@1 MESAJIM: Eğer aşağıya yazacaklarım kadar gelişmediyseniz, kapitalizm vs. devam ediyorsa; hala para denen, savaş denen saçmalıklar var ise; şu ucu bucu belli olmayan evrendeki o zerre kadar küçük gezegenlerinizde hala insan insanı öldürüyor ise sizin ben ananızı gibeyim.
BEKLENTiM: insanlar bir şeyin altında ezilmedikçe, kaza yapmadıkça, yüksek bir yerden düşmedikçe vs. ölmeyecek hale gelir, yaşlanma neredeyse durdurulmuş olur, tıp anasının amı gibi gelişir. Kanser, hastalık diye bir şey kalmaz. Kopan uzuvlar vs. yeniden çıkarılır. Her şey kontrol altına alınır lan valla bak.
Mars'ın nüfusu 10 milyar olur. Jupiter'in adını unuttuğum uydusunun nüfusu 2 milyar olur. Sistemler arası seyahata çıkılır, çeşitli yıldızların gezegenlerinin yörüngelerine giren, oraları gözlemleyen uzay istasyonlarımız olur.
O günün Türkçesi bugünün Türkçesi gibi olmaz. O günün ingilizcesi bugünün ingilizcesi gibi olmaz. Her şey büyük değişim geçirir. Herkes global bir dile yönelir. Ülkelerin adları, sınırları bir noktadan sonra barış içinde değişir, bellki sınır mınır ülke diye bir şey kalmaz. Bambaşka bir şey olur, yine global birbir sistem olur, Globalistan kurulur amk hahaha.
Hiçbir yerde dolar, avro, sterlin diye bir şey olmaz. Para diye bir şey kullanılmaz, Para nedir bilinmez. Kapitalizm diye bir şey olmaz. Herkes birbirinin gerek duyduğu şeyleri sınıflara ayrılarak üretir; kendilerinin yemeyeceği, kullanmayacağı, binmeyeceği; yerleşmeyeceği şeyleri vs. üretmez; birbirleri için üretir; herkes birbiri için yaşar; birbiri için kıçını yırtar. Karıncalar gibi... Gerçi herşeyi robotlar yapar, robotları düşünemiyorum bile... (Bugün Google'ın Duplex'i, Boston Dynamics'in robotları zaten muazzam)
Dünyanın nüfusu 25 milyar olur. (bkz:
nöööy) Olur olur. Her yer up uzun, her şeye dayanıklı binalarla kaplanır. Enerji %99 yenilenebilir kaynaklardan elde edilir. Manzarası olan evler çok nadir olur. (Günümüzde denizin üzerine yüzen ev inşaa ediyor bir ülke) Şehir içlerindeki herkes manzara olarak uzayı keser. Kafasını kaldırır, gökyüzüne bakar, evreni karşısına alır. Manzarası evrendir. Ona bakıp bakıp kafa patlatır. Çoğu Mars'a, Jupiterin uydusuna ara ara seyahate, tatile gidip gelir.
Teknoloji, mikro seviyede anasının ebanı gibi gelişir. Hayal edemiyorum bile. O günün bilgisayarları bugünün bilgisayarlarının vs. 10000000000 katı güce sahip olur ve bunu mikro düzeyde başarır. (Bugünlerde Amerikalı bir şirket su damlası kadar bir mikro bilgisayar yapmadı mı aq, bu bir başlangıç. O zaman kadar ohooo teknoloji uçarrrrrrr.
Tüm dinler yok olur. O günün Ateizmi ile Deizmi bugününkü gibi olmaz. ikisi de büyük değişimler geçirir. Adları da değişir. Herkes sürekli bu ikisi arasında gidip gelir. Birbirlerini "hissederler". Dengeyi korumak ister iki taraf... Çoğu insan ömrünün ortalarına doğru inanır, inanır diyorum ama onun adı "inanmak" olmaz, daha üst düzey bir şey olur o, başka bir şey olur o...
Herkes birbirine önyargıyla yaklaşmadan birbirini okur, birbirini dinler, birbirine anlatır & yazar... Birbirini birbirinin yerine koyarak okur, dinler, anlatır, yazar...
Sorgulama denen anahtarı kullanır, her şeyi sorgular, sorgulamaktan korkmazlar, her kapıyı açarlar... Kendilerine verilmiş yüce bir anahtardır çünkü bu...
Deliliğin sınırlarında gezer, istediği zaman o sınırı geçer ve istediği zaman dönerler... Her şeye kafa patlatırlar, kafa patlatmaktan üşenmezler.
ÖZET: Geçmişe (bugünlerimize) bakarlar, şunlara bak, şu yıkılmışların yıkılmışının yıkıklarına da bak der,, püü püü diye bize söver gömçürürler, ibret alın derler, bize gülerler, halimize gülerek acırlar.