1. 1.
    +4 -12
    saat 2-3 hatırlamıyorum kafam taşşak gibi olmuş. arkadaşlardan ne zaman ayrıldım ne ara tek başıma oraya kadar geldim hatırlamıyorum...

    edit:beyler mevzu uzun sabredemeyecek olan varsa hiç başlamasın.

    edit2:ŞU HEM OKUYUp hem de karı gibi her bi taka laf atanlar gibtirsin gitsin amk. bırakacağım ortasında anlatmayacağım hiçbir şey en sonunda o olacak.

    edit3:ulan huur çocukları yediğim eksiler umrumda değil ama madem beğenmiyorsunuz niye takip ediyorsunuz? giberim sizin o 12-13 yaşındaki aklınızı. yazmıyorum amk ama şunu iyi bilin çok büyük bir şey kaçırdınız. gibeyim alayınızın anasını.
    ···
  2. 2.
    +1 -2
    alın bence reservleri;)
    ···
  3. 3.
    +2
    leş gibi sigara kokuyorum ama onu çok iyi hatırlıyorum amk neyse kafam bir o yana bi bu yana gidiyor. habire yürüyorum. yol bizim evin yoluna benziyor ama ben nerden bileyim bizim muhitle alakası bile olmadığını?...
    ···
  4. 4.
    +1
    @7 ulan istanbul diyoruz yarraam.
    ···
  5. 5.
    +2
    o gece en iyi hatırladığım 2 şey vardı. 1.si çığlıklar 2. si de leş gibi sigara kokusu.

    amk karıları anladım da sigara ne alaka? onun da cevabı vardı ama çok sonra... o gece bir siteye girdiğimi hatırlıyorum amk. böyle bayağa bayağa bi site. site ama henüz yapım aşamasında. kimse oturmuyor yani. güvenlikli bi site ama o güvenliği nasıl aştığımı neler yaptığımı hepsini çok sonra öğrenecektim. gözlerimi açtığımda hiç bilmediğim bir dilde hiç bilmediğim bir hapishanede, hiç bilmediğim kıyafetlerle uyandım. ne ulan bu şimdi? nerdeyim ben dıbına koyim? kim bu insanlar ve her şeyden önce neden kafamın arkasında bir bandaj var. ne ara kırdım ki kafayı?
    ···
  6. 6.
    +2
    uyanır uyanmaz askeri üniformalı birilerinin etrafta dolaştığı ve üstümde beyaz çizgili siyah kıyafetlerle dökük bir sağlık ocağı gibi bir yerdeydim. hay amk revirmiş orası da. neyse onun da sırası gelecek... gelecek ama sol elim neden ranzaya kelepçeliydi dıbına koyim? neden o halde bi tek ben vardım? nasıl geldim lan buraya? hemen yanı başımda bir saat var. digital bir saat. tarih de yazıyor. saat 14:05 pm. saatte sorun yok ama tarih? tarih:02.06.2000 saat yanlıştı diye düşündüm yoksa en son arkadaşlarla buluştuğumuzda tarih: 16.01.1999du dıbına koyim. 1-2 saniye şaşkınlıkla korku yaşadıktan sonra saatin yanlışlığına hükmetmiştim ama meğer doğruymuş dıbına kodumun saati.
    ···
  7. 7.
    0
    @18 ilk aklıma gelenlerden biri de oydu. rüyamı lan bu dedim. rüya olmasını umdum da zaten ama değildi dıbına koyim. kocaman bir züt, sulu bir amcık ve 22 cmlik bir yannan kadar gerçekti tüm bunlar. gelecek ona da gelecek sıra...
    ···
  8. 8.
    +1
    dinlemiyorsanız hiç anlatmayayım. çöp olmasın hikaye.
    ···
  9. 9.
    +1
    neyse ben devam ediyorum dinleyen dinler.
    ···
  10. 10.
    +2
    saatin yanlışlığına hükmettikten sonra artık cevap aramaya başladım. birilerine sesleniyordum. etrafta birileri dolaşıyordu revire birileri girip çıkıyordu ama kimsenin beni giblediği yok dıbına koyim. köpek muamelesi görüyorum resmen. en sonunda beyaz önlüklü bir adam-doktordu sanırım- yanıma geldi. şırıngayla kan aldı. o arada sürekli ben buna neresi burası siz kimsiniz napıyorsunuz dedim ama adamın ağzından tek kelime çıkmadı. dıbına kodumun yerinde milletin dilini de çözemedim. uzaktan sesler geliyordu. türkçe konuşmadıkları kesin ama nece konuşuyorlardı amk. tam algılayamıyordum ki...
    ···
  11. 11.
    +3
    en sonunda biri kadın asker üniformalı 2 kişi geldi yanıma. hiçbir şey söylemeden. kelepçeyi çözdüler ve beni kaldırdılar. ben soru sormaya devam ediyordum ama karşı da koyamıyordum. nasıl koyayım amk? gözlerimi bağladılar ve yaklaşık 5 dakika yürüdükten sonra bir yere getirdiler. burası neresi dıbına koyim? hapishane desen değil, askeriye desen değil. bir tarafı ağaçlık ortasında ufak bir göl hemen ilerde bir baraka etrafı sonradan öğrendiğime göre elektrikli olan tellerle kaplı bir yer. benimle birlikte 10a yakın kişi var. sesler duyuyorum ama dili hala çözemedim dıbına koyim. en net ve ilk kez bu kadar yakından duyduğum ses kadın askerdendi. beni içeri atarken bir şeyler söyledi 2-3 kelimelik bir şeyler ve o an dillerinin ispanyolca ya da portekizce olduğuna karar verdim. kesinlikle ya ispanyolca ya portekizceydi. daha da korktum. bildiğin titriyordum ama hala daha rüyada olduğumu filan sanıyordum amk. keşke rüya olsaydı dıbına koyim keşke...
    ···
  12. 12.
    +1
    neyse. bunlar beni tellerden içeri attılar. aklıma ilk gelen hapishanede olduğumdu ama bu nasıl hapisanedir dıbına koyim? ağaçlar, kuşlar, göl... ama içerdeki tipleri hiç gözüm tutmamıştı. onların da beni tutmamış olacak ki çok kötü bakıyorlardı. tam 13 kişi vardı o gün orda tabi 4 kişi kalmadan önce...

    2-3lü gruplar halinde herkes bir kenarda bir şeyler konuşuyordu. ulan altıma sıçacaktım. kendi kendime "kafana sıçayım yücel kafana sıçayım ne vardı bilmediğin şeyleri denemesen" dedim. işte o anda kafamda her şey bir ampül misali aydınlandı. evet dıbına koyim. şimdi hatırlıyordum. yoo yoo buraya nasıl geldiğimi gene hatırlamıyordum ama o gün o ormanda gece vakti yürümeden öncesini hatırlıyordum dıbına koyim. zihnimde o akşam yaşadıklarım aklıma gelince "hassgibtir" dedim ama hakkaten "hassgibtirlik" şeylerdi. paraşüt, villa, 1977 mustang, 2 tanesi zenci 12 kız ve parıl parıl parlayan zümrüt kolye...
    ···
  13. 13.
    0
    neyse bunlara daha sonra geleceğim, öncelik o anda. tellerden içeri girdim 1-2 adım atmaya kalmadan yanıma 2 eleman geldi. yine ispanyolca mı-portekizce mi ayırt edemediğim dilde bir şeyler söylediler ufaktan bağırarak. ben titrek bir sesle yarım yamalak ingilizceyle "i dont know, i dont understand, no, no" deyince adamlar daha da sinirlendiler. kavruk tenli bin ben daha olayın şaşkınlığını üstümden atamazken beni itti. yere düştüm, ortalık bi anda karıştı diğerleri de geldi. kimisi benimle kavga ediyor kimisi birbirleriyle. hiç bir gib anlamamıştım amk. hiçbir gib! birileri gelir diye düşündüm gelmediler. tam o sırada yanıma bir eleman geldi dıbına koyim. bu bana ingilizce bir şeyler söyleyip kaldırdı. sadece "come on"u anlayabildim amk. beni ordaki kargaşadan en uzağa zütürdü. tam o sırada havaya 2 el ateş açıldı ve tüm kargaşa son buldu. daha doğrusu ertelendi...
    ···
  14. 14.
    0
    bu eleman beni köşeye zütürdüğünde az önce bana saldıranlardan açık tenlisi gelip yine ispanyolca-portekizce(hala ayırt edemiyorum) bir şeyler söyledi işaret parmağını sallayarak. yorumlamak çok zor değildi. sanırım bu iş burda bitmedi tarzı bir şeyler söylüyordu. bana yardım eden eleman inglizce türk müsün dedi direk. şaşırdım nerden anladı ki amk? "yes" dedim. yine ben ingilizce nerdeyim burası neresi tarzı sorular sordum. hafif gülümseyerek türkçe olarak eleman bana "sakin ol" dedi. oha dıbına koyim dedim içimden. daha ne kadar şaşırabilirim. türk müsün diye sordum elemana. hayır tunusluyum ama burda pek sevmezler doğuluları dedi. dıbına koyim hala neler olduğunu kavrayamadım. kafamda o kadar çok soru vardı ki hangisini önce soracağımı şaşırdım. direk aklıma gelen ilk soruyu "nerdeyiz biz"i sordum tekrardan türkçe olarak. aldığım cevap "los rios'a hoşgeldin" oldu.
    ···
  15. 15.
    +1
    los rios mu diye sordum. nasıl yani nerdeyiz? portekizde mi? hafif gülerek ne yazik ki o kadar yakında değiliz. burası dünyanın en ucu. şilideyiz dedi. ulan dıbına koyim şaka flan mı yapıyorlar bana diye düşündüm ama hiç de böyle büyük bir şaka organizasyonu yapacak arkadaşlarım yok dıbına koyim. böyle de şaka olmaz zaten. kafamda o kadar çok soru vardı ki. said bana "merak etme her şeyi öğreneceksin şimdilik ne kadar az bilirsin o kadar iyi" dedi. açıkçası onun yanında kendimi güvende hissettim büyük bir hata olduğunu anlayana kadar...
    ···
  16. 16.
    0
    tanışma fasıllarını filan anlatmadım. ismini nerden öğrendiğin ulan diyenler için söylüyorum. neyse biz ufaktan muhabbet ederken yanımıza 3 kişilik bir grup daha geldi. ingilizce olarak sarışın eleman bana türk sen misin diye sordu. ben bi tek türkü anladım. said bana sonradan tercüme etti. said elemana ingilizce "rahat bırak onu" dedi. tabi bunları sonradan bana o söyledi. eleman hafif bir gülüş atarak uzaklaştı ordan. ulan bunlar benim türk olduğumu nerden biliyordu. said'e sordum ne alaka nerden anladılar türk olduğumu filan diye.

    o an beynime zang edecek cevabı aldım: "3 aydır burada herkes seni bekliyor"...
    ···
  17. 17.
    0
    nasıl yani kim bekliyor? nerden tanıyorlar beni? nasıl filan soruları art arda dizerken sayid tüm soruları ağzıma tıkıştırıp "bak dedi sana ne cevap verirsem vereyim her cevap yeni sorular doğuracak. sadece sabret her şeyi öğreneceksin" dedi. amk meraktan, korkudan, endişeden çıldırıyordum. o an ölmek istedim amk. bne böyle bir mevzunun içinde olmak istemiyordum. giberim lan dedim. bildiğin korkudan 3,5 atıyordum. tek güvencem bu tunuslu elemandı. ona güveniyordum sadece. neyse amk 3er kişilik 4-5 gruplu Asker tel örgülerden içeri girip herkesi dışarı dışarı çıkardı. bunun rutin olduğunu elemanların yüz ifadesinden anlıyordum. o an buranın bir hapishane ve şu an havalandırmada olduğumuzu düşündüm. tunuslu elemanla birlikte çıkışa doğru ilerledik. said çıktı tam ben çıkacakken yine aynı kadın asker eliyle beni durdurup bir şeyler söyledi. direk saide baktım. o çoktan gitmişti. sırtına silah dayalı bir adam bana ne kadar yardım edebilirdi ki? o yerde yapayalnız kalmıştım amk. ulan işkence miydi bu? yaptığım günahların cezasını mı ödüyordum? neydi amk bu? hiçbir gib anlamıyordum!
    ···
  18. 18.
    0
    kafamda bir sürü soru gittim bi banka oturdum. akşam olmak üzereydi zaten amk. ulan ağlayacaktım nerdeyse. kafam taşşak gibi olmuştu. 35 derece sıcak var zaten. giberim böyle işi dedim. bağarmaya başladım amk. bildiğin türkçe küfür ediyordum. bayağa bayağa türkçe küfürler ediyordum ananızın dıbına koyim kimsiniz ulan siz yeter sıkın kafama öleyim filan derken aynı kadın asker yine yanındaki elemanla geldiler anasını gibeyim en son ellerindeki tüfeğin arka kısmındaki kahverengi sapı hatırlıyorum...
    ···
  19. 19.
    0
    uyandığımda yine aynı revirdeydim. kafamın arkasındaki bandaj yetmiyormuş gibi bi de bu çıktı. gibeyim yine aynı yere mi döndük diye düşündüm amk. uyandığımda başımın ucunda 50-60lı yaşlarda safariye giden zengin turistler gibi giyinmiş bir adam vardı. yanında da tercüman. adam söyledi tercüman çevirdi. ilk olarak iyi misin lagalugasından sonra. bu daha konuşmaya başlamadan yeter amk çocukları kimsiniz siz ben size naptım amacınız ne amk? haklarım var benim. sizi mahkemeye vereceğim cart curtundan sonra tercümanın söyledikleriyle kafam iyice karıştı amk. şili'de bir hapishandeydim çok değerli bir şeyi sadece ben çalabilirdim. beyler o an neler düşündüğümü ben bile hatırlamıyorum. sürekli yeter bitsin bu kabus diye söylenip duruyordum.
    ···
  20. 20.
    0
    ulan ne alaka dedim çalmak ben. anlamıyordum amk. tercümana ne yapmamı istiyorsa yapmak istemediğimi, polise gideblecğeimi öyledim. tercüman bu söylediğimi adama çevirmedi bile. bana direk kararlı bir şekilde "burda allahtan başka kimse yok o da seni kurtaramaz" dedi. amk dedim kendi kendime sıçtık. o an kaostaydım. ölsem de kurtulsam diye bile düşünüyordum. beyaz önlüklü bi eleman gelip serumuma bir şey enjekte etti. sakinleştirici filandı sanırım çünkü o an uyumuşum uyandığımda kimse yoktu. uyandığımda yine yanı başımdaki digital saate baktım. ama saate değil tarihe. tarih 04.06.2000di. dıbına koyim bu gerçek olamaz dedim. hala saatin yanlış olduğunu düşünüyordum.
    ···