-
55.
+16
-
54.
0Haydi pampa
-
53.
0Anlat panpa
-
52.
0Hadi panpa
-
51.
+17Ertesi gece aynı saatlerde geldi, bu sefer başka bir şey için. “istemiyorum, mecbur değilsin,” dedim ama yalan amk istemez miyim onu, birlikte olduğumuz o zamanı her gece düşünüyorum zaten. Ses çıkarmadan biraz seviştik ama girecekken ittirdi, başını çevirdi.Tümünü Göster
“Çok korkuyorum, olmuyor,” dedi. Kasılmıştı gerçekten, sanki işkenceye uğruyormuş gibi. Hemen kalktım üstünden, yanıma uzandı biraz.
“Seni mutlu edemiyorum, ya başka kızlara gidersen?” dedi. “Banane öbür kızlardan,” dedim. “Bekleyecek misin iyileşmemi?” dedi. “Tabii ki,” dedim.
Biraz uzandıktan sonra kalktı, bana baktı, baktı. “Ya hiç iyileşmezsem? Ya hep böyle kalırsam, seni her seferinde ittirirsem?”
Cevap vermeme izin vermeden çıktı gitti.
3 gün sonra döndüm yine Ankara’ya. Ankara’yı çok seviyordum ama Yağmur olmayınca boğuyordu beni her yer. Kararımı da vermiştim, bir şekilde Hakan gibkosunu ya postalayacaktım ya da kendim başka eve çıkacaktım. Sonra yanıma alacaktım onu. Doğal ortam, temiz hava, hepsi mükemmeldi ama orada konuşacak kimsesi olmadan daha da kötüleşeceğini biliyordum. Ben bakardım ona.
işten de çıkmıştık o gazla, kafamı gibeyim diyesim geliyor ama pişman olamıyorum çünkü işten çıkınca nihayet Yağmur’u görebilmiştim. Anlattıkları hala kafamda dönüyordu, eşek arısı gibi, beynimi sokup duruyorlardı sanki. Sevdiğini insanı koruyamamak korkunç bir his. Onu kurtarmak için yapabileceğim hiçbir şey yoktu, o bunları yaşarken onu tanımıyordum bile, mahallede top oynayan sümüklü veledin tekiydim. Ama vicdan azabı bastırmıştı yine.
Deli gibi iş aramaya devam ediyordum, boşladığım okula da ilgimi vermem gerekiyordu, 2 yıl kalmıştı zaten. Dil okuyordum, özel ders vermek belki işe yarar diye düşünüp her yere ilan verdim, para lazım lan, para, para…
ipek geldi kapıya yine, elinde siyah poşetler.
“Sevdiceğin nasılmış bakalım?” dedi, gibtir edecektim ama girdi içeri. Çoktan içmiş biraz, serildi koltuğa. Keşke Hakan evde olsaydı aq, dillere destan yavşaklığıyla bunu oyalardı ben de kafa dinlerdim.
“Anlat,” dedi, çayırkeyf olunca çok sevimli olduğunu düşünüyordum önceden, artık sadece sinirimi bozuyordu.
“iyi,” diye kestirip attım. “Benim aksime, her gün gelip kafasını giben biri yok başında.” Alındı bir an. “Kafa mı gibiyorum ben?” dedi. “gibmiyor musun?” dedim. “Her gün burada değil misin?”
Ayağa fırladı birden, siyah poşetten bir şişe çekip fırlattı ayağımın dibine. Bira şişesi patlamadı ama çatladı, bu ayrıntı neden hafızamda bilmiyorum. “istediğim tek şey iyiliğin,” diye bağırdı. “Dört duvarın arasında, hayatı 31den ibaret olan ergenler gibi çürüme diye. Öpüp başına koyacağına bana yaptığın muameleye bak.”
Hiçbir şey söylemeden izledim onu. Gözleri doldu birden. Nefret ediyorum kadınların önümde ağlamasından.
“Benim neyim ekgib lan o kızdan?” dedi. “Güzel değil miyim? Çok mu içiyorum, neden? Beni seçmen için ne yapmam gerek?”
Allah benim belamı versin dedim o an içimden. Gül gibi kızı soktuğum hale bak. Ama ben ona hiç yüz vermedim ki. Hiç umut da vermedim. Hikayedeki huur çocuğu ben olamazdım.
Sesimi yükselttim, onu susturmak için. “ipek! ipek!” Omuzlarını tuttum, benden bir baş kısa zaten, baktım gözlerine.
“Sen çok güzelsin,” dedim. “Gördüğüm en güzel kızsın. Ama bu benim için bir anlam ifade etmiyor.”
Sözlerim sertti belki ama kalbimden geçenlerdi. Sustu bunları duyunca. Ellerimi ittirdi sonra.
“Sevdiğin kızın hasta olduğunu söyledin,” dedi. “Ama sen daha hastasın. O kız dibinde yaşasa da bu kadar sever miydin? Birlikte olmanız mümkün olsaydı, hasta olmasaydı yine ne bu kadar sever miydin? Sen onu değil onun hayalini seviyorsun, çürütüyorsun kendini, öldürüyorsun yavaş yavaş! Hiç olmayacak bir şey için!”
Hiç konuşmadım.
“Ben sadece sevilmek istemiştim,” dedi sonra. “Sen bunu bile bana çok gördün. Hayali sevgilinle mutluluklar sana.” Çıktı gitti, siyah poşeti bana bıraktı.
ipek’le bir daha konuşmadık. Yıllar sonra karşılaştık bir kere, ona yaptığım tüm hayvanlıklara rağmen gülümsedi, sarıldı bana vedalaşırken. O kızı üzdüğüm için çok pişman oldum ama geri dönüşü yoktu artık. Karşılaştığımızda nişanlı olduğunu söylemişti, umarım mutlu olur. -
50.
0Rez pampa
-
49.
+18Bunu yazmak benim için çok zor.
Yağmur 7 yaşındayken tecavüze uğramıştı. Tanıdık biri tarafından. Bir kere değil. Aylarca. Kusmak istedim beyler. Böyle huur çocuklarıyla aynı dünyada yaşadığım için kusmak istedim. Bir kere gülümsesin diye kendimi ateşe verecek kadar sevdiğim kızın başına bu geldiği için kusmak istedim. En korkuncu neydi, biliyor musunuz? Bunu tamamen hissizleşmiş bir şekilde söyledi, ağlamadan. Travma onu hissizleştirmişti çünkü, incinmemek için duygularını kapatmıştı. Pgibolojiyle ilgili araştırma yaparken okumuştum bunu.
Buz kesmiş halde oturdum orada. Bunu söyledikten sonra devam etti, kulaklarım uğulduyordu benim. “Seninle nasıl birlikte olduğumu anlayamadım, belki alkoldendi. Kaan beni öptüğünde bile kasılırken, sen bana dokunurken hiçbir şey hissetmedim. Bunun nedeni neydi?” Başını kaldırdı, bana bakıyordu sanırım. Yüz ifadelerini okuyamıyordum. Bilmiyordum, umrumda da değildi.
“O huur çocuğu nerede şimdi?” dedim sadece. Omuzları oynadı, silkmişti galiba. “Çocuk tacizinden hapse girdi. Benim dışımda başka çocuklar da varmış.” Sessizlik oldu, sonra ekledi.
“Belki ona da aynısını yaparlar. Belki içeride ona da tecavüz ederler, böylece dışarı çıktığında ve birine aşık olduğunda, o kişiye korkmadan dokunamaz bile. Sonra aşık olduğu kişiyi mutlu edemediği için kahrolur. Kendini öldürmek ister. Belki nasıl hissettiğimi anlar.”
Söyledikleri o kadar masumdu ki, inanamıyordum dıbına koyayım. Birinin onu böyle incitmek isteyeceğine inanamıyordum. Neden çocuk gibi konuştuğunu anlıyordum şimdi. Yağmur’un bedeni büyümüştü ama sağlıksız bir çocuğun ruhuna sahipti. Tecavüz, genetik hastalık ve aşık olduğu ilk kişinin ölümü her şeyi tak etmişti, mahvetmişlerdi onu. O huur çocuğu, ona bu genleri geçiren ailesi ve Kaan- hayır, onun ölümüne sebep olan ben, ben mahvetmiştik onu. Asla onaramayacağım parçaları geri gelmemek üzere gitmişti.
Hiç konuşmadan eve döndük, o kısacık yolda elimi tuttu. Her şeye rağmen nasıl sevgi dolu olabiliyordu. Ona geçmişindeki acıları hatırlatıyordum sadece ama seviyordu beni. Ben de onu seviyordum beyler, 25 yaşındayım ve hayatım boyunca “seni seviyorum” dediğim tek kız oydu. -
-
1.
+1“ilk seferin mi bu?” dedim, şaşırmıştım. Sonra Kaan’ın söylediği laf aklıma geldi, hiç beraber olmamıştı onlar.
ilk seferi diye yazdin sonra tecavüz.. (??) -
-
1.
+4Tecavüz vajinal yoldan değildi. Ayrıntı vermek istemedim, benim için hala zor bunu konuşmak.
-
2.
+4Özür dilerim..
-
1.
-
2.
+3Yemin ediyorum gözlerim doldu . Tecavüz kelimesinden sonra okumak istemedim . Sen çok büyük bir adamsın kardeş hala senin gibi insanların kalmış olması güzel birşey
-
1.
-
48.
+14Ulan saat gece 3 buçuk falan. Zangır zangır titriyorum soğuktan. gibim hala kalkık, kafam karışmış, napıyor bu kız, ne tak yiyoruz dışarıda diye düşünüyorum. Köy yeri zaten, kurt domuz falan çıkacak diye altıma sıçıyorum.
“Yağmur napıyoruz dışarıda, zütüm dondu. Kurt falan yoktur di mi?”
“Boşver kurdu. Seninle konuşmamız lazım. Çok önemli.”
“Sabah olunca konuşuruz neden şimdi?”
Elimden sürüklüyor hala. Evin yanında bir ahır var, içinde sadece çok yaşlı bir inek var. Ahırın arkasına oturduk, koku rahatsız edici. O kadar karanlık ki kızın yüzünü göremiyorum, ahıra geldiğimizi bile kokudan anladım artık.
“Çünkü şimdi anlatmazsam hiç anlatamam.”
Madem bu taku yedik buralara kadar geldik, dinleyelim bakalım diyorum.
“Kaan’la niye birlikte olmadığımızı sordun. Hala merak ediyor musun?”
Haydaaa bu konu nereden açıldı şimdi. Hayır deyip eve dönmek istiyorum ama bir yanım da merak ediyor, neden diye. “Evet“ dedim belli belirsiz.
Derin bir nefes aldı ve başladı.
“Kaan’la benim aramdaki bağ çok farklıydı. Sadece sevgili ya da çocukluk arkadaşı gibi değildi. Bir parçamdı sanki. Tüm hayatımı onunla geçirdim. Ama… Olmadı. Onunla birlikte olmayı istedim. Vaktimiz vardı, biz öyle düşünüyorduk yani ama denemek istedik. 15 yaşındayken denedik. Kasıldım. Bacaklarımı bile açamadım. içimi çok büyük bir korku kapladı. Onu ittirdim, tırmaladım ve ağladım. Daha sonra birkaç kere daha denedik ama yapamadım işte, mutlu edemedim onu. O sebebini hiç bilmedi.”
Sonra anlattıkları kanımı dondurdu. Hissettim. Damarlarımın derimin altında genişlediğini, nefessiz kaldığımı hissettim. -
47.
0rez pampa
-
46.
+16Yağmur’a laptop alıp yolladım doğum gününde, 13 Ekim. Kontore giden para laptop fiyatından fazlaydı zaten. Artık daha rahattı sanki, kendimi mektuplaşıyor gibi hissetmiyordum. ipek’in söylediklerini çok düşünüyordum, sürekli araştırıyordum bu Borderline takunu. Türkiye’deki rehabilitasyon merkezlerine de güvenemiyordum, param olsa yurt dışına yollayacaktım kızı tedavi için. Ama geçmiyordu, ömür boyu kalıyordu. Şubat’a kadar kıvrandım, ne yaparım, nasıl mutlu ederim onu diye. Doğum günümden 3 gün önce giberler okulunu da işini de dedim, izni alamayınca işten çıktım ve tekrar gittim Rize’ye.Tümünü Göster
Yağmur beni görünce yine çocuk gibi sevindi. Beni her gördüğünde bu kadar sevinecekse yürüyerek bile aşardım o yolu. Yine o yaz gibi yeşilliğin içinde geçti beraberliğimiz. Yağmur’u öperken önce hep burnunun ucunu öperdim. Sonra gözlerini. En son dudaklarını. Geçen yaz fazla cinsel yakınlaşma olmamıştı, kırdayken göğüsleriyle oynardım bazen, ya da bacaklarını okşardım ama bu kadar.
Evde iki oda var zaten, biri oturma odası gibi, diğerinde Yağmur ve anane uyuyor. Ben de oturma odası diyebileceğim odada, yer yatağındayım. Doğum günüm 8 Şubat. 7’yi 8’e bağlayan gece koluma bir şeylerin devamlı olarak sürtündüğünü hissedip uyandım, Yağmur ani tepki vermemem için eliyle ağzımı kapadı. Üzerimdeydi, upuzun saçlarını alnımda, kollarımda hissediyordum. Beni yavaşça öpmeye başladı, ses çıkarmadan. Gözlerimi, çenemi, boynumu. Tişörtümü sıyırdı, göğsümden itibaren öperek aşağılara indi. ikimiz de ses çıkarmamak için nefesimizi tutacak hale gelmiştik, ben çoktan sertleşmiştim tabii ki. Elini eşofmanımın içine sokacak diye korktum, ses çıkarmadan sevişmemizin yolu yoktu. Ama o bunu yapmadı, üzerimde oturdu sadece. işaret parmağını karnımda gezdirdi, parmağıyla şekiller çiziyormuş gibi. Sonra gözlerini gözlerime dikti, gülümsedi ama mutlu bir gülümseme değildi.
“Sen beni sevmiyorsun.”
Neden bilmiyorum, o an boğazıma bir şeyler düğümlendi beyler. O sözler neden bu kadar acıttı bilmiyorum. Onun için katlandığım ve katlanabileceğim her şey gözümün önünde geçti sanki. Gücüm kalmamıştı. Onu çok seviyordum, kimseyi hiç bu kadar sevmemiştim ama gücüm kalmamıştı sanki.
“Seviyorum.” Dedim sadece. Sesim ağlayacakmışım gibi çatlak çıktı, yutkunup ıslattım boğazımı. Gözleri merakla yüzümü inceliyordu, ilk defa insan gören bir uzaylı gibi.
“Başka bir kız var.” Dedi sonra, aynı yabancı bakışla. Sanki gözleri beni algılamıyormuş gibi bakardı bazen, korkardım. Sanki şeffafmışım da arkamdaki bir şeye bakıyormuş gibi.
ipek’i reddedişlerimi düşündüm, bazen kız içerideyken banyoda 31 çektiğim bile oldu ama dokunmadım başkasına, asla, bunları hatırladım. “Çok seviyorum.” Dedim tekrar, son gücümle. “Çok mutlu olacağız.” Söylediğime kendim bile inanmadım. Gözlerim nemlendi. Kaan’ın ölümünden sonra ilk kez.
“Annanem namaza kalkacak,” dedi aniden, deli gibi. “Çok az vaktimiz var.” Birden fırladı ayağa, üzerinde beyaz uzun bir gecelik var, saçları açık, Halka’daki kıza benziyorsun diye dalga geçerdim bazen ama dünyanın en güzel saçları onundu. Tuttu elimden kaldırdı, aldı omzuna bir hırka, dışarı çıktık. -
45.
-1hadi seri mk
-
44.
0reserved
-
43.
+2Reserved panpa çok fena sardı
-
42.
0yaz pampa
-
41.
+17ipek’in ve benim birbirimizden olan beklentileri çok farklıydı. O beni bir sevgili gibi istiyordu, ama ben sadece arkadaşım olmasını istiyordum, dertleşebileceğim sadık bir arkadaş. Evet, çok güzeldi ama diğer kızları görmüyordum beyler. Bilmem bunu hiç yaşadınız mı. Kızların yüzleri yoktu sanki, hiçbiri gerçekten umrumda değildi. ipek haklıydı, kilometrelerce uzaktaki bir kız için kendimi tüketiyordum.Tümünü Göster
ipek sürekli bacağıma göğsüme falan dokunuyordu konuşurken, resmen taciz gibiydi lan. Tabii ki hormonlar şaha kalkıyor, aylardır kimseye dokunmamışım üstelik yanımda manken gibi kız var. Zora sokuyordu beni. Ama cinsel açıdan da hiç öyle aşırı istekli biri olmamıştım. Evet, bir kadınla yatmak dünyanın en büyük zevklerinden biri, ama olmayınca da çok aramıyordum, 31 görüyordu işimi. Yağmur’la birlikte olduğum o geceden sonra kimseye dokunmamıştım.
Aklıma yine bir olay geldi. Bizde kaldığı bir sabah odama daldı, şak diye perdeleri açtı, şafak operasyonunda yakalanmışım gibi uyandım aq. “Hadi artık uyumaaaa, kalk” diyor ben gözlerimi ovuşturuyorum. Yorganı gayri ihtiyari üstümden fırlattım, içimden sövüyorum kıza zaten. Birden bana baktı, baktı, gülmeye başladı. Boğulacak gibi gülüyor ama. Noluyor lan dedim, kış mevsimi hariç boxerla yatarım zaten, pijama falan boğar beni. Baksıra mı gülüyor derken başımı aşağı çevirdim, çevirmez olaydım aq. Sabah ereksiyonunun gazabına uğramıştım yine, rezil olduk aq.
“ipek çık odadan,” diye kızı kovarken üstüme yorganı çektim ciks sonrası utanan kızlar gibi. Kız yere oturdu hala gülüyor. Banyoya attım kendimi. Erkek ırkının işkencesi, hele ki o an çok sıkışmışsan.
Kahvaltı yapıyoruz, bakıp bakıp gülüyor kevaşe. O duştayken ben içeri girsem sapık olurum, kız dalga geçiyor üstüne.
“Aklıma lise geldi de,” dedi sonra. “Formalar kumaş pantolon ya. Kızlarla erkekleri gözleyip kiminki daha büyük diye tahminde bulunurduk,” dedi. Vay aq, kızlar gerçekten yapıyormuş bunu. Çüklerinizi koruyun beyler, dar ya da kumaş giymeyin.
Dudağını ısırdı utanmış gibi, sonra “seninki gayet iyi aslında gördüğüm kadarıyla” dedi. Bu kız beni dinden imandan çıkarmaya çalışıyordu, anlamıştım. Yine bakir, utangaç liseliler gibi konuyu hızla kapayıp göndermiştim kızı, bir daha da bende kalmasına izin vermedim zaten. Aslında onunla bir kere yatsaydım nasıl olurdu diye düşünüyorum, ama sonra şükrediyorum öyle bir şey yapmadığıma. Çünkü ipek ciksle yetinecek kız değildi, sevgili istiyordu, sevecek biri. Yağmur’a duyduğum sevgi yüzünden, başka birini daha sevecek gücüm kalmamıştı benim. -
40.
0Yaz panpa
-
39.
0Yaz Panpa Yaz
-
38.
+3yaz keke yaz
-
37.
+19Bizim evde oturuyorduk, kucağımda laptop yine salak şiirlerimi karalıyorum. ipek de kendi evinde gibi olduğu için rahatça uzanmıştı karşı koltuğa, televizyon izliyordu. Çoğu kişiyle hiç konuşmadan aynı ortamda oturursanız gerilirsiniz ya, bizde o yoktu. Rahat ediyorduk birbirimiz yanında. Bana doğru göz attı.Tümünü Göster
“Sevgiline şiirler mi yazıyorsun yine?”
Başımı salladım, utanmıyordum artık. Sevginin neyinden utanayım ki zaten. Kısa bir sessizlik oldu, pat diye konuştu birden.
“Sen Yağmur’la mutlu olamayacaksın, biliyorsun değil mi?”
Kan beynime sıçradı. Bıraktım laptopu kucağımdan. “Nedenmiş o?”
Sesimdeki sertliği giblemedi bile, oysaki uyarıydı bu. “Kızın Borderline olduğunu söyledin. Hayat boyu geçmez o. Eğer travma durumu da varsa tam tımarhanelik olmuş demektir.”
Bunu nasıl söyleyebiliyordu o huur? Birinin hastalığı hakkında nasıl böyle konuşuyordu? Hele Yağmur hakkında?
Oturduğu koltuk duvara dayalıydı, en yakınımdaki bardağı alıp o duvara fırlattım. Hafif bir çığlık atıp eğildi.
“gibtir git lan bu evden” dedim, daha bir sürü şey söylemişimdir belki ama hatırlayamıyorum. Kıza vurmamak için yumruklarımı sıkıyorum, elimde kalır çünkü. itekleye itekleye dışarı attım bunu, hala bağırıyordu “Kabullen bunu artık,” diye.
Yere çöktüm, kolay kolay sinirlenmem ama sinirlendiğimde çok zor sakinleşirim. Evde volta atıyorum bildiğin. Bu kadar sinirlenmemin nedeni ipek’in haklı olmasıydı aslında. Onun düzelmeyeceğini, hep kırık kalacağını biliyordum. O evlilik konuşması da aklımdaydı. “insanlar birbirlerini seviyorlarsa mutlu olamazlar” demişti, hiç unutmadım bunu.
Sinirim geçince naptım lan ben dedim, kıza dayak atmadığım kalmıştı. Söyledikleri çok adiceydi ama bir kadına böyle davranılmazdı, Hakan mıydım lan ben. Erkekliğe tak sürdürmemek için 1 hafta aramadım tabii ki. Ortak derslerde görüyordum sadece, hiç bana doğru bakmıyordu huur. Pişmanlığım büyüyordu.
Aradım 1 hafta sonra, açtı telefonu. “Ne var,” dedi sert sert. “Konuşalım,” dedim sadece, gece azıp kıza mesaj atan barzolar gibi. Bizim evin yanında küçük, kırık dökük bir park vardı. “Parka gel lütfen” dedim. “iyi,” deyip kapattı. indim aşağı. 10 dakika sonra geldi, yüzüme bakmadan bir salıncağa oturdu. Parktaki tek sağlam şey salıncaktı zaten, her şey eski paslanmış. Korku filmi gibi aq, her an Elm Sokağı’ndaki çocuklar çıkıp ip atlayacak sanıyosun.
Boğazım kurudu. “Hayret, kırmızı giymemişsin?” dedim. Omuz silkti, küskün bir çocuk gibi davranıyordu. Kısa kesip özrümü diledim ve katıksız bir hanzo gibi ekledim, “Ama o gün Yağmur hakkında söylediklerin çok iğrençti, biraz hak ettin.”
Dünyanın en iyi özür dileme cümlesi aq. Biri suratıma kürekle vursun.
“Biliyorum, çok pişman oldum. Ama onun hakkında bu kadar kaba olmamın sebebi var biliyorsun.”
“Neyi biliyormuşum?” Salağa yatmıyordum beyler. Ben gerçekten salaktım.
Ofladı. “Hayvanlık yapma, en başından beri biliyorsun. Ben sana hiçbir erkeğe güvenemeyeceğimi söyledim ama bunca zamandır yanımda olup da benden faydalanmaya çalışmayan tek erkek sendin. Sonunda güvenecek birini buldum ve onu kilometreler ötedeki bir kıza kaptırmak istemiyorum.”
Bacaklarını salladı, yüzü iyice asılmıştı. “Ama sen, kalbini o kız hariç herkese kapamışsın. Canın çok yanacak.”
Ayağa kalktı, yanıma geldi, eğilip dudağımın yanına bir öpücük kondurdu. Ne dudak, ne de yanak olan o bölge.
“Eğer bir gün beni istersen ben buradayım. Senden istediğim tek bir şey var. Canım yeterince yandı benim, Burak. Bir de sen incitme beni.”
Döndü, gitti. -
-
1.
0sen kardeşinin sana olan emanetine göz diktiysen burda adamım diye geçinme bence
-
1.
-
36.
0yaz pampa
başlık yok! burası bom boş!