. geri kalan?

    160)geri kalan ekgib kısım için tekrar evrene bakıldı. evren sürekli genişliyordu, üstelik bu genişleme yavaşlamıyor, aksine hızlanıyordu.

    161)evrenin giderek artan bir hızla genişlemesi akla şu soruyu getirdi: galaksileri hem dağılmadan tutan, hem de onları iten bir şey mi var?

    162)bu sorunun cevabı, "galaksiler arasında elastik, görünmeyen bir ağ, bir enerji var" olarak verildi ve buna "karanlık enerji" denildi.

    163)karanlık madde ile karanlık enerji arasında bir bağ var mı, henüz bilinmiyor. bunların nasıl olduğu, yapıları vs de bilinmiyor.

    164)karanlık maddenin görünmeyen yıldızlar mı, yoksa moleküller hatta atomlar seviyesinde küçük şeyler mi olduğu da henüz anlaşılamadı.

    165)ancak bilinen bir şey var: gördüğümüz her şey evrenin %5'ini oluşturuyor. geri kalanların %25'i karanlık madde, %70'i ise karanlık enerji.

    166)zamanda yolculuk konusuna şimdiye kadar hem makro açıdan (einstein’ın izafiyet teorisi), hem de mikro açıdan (kuantum teorisi) baktık.

    167)einstein’ın teorisi gezegenler, yıldızlar, karadelikler gibi dev boyuttaki şeylerin mekanizmasını açıklıyor ama kuantumu açıklayamıyordu.

    168)kuantum teorisi de, atomaltı parçacıkların davranışlarını, tabuları yıkan bir anlayışla açıklıyor ama konu makroya geldiğinde duruyordu.

    169)her 2 teori de ispatları yapılmış, bilim çevrelerince kabul görmüş çok önemli, devrim niteliğindeki teorilerdi ama sanki bir şey ekgibti.

    170)evreni tamamen kapsayan, her şeyin açıklamasını bilimsel olarak yapan, mikro ve makroyu birleştiren başka bir teoriye ihtiyaç vardı.

    171)bu noktada karşımıza stephen hawking çıktı ve “herşeyin teorisi” olarak da bilinen m-teorisini ya da sicim(tel) teorisini geliştirdi.

    172)hawking, bu teoriyle makro boyutu açıklayan einstein’in teorisi ile mikro boyutu açıklayan kuantum teorisini tek teoride birleştiriyordu.
    ···
  17. 40.
    +3
    141)bir örnek vermek gerekirse, bir anti-maddenin içindeki enerji, normal roket yakıtındaki enerjiden "1 milyar kat" daha fazla!!!

    142)bu da 4 miligram gibi çok az bir anti-madde ile bir kaç hafta içinde mars’a gitmek demek ya da daha fazlasıyla çok daha uzaklara...

    143)bu yüzden avrupa’da cern, amerika’da fermilab laboratuvarları yıllardır anti-madde üretme üzerinde çalışıyor ancak büyük bir sorun var.

    144)anti-madde, madde ile yan yana geldiğinde patladığı için, üretmek için çok çok özel sistemler gerekiyor, bu da fiyatı "aşırı" artıyor.

    145)şu anda dünyadaki en pahalı şey ne elmas, ne de yakut. gram fiyatı 62,5 trilyon $ olan anti-madde!(fiyatı bi' daha okuyun)

    146)zaman geçtikçe fiyatlar düşecek ama şimdiye kadar fermilab, yılda sadece 1,5 "nanogram" antimadde üretiyor, cern ise daha az.

    147) 40 yıl içinde anti-madde üretiminin artması ve anti-madde kullanan roket motorlarının geliştirilmesi planlanıyor (nasa çoktan başladı).

    148) bunlar gerçekleştiği takdirde, hem şu an hayal olan galaksiler arası yolculuk, hem de zaman yolculuğu gerçekleşmiş olacak

    149)flooda karanlık madde/enerji ile devam edelim. bu konular doğrudan değil, dolaylı yoldan uzay/zaman yolculuğu ile ilgili ve çok soruluyor.

    150)insanoğlu antik çağlardan beri evrenin boş olmadığını, göremediğimiz sıvılar/gazlarla kaplı olduğunu düşündü ve farklı isimler verdi.

    151)bilim ilerleyip, teknoloji geliştikçe bu konudaki bilimsel çalışmalar arttı, ancak öne sürülen yeni teoriler/görüşler ciddiye alınmadı.

    152)ancak 70’li yıllarda ilginç bir gözlem yapıldı. bir galaksinin etrafındaki bazı yıldızların olması gerekenden daha hızlı döndüğü görüldü.

    153)hesaplar, simülasyonlar tekrarlandı ancak yıldızların dönme hızı, normalden daha fazlaydı. bir şey, "bir kuvvet" onları hızlandırıyordu.

    154)bu kuvvetin ne olabileceğine dair fikir yoktu, çünkü görünürde hiç bir cisim yoktu. teleskoplar göstermiyor, sanki bir yerde saklanıyordu.

    155) işin içinden çıkılamayınca bu cismin, ışık yaymayan, görünmeyen ancak kütle çekimi olan “karanlık bir madde” olabileceği öne sürüldü

    156)teoriye göre, yıldızlar bu görünmez maddenin yanından geçerken kütle çekiminin etkisine kapılıyor ve böylece daha da hızlanıyorladı.
    ···
  18. 39.
    0
    Mantıklı gibi okurum devdıbını
    ···
  19. 38.
    +3
    127)yani kalpleri sağ tarafta, hemen herkesin solak olduğu bir yer ve buradakiler sağı solu değişmiş bir evrende olduklarını bilmiyorlar.

    128)ancak ilerleyen zamanda her 2 teorinin de gerçekleşmesinin mümkün olmadığı ispatlandı. üstelik ispatlar, nobel ödülüne layık görülmüştü.

    129) anti-parçacık keşfinin asıl heyecan verici kısmı, anti-evrende değil, anti-madde kısmında yaşandı. çünkü buradaki sonuçlar çok ilginçti.

    130)cern'de de uzun yıllardır çalışılan anti-madde konusu, uzay ve zaman yolculuğu için en büyük umutlardan biri.

    131) anti-madde pek çok açıdan cazip ve ilginç, öyle ki dan brown’un melekler ve şeytanlar kitabı ile uzay yolu’ndaki atılgan’a konu oldu.

    132) melekler ve şeytanlar’da suikastçilerin cern’den çaldığı bomba ile uzay yolu’nda atılgan’a enerji veren güç, anti-madde idi.

    133) anti-maddeyi sıradışı yapan şey, deneyler esnasında keşfedilmişti. parçacık ile anti-parçacık yanyana geldiğinde ikisi de yok oluyordu.

    134)ikisi yan yana geldiğinde, ikisi de kayboluyor ve enerji açığa çıkıyordu. tersi de geçerliydi, enerjiden madde ve anti-madde doğuyordu.

    135)akıllara "büyük patlama" anı geldi. o anda, madde ve anti-madde eşit olmalıydı. ikisi yan yana geldiğinde patlama oldu diye düşünüldü.

    136)diğer yandan, “biz yaşıyorsak, demek ki evrende madde miktarı, anti-maddeden daha fazla” denildi ama neden fazla olduğu hala çözülemedi.

    137)evrende hala madde varsa, arta kalan anti-madde de olmalıydı. bu yüzden evrende doğal “anti-madde avı”na çıkıldı ama pek sonuç alınamadı.

    138)ancak nispeten yakın zamanda uzayda “anti-madde çeşmeleri” bulundu, ayrıca gama ışınlarında ve yıldırımlarda anti-madde olduğu saptandı.

    139)bu anti-maddeleri toplamak çok zor olduğu için, iş cern’e ve dünyadaki bir kaç büyük laboratuvara düştü ve anti-madde üretimine başlandı.

    140)laboratuvarların anti-maddeye büyük ilgi göstermesinin bir nedeni vardı: madde-anti madde ikilisinden ortaya çıkan "devasa" enerji.
    ···
  20. 37.
    +3
    111)aklınıza biri gelince onun aramasını, kuantum dolanıklığına bağlayan, yani düşüncenin bile çok şeyi değiştireceğini söyleyen teoriler var.

    112) ancak kelebek etkisinin özeti, tüm her şey birbiriyle bağlı ve etkileşim içinde olduğundan, hiçbir şey kesin değil ama her şey mümkün.

    113)zaman yolculuğu flooduna konuyla ilgili başka bir gerçekle anti-madde ve devamında gelen anti-evren (farklı evrenler) ile devam edelim

    114)ancak anti-madde konusu biraz uzun olduğu için 2 ayrı bölüm halinde yazacağım.

    115)yaklaşık 90 yıl önce, kuantum mekaniğindeki bazı sorulara cevap arayan dirac isimli genç bir bilim adamı ilginç bir keşif yaptı.

    116)atom çekirdeğinin etrafındaki "eksi" yüklü elektronun "artı" yüklü olanını bulmuştu. yer yerinden oynadı, çünkü böyle bir şey imkansızdı.

    117)ama sonuçlar doğruydu. (-) yüklü elektronun, (+) yüklü "zıttının" olduğu ispatlanmıştı. buna anti-elektron anlamında pozitron denildi.

    118)(-) yüklü elektonun zıttı varsa, (+) yüklü protonun da zıttı olmalıydı ve tahminler doğru çıktı,30 yıl sonra antiproton da keşfedilmişti.

    119)akla daha büyük resim geldi. eğer atomaltı parçacıkların karşıtları varsa, atomların da karşıtı olmalıydı. denemek için hidrojen seçildi.

    120)tahminler yine doğruydu: laboratuvar ortamında hidrojenin tamamen karşıtı olan anti-hidrojen üretilmişti, üstelik çok sayıda.

    121)pozitronun keşfini yapan dirac, nobel ödülünü alırken şöyle demişti; “madem anti-elektron var, anti-madde, hatta anti-evren de olmalıdır”

    122)ve arayışlar başladı. anti-madde, lab. ortamında üretiliyorsa, evrende bir yerlerde olmalıydı, benzer şekilde anti-evrenler de olmalıydı

    123)anti-maddeyi 2.kısımda anlatacağım. anti-evrenler, yani "zıt ikiz evrenler" ile devam edelim. bunun için 2 teori ortaya atıldı.

    124)ilki, bizdeki maddenin karşıtı olan anti-madde ile dolu bir evren, yani bizdeki herşeyin karşıtının olduğu bir yer olabileceği teorisi

    125)bu evrende sadece yükler yerdeğiştirdiği için oradakiler bu durumu bilmiyorlar ama orada anti ikizlerimiz, anti şehirlerimiz vs var.

    126)diğer teori, "ayna evren" teorisi. bu teoriye göre uzaklarda bir yerlerde dünyanın ikizi olan bir yer var ama dünya’nın aynası şeklinde.
    ···
    1. 1.
      0
      Hacı bey paralel evren olayında bissürü evren varsa herkesin sevap günah olayı eşit olacaktır bu da cennet cehennemin olmadığını söyleyecektir. Ya da bissürü benim her birinin farklı ruhu olursa bu mallar benim paralelim olmayacaktır. Yani bu benim inancimla mi çakışıyor yoksa ben bi noktayı yanlış mı biliyorum. Bi sorayım dedim sen bilgili bi hacı abiye benziyosunda.
      ···
    2. 2.
      +1
      Dostum benim mantığımla evrenin aynı kalabilmesi için karşıtın da senin yaptıklarını yapmak zorunda mesela anne ve babanın orda da birbiriyle evlenmesi gerekiyo ki sen olasın. Bu durumda o da aynı günah ve sevapları işler sadece senle alaksı olduğunu bilmez senin onu bilmediğin gibi. Yani sevap ve günahlar ayrı olmaz. Zaten farklı tercihlerde bulnsalar ayna evren denmez
      ···