-
26.
+5Kalacakları otele gidip eşyaları bırakacak ve topluca yemeğe gidecektik. Yolu göstermem için benimde onlarla birlikte gitmem gerekti. "Denize girer miyiz?" teklifinden sonra zaten gitmemek olmazdı. Çantamı hazırladıktan sonra onlarla birlikte ayrıldım evden. Otele gittik otelin sahibi babamin tanıdığı olduğu için burayı ayarlamıştık onlara. Denize sıfır çok güzel bir oteldi. Kardesine ve ona bir oda alınmış annesi ve babası için bir oda alınmıştı. Odaya geçtik üstünü değiştirmek için lavaboya girdi ve çıktı. Çıktığında nefesim kesilir gibi olmuştu tamam güzeldi ve ciksiydi ama bu kadar olduğunu tahmin etmemiştim. Sarı dalgalı saçları omuzlarından belinde ve göğüslerinin üstüne düşüyordu bunları da güzel siyah bikinisi süslüyordu. Yeşil gözleri pembe dudakları parlaklıklarını en üst seviyeye çıkarmıştı. Vücudu olabildiğinden daha fazla orantılıydı. Bedeni çok narin görünüyordu belli çok temiz bir kızdı kişisel bakımını en iyi şekilde yapıyordu. Neyse bende üstümü değiştirdikten sonra deniz kenarına indik. Sezlonglara havlularımızı attık ben tişörtümü çıkardım o da bikinisinin üstüne giydiği sade elbisesini çıkardı. Beyaz tenli olduğu için güneş altında fena halde yanabilme özelliğine sahipti o yüzden güneş kremi sürmemi rica etti. Seve seve yaptım tabiki. Yavaş yavaş denize girdik öylece suda ilerliyorduk. Bir yandan da sohbet ediyorduk bir yandan o anlatıyor bir yandan ben anlatıyordum. Uzun zamandır tanışıyor gibiydik samimiyetimiz gerçekten çok güzel bir seviyeye gelmişti bu kadar kısa zamanda. Düşünceleri ve fikirleri gerçekten çok olgundu, kisisel olarak kendini çok iyi geliştirmişti. Kısacası dört dörtlük bir kızdı her yönüyle.
-
27.
+5Kızla sohbeti iyice ilerletmiştik damla, yakın arkadaşı, ben ve kuzenim birlikte sinemaya gitmeye kara verdik. Diğer binler kızları bağlayamamışlardı. Güzel küfür yiyorduk tabi. Koltuk seçiminde sevgili koltukları olarak yapmıştık. En arka yan yana sevgili koltuğuyla doluydu. Tabi adamlar işini biliyordu. Şansımıza da salonda iki kişi vardı onlarda önde oturuyorlardı. Neyse sinemaya girdik film başladı. Damla yavaştan yaklaşmaya başlamıştı, ilk önce omzuma yasladı başını sonra elimi tuttu. Bi on dakika geçtikten sonra kafamı ona çevirdim ve bana baktığını gördüm. Yavaştan birbirimize yaklaştık ve dudaklarımız birbirine temas etmişti. Gözüm damlanın arkasındaki bin kuzenime takılmıştı. Onlarda aynı pozisyona geçmişlerdi. Tabi tüm seans sevişmeyle geçmişti. Artık kızlarla olan muhabbetimiz önümüzdeki maçı evde yapmaya ikna etmekle geçecekti. Yemeklerimizi yedikten sonra öpüşüp koklaşıp ayrılmıştık. Sonraki gün kızlarla buluşmayıp sinemaya gittik kuzenle. Dün izlemek için girdiğimiz film bin olunca onu izledik. Neyse günler geçiyordu ama hala kızları eve gelmeye ikna edememiştik. Bizimde gitme zamanımıza az kalınca o iş yatmış oldu tabi. O sıra sinirlenip damlayla kavga ettiğimiz için onun Kuşadası'na geldiğinde görüşme imkanım da elimden gitmişti. Kuşadası'na geri döndüm ve okul hazırlığı tekrardan başladı. Kötü günler yaklaşıyordu.
-
28.
+5Hiç uzaktan sevdiğiniz biri rüyanıza girdi mi? Peki rüyanızda hiç olmadığınız kadar yakın oldunuz mu ona? Sarılamadığınız kadar sıkı sarıldınız mı? Hepsi çok güzel çok hoş tabi rüya halindeyken. Sonra uyanıyorsunuz ve hepsinin bir rüyadan ibaret olduğunu, hala onun size çok uzak olduğunu anlıyorsunuz. En leş hislerle yarışabilecek potansiyele sahip bence. Tekrar uyumak o an yapılacabilecek en güzel şeylerden birisi ama rüyayı devam ettirebileceğiniz kesinliği yok o yüzden büyük bir kumar oynamak zorundasınız. Ya uyuyup günün yarısının gitmesini göze alacaksınız ki rüyanızda onu göreceğinizin kesinliği yok dediğim gibi ya da uyumayıp leş gibi geçecek gününe erken başlayacaksınız. Sırf bu yüzden rüya kontrolü üzerine araştırmalara giriştim. Tabi her şeyin aslında bilincinizde bittiği ve yazan önerilerin bir çoğunun kolpa olduğunu anlamak çok uzun sürmedi. Aynı şehirde olmamız, aynı mahallede olmamız, iki sokak altımızda oturması onu görmem için bana verilen nimetler arasındayken aynı zamanda kabuslarımda oluyordu. Tam onun bilinç altımdan çıkıp sadece derinlerimde saklı kaldığı zamanlar o ortaya çıkıyordu ve yine dengem alt üst oluyordu.
-
29.
+5Yaz tatiline girmiştik artık planlarım vardı. Kendimle ilgili, çevremle ilgili. Kendimi geliştirmek istiyordum gerek spor ve vücut, gerek bilgi ve kültür açısından. Düzenli bir hayatım vardı artık sabah erken saatte havuza gidiyordum gelip kahvaltımı yapıyor biraz bilgisayarda takılıyordum. Bazen dizi, film izliyordum bazen araştırma yapıyordum. Akşam üzeri taksa gidiyor orada da bir ter atıyordum. Eve gelip duşumu aldıktan sonra gece arkadaşlarımla dışarı çıkıyordum. Biraz kafa dağıtıp eğlendikten sonra eve gelip yine bilgisayara oturuyordum. Sonra da yatış zaten. Günlerim böyle rutin bir şekilde devam ederken deniz kızı hala rüyalarımı süslüyordu.
-
30.
+5O yıl pek bir şey olmadı panpalar. Denk gelirse üstün körü konuşuyorduk. Zaten kulağıma sevgilisi olduğu geliyordu. Çok fazla takılmamaya çalışıyordum ama her gece rüyalarımı süsleyerek kendini hatırlatıyordu. Uzaktan seviyordum onu. Uzaktan sevenler samimi sever. Kimseye anlatmadan kimseye çaktırmadan izliyordum onu. Her hareketini biliyordum ne zaman mutlu ne zaman mutsuz biliyordum. Aslında aynı liseye kazandığımızda bende mutlu olmuştum. Çünkü hayallerim vardı onunla birlikte. 4 sene boyunca aynı her gün onu görmek, günün üçte birini onunla geçirmek fikri çok güzel geliyordu. Tabi ayrılana kadar. Artık cehennem gibiydi okul. Gidesim gelmiyordu istemiyordum. Tamam çılgın liselilerdik eğleniyorduk fakat gelip geçiçiydi eğlence. Sürekli kalıcı olan deniz kızıydı. Öyle de bitti sene.
-
31.
+55 Kasım
Kurban bayramın ilk günüydü mesaj geldi deniz kızından "Yarin doğum günümü kutlayacağım sende gelir misin?" diye. Normalde doğum günü 3 Kasım ama artık nedendir bilinmez 6 Kasımda kutluyordu. Hiç ummadığım kişiden hiç ummadığım bir anda mesaj gelmişti. Ben mutluluktan yine havalara uçuyor duvarları yumrukluyordum ama bir sorun vardı bayram dolayısıyla Kuşadası dışındaydım. içimde her şeyden fazla gitme isteği vardı ve bu şansı kaybedemezdim ama yol uzundu, ailemde dönmeyecekti, tek başıma gidebilirdim ama bayramın özelliğinden kaynaklanan bir şekilde burada kalmamda ısrarcı davranacaktı ailem diye kurdum kafamda. Bu yüzden yinede kesin bir şey söylemek istemedim "Gelmeye çalışıcam söz vermiyim" gibisinden bir şey dedim. Kabul etmedi, ısrar etti gelmem için. Ailemle baya bir konuştuktan sonra atladım otobüse dondum Kuşadası'na. Konuştuk yeri ve saati söyledi. iki sokak aşağıda oturduğu için onu almayı teklif ettim ve öylece aksam üzeri aldım onu evinden, birlikte doğum günü kutlayacağı kafeye gittik. Aramızdaki samimiyet anlamadığım bir şekilde ilerdeydi ve hoşuma da gitmişti. Sanki uzun zamandır kız arkadaşım gibiydi ve o an o şekilde gidiyorduk doğum gününe. Oturduk 7-8 tane kız var tek erkek benim ortamda. Birazcık garipsedim. Güzel sohbet, muhabbet ilerliyordu ki yine hiç ummadığım bir anda hiç ummadığım bir cümle kurdu. -
32.
+5Cok bosladigimin farkindayim beyler ama is yogunlugu fazla. Bu hikaye burda bitmeyecek daha yazilicak cok sey var beklemede kalin.
-
33.
+4Yaz başında başladı dershanem. Çocukluk arkadaşım beyzayla birlikte gidiyorduk. Sabah erken saatte başlıyordu, 8 ders vardı. istemeye istemeye sıkıla sıkıla gidiyorduk. Ama bunun yanında çok gezip çok eğlenebiliyorduk. Paramız ve zamanımız vardı anlamadığım bir şekilde. Koca yaz spora gidememiştim ve yavaştan çökmeye başlıyordum. Aldığım alkollerin etkisi büyüktü. Uykusuzluk bunlara ek olarak daha kötü yapıyordu tabi. Çalışmıyor da değildik gerçekten güzel çalışıyorduk. Onun dışında dediğim gibi eğlenceye harcıyorduk zamanımızı. Derken yaz tatili bitti 12. sınıf, koca okuldaki son senem, deniz kızının her gün göreceğim son senem başlıyordu. Okul çok fazla sıkıcı gelmeye başlıyordu ilk bir ay test çözümüne çok ağırlık verirken giderek azalmaya başladı ve sonunda da tamamen bitti. Çalışmıyorduk hiç beyzayla. Aklımız hep başka bir yerlerdeydi. Beyzayla tenefüslerde sigara içmeye gidiyorduk okulun kuytu bir köşesine tabi oraya benim arkadaşım emre de geliyordu. Uzun süreli bir arkadaşlığımız vardı emreyle ama çok fazla samimi değildik. Ayrı bir şekilde beyza da emreyle önceden konuşuyorlardı ama farklı olaylar yaşandı ve muhabbetlerini kestiler. Beyzaya "Siz küs müsünüz?" diye sordum. "Hayır küs değiliz" dedi. "Peki neden konuşmuyorsunuz" dedim. "Bilmiyorum" dedi. Gel zaman git zaman ben emreyle beyzayı konuşturmaya başladım bunlar baya bi yakınlaşmışlar ve çıkmaya başlamışlardı. Beyza benim 15 senelik en yakın arkadaşımdı, çok değer verdiğim dostum kardeşimdi bu olayın aynısı deniz kızıyla emre içinde geçerliydi. Ben ve beyza neysek, emre ve deniz kızıyda oydu. Beyzayla emre birlikte olunca bizde deniz kızıyla konuşmaya başlamıştık. Ve burdan sonra olaylar karışmaya başladı her şey bir anda var olurken bir anda yok olabiliyordu. Neyse gerek sigaradayken, gerek okulun çardağında güzel bir şekilde sohbet ediyorduk. Bir gün evde yatıp müzik dinlerken mesaj geldi. Mesaj tahmin ettiğiniz gibi deniz kızından gelmişti. O an ki mutluluğumu anlatamam beyler evin içinde kırk takla atıyordum. 4 senedir beklediğim an gelmiş miydi? Tüm umutlarım gerçekleşiyor muydu? Tüm inancım bu yöndeyken inandığım şey benim istediğim şeyi bana vermiş miydi? Gerçekten tekrar gelmiş miydi bana? 4 senedir rüyamda gördüğüm şeyler gerçekleşecek miydi? Yine sorular içinde boğuluyordum bunun yanında güzel bir şekilde sohbet ediyorduk havadan sudan. Ertesi gün 4 seneden sonra ilk defa birbirimize sabah "Günaydın" dedik. Samimiyetimiz artıyordu. Çıkışta bizimle birlikte dershaneye gelecekti. Dolmuşa bindik. Dolmuşta muhabbet arasında bizim şarkımızdan bahsetti bana hatırlayıp hatırlamadığımı sordu. Hatırlıyordum ama bundan daha önemlisi o da hatırlıyordu. Dershaneye gittik, ilk önce dershanenin altında ki kafeye oturduk ve türk kahvesi içtik dalgasına falıma bakmıştı. Olumlu şeyler söylediğini hatırlıyorum. Yine samimiyetimizin yüksek olduğu sohbetler içindeydik. Sonrasında biz beyzayla derse gittik o da evine gitti. içimde ki garip mutluluklar büyümeye devam ediyordu.Tümünü Göster
-
34.
+4Evet beyler o kırılma noktasını hatırlıyor musunuz? içinizden sert küfrü ederek hiçbir şeyin düzelmeyeceğini anladığınız o en çirkin anı hatırlıyor musunuz? Küfredersiniz, bağırırsınız, duvarları yumruklarsınız ama o tuhaf acıyı hiçbir şekilde dindiremezsiniz değil mi? Bunun yanında hiç yaşanmayan ama kafanızın içinde bir ömür boyu gerçekleşen anılar vardır ki bunlar daha korkunç, daha acıtıcıdır. Tüm bunlara rağmen gülersiniz ama aslında ağlamak istiyorsunuzdur, konuşursunuz ama susmak istiyorsunuzdur, mutlu gibi davranırsınız ama gelin görün ki hiçte öyle değilsinizdir ve bu kadar şey içinde ne yapsanız da kopamazsınız ondan, beden ayrılır ama gönül ayrılmaz, sevgi gider ama kalır sevda. Öylesine güzel seversiniz ki siz onu. Öylesine saf, öylesine temiz, öylesine derin ve "öylesine" değil. Sonra bir bakarsınız bitmiş, her şey son bulmuş. Ayrılalım diyor ya hani; Hiç olduk mu biz, hiç sevdin mi beni? gibi soruların ve cevapların içinde kaybolursunuz. Her şeyin üstüne ona karşı sinirlerim en üst sevideyken bir anda gülüşü geliyor aklıma ve içimden diyorum ki; yine gelse yine severim onu ve boynunda ki koku uğruna her şeyimi feda ederim. Çünkü huzur ondan ibaret; sesinden, kokusundan, sarılışından, gülüşünden, bakışlarından, saçlarından, ellerinden...
-
35.
+4Tekrardan okul başlamış sabahlara onunla uyanıyordum. Ama bu sene bir değişiklik vardı okula çocukluk arkadaşım olan Beyza gelmişti. Şansa bizim sınıfa düşmüştü. Samimiyetimiz önceki gibi değildi ilk zamanlarda çünkü uzun süre uzak kalmıştık birbirimizden ama çocukluktan gelen bir şeyle ısınmamız çok zaman almamıştı. Yavaş yavaş samimiyetimiz artıyordu. Küçüklüğüm gözümde canlanıyor ve o günle karşılaştırma yapıyordum. Daha doğrusu yapamıyordum. Çünkü çocukluğum o günle karşılaştırılmayacak kadar güzeldi. O zaman ne olduğunu bilmediğim bir şekilde yıpranmış bir umutla yaşamaya çalışıyordum. Onun dışında yine aynı tak devam ediyordu. Onun yine sevdiği ve mutlu olduğu bir adam vardı benimse gülüşüyle mutlu olduğum uzaktan sevdiğim bir kadın. Onunla tekrar bir araya gelemeyeceğimi biliyordum ama unutamayacağımı da biliyordum. Keşke onunla biraz mümkün olabilseydik, bu kadar imkansızlık canımı yakıyordu. Bende ondan sonra kadere küstüm onu bana imkansız bıraktığından.
-
36.
+4Peki nedendi? Neden bu kadar severken o gitmişti benden? Ya da hiç gelmiş miydi gerçekten? Sevgisinin bitmesi yeni olan bir şey miydi yoksa önceden de hiç sevmemiş miydi beni? Hiç benim olmamamış mıydı yani ya da ben hiç onun olmamış mıydım? Bu sorularla ona karşı olan kızgınlığım artarken güvenimde azalıyordu. Evet yanlış bir tepki veriyordum ama o durumda kendi kontrol edemiyordum. O hep benimken ben onun değildim artık. Onun içindeki ben, benim içimdeki deniz kızının değerinde değildi artık. Aşık olduğum kız için sevginin yitirilmiş olduğu bir erkek konumundaydım. Evet kabus dolu günler geri geliyordu. Bir hafta sonra 14 Şubattı ve onun üstünde çok güzel duracak hediyelerimi ona veremicektim. Aslında bir umut bekledim belki yine mesaj atar yine yağmurun altında yürür konuşur barışırız diye bekliyordum. Bir yandan da kendimi kandırmamaya çalışıyordum. Sevmiyordu bitmişti bu kadar basitti. Tabi onun için...
-
37.
+4Dershaneye gidiyordum. Bir gün o da geldi benimli birlikte, yanıma oturdu. Ama o yanımdayken nasıl ders dinleyebilirdim ki? Dersten daha fazla önem arz eden gözleri tüm muhteşemliğiyle yanımdayken ben derse kendimi veremezdim. O yüzden dinlemedim dersi döndüm ona sohbet ettik, güldük, eğlendik. Pembe bir kalem vardı bende büyük ihtimal sınıftaki kızların bir tanesinden ödün'çalmışım'dır. Onda da kırmızısı vardı aynı kalemin. Kalemleri değiştirmiştik. Değiştirdiğimizde bana verdiği kırmızı kalemde hala duruyor. Dershane bitti eve kadar yürüdük tabi el ele. Sımsıkı tututk birbirimizin ellerinden. O kadar sıkı tutmuşuz ki gecenin soğuğunda ellerimiz terlemişti öyle olunca ben diğer tarafa geçiyordum öyle el ele tutuşup yürümeye devam ediyorduk. Ama hiçbir zaman bırakmadık ellerimizi, sıkı sıkı tutuk birbirimizi.
-
38.
+4Günler geçiyor gidiyor. Her daha fazla seviyordum deniz kızını. Şarkımız vardı her şeyimizi anlatan. Sözlerimiz vardı bir de her şeyimizle mutlu olduğumuz, bizde saklı kalan.Ve aşık olduğum kız ve benim için önemli bir gün olan 14 Şubat yaklaşıyordu. Bende ufaktan bir hediye heyecanı var tabi. Orkun ve Elifle birlikte çarşıya çıktık. Yanımda yakın arkadaşım ve bir kız arkadaşımın olması hediye seçiminde fazladan fikir olarak bana geri dönecekti. tüm her yeri gezdik sonunda sade ve güzel bir kolye ve bileklik bulduk. içime sinmişti, tabi oradaki çalışan bayanlara da sormayı ve fikirlerini almayı ihmal etmedim. Onlarda onay verdi. Deniz kızında çok güzel duracağını ve hoş olacağını düşünüyordum. Narin bedeninde ona beni hatırlatacak ufak bir kolye ve bileklik olacaktı. Güzel bir kırmızı kutu verdiler yanında kolye için. Bileklik içinde değişik bir şey verdiler. Gayet hoş olmuştu her şey hazırdı. Sadece 14 Şubatı beklemek gerekiyordu bundan sonra.
-
39.
+4Ah evlat ah,ben de ayla yengenle boyle olaylari yasadim
-
40.
+4Adam duygulari resmen bana hissettirdi dıbına koyayim
Neyse devam panpa -
41.
+4"Ceketinin üstünde parfümünü sıkıp getirsene" yazıyordu. Anlattığım gibi ceketimi çok severdi, alırdı kokusu geçerdi getirirdi yine sıkardım. Neyse attığı mesajı takmadım. Sonrasında tekrar mesaj attı "kız gibi naz yapma sende beni seviyorsun" diye. Tekrardan aynı duruma düşmekten korktuğum için çektim kendimi, yine takmadım. Bir kaç mesaj daha attı yine takmayınca devam etmedi atmaya.
Ertesi gün okuldan eve geldim, çantayı fırlattım odaya tam o onda kapı çaldı gelen Orkun'du. Bu da hala çok değer verdiğim hatrı sayılır bir arkadaşımdır. "Hoş geldin içeri geçsene" demeye kalmadı yan taraftaki merdivenlerden deniz kızı indi bir anda. "Biraz gelsene konuşalım" dedi. Kapıdan çeviremezdim ki öyle yaparsam çok fazla kırılırdı. Onu kırmak yapacağım son şey bile olamazdı. Ayrıca bu denli aşık olduğunu bir kişiyle karşı karşıya geldiğinizde yüz yüze bir diyaloğa girdiğinizde kendinizi geri çekemiyorsunuz, ki bunun yanında öğrenmek istediğim şeyler vardı. O yüzden tam sırası olduğunu düşünüyordum "Tamam" dedim Üstüme ceketimi alıp çıktım. Orkun "Buda bensen sana bi kıyak olsun kardeşim" dedi ve gitti. Bizde yürümeye başladık. -
42.
+4Sabah tekne turuna gitmek icin erken uyanmıştık ama bal hatunla konustuktan sonra onunda gitmek istemediğini öğrendim. Ailemize söyledikten sonra Avrupanın en büyük su parkı olan adaland'e gitmeye karar verdik. Otelden dolayı burada da tanıdıklar vardı ve ücretsiz giriş sağlamışlardı. içeriye girdik, kendimize güzel bir yer bulduk ve şezlongların üstüne uzandık. Dün gecenin yorgunluğundan dolayı bir saate yakın birlikte yan yana yattık. Evet huzur vermişti ona sarılıp uyumak. Sonra da küçük kız çocukları gibi fırladı yerinden ve hızlıca su kaydıraklarına dogru yürümeye başladı. Gözlerinin ışıltısını görebiliyordum. Gerçekten çok eğleniyordu. O eğlenirken bende eğleniyordum, o mutlu oldukça bende mutlu oluyor ve gülüyordum. Romantik anlar yaşamayı da ihmal etmedik. Eglendik ve bu anları da fotoğraflamayı unutmadık. Yorgun bir şekilde onu otele bıraktım bende eve gittim direk uyumuşum. Uyandığımda telefonda bir sürü mesaj ve cevapsız arama vardı. Hepsi bal hatuna aitti. Tam geri dönüş yapıcaktım ki içeriden gelen seslerle bizde olduklarını duydum. Elimi yüzümü yıkayıp kendime çeki düzen verdikten sonra yanlarına gittim. Bal beni parcalayacak gibi bakıyordu. Onu da alıp odama geçtim. Meraklandığını falan normal olarak hatta çıtayı yükselterek onu otele bıraktıktan sonra kızlarla buluştuğumu falan düşünmüş. Saçmaladığını ve abarttığını söyleyerek konuyu kapattım. Tekrardan yemeğe çıktık. Bu sefer yemekte babamların bütün arkadaşları vardı. Keyifli sohbetler güzel bir yemekle sonlandı aksam. Bal hatunla son gecemizdi. Yarın gidiyorlardı. Onu alıp yalnız kalabileceğimiz bir yere zütürdüm. Sadece susuyorduk. Bunun hakkında konusulucak bir şeyimiz yoktu. Bir ilişkinin icine girsek uzaktan yürütülemeyecegini ikimizde biliyorduk. Ama bunu dile getirmek istemiyorduk. Kafamı ona doğru çevirdim, o zaten çoktan çevirmiş bana bakıyordu. Yavaş yavaş birbirimize yaklaştık ve son kez dudaklarımız birleşti. Ve sonra sımsıkı sarılıp vedalaştık.
-
43.
+4Şarkımız gelsin: https://www.youtube.com/watch?v=4NZdggNUvq0
Yağmur yağıyordu baş başa yürüyorduk deniz kızıyla. Sırılsıklam olmuştum fakat umrumda değildi. Biraz konuştuk ve konuyu hallettik sonra ellerimiz birleşti... Ben hayatımda yine ilk ve son defa bir kızla el ele yağmurda yürüdüm. Sonrasın da yine başkalarına layık görmedim bu eylemi. Hayatımdaki özelleşmiş anları başkalarıyla yaşamak bana hoş gelmiyor. Neyse evine bıraktım yine, sarıldım tüm özlemimi gidersem bile yanından ayrılınca tekrar daha çok özlüyordum bir şey değişmiyordu. Ama o kötü günlerin sonunda çok güzel gelmişti. Yine mutluydum pozitif enerji yayıyordum. Aileme de bu enerji gitmiş olacak ki "Barışmışsınız" dediler. Onunla olan mutluluğum eve de yansıyordu bizimkilerde mutlu oluyordu. O yokken bende, ailemde, çevremdeki arkadaşlarım da üzülüyordu. Hayatımın yarısını ailem, yarısını o oluşturuyordu. Çevremdeki herkes artık biliyordu barıştığımızı. Çünkü facebook adresime girip duvarımdan barıştığımıza dair çok güzel bir yazı paylaşmıştı. Evet yine küçük bir şey ama mutluluğu çok büyüktü. -
44.
+4Her sey cok guzel devam ediyordu. Mahallemizde parkin orda bankimiz vardi orda oturup konusurduk. Farkli okullarda oldugumuz icin gun icinde cok ozluyordum onu. Gordugumde de doy doya sariliyordum. Okul çıkışlarımız aynı saate denk geliyordu buluşup banka oturup hasret giderirdik. Yeşil bir ceketim vardı çok severdi -harbiden çok güzel ceketti kahretsin ki kaybettim- onu almıştı üzerine parfümümü sıkıp vermiştim. Bazı günler üstünde onunla geliyordu yanıma mutlu oluyordum. Sonra bir kac olay oldu biz ayrildik. Ben ölü gibiyim tabi. Gunler gecmiyor. Ailemde farketti bunu zaten Deniz Kızını biliyorlardı. Evde genel olarak bir kasvet hakimdi. Onlarda ne yapıcaklarını bilmiyorlardı. Okula gidip gelmekten başka bir şey yapmıyordum. tamamen çökmüştüm. Tüm umutlarımın bitti bir anda mesaj geldi...
-
45.
+3Trende girmezse gotumu acicam suku
başlık yok! burası bom boş!