Düşünceli bir şekilde uyuduk. Sabah kalktığımda dedem dışarıda çay içiyordu bizimkilerle. Onu gördüğüme hiç bu kadar mutlu olmamıştım. Direk olanı biteni anlattım dedim dede böyle böyle. Ödümüz zütümüze kaçtı. Güldü. Bu işler risklidir gerektiğinde vuracaksın dedi. Alay etme dede ya felan yaptım. Oğlum bilmiyon mu sen burda çoban çok. Kurtta çok. Adam görünce sıkmıştır iki el alışın bunlara dedi. inşallah öyledir dede dedim. Sonra dedi sizinle alakalı olma şansı yok. Sizi bilen, size bişi yapmak isteyen gelir size sıkar dedi. Çok doğruydu. Biz sadece kuruntu yapmıştık. Bu gece dedemde bizimle gelecek mi diye ağzını yokladım. Ama evde babannen bekler dedi ve eski model torosuna atlayıp tın tın yol almaya başladı.

Arkasından baktım uzun uzun. Ağzımda bi sigara. Dedemin yanında sigara içmezdim. Annemle babamda arayıp dedeme soruyorlar beni. ikisinede tek kelime bir şey söylemiyorum. Ben bir aile istedim onlar bana onu veremedi. O yüzden kendimi şehirden uzak tutup böyle dağda bayırda hayatı öğrenmek istedim. Dedem gittikten sonra bizimkilerle konuştum. Bu gece şakağa silah dayansa bile duranı gibsinler dedik ve söz verdik. Asıl gece bugündü. Herşey bu gece başlayacaktı.

Gözümün feri gibildi panpalarım kusura bakmayın çalışıyorum çok yoruldum izninizle biraz uyuyayım sabah tam gaz hikayeyi bitiririm yarım kalmaz.

Gece çökmeye başladığında hepimiz hazırdık. Herkes giyinmiş sanki operasyona gider gibi bekliyoruz. Kimsede çıt yok. Gökyüzünde hilal var. Ses seda yok. Yavaşça ayaklandım. Hadi beyler dedim. Aldık dedektörü kazmayı küreği başladık yürümeye. Kilise biraz daha üst kısımda kalıyordu. O yüzden tırmanmamız lazımdı. Kuzenim pire gibi ordan oraya zıplarken biz arkasından sürünüyoduk. Ve nihayet kilise göründü

Geldim panpalarım

Kafamı kaldırdım. Topraklar altında kalmış döküntüler ve bina kalıntıları vardı. Burada ne olduğu çok büyük bir sırdı. Her ne kadar eğlensekde ucunda ölüm bile olabilirdi. Birbirimize baktıktan sonra kuzenim dedektörü ayarlama başladı. Bende bi sigara yakıp araziden aşağı bakıyorum. Bir tane ışık yok dıbına koyim. Tek başımızayız. Her an herşey olabilir ve en yakın insan 10 kmde. Gökyüzü parlıyor adeta. Üstüme çökecek gibi. Ortalıkta hafif bir sis var. Bu işimizi daha kolay yapıyor. Rüzgarlı serin bir havadayız. Sigarayı atıp döndüğümde. Kuzenim yoktu. Çoktan dedektörle arama yapmaya başlamıştı. Dikkatli ol amk göçük olabilir dedim. O arada bende keşif gezisine çıktım. Burada ne olmuş olabilirdi? Toplu mezarlar, yıkılmış kiliseler. Bu insanlara noldu? Onları kim öldürdü diye düşünürken. Arkadaşımın seslenmesiyle kendime geldim. Koş lan koş diyordu. Gittiğimde manzara kötüydü. Kuzenim elinde dedektörle yerin 1 metre altındaydı. Toprak göçmüştü. Onu oradan çıkardıktan sonra artık işin çok daha riskli olduğunu anladık. Birbirimize bakıp gülüyorduk. Ama üçümüzde korkudan titriyorduk . istesek o an bırakıp giderdik. Ama insan gidemiyor işte. Bende ki inatta kimsede yok. Ya Allah dedim aldım elime dedektörü

Dedim lan bu meret sade Altına mı ötüyor? Kuzenim yok la. Sen bak yoluna öterse kazarız dedi. Başladım yürümeye. Kilisenin etrafındaki ağaçların dibine bakmak mantıklıydı. Çünkü birileri buraya hazine gömmüş olabilirdi. Yaklaşık yarım saat kimse çıt çıkarmadı ve aramaya devam ettik. Saat geç oluyordu. Bu gece bişiler bulacaktık. Saate baktım 2 olmuş. Son 2 saatimiz vardı. Son kez bir elma ağacının altına bakmak istedim sonra kilisenin yanına bakacaktım. Dolandım, korkuyla adım atıyorum. Kuzenimle arkadaşım dolanıyor her hangi bir şey bulmak için. Tam o arada aletten iğrenç ama mutluluk verici bir ses geldi. Dııııt diye uzunca bi ses. Ben daha bizimkilere seslenmeden hepsi tepemdeydi..

Hemen kazma küreği aldık belirlediğimiz bir alanı kazacaktık bu sefer geniş bir alan olacaktı. Üç kişi beli aldık hızlıca alan belirledik. Kuzenim ve arkadaşım kazmayı vururken bende kürekle toprağı alıyorum. Ama toprağın üstü taşlı böyle. Alttaki toprak üste çıkmış belli kazıldığı. Başladık kazmaya. Bir iki derken küreğim taşa vurur gibi çaaat etti. Heyecandan bayılacaktım o an dıbına koyim. Kafam döndü heyecan bastı. Durun lan vurmayın kazma dedim. Eğildim hemen elimle toprağı aldım. Karşımda bir tane kilden yapılmış bir küp vardı. Ananı gibim altın diye çıldırdık. Küpü bıraktık dans ediyoruz o derece çıldırdık. Sonra aklımız başımıza geldi. Her an biri gelebilirdi ve acele etmeliydik. Küpü çıkardık. içinde gaz olabilirdi kırmamız gerekiyordu. Hepimiz uzaklaştık. Kuzenim sert bir şekilde kazmayla vurdu ve hemen uzaklaştı. Çömlek kırılmıştı. Bir süre bekledik. Sonra yüzüme montu geçirip gittim. Küpe baktığımda içinde sade toprak olduğunu gördüm. Hiç hayallerim bu kadar yıkılmamıştı. gibtir git lan dedim bi tekme attım. Kuzenimle arkadaşım yanıma geldi. Noldu lan diyolar. Ebenizin amı oldu. Bi gib yok bunda amk dedim. Bi baktı kuzenim. La yarak kafası bu niye ötsün toprağa toprağın içinde var belki bişi dedi. Doğru olabilirdi ama ben çil çil altın sesi bekliyordum. Kuzenim toprağa girişti başladı dağıtmaya

iki üç dakika sonra bana su getirin dedi. Suyu nerden bulalım amk derken arkadaşım çoktan çadıra koşmaya başlamıştı. Merakla kalktım ne o lan dedim. Noldu lan lale diye zafer çığlığı atıyordu resmen. Elinde iki tane toprakla kaplı bişi vardı. Su ile anlaşılacaktı. Arkadasım 15 dakika sonra elinde su ile döndü. Hemen yıkamaya başladık. Heyecanlıydık. Bu bir at nalıydı. ikiside at nalıydı. Biri saf gümüş, biri saf altın iki at nalı. Aklım başımdan gitmişti. Aslında bu bizim için çok değildi fakat bugün burada bir şey bulacağımızı hissediyordum. Hemen koştuk çadıra. gibimizde değildi gerisi. Madalyonu aldık at nallarına baktık bunlar en az 500 bin lira ederdi. Çantaya attık ve yorgunlukla çöktük. Ulan Sivas ulan Sivas o kadar altından bana bir küp çok mu gördün dedim. Kuzenimle güldük. Bi çay koyayımda içelim dedim kalktım koydum çayı. Herkes mutlu ama. dıbına koyim ilk işim bunları bozdurduktan sonra gidip Bursadan bi ev ve araba almak olacaktı. Çayın yanına açtım bir sigara o yorgunlukla nasıl keyif veriyor bilemezsiniz. Güneş hafif doğarken dönüp bir baktım. Acaba düşündüğümüzden fazlası olur mu diye

Çok aç gözlü davranıyordum. Ama elimizde 600 bin lira vardı. Acilen elimizdekileri birine vermemiz gerekiyordu. Gürcistandaki Üniversite arkadaşıma ulaşıp onda el altından soracaktım. Ertesi gün iyice uyuduktan sonra kalktık. Herşeyi yüklendikten sonra köye dönmeye karar verdik. Dedem bizi görünce şaşırdı. Noldu len dedi zengin olmuşa benzemiyorsun diye güldü. Dur dede ya diye geçtim içeri. Açlıktan bayılacaktım babannem hemen yemek hazırladı bi güzel yedik. Sonra telefonu elime aldım. Üniversite arkadaşım vardı Gürcü. Gregordu çocuğun adı. Aradım aksanıyla Merraabaa ben Gıregoriee yaptı. Naber len ben Whattheduck1 Üniversiteden dedim. Ooooo beyefendi siz bizi hatırlarmıydınız dedi. Kes len tatava yapma sanki kapımda yatıyosun 7 24 dedim bi gülüştük. Sonra mevzuyu açacaktım zaten

Dedim gregor böyle böyle dostum. Bana yardım et elimizde bir kaç parça var. Birden güldü lan benim babam kuyumcu oğlum diyor kırık aksanıyla. O zamanda WhatsApp felan yok ki amk. Msnden ara beni dedi kalktım açtım msnyi. Karı kız yazıyor işte o arada gregoru aradım hemen. Görüntülü konuştuk elindekileri gösterdim. Oo kanki sen zengin olmuşsun ya diye alay ediyor. Gürcistan ve Türkiye arasında vize yok tabi. Yarın ordayım kanki dedi alırım ben. Ertesi gün Gregor Sivas merkezdeydi. Range rover arabası vardı binin zengindi muallakler. Geldi zütürdük dedemin oraya bi Türk kahvaltısı yaptırdık. Dedim böyle böyle bunlar ne kadar eder. Baktı iyice inceledi. Şak 590 bin dedi. Madalyon çok değerli dedi. Şaşırmıştım bütün ümidim at nallarındaydı. 600 bin yapta 200er kağıt bölüşelim dedim. Ben ne kazanayım dostum dedi baktı yüzüme. Oda haklıydı. Ama babamla bir konuşayım ne derse o olur dedi. Aradı babasını. Bahsetti durumdan. Babasının onayı ve benimde ısrarımla 600 bin yaptık ve aldık parayı. Çılgına dönmüştüm amk. Bu kadar para bile delirmeme sebep olmuştu. Gregora çanta içinde 20 günümüzü verdikten sonra. Geri döndük. Artık gerisi ona kalmıştı. Sınırdan nasıl geçer ne yapar kendi bildiği işti. Gürcistana geçince aradım. Nasıl geçtin len sınırdan diye. Sen yorma kafanı dedi güldü. Öyle konuşup kapattım.

Aramızda 200 biner liradan bölüştük. Kuzenim kendine bir işletme açacaktı. Ama ne olduğuna karar veremiyodu
Arkadaşım ise babasıyla beraber cafe işine girecekti. Bende geleceğimi garantiye almak için ev ve arabamı alıp kafamı rahatlatacaktım. Herkesle helalleşip geldim Bursaya. iner inmez babamı aradım buluştuk. Oğlum nerdesin seni bekliyoruz kaç gündür dedi. Baba yanımda 200 bin var. Ev araba alıcam o yüzden aradım dedim. Böyle bi baktı babam için çok para değildi. işi güzeldi parası vardı. Ama ben kendi paramla kendi emeğimle alacaktım. Gittim Bursa Özlüceden bir dublex ev aldım babamla. O zaman en kral evlerden. 120 bin lira verdim. O zaman en kral dublex 90 milyar gerisini siz düşünün. Ve 2007 model bi Ford Fiesta aldım kendime ama araba jilet gibi jilet. Geriye bi 25 milyar civarında param kaldı. Onunlada yatırım yapmayı düşünüyordum. Aşçılık okumuştum. Aşçı şeftim. Neden kendime bir lokanta açmayayım diye düşündüm. Bu işi ancak babamla hallederdik. Ve öylede oldu. Bugün o lokantayı babamla beraber işletiyoruz. Üzerinden 10 sene geçti. Ve insan geriye dönüp düşündükçe çok özlüyor. Kuzenim kendine bir emlakçı açtı ve şuan durumu çok iyi. Arkadaşım ise açtığı kafeyi tutturamamış sonra dönerci açmıştı. Ama dönerciden şansı tutmuş 5 tane dönerci dükkanı daha açmıştı. Kısacası hepimiz kurtulmuştuk. Buda böyle bir anımdır. Hayatımın anısıdır