/i/Bilim

"hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir. ilimin ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, dalalettir, cehalettir".
M.K ATATÜRK
  1. 26.
    0
    rezerve
    ···
  2. 27.
    +1
    Emek var ve aydınlatıcı şuku
    ···
    1. 1.
      +1
      teşekkürler panpa
      ···
  3. 28.
    0
    Rezerve
    ···
  4. 29.
    0
    Rezerve
    ···
  5. 30.
    0
    Reserved
    ···
  6. 31.
    0
    Rererez
    ···
  7. 32.
    0
    Vay mk devam et
    ···
  8. 33.
    0
    Rezerve
    ···
  9. 34.
    0
    haklısın moruk
    ···
  10. 35.
    0
    Reeeeezz
    ···
  11. 36.
    +1
    Bana beyin bul amk ilk entryden kafam yandı
    ···
  12. 37.
    0
    Sen ne diyon değişik
    ···
  13. 38.
    0
    Rizirvir
    ···
  14. 39.
    0
    Rezerce
    ···
  15. 40.
    +4
    79) böyle bir şey nasıl olur? ya aralarında bir iletişim var ya da hala bağlılar, yani “dolanıklar” (kuantum dolanıklık teorisi)

    80)şimdi bunu elektron seviyesine indirelim.“eş yaratılan” 2 elektrondan birini tutup, diğerini uzayda bir yere gönderelim. bunlar da dolanık.

    81)birine bir şey yaptığımızda, diğeri “anında” tepki verecek. üstelik bu olay zamandan ve mekandan tamamen bağımsız...

    82) büyük patlama (big bang) anında her şey "dolanık" olduğuna göre, demek ki her şey hala birbiriyle bağlantılı (kelebek etkisi?)

    83) anlattığım şeyler çok uçuk kaçık ve uygulanamaz mı geldi? o zaman kuantum bilgisayarlarla tanışın, çünkü bu prensibe göre çalışıyorlar!

    84)kuantum seviyesindeki gariplikler ve ardı ardına keşfedilen şeyler dolanıklık ile zirve yaptı. çünkü bu aynı zamanda "ışınlanma" demekti.

    85)ışınlanmayı şimdilerde bilim kurgu filmlerinde ya da bir usta sihirbazın gösterisinde? görüyoruz ama geçmişi sandığımızdan çok daha eski.

    86)incil’de bir vaiz olan filipus’un gazze’den, deniz kenarındaki bir başka şehir olan aşdot’a ışınlandığı ima edilir (işler 8:36-40)

    87) kur’an’da ise yemen'deki belkıs’ın tahtının, kudüs’teki hz.süleyman'a göz kırpma "an"ında getirildiği anlatılır (neml, 27/38-40)

    88)peki böyle bir şey nasıl mümkün? maddenin minik, sert bilardo toplarından meydana geldiğini söyleyen klagib fiziğe göre ışınlama imkansız.

    89)üstelik bir maddeyi itmeden hareket etmez, madde birdenbire ortadan kaybolmaz ve başka bir yerde ortaya çıkmazdı. aksi de mümkün değildi!

    90)ama kuantum, bizim için imkansız görünen şeylerin gerçek olduğu bir dünya ve ışınlanma da bu dünya içindeki gerçeklerden biri.

    91)bununla ilgili ilk deney 1993’de yapıldı ve atom düzeyinde ışınlanma (daha doğrusu parçacığın içindeki bilgiyi ışınlama) gerçek oldu

    92) bu deney insanoğlu için çok ama çok önemliydi, çünkü hep konuşulan, olabileceğine şüphe ile bakılan ışınlanma ispatlanmıştı.

    93)akıllardaki ışınlanma ile engeller kalkınca deneylerin devamı geldi; atom altı parçacıklarla başlamıştı, atom ve atomlarla devam etti

    94)şu anda insanoğlu dna moleküllerini ve basit virüsleri ışınlanmaya çalışıyor. yakın gelecekte bu da büyük ihtimalle gerçekleşecek.

    95)peki insanların ışınlanması? buna daha çok zaman var, büyük ihtimalle bizler göremeyeceğiz, çünkü şuanki teknolojimiz henüz hazır değil!
    Tümünü Göster
    ···
  16. 41.
    +3
    96) ancak artık şunu biliyoruz: ışınlanma teorik değil, deneylerle kanıtlanmış bilimsel bir gerçek ve hem mikro hem de makro boyutta mümkün

    97)önceki tweetlerde, maddenin küçük bilye gibi katı maddelerden değil, su dalgaları gibi enerji dalgalarından oluştuğunu yazmıştım

    98)gördüğümüz ne varsa, biz dahil enerji dalgalarından oluşuyor ve bunlar birbirine geçmiş durumda. üstelik zamandan ve mekandan bağımsız

    99)belki biraz garip ama aslında her şey bir şeyin içinde, bir şey her şeyin içinde. hiçbir şey kesin değil ama herşey mümkün.

    100)einstein’ın bir sözü bu durumu anlatıyor: "matematik kesin olduğunda gerçeği yansıtmaz, gerçeği yansıttığında kesin değildir"

    101)madem her şey birbiriyle alakalı (bkz: dolanıklık mesajları), yapılan küçük bir şeyin tüm her şeyi etkilemesi gerekir.

    102)ilginçtir ama bu durumun farkına bir meteorolog vardı. yaptığı bir hava durumu simülasyonunda bir yerde 0.506127 yerine 0,506 yazmıştı

    103)ortaya çıkan sonuç öncekilerden ciddi şekilde farklıydı, "binde bir" oranındaki bir hata tüm simülasyonun sonuçlarını değiştirmişti

    104)başlangıçtaki çok ama çok küçük bir değişikliğin tüm her şeyi değiştirmesi nedeniyle, meteorolog bu etkiye “kelebek etkisi” ismini verdi

    105)simülasyonu yapan meteorolog şöyle demişti: "amazon ormanları’nda bir kelebeğin kanat çırpması, abd’de fırtına kopmasına neden olabilir".

    106)buna benzer bir şeyi çok uzun yıllar önce mevlana söylemiş: “bir sineğin kanadını oynatması, arş-ı rahman'ı titretir”.

    107)fırtınaların nasıl başladığı bilinmediği için bu olayın gerçekten bir kelebeğin/sineğin kanat çırpmasıyla mı olduğu haliyle bilinmiyor

    108)asıl anlatılmak istenen şey tüm her şey, kuantum seviyesinde etkileşim halinde ve küçük bir şeyin de etkisi hesaba katılmalıdır şeklinde

    109)küçük şeyler, tüm her şeyin sonucunu değiştirebileceğinden, bir şeyin sonucunu tam ve kesin olarak bilmek mümkün değil (kaos teorisi).

    110)mesela, düşen bir yaprağın nereye düşeceği düşme hızı, rüzgarın o “an”ki hızı vs gibi çok şeye bağlı ve yeri tam olarak bilmek imkansız
    ···
  17. 42.
    +3
    111)aklınıza biri gelince onun aramasını, kuantum dolanıklığına bağlayan, yani düşüncenin bile çok şeyi değiştireceğini söyleyen teoriler var.

    112) ancak kelebek etkisinin özeti, tüm her şey birbiriyle bağlı ve etkileşim içinde olduğundan, hiçbir şey kesin değil ama her şey mümkün.

    113)zaman yolculuğu flooduna konuyla ilgili başka bir gerçekle anti-madde ve devamında gelen anti-evren (farklı evrenler) ile devam edelim

    114)ancak anti-madde konusu biraz uzun olduğu için 2 ayrı bölüm halinde yazacağım.

    115)yaklaşık 90 yıl önce, kuantum mekaniğindeki bazı sorulara cevap arayan dirac isimli genç bir bilim adamı ilginç bir keşif yaptı.

    116)atom çekirdeğinin etrafındaki "eksi" yüklü elektronun "artı" yüklü olanını bulmuştu. yer yerinden oynadı, çünkü böyle bir şey imkansızdı.

    117)ama sonuçlar doğruydu. (-) yüklü elektronun, (+) yüklü "zıttının" olduğu ispatlanmıştı. buna anti-elektron anlamında pozitron denildi.

    118)(-) yüklü elektonun zıttı varsa, (+) yüklü protonun da zıttı olmalıydı ve tahminler doğru çıktı,30 yıl sonra antiproton da keşfedilmişti.

    119)akla daha büyük resim geldi. eğer atomaltı parçacıkların karşıtları varsa, atomların da karşıtı olmalıydı. denemek için hidrojen seçildi.

    120)tahminler yine doğruydu: laboratuvar ortamında hidrojenin tamamen karşıtı olan anti-hidrojen üretilmişti, üstelik çok sayıda.

    121)pozitronun keşfini yapan dirac, nobel ödülünü alırken şöyle demişti; “madem anti-elektron var, anti-madde, hatta anti-evren de olmalıdır”

    122)ve arayışlar başladı. anti-madde, lab. ortamında üretiliyorsa, evrende bir yerlerde olmalıydı, benzer şekilde anti-evrenler de olmalıydı

    123)anti-maddeyi 2.kısımda anlatacağım. anti-evrenler, yani "zıt ikiz evrenler" ile devam edelim. bunun için 2 teori ortaya atıldı.

    124)ilki, bizdeki maddenin karşıtı olan anti-madde ile dolu bir evren, yani bizdeki herşeyin karşıtının olduğu bir yer olabileceği teorisi

    125)bu evrende sadece yükler yerdeğiştirdiği için oradakiler bu durumu bilmiyorlar ama orada anti ikizlerimiz, anti şehirlerimiz vs var.

    126)diğer teori, "ayna evren" teorisi. bu teoriye göre uzaklarda bir yerlerde dünyanın ikizi olan bir yer var ama dünya’nın aynası şeklinde.
    ···
    1. 1.
      0
      Hacı bey paralel evren olayında bissürü evren varsa herkesin sevap günah olayı eşit olacaktır bu da cennet cehennemin olmadığını söyleyecektir. Ya da bissürü benim her birinin farklı ruhu olursa bu mallar benim paralelim olmayacaktır. Yani bu benim inancimla mi çakışıyor yoksa ben bi noktayı yanlış mı biliyorum. Bi sorayım dedim sen bilgili bi hacı abiye benziyosunda.
      ···
    2. 2.
      +1
      Dostum benim mantığımla evrenin aynı kalabilmesi için karşıtın da senin yaptıklarını yapmak zorunda mesela anne ve babanın orda da birbiriyle evlenmesi gerekiyo ki sen olasın. Bu durumda o da aynı günah ve sevapları işler sadece senle alaksı olduğunu bilmez senin onu bilmediğin gibi. Yani sevap ve günahlar ayrı olmaz. Zaten farklı tercihlerde bulnsalar ayna evren denmez
      ···
  18. 43.
    +3
    127)yani kalpleri sağ tarafta, hemen herkesin solak olduğu bir yer ve buradakiler sağı solu değişmiş bir evrende olduklarını bilmiyorlar.

    128)ancak ilerleyen zamanda her 2 teorinin de gerçekleşmesinin mümkün olmadığı ispatlandı. üstelik ispatlar, nobel ödülüne layık görülmüştü.

    129) anti-parçacık keşfinin asıl heyecan verici kısmı, anti-evrende değil, anti-madde kısmında yaşandı. çünkü buradaki sonuçlar çok ilginçti.

    130)cern'de de uzun yıllardır çalışılan anti-madde konusu, uzay ve zaman yolculuğu için en büyük umutlardan biri.

    131) anti-madde pek çok açıdan cazip ve ilginç, öyle ki dan brown’un melekler ve şeytanlar kitabı ile uzay yolu’ndaki atılgan’a konu oldu.

    132) melekler ve şeytanlar’da suikastçilerin cern’den çaldığı bomba ile uzay yolu’nda atılgan’a enerji veren güç, anti-madde idi.

    133) anti-maddeyi sıradışı yapan şey, deneyler esnasında keşfedilmişti. parçacık ile anti-parçacık yanyana geldiğinde ikisi de yok oluyordu.

    134)ikisi yan yana geldiğinde, ikisi de kayboluyor ve enerji açığa çıkıyordu. tersi de geçerliydi, enerjiden madde ve anti-madde doğuyordu.

    135)akıllara "büyük patlama" anı geldi. o anda, madde ve anti-madde eşit olmalıydı. ikisi yan yana geldiğinde patlama oldu diye düşünüldü.

    136)diğer yandan, “biz yaşıyorsak, demek ki evrende madde miktarı, anti-maddeden daha fazla” denildi ama neden fazla olduğu hala çözülemedi.

    137)evrende hala madde varsa, arta kalan anti-madde de olmalıydı. bu yüzden evrende doğal “anti-madde avı”na çıkıldı ama pek sonuç alınamadı.

    138)ancak nispeten yakın zamanda uzayda “anti-madde çeşmeleri” bulundu, ayrıca gama ışınlarında ve yıldırımlarda anti-madde olduğu saptandı.

    139)bu anti-maddeleri toplamak çok zor olduğu için, iş cern’e ve dünyadaki bir kaç büyük laboratuvara düştü ve anti-madde üretimine başlandı.

    140)laboratuvarların anti-maddeye büyük ilgi göstermesinin bir nedeni vardı: madde-anti madde ikilisinden ortaya çıkan "devasa" enerji.
    ···
  19. 44.
    0
    Mantıklı gibi okurum devdıbını
    ···
  20. 45.
    +3
    141)bir örnek vermek gerekirse, bir anti-maddenin içindeki enerji, normal roket yakıtındaki enerjiden "1 milyar kat" daha fazla!!!

    142)bu da 4 miligram gibi çok az bir anti-madde ile bir kaç hafta içinde mars’a gitmek demek ya da daha fazlasıyla çok daha uzaklara...

    143)bu yüzden avrupa’da cern, amerika’da fermilab laboratuvarları yıllardır anti-madde üretme üzerinde çalışıyor ancak büyük bir sorun var.

    144)anti-madde, madde ile yan yana geldiğinde patladığı için, üretmek için çok çok özel sistemler gerekiyor, bu da fiyatı "aşırı" artıyor.

    145)şu anda dünyadaki en pahalı şey ne elmas, ne de yakut. gram fiyatı 62,5 trilyon $ olan anti-madde!(fiyatı bi' daha okuyun)

    146)zaman geçtikçe fiyatlar düşecek ama şimdiye kadar fermilab, yılda sadece 1,5 "nanogram" antimadde üretiyor, cern ise daha az.

    147) 40 yıl içinde anti-madde üretiminin artması ve anti-madde kullanan roket motorlarının geliştirilmesi planlanıyor (nasa çoktan başladı).

    148) bunlar gerçekleştiği takdirde, hem şu an hayal olan galaksiler arası yolculuk, hem de zaman yolculuğu gerçekleşmiş olacak

    149)flooda karanlık madde/enerji ile devam edelim. bu konular doğrudan değil, dolaylı yoldan uzay/zaman yolculuğu ile ilgili ve çok soruluyor.

    150)insanoğlu antik çağlardan beri evrenin boş olmadığını, göremediğimiz sıvılar/gazlarla kaplı olduğunu düşündü ve farklı isimler verdi.

    151)bilim ilerleyip, teknoloji geliştikçe bu konudaki bilimsel çalışmalar arttı, ancak öne sürülen yeni teoriler/görüşler ciddiye alınmadı.

    152)ancak 70’li yıllarda ilginç bir gözlem yapıldı. bir galaksinin etrafındaki bazı yıldızların olması gerekenden daha hızlı döndüğü görüldü.

    153)hesaplar, simülasyonlar tekrarlandı ancak yıldızların dönme hızı, normalden daha fazlaydı. bir şey, "bir kuvvet" onları hızlandırıyordu.

    154)bu kuvvetin ne olabileceğine dair fikir yoktu, çünkü görünürde hiç bir cisim yoktu. teleskoplar göstermiyor, sanki bir yerde saklanıyordu.

    155) işin içinden çıkılamayınca bu cismin, ışık yaymayan, görünmeyen ancak kütle çekimi olan “karanlık bir madde” olabileceği öne sürüldü

    156)teoriye göre, yıldızlar bu görünmez maddenin yanından geçerken kütle çekiminin etkisine kapılıyor ve böylece daha da hızlanıyorladı.
    ···