omzumdaydı, uyuyordu.saçlarını kokluyordum uyandırmamaya çalışarak. gecenin içimde bıraktığı ateş kora dönmek üzereyken güneş vurdu camdan içeriye. saçlarının her bir telini parlatmıştı. yanıbaşımdaydı ve mutluydum. peki ama bu noktaya nasıl gelmiştik?

edit:bol gibişli, dramlı,değişik bir hikaye,bir şukuyu ekgib görmeyin ve okumaya başlayın.

iki gün önce yağmur girdi kapıdan içeri..
-şimşekten korkuyorum baba, yanında yatabilir miyim?
-tabi ki kızım.

sarılıp uyumuştuk sonra sabah oldu. yıllar sonra yatağımda bir kız vardı.
omzumdaydı, uyuyordu. saçlarını kokluyordum uyandırmamaya çalışarak. gecenin içimde bıraktığı ateş kora dönmek üzereyken güneş vurdu camdan içeriye. saçlarının her bir telini parlatmıştı. yanıbaşımdaydı ve mutluydum. işte bu noktaya böyle gelmiştik. bana hala nazı hatırlatıyor. onun için hayatta kalmaya savaşmaya devam edeceğim.naz için. kızımızı iyi yetiştireceğim birtanem. annesi gibi olacak, özgür ve mutlu bir kız olacak o.bizim sevinç, mutsuzluk gözyaşlarımız gibi bir damla o,yağmur.. gitmenin üzerinden 13 yıl geçti. huzur içinde yat bir tanem. seni her zaman seveceğim.

sonra uyandım.

hepinize teşekkür ederim dinlediğiniz, şukularınızla destek olduğunuz için. sağlıcakla kalın panpalar.

üniversitede hazırlık sınıfında cansu diye bir kızla tanışmıştım. kafa dengiydi, ortam manyağıydı biraz kaşardı da.tanışmadan önce bile giberim ben bunu diye düşünüyordum. sınıfta yalnız kalmışız, ders anlatıyorum,o sırada amcığı kaşınıyor ve elimi bacaklarına atıyorum, rahatsız olmuyor aksine utangaç bir tavırla minik tebessümler yolluyor. böyle fanteziler kuruyordum aklımda. amma kız sağlam lokma çıkmıştı birader

ne demekti bu?doktorun kolundan tuttum ve yere yığıldım. hayır diyordum. hayır.sürünerek yanına gitmeye çalışırken kaldırdılar beni. odanın içine girdim. gözleri kapanmıştı. yüzünde bir gülücük vardı sadece.naz! uyan naz! uyan..
-uyan bebeğim. lütfen aç gözlerini.

ellerinden sıkı sıkı tutmuş ağlıyordum.bir insanın bittiği an böyle bir şeydi. gitmişti meleğim. ellerimden kayıp gitmişti. hemşirelerden birisi elinde bebeğimizle girdi kızınız oldu! dedi heyecanla. durumu geç kavramıştı.naz uyanmıyordu. gözlerini açmıyordu.bir saat boyunca aralıksız uyandırmaya çalışmışlardı. güçlü kalamamıştı bedeni.her şeyden herkeslerden sakındığım, hayatımın anlamı kaybolup gitmişti.

aylar geçti naz çok yavaş toparlanmıştı. annemiz de akrabalarına gitmiş orada yaşamaya başlamıştı.o da kaç yıllık hayat dostunu kaybetmişti, acıydı,hem de çok.

derslerimiz kötüydü.naz'ı sürekli gezmeye zütürüyordum. kafasını dağıtabileceği şeylerle uğraşıyorduk. hobi üretiyorduk kendimize, geceleri oyunlar oynuyorduk.

3.senesi de bitmişti üniversitenin.2.dönem ortalama kasmış bir şekilde geçmiştik.4.sınıfın da bitmesiyle evlenecektik.her şey güzel olacaktı tekrardan inanıyorduk, beraberdik.

tatilköyüne yerleştik.o günler bambaşka bir dünyadaymışız gibi hissettirdi. havuz kenarında buz gibi biralarımızı yudumluyor. denize girip geceleri sokakları karış karış geziyorduk. lunaparkta eğleniyorduk. çılgınlar gibi, deli gibi. evli genç bir çift gibiydik ki fazla kalmamıştı da evlenmemize.iki yıl sonra evlenecektik şunun şurasında.

tatilimiz haber'le kesildi. haberleri sevmez olmuştum artık.ve bu da kötüydü.bey amcayı kaybetmiştik. izmire gittik apar topar. beklenenden hızlı gelmişti haber.naz yıkılmıştı adeta. sır gibi saklanmış, içten içe öğrenmişti gerçeği.bu gerçeği kabul etmek istemediyse karşılaştı sonunda.

tabutu sırtlandık.ne kadar hafiftin be bey baba? kaç kilo erimiştin görmeyeli?bu kadar kısa sürede böylesine bağlanmışken yakıştı mı gitmek sana? dualarla bıraktık toprağa. nazın elini sıkı sıkı tutuyordum. ağlamaktan kan çanağı olmuştu gözleri.onu böyle gördükçe dayanamıyordum ben de.bilindik şeyler oldu bitti. evimize geri döndük bir ay sonra. kendini yavaş yavaş toparlıyordu.

bey baba ölmeden önce son sözlerini söylemişti hanımına 'kızımın mürüvetini gördüm, daha başka bir şey istemem bu dünyada.'

ah be baba, gitmek zorunda mıydın? parçalamak zorunda mıydın ciğerimizi?

o gece hayatım boyunca yaşadığım tüm sevişmeleri unutacaktım. öylesine tutkuluydu ki,öylesine güzeldi ki her şey. birleştikçe aşkı hissediyordum. canı acımıyordu onun da.tüm duygulardan daha öte bir şey. kalbinizi yerinden çıkaracakmış gibi hissettiren o duygu. işte aşk böyle bir şeydi.ne cansunun yalandan seni seviyorum demesi,ne bir iki gün sana gülüp ardından iş çeviren dostlar,ne de giden insanlar. gitmeyecek,kalacak olan insanlar lazımdı. onlar buralarda bir yerlerdeydi.naz..

birkaç ay sonra hamile kaldığını söyleyecekti bana.iş yerinde çılgınlar gibi bağıracak zıplayıp duracaktım. umrumuzda değildi genç olmamız,biz mutlu aşıklardık. işimiz,evimiz, arabamız vardı güzeldi her şey. kayınvalideye aileme herkese haber verdik. çok sevinmişti tüm dostlarımız.23yaşında baba olacaktım. hayatın en mucizevi duyguları da buradaydı. sevmek sevilmek ve aşkın meyvesi..

gittim baba yadigarı takım elbisemi giydim. birkaç mesajla nerede oturduklarını öğrenmiştim. arabayı mahallenin içinde sürüyordum. kahveye girdim sonra mahalledeki.
-naz'ın babası burada mı acaba?
-gel bakıyım.

kız izmir hanfendisi, baba yozgat dükü dıbınakoyayım. elinde tespih yarma gibi bir herifti. gittim oturdum yanına.
-anlat bakalım derdini.
-bey amca ben kızınızı sevdim. beraber kalıyorduk benim evimde, gecemiz gündümüz beraber geçiyor. okulda yanımda, evde yanımda.bir kere bile dokunmadım. sadece aşığız birbirimize. almayın kızınızı benden. onsuz yaşayamam ben..

bey amcanın gözler dolmuş bayrakları çekmişti. sonra saçma bir sorguya başlayarak gbtmi çıkarttı. temiz olduğunu düşünmüş olacak ki
-kızım için verebileceğin en büyük şey nedir genç?
-yarraaaam.

diyemedim tabi ki lan. kurşun manyağı yaparlar adamı kamil.
-hayatımı veririm efendim.
-bak genç seni sevdim. kızımla da konuşacağım ancak yalan dolan iş yapmayacaksınız.ne olursa haberim olacak,bir dediğimi iki etmeyeceksiniz.

çay kahve de ister misin paşam demek geliyordu içimden. tabi baba yüreği sahipleniyor işte kızını.

8.ayın ortalarındaydık. telefon çağrısıyla irkildim ve telefondaki ses,'doğuruyor' dedi. karım doğuruyor diye bağırarak çıktım işyerinden. telaşlanmış heyecanlanmıştım. arabaya atladığım gibi sürmeye başladım. hastaneye doğru çoktan yol almışlardı.ben de doğrudan hastaneye sürdüm. kapının önüne onlardan önce gelmiş olmalıydım, aradım.geliyolardı. çocuğum geliyordu. arabadan indirdiklerinde sedyeye taşıdık. elinden tutmuştum sımsıkı. geliyor aşkım diyordum. bana bakarak gülümsüyordu. arada bir ıkındığında acı çekiyordum ama gülü seven dikenine de katlanmalıydı.

odaya alındı. bekleyişimiz başladı. geçmek bilmeyen saatler. neden bu kadar uzun sürmüştü? defalarca okumuştum bu kadar uzamamalıydı. doktor çıktı ameliyathaneden. doktor? dedim. kafası öne eğikti.
-anneyi kaybettik.

her güzel şeyin bir sonu var mıdır? bilemiyordum.hayat ne gösterecekti tahmin bile edemiyordum.eve geldiğimizde eşyaları boşaltıp birbirimize sarıldık. burası bizim kalemiz,o prenses ben prens. beyaz atım yoktu belki ama kendimi prens hissettirecek bir prensese sahiptim.yaz tatili geldi çattı. memleketime giderken nazı izmire bırakacaktım. tabi uzun sürmeyecekti bu ayrılık. tatil planlamıştık kafamıza göre bir tatil köyünde kalacaktık.

eve girdiğimizde naz ailesiyle sarıldı kucaklaştı.bey amcadaki değişikliği görmüştüm hemen. mutfağa gel oğlum dedi. gittim.

-bak oğlum.ben bu kızı bugünlere getirmek için çok eziyet çektim. seninleyken ne kadar mutlu olduğunu görebiliyorum,iyi bir insansın.
( bey amca çıkar ağzındaki baklayı be..)
-kızımı sana emanet ediyorum oğlum,ona çok iyi bak. benim bu dünyadaki vaktim dolmak üzere..

kanserdi bey amca. değişikliği hemen fark etmiştim ama naz sevincinden görememişti. sigara içmeye çıktım balkona.tm aile içerde mutluydu.naz geldi bir süre sonra.
-tatil iptal dedim.
-niye aşkım??
-bu yazı ailelerimizle geçirsek daha iyi olmaz mı?
-sen nasıl istersen.

üzülmüştü ama daha sonradan daha fazla üzülmemesi için bunu yapmaya mecburdum.bir şeyler iyi gitse aksilik çıkardı zaten hep.

threesome hayallerim gerçek olacak diye seviniyordum. şubat tatili gelmek üzereydi.naz artık bizim evde yiyip içip sabahlıyordu. kira da vermiyordu amk kaşarı. cansu kızı gibmemem konusunda beni uyarmıştı. kızlığını bozmamı istemiyordu.bu yaşa kadar korumuş bırak korumaya devam etsinn kafasındaydı.ama ben durur muyum?eve erken gelmiştim bir gün.naz evde hatta duştaydı. cansu evde değildi ortam iyice fantastikleşmişti. banyonun kapısında çırılçıplak soyundum. malafatı kaldırdım biraz ve kapıyı çaldım.naz vücuduna havlu sermişti. altında çıplak olduğunu düşünmek bile azdırıyordu beni. içeriye girerek kapıyı kapattım. havluyu bıraktı. aman yarrabbim bu nasıl güzel vücuttu böyle. süt rengi teni,ne büyük ne küçük orta dolgunluktaki memeleri,.elim ayağım titriyordu. öperek duşakabinin içine soktum. suyu açtım ve vücudunu yalayarak aşağıya inmeye başladım. kukusuna geldiğimde nazik olmam gerekiyordu. dışarıdan hafifçe yalamam bile titretmişti onu. ayağa kalkarak malafatı kukusunun çevresinde gezdirmeye başladım. ulan birkaç santim dibimdeydi giremiyordum. cansunun söyledikleri azrail gibi dikiliyodu başıma. sırtını kendime çevirdim. analdan başka seçenek kalmamıştı.

konser biterken yerlerde uzanmış gökyüzünü izliyorduk. iğrenç şakalar yapıyorduk birbirimize. kız sigara var mı diye sordu.bir tekim kalmıştı, dönmeye başladık. sigarayı tam söndürecekken bir duman daha aldım. keşke biraz daha içebilseydim dedi. dudaklarına yapışıp sigarayı üfledim. kız orgazm olmuşçasına ses çıkarmıştı. bilin bakalım adı neydi bu kızın? cansu değil lan ahahah. şeymaydı adı. tatlılıktan ölüyordu karşımda.

bu sefer planlı hareket edeyim dedim beyler. iibf işi yatınca besyoya yöneldim.hem basketbol oynuyor hem de voleybol oynarken memeleri sallanan besyocu kızlara aşkla bakıyordum.bir gün şans eseri kızlardan biri gelip bir kişi eksiğiz oynayacak var mı dedi.tam basket maçının ortasındayız 'ben gelirim' dedim ve yürümeye başladım. arkamdan en son 'satılmış pavalı köpek' deyişlerini duydum bizimkilerin. işin ucunda am vardı sonuçta..

sonunda ikimiz de çıplaktık. bacaklarından tutup kendime çektim. malafatı dik konuma getirip önce biraz gezdirdim yan dudaklarda ve hop içerideydim. hafif bir inleme geldi kızdan. belinden sarılıp kaldırdım ve yatağa kendim uzandım. sürmeye başlamıştı beni çığlıklarıyla..

o gün akşama kadar iki posta gitmiştim. sonunda duşa girdik beraber. ölü gibiydim ve duştayken saksoya başlamıştı.bu kızı verseler sabaha kadar giberdim ama yetmişti.son bir güçlükle üçüncü kez boşalmıştım. ayakta duracak gücüm kalmadı. sevişmeye devam ettik. duştan çıktığımızda yatağa zor bıraktım kendimi. yanıma girdi o da.sarıldım ve gözlerim kapandı.

okulda yüzyüze bakıyoruz, derslerde yanımda oturuyor ama kızdan adım yok.en son kantinde çektim köşeye. açık açık mevzuya girdim.
-ben seni gibmek istiyorum cansu
-hayvan mısın lan,bu kadar açık söylenir mi?

kendimden utanmıştım o an.kız mesajımı almıştı büyük ihtimalle. ancak problem vardı. aramız bozuk geçen iki haftanın sonunda sevgili yapmıştı.
-ona veriyon mu doğruyu söyle?
-hem de çatır çutur gibtiğimin abazası!

gerdek gecesi olayına girmedik. canımız ne zaman isterse sevişebilirdik sonuç olarak. tatil bittikten sonra ülkeye döndük ve geleceğe dair kararlar almaya başladık. öncelikle çocuk yapmak için henüz erkendi. diplomalarıyla iki işsizdik sadece.

kurumlara iki kişilik iş başvurusu gönderiyorduk.bir gün hastası olduğumuz sahil kıyısına sahip bir şehirden olumlu yanıt aldık. bizi ufak bir lojmana yerleştirdiler. kurumda çalışmaya başlamıştık. maaşımız da iyi sayılırdı o döneme göre.bir gün pazar alışverişi yapmak üzere arabayla çarşıya gittim.o sırada naz da eve gitmişti. alışverişi yapıp eve döndüm. zili çaldım ve bir dakika hayatım demesini duydum.

kapıyı açtığında karşımda kırmızı bir gecelikle bir melek duruyordu. elimdeki torbaları yere bırakıp sarıldım. koltuğa oturdum ve omzuma yattı her zamanki gibi.
-yorgun musun aşkım?
-yeterince enerjim var hayatım kastettiğin şeyse..
-aklın sadece oraya çalışıyor değil mi?
-ahahah yok be güzelim yorucuydu bugün gerçekten.
-o zaman biraz gevşemek de istersin?
-hayır diyemem.

birbirimize baktık. gözlerinin içi gülen iki aşık. kokusunu öyle seviyordum ki duyamadığım her an her saniye acı çektiğimi hissediyordum.

yaptığım huur çocukluğunu düzeltmem gerekiyordu. yakışıklı ve düzgün arkadaşlarıma mesaj atmaya başladım. çok tatlı bir kız var bu kızın desteğe ihtiyacı var ama ben yanında olamıyorum. yanında olun tarzı. çoğu geri dönüş bile yapmadı. birkaç olumsuz çıktı derken cenk diye bir arkadaşım tamam kanka dedi,ben varım. ulan herif o tiple dam üstünde am giberdi bu kızı nasıl beğenecekti olmuştu işte. kızın yalnız olduğu anı bulup gidip konuşmuştu. umut vermişti. kız tekrardan gülmeye başlamıştı.

iki haftanın sonunda çıkmaya başladılar. cenkten iyi haberleri alıyordum. mutluydum kanka diyordu, eyvallah diyordum. ulan şimdi bir düşününce sen git bir yıl bir çocuğu bekle, geldikten sonra sana huur çocukluğu yapıp terk etsin,iki hafta sonra git başkasıyla sevgili ol.yine bir kız bıraktığı gibi başka birini buluyordu, tanıdık geldi mi?bu kızların duyguları alınmış olmalıydı.

cansu da gittikten sonra yeni maceralara yelken açma hevesiyle iibf kantininde takılmaya başladım.bir süre sonra bir kızla kesişmeye başladık ama gidip bir türlü konuşamıyorum.1.70 boylarında siyah saçlı yeşil gözlü ilik gibi bir hatundu.bu bakışmaların bir sonu olmalı diyerek gittim bir gün yanına, masasına oturmak üzereyken;
-merhaba hanfendi, oturabilir miyim acaba?
-tabi ki buyur.

dedi ve gülümsedi. kendimi tanıttım, ismini sorduğumdaysa anlık şok geçirdim. ismi cansu olmayan kızları bu üniversiteye almıyolar mıydı amk?