threesome hayallerim gerçek olacak diye seviniyordum. şubat tatili gelmek üzereydi.naz artık bizim evde yiyip içip sabahlıyordu. kira da vermiyordu amk kaşarı. cansu kızı gibmemem konusunda beni uyarmıştı. kızlığını bozmamı istemiyordu.bu yaşa kadar korumuş bırak korumaya devam etsinn kafasındaydı.ama ben durur muyum?eve erken gelmiştim bir gün.naz evde hatta duştaydı. cansu evde değildi ortam iyice fantastikleşmişti. banyonun kapısında çırılçıplak soyundum. malafatı kaldırdım biraz ve kapıyı çaldım.naz vücuduna havlu sermişti. altında çıplak olduğunu düşünmek bile azdırıyordu beni. içeriye girerek kapıyı kapattım. havluyu bıraktı. aman yarrabbim bu nasıl güzel vücuttu böyle. süt rengi teni,ne büyük ne küçük orta dolgunluktaki memeleri,.elim ayağım titriyordu. öperek duşakabinin içine soktum. suyu açtım ve vücudunu yalayarak aşağıya inmeye başladım. kukusuna geldiğimde nazik olmam gerekiyordu. dışarıdan hafifçe yalamam bile titretmişti onu. ayağa kalkarak malafatı kukusunun çevresinde gezdirmeye başladım. ulan birkaç santim dibimdeydi giremiyordum. cansunun söyledikleri azrail gibi dikiliyodu başıma. sırtını kendime çevirdim. analdan başka seçenek kalmamıştı.

tabii ki de anal yapmadım beyler. anala karşıydım ve sırtını öpmeye başladım sadece. arada zütloblarının arasına yarağımı sıkıştırıyor ileri geri yapıyordum.son olarak ağzına almasıyla işkencem sona erdi. ancak ve ancak olaylarda sıçtığım nokta gelmişti. kapı çaldı. bildiğin banyonun kapısı çaldı. açtım cansu karşımdaydı.
-nabıyorsunuz?
-aşkım sadece yaladı biraz.

kapıyı suratıma kapatıp çıktı. ulan sadece yalamak için ikimizin de çıplak olması mı gerekiyordu. gibimin kurbanı olmuştum yine. durumu anlatıp toparladım biraz.naz evine gitmişti o gün. cansuyla o gece tutkulu bir sevişme daha yaşadık.

ancak beyler artık eskisi gibi zevk almadığımı fark ettim. nazın içine girme isteğiyle beraber içimde cansudan sıkıldım mı sorusu vukuu buldu. yeni amlar keşfetmek istiyordum. tutkulu sexler yapmak..bir şeyler değişmeliydi.

bu arada konserden tanışıp denizde seviştiğim kız vardı hani hatırladınız mı beyler, şeymayı?keşke hatırlamasaydınız.bir gün cansuyla beraber nazın yanına gittik bir cafeye. ulan bu kız nazın en yakın arkadaşı çıkmaz mı?yok lan öyle çıkmadı ama kız cafede garsondu beyler.onu görünce içimden bir şeyler koptu gitti.o da beni görünce elini eteğine zütürüp kaldırıp indirdi. nazla cansuya tuvalete gitmem gerektiğini söyleyerek kalktım.tam ben tuvalete giderken önümden o yürümeye başladı.bir kabının ıcerı once o sonra ben girdim ve kapı kapandı. hiçbir şey demeden dudaklarına yapıştım. eteğini sıyırdım önce, sonra donunu indirdim. french kissde takılı kalmıştık malafatı çıkartıp dayadım. haykırışı duyulmasın diye ağzını kapatmıştım. ulan böyle olunca bağıramaması daha da tahrik ediyordu. birkaç dakika sonra boşalıcam dedim. ellerimi iki yana sabitleyip yalamasıyla beraber isa gibi göğe yükselerek boşaldım. geri döndüğümde bizimkiler olaydan habersiz muhabbet ediyorlardı.bir limonata söyledim. şeyma limonatayı getirdi, adisyonu aldı ve altına bir kağıt koyarak masaya sıkıştırdı. kağıdı düşürdü.o gittikten sonra ayakkabımı bağlarmış gibi yapıp kağıdı yerden aldım cebime attım.

olaylar iyice karışmıştı. telefon numarasını bırakmıştı şeyma.o gece olmasa da sonraki gecelerde arayacaktım.bu arada evin içinde soğuk rüzgarlar esmeye başladı aniden. cansuyla bir haftadır sevişmiyorduk. yorgun olduğumu söylüyordum genellikle.naz da gelmiyordu artık eve. okulda yanımda oturmuyordu. cansuyla konuşmam gerek diye düşündüm.
-aşkım neden soğuk davranıyorsun?
-soğuk davranan sensin.
-hayır ben sadece.. aklım karışık biraz.
-acaba neden?
-nasıl yani?
-nazla gözümün önündeyken böyle şeyler yapıyorsan ben görmediğimde neler yapacaksın kim bilir?
-aşkım sana söz verdim ve dışına çıkmadım. inan bana.

konuşma uzayıp giderken istemsizce gibim kalktı. ayağa kalkarak şortumu indirdim ve malafatı gözlerinin önüne getirdim. cansu ayağa kalktı ve tokat attı bana.
-istemiyorum salak!

Rezerved

yaptığım cidden çok saçmaydı. aslında yaptığım her şey saçmaydı.o gece cansunun ağlayışını duydum salondan gidemedim yanına. belki de en doğrusu ayrılmaktı ben kötü bir adamdım. hatta binin önde gideniydim.bu kızı kaybetmek istemiyordum ama ona acı çektiriyordum da.gece yanına gittim
-yatağa gel aşkım.
-gelemem.
-neden ama üzüyorsun beni.
-ayrılmak istiyorum ben.

beklediğim adım ondan gelmişti. donakaldım.gitmek istiyordu ancak dur diyecek yüzüm de yoktu. çaresizdim.
-özür dilerim hayatım.her şeyi kapatıp yeni bir sayfa açalım. değişeceğim.
-daha fazla konuşmak istemiyorum.

kalkmaya yeltendi montunu giyerek. hayır dedim sen kalıyorsun.ben giderim.hem nereye gideceksin ki?montumu alıp çıktım evden sahile gidiyordum.

bir düşününce harbiden maldım ben. tekelden depoladım içkileri indim sahile.bir ateş yakmıştı adamın biri gittim onun yanına. dayı dedim acı çekiyorum. hikayemi anlattıkça dayıyla kahkahalara boğulduk kimi zaman hüzünlendik. naçizane bir tavsiye verdi bana.
-ben yapamadım evlat. sevdiğimin elinden tutup da gidemedim ardına.sen yap, bırakma elini. pişman olmamak için bırakma.

haklısın lan dayı, gidip tutucam elinden. teşekkür edip yarısını bitirdiğimiz içkilerin geri kalanını ona bıraktım. koşarak eve gidiyordum. nefes nefese geçen yirmi dakikanın ardından sonunda evdeydim, cansu yoktu.

bir not bırakmıştı ardında.

sen bana hayatın acı ve tatlı yönünü öğrettin.sen bana sevmeyi, sevişmeyi,mutluluğu öğrettin. şimdi de gitmeyi öğretiyorsun adam, gidiyorsun.yaşadıklarımız, gezip,tozmalarımız, kahkahalarımız ve duygu yüklü her an.sen bana sevilmeyi öğrettin adam.

şimdi sensiz ne yaparım ben?sen bensiz ne yaparsın asıl?kim çorba hazırlayıp getirecek sana,kim tutup zütürecek seni bilmediğin heyecanlara?

kim hazırlayacak bana aşk mektupları ve saklı sabah kahvaltıları.kim sürprizlerle şaşırtacak beni her anımda?

artık var mı bir önemi isimlerin, bittik biz. bitti aşkımız. elveda.'

ciğerim yanmıştı. sigara yaktım ardı ardına. nerede olduğunu bilmek istiyordum. görmek istiyordum. sarılmak istiyordum. kokusunu içime çekmek istiyordum. kaybettikçe anlamak istemiyordum değerini, kaybetmek istemiyordum ulan.

kafamı toplayamıyordum. intihar etmeyi düşündüm o an.bir mesaj bölmüştü aklımı.o an ne kadar sessiz, sensiz olduğunu hissettim odanın.
-ben naz, konuşmamız gerek.

aynen be naz konuşalım. bana geri getir onu.gir kapımdan içeri o olsun yanında sarılayım ona. ilerleyen saatlerde geldi naz.

içeri girdi. sarılmak istedim ve sarıldım. ağlamaya başladım. çocuklar gibi ağlıyordum zırlıyordum kollarında. saatlerce yapabilirdim bunu. çökmştüm.hareket etmeye mecalim kalmamıştı sonrasında. duşa soktu beni. soydu ve yıkamaya başladı. hala ağlıyordum ben. kolumdan tutup ayakta tutuyordu beni. üstümü giydirip oturttu beni yatağıma.
-nolur gitme dedim.kal yanımda. dayanacak bir duvarım olsun.

yanıma yatıp sarıldı bana. uyudum öyle. sabah kalktığımda cansunun yanımda olmasını istiyordum.

kalktığımda yoktu o.naz vardı hala.bir melek gibi uyuyordu yanıbaşımda.ama olmazdı artık. gibişmek istemiyordum kimseyle. gibime zincir vurulsaydı keşke de yaşamasaydım bunları.naz da uyanmıştı kalkmak üzereyken. kolumdan tuttu.
-şimdi de sen gitme.

o an yüzündeki çizikleri gördüm. nedenini sordum.
-cansu yaptı.her şeyin suçlusu olduğumu söyleyerek saldırdı bana.

elimi yüzünde gezdirdim yatağa geri yattım. sarılarak omzuma yattı. kalkmak istememiştim yataktan.

haftalar geçti. cansudan hiçbir haber alamamıştım.naz ise bende kalıyordu, tüm işlerimi hallediyordu. depresyondan çıkmama yardımcı olmuştu. nasıl olduğunu merak ediyordum cansunun. fakültesinden bir arkadaşına ulaştım sonrasında. okuduğumda donup kalacağım mesajlar yazmaya başladı kız.

-cansu nasıl iyi mi?
-muhteşem niye sordun ki?
-emin misin aynı cansudan bahsettiğimize?
-yeni bir çocukla çıkmaya başladı bu ara.iki aydır sevgililer, sarmaş dolaşlar her gün.

kendimi cansunun ablası olarak tanıtmıştım. ulan neler diyordu bu kız. çıktığı çocuğun ismini teyit edip ben olmadığımı anladım. ulan bunca patırtı gürültü boşuna mıydı huur? daha ayrılmadan başkasıyla birlikte olmaya başlamıştı lan kız. elim ayağım titriyordu.

-hiç ben yaslı bir adamım'dan bahsetti mi?
-he o çocukla hiç iyi olmadı zaten arası. boş kalmamak için takılmıştı.

anasını gibiyim dedim böyle işin. huur satmıştı beni iki günde. gerçi düşününce ben de az kaşar değildim, başkalarıyla da sevişmiştim.her şey karşılıklıysa koy zütüne rahvan gitsin dedim.hem naz vardı. artık tek bir kız üzerinden hayatımı devam ettirmek istiyordum. içine girmeye çekindiğim bir kız üzerinden. mutlu olmak için yaşayarak.

ancak yavaştan almak istiyordum.naz'a mesajlaşmaları okuttum.o da sinir küpüne dönmüştü. merak etme dedi,ben senin yanındayım. biliyoruz canım dedim.sen hep yanımdaydın.

bu arada ikinci sene bitmek üzereydi yine bir memleket turu yine bir gibiş döner mi diye düşünmeden edemiyordum. başım bağlı değildi nasıl olsa amk. gibtiğim kızların vebali üzerime olmasındı tabi. betülü tamamiyle unutmuştum.bir gün gelen mesaja kadar. mezuniyetime gelecek misin? ulan kız bir yıl sonra bile mesaj atıyordu. bari gideyim göreyim dedim.

mezuniyet törenine gittim yanında kuyruğu gibi gezdim. nereye giderse oraya gittim. kız çok mutlu olmuştu. çıkışta sahile gidip dondurma aldık. yalayarak gezmeye başladık.
-neler yaptın ben yokken?
-hiçbir şey bekledim sadece.sen?
-okula gidip geldim ben de.
-merak etme seneye yapacağımız çok şey var.
-gelicek misin?
-sevinmedin mi?
-şaşırdım sadece.bir sene beklemen mutlu etti beni.
-insan severse..
-insan severse.

beyler yarağa yan basmıştık.

naza mesaj attım,yaz okuluna kalıyor musun diye. maalesef demişti. ulan ne maalesefi? yaşasın be.ben de kalıyordum.
-ev tutma hiç gel benim evde kalalım.
-ciddi misin?
-tabi ben de geleceğim yaz okuluna.
-oha süper.

bunları konuşurken betülle bir cafede henüz yiyişmiştik. binliği seviyor olmalıydım, damarım da mı vardı, kanım mı bozuktu bilmiyordum.ama kız dil darbelerinden hiçbir şey kaybetmemişti allahı var.

Burdayim

yaz okuluna gitmeden önceki gün betülle vedalaştık. hüzünlenmedim değil ancak benden umudu kesmesini istiyordum. düşünsene bir çocuk için 700kilometre uzağa gidiyorsun ailenden.o çocuk başkasını seviyor.o çocuğun gibmediği kız kalmamış.o çocuk kaşar kızım gitme, yapma,etme.

nazdan önce gitmiştim eve. toplayıp düzenledim her yeri. birkaç saat sonra gelecekti yemek hazırlamaya giriştim. kuru fasulye pilav yapmıştım, yemek dediysem bir şey beklemeyin amk gece osura osura uyuyacaktık.

nazı otogardan aldım. birbirimize sarıldık. özlemiştim gerçekten mükemmel bir kızdı.eve gittik ve yemekleri görünce şaşırdı. boynuma sarılıp öptü yanağımdan. evdeki kırmızı perdeleri çekerek masadaki mumları yaktım.
-romantiklik mi yapıyosun sen?
-bilmem ihtiyacın var mı?
-fena olmazdı hani..
-siz nasıl isterseniz hanımefendi. benim meşhur haşmetli ses sistemini getirdim içeriden ve romantik bir müzik açtım. ulan yediğimiz kuru fasuye pilav arkada tango müziği çalıyor amk.

Rez panpa

rezerved

yemeği bitirdikten sonra dans ettik ve bir kırmızı şarap açtım. özene bezene almıştım. kadehlerimizi doldurdum. gözlerinin içi gülüyordu kızın. ciddi anlamda aşk kelimesini hissetmiştim. cansunun da dıbınakoyayım selinin de,kafasındaydım. sevdiğim şiirlerden bir tanesini okumaya başladım gözlerinin içine bakarak.

'ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim..'
-bu sözler benim için miydi?
-bilmem yılmaz erdoğana sormak lazım.
-şu an okuyan sensin ama.
-o zaman senin içindi, gözlerin için, ipeksi sesin, tenin,kokun içindi.

ulan malafat hiç olmadık yerlerde ortaya çıkmasıyla meşhurdu zaten. şimdi de dikelmişti durup dururken.

5.5 saattir aralıksız yazıyorum beyler,24 saattir uykusuzum.bir duş alıp gözlerimi dinlendireyim de akşama doğru tekrardan başlarız. sabrınız için teşekkürler.