1. 1.
    +4
    48 in ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyordum elimde haritada yoktu. 48'i bir mesafe olabilirdi. bir yerin mesafesi. arabaya bindim ve çalıştırmaya çalıştım hiç bir hareket yoktu. anlamıştım arabamda bozulmuştu. ihtiyacım olan tek şey haritaydı. kütüphane yaklaşık 6-7 km uzaklıktaydı. arabamı elimle sürükleyerek kimsenin göremeyeceği bir yere çektim. yola gündüz çıkacaktım ama ilk önce bu bölgede arayacaktım ihtiyacım olan haritayı. ateş yaktım ve tulumumu giydim. düşünmeye başladım. beynimden binbir türlü düşünce akıp geçiyordu. hayat nasıl yaşanacaktı ülkeler ne yapacaktı bilmiyordum herhalde tüm ülkelerde bizim gibi iç karışıklıklara sahipti.
    ···
  2. 2.
    +4
    evime döndüm ve tüm biriktirdiğim parayı yiyecek içecek ne varsa aldım. tulum ve çadırda aldım. ne yapacağım hakkında en ufak fikrim yoktu ama erzağım hala çok yetersizdi. şehir dışında çok işlek olmayan marketlere uğrayacaktım. arabaya bindim ve yola koyuldum. bölgeye geldiğimde tam bir sessizlik hakimdi. marketler ve dükkanlar boşaltılmıştı ama yağmalanmadan boşaltılmıştı. dükkanlara bakarken camda bir elektronik yazı gördüm. tam okuyacaktım ki yazı kayboldu tek gördüğüm 48 di. sinirlendim. olay erken mi başlıyordu yoksa?
    ···
  3. 3.
    +3
    rusya bitmişti dediğim gibi çin de rusyaya yapılan bu saldırıya deniz altılarıyla cevap verdi ve abdnin ve avrupanın o yıl tüm savaş ve uçak gemilerini yok etti. çünkü hidrojen bombaları gemilerden ateşleniyordu. uçaklardan ateşlenemeyecek kadar ağır ve büyüktü. bu nedenle gemilerden ateşleniyordu. savaşı bitiren de bu oldu aslında çinin denizaltıları ve savaş 2033 de bitti. amerika ülkemizden çekildi. borlarımızın sadece %15 lik rezervlerini almışlardı. daha çıkarılmayan hala bor vardı ve çin bize destek veriyor karşılığında bor madenlerimizi alıyordu.
    ···
  4. 4.
    +3
    evin arkasına yaklaşmıştım. ama nasıl gireceğimi bir türlü bulamadım. adamın uyuyup uyumadığını bile bilmiyordum. köpeğin olduğu yere baktım köpek yoktu adam gitmiş miydi? yoksa köpeğiyle içerde miydi? bu sorularla beraber risk almam gerektiğini biliyordum ve tuvalet camından içeri girdim. ayağımın altındaki lavabo ile destek alarak zemine indim. içerdeydim. içeriden ses gelmiyordu. kapıyı açtım ve koridora çıktım. sessizce ilerliyordum ve odaları kontrol ediyordum. ilk tahminin doğruydu adam evde değildi. hemen silah ve çanta aramaya başladım. silahı bulamadım tabii ya adam yanında zütürmüştü. ama büyük bir sırt çantası bulmuştum ama o silahtan vazgeçemezdim ve adamı beklemeye başladım.
    ···
  5. 5.
    +1 -2
    metal fırtına terk bor madenleriymiş bi kurtulamadınız şu bor safsatasından bor un bi değeri ederi yok gençler anlayın borunuzun dıbına koyim ya git biraz daha kendini geliştir öyle gel velet
    ···
  6. 6.
    +3
    böyle bir geçmişi vardı dünyamızın ve çocukken su savaşları olacak deniyordu lakin tüm ülkeler deniz suyunu tatlı suya çeviren teknolojiye sahiptiler. bu teknolojiyi kim satıyordu dersiniz tabi ki çin. ülkemizde de vardı bu teknolojiden.
    //
    akşam oluyordu işten çıktım. evime döndüm. parmağımı kapı koluna okuttum. ve içeri girdim girdiğim gibi ışıklar açıldı. oturdum tv nin karşısına aslında sadece camın karşısına oturuyordunuz. sağ elimi kaldırdım ve aşağı doğru indirdim. cam renklendi ve her zaman olduğu gibi dünyanın kutuplarının değişeceği haberi vardı. son çağrılar yapılıyordu. 2-3 güne olayın gerçekleşeceği ve yaklaşık 20 ila 30 yıl süreceği konuşuluyordu. sevinmiştim sonsuza kadar sürmeyecekti en azından..
    ···
  7. 7.
    +3
    sadece sağ gözümü kapatmamla bir sonraki kanala geçiş yaptım ve bir olay tartışılıyordu. deniz suyunu tatlı suya dönüştüren teknolojilerde elektrikle çalışıyordu ve dünyanın buna bir çözümü hala yoktu. endişelendim ve evden dışarı çıktım. olaya artık inanmaya başlamıştım ve ne kadar su erzak var ise alacaktım. arabaya yaklaştım kendisi açıldı ve parmak izimi okutmamla motor çalıştı. arabalar güneş enerjisiyle çalışıyordu. üstelik enerjiyi depolayabiliyorlardı. şehir merkezine gittim ve ortalık fena karışmıştı. insanlar marketleri yağmalıyorlardı. bu insanların arasında ezilebilirdim. eve gittim. tüm gerekli eşyalarımı almak üzere.
    ···
  8. 8.
    +1 -2
    biraz kendimden bahsediyim. 1999 yılında istanbulda doğmdum. şuanda ortalıkta bir istanbul yok. ülkemiz 2026 yılından beridir işgal altında. bor madenlerimiz yüzünden işgal altına uğradık. yaklaşık 4 yıl önce de ülkemizden çekildiler ve geriye hiç bir şey bırakmadılar. ben bilgisayar mühendisliği okudum ve şuan da istanbulda dünyanın yeni teknoloji devi t-che de çalışıyorum. elemanım maaşım 4800 dolar. ülkemizde dolar işliyor.
    ···
  9. 9.
    +2
    bu günlük yazarıyla beraber 2059 yılında güney sahilinin iç kesimlerinde bir mağaranın bulunmuştur. günlükte yazan son sayfa oldukça çarpıcıdır.

    //sabah uyandım ve güneye inmek için yola koyuldum. hiçbir şeyim yoktu. ne su ne yiyecek...
    akşama doğru tam üzerimden şiddetli bir ışık geçti, çok parlaktı ışıktan hiç bir şeyi görmüyordum havada uçan bir şeydi. ama bu imkansızdı bu insana ait olamazdı. uzaklaşmaya başladı ve sahile doğru ateş açmaya başladı. ateş etmesi gökkuşağı gibiydi bunu çok iyi hatırlıyordum. kutup ışımaları gibiydi. ama çok yüksek ses çıkartıyordu. korkmaya başlamıştım. sonra ormanın içinden sesler duydum. bir mağaraya girdim şuanda mağarada yazıyorum bu cümlelerimi. içeri girdim ve dışarıyı izlemeye başladım değişik insan olmayan canlılardı bunlar o 21. yüzyılın başındaki uzaylılara benzemiyorlardı. gözleri falan yoktu. etrafı gözlüyorlardı. korkmaya başlamıştım. ne oluyordu bu dünyaya. bu olayların sebebi bu yaratıklar mıydı? anlam veremiyordum... ama bildiğim bir şey vardı ki bu yaratıklar dost değildi ve bizden üstün teknolojilere sahiptiler. bizim teknolojimiz bile yoktu şu son aylarda. mağarada saklanacak bir delik aradım uyumak için.
    ···
  10. 10.
    +2
    neyse devam
    ···
  11. 11.
    +2
    o düşüncelerle beraber uyuya kalmışım sabah uyandığımda kimse bana bir ziyarette bulunmamıştı bu iyi haberdi. bagajdan yüksek enerjili krakeri çıkarttım ve yemeye başladım bir yandan da haritayı aramanın iyi olacağını düşünerek yola koyuldum. yaklaşık 20 dakika aramalarım sonuç vermişti okulu arıyordum ve buldum. içeriye girdim. eskisi gibi sınıflarda haritalar yoktu elbette. her şey teknoloji üzerineydi bu dünyada. okulun deposunu aramaya başladım ve yaklaşık 2 yıl önce konulduğunu tahmin ettiğim çerçeve şeklindeki şehir haritasını gördüm. çerçeveyle beraber zütürmedim elbette. ayağımla kırdım ve haritayı cebime attım. yerimde incelicektim haritayı. okuldan çıktım.
    ···
  12. 12.
    +2
    geceyi beklemeye başladım derin düşüncelere kapıldım. acaba gruplarına mı katılsaydım beni alırlar mıydı? derken uyuya kalmışım sabah birisinin ayağımı dürtmesiyle uyandım. karşımda iki tane iri yarı insan vardı benden yaşça gençtiler ama elleri silahlı ve meraklıydılar. kollarımdan tutup kasabaya zütürdüler. grup lideri olduğunu düşündüğüm adam sordu.
    -napıyordun orda?
    'sizi izliyordum.
    -demek bizi izliyordu?
    'evet.
    -neden izliyordun?
    'silah temin etmek istiyordum.
    -bak biz zaten sayımızı yükseltmek için çalışıyoruz. kendi vatandaşımızdan birinin ölmesini istemeyiz. bu akşam yola çıkacağız sende bize katıl dedi ve elime bir silah fırlattı.
    ···
  13. 13.
    +2
    'nereye gideceğiz dedim.
    -merkeze
    'niçin?
    -erzağımız azaldı, yiyecek aramalıyız.
    'bence akça kasabasına gitmeliyiz buradan 27 km uzaklıkta.
    -zaten ordan geliyoruz.
    'nasıl yani?
    - oraya gittiğimizde birilerinin yaşadığını anladık ama hepsi ölmüştü.
    //bu güvendiğim adamlar mı öldürmüştü yoksa anlam veremedim. erzak için adam mı öldürüyorlardı? beni neden öldürmemişlerdi? ya da gerçekten doğru söylüyordu, gittiklerinde hepsi ölmüştü. bunları düşünürken adamla konuşmaya devam ettim.
    'iyi de merkezdeki tüm marketler dükkanlar boş. hiç bir şey yok.
    ···
  14. 14.
    +2
    'iyi de merkezdeki dükkanlar ve marketler boş. hiç bir erzak yok.
    -nerden biliyorsun? (sorduğu soru saçmaydı)
    'ordan geliyorum çünkü.
    yaklaşık 10 kişi olan grup benden ayrı bir yerde konuşmaya başladılar. endişeliydiler. tıpkı benim gibi merkez doğudaydı ve adı geçen bu iki kasaba batıdaydı. kuzeyimizde güneyimizde denizlerle kaplıydı. istanbuldu burası her ne kadar eski istanbula benzemese de. konuşmaları bitmişti ve yanımda geldiler.
    -merkeze gideceğiz. belki yine de bir şeyler kalmış olabilir. eğer yoksa da doğuya doğru devam ediceğiz. izmite gideceğiz. ister bizimle gelirsin ya da kendi yoluna gidersin dediler.

    edit çektim bir daha okuyun bir yerde hata vardı.
    ···
  15. 15.
    +2
    ananın amı olmaz bunlar 14 senede mi olcak inanmam

    edit: matamatiğimi gibyim. 24 senede olmaz
    ···
  16. 16.
    +2
    beklemelerim sonuç vermedi adam tüm gece gelmedi artık silahtan umudumu kesmiştim. yağmur yağıyordu geceden bu yana ve yerler ıslanmıştı. havanın serinlemesi iyi olmuştu bu sıcakta 48 km eziyet gibi gelirdi insana. arabamın yanına döndüğüm gibi çantamı doldurmaya başladım. 4 gün yetecek kadar erzakla doldurdum. bu şu demek oluyordu günde ortalama en az 12 km yapıyordu. planım buydu 4 günde kendimi yormadan yolu bitirmekti. çadırın içinde olduğu çantayı da yanıma aldım yüküm çok artmıştı. bir omzumda erzak çantası diğerinde çadır. yolun zorlu geçeceği belliydi. bu düşüncelerle beraber yola çıktım.
    ···
  17. 17.
    +2
    yıl 2059. istanbulda bulunan bu yazarın günlüğü şimdi kitap haline getirildi ve adeta yok sattı. lakin günlüğün başındaki amerikanın bor madenlerinden yapacağı o uzay teknolojisi merak konusu oldu. dünyadaki çoğu düşünür bu olayı amerikalıların gerçekleştirdiğini ve borunda o uzay araçları ve kıyafetlerinde kullandıkları konusunda hemfikir oldular. lakin amerika son iki yıldır bunları yalanlıyor. ara sıra bu uzaylılar dünyanın çeşitli yerlerine saldırılar düzenliyorlar. bu üstün teknolojilerine karşı bizim teknolojimiz hala yetersiz. dünyada nitelikli eleman kalmadı. dünya eskisi gibi değil artık. her ne kadar kutuplar düzelmiş olsada...
    ···
  18. 18.
    +1 -1
    tüm mantık hatalarının giderilmiş,
    devrik cümlelerin düzenlenmiş hali
    2 parça halinde --- (bkz: Yeni Dünya 2037)***

    sabah olmuş, gün ağırmış ama güneşi göremiyordum. elimi yüzümü yıkadım ve klozete oturmadan önce aynaya dokundum. sabah bülteni açıldı. Her gün olduğu gibi yine o olaydan bahsediyordu spiker. hiç bir elektronik alet çalışmayacaktı. buna herkes gibi bende inanmıyordum. bundan 25 sene evvelde 21 aralık mevzusu vardı. o zamanlar çocuktum ve bu olayı hep korkuyla beklemiştim. ama şuan yaşıyorum ve önümde yine bir yargı var inanmalı mıydım bilmiyorum. ama bazı çevreler çoktan erzak toplamaya başlamıştı.
    tüm ülkelerde böyle bir durumda kaos çıkılacağı konuşuluyordu. Çin ve amerika bir araya gelmiş bu olaydan kurtulmak için sürekli faaliyetlerde bulunuyorlardı. her ne kadar bu olaya müdahale etmeye çalışsalar da süreç hep hızlandı ve müdahaleyi kestiler.
    ···
  19. 19.
    +1
    @39 ne çalıntısı ya elle yazdım amk
    son 1 entry girip çıkıcam evden akşam yazarım artık
    ···
  20. 20.
    +1
    neyse toplanmışsınız gene devam ediyim bari
    ···