-
51.
+6sosyal özgürlük size devamlı yeni insanlar getirir?
pek çoğumuz yeni insanlarla tanışmanın, farklı insanlarla vakit geçirmenin, bazen çalışmanın
bazen de eğlenmenin bir ihtiyaç olduğunun farkında değiliz.
yukardaki entrylerde yazdım, insan sosyal bir canlıdır. bu konuda çeşitli hormonlar söz konusu.
ama insanı insan yapan ne tek başına hormonlarıdır,
ne tek başına içindeki sosyal hayatı ve bunun getirdiği şartlanmalardır,
ne de tek başına içinde bulunduğu fiziksel şartlardır.
herşey bir aradadır burada.
bahsettiğimiz ne yazık ki birinci dereceden bir denklemle çözülebilecek tek bilinmeyenli lineer bir fonksiyon değil. -
52.
+6@114 bazılarına ben de acımıyorum haklısın o konuda, bu kadar beş para etmez adamlar zaten üşenip de bu kadar uzun yazıyı okumaz,
burada anlatılanlara değer vermezler. anancı liseli oluyor çoğu.
insanlar depresyona girme hakkı kazanmazlar, buna da inanmıyorum yani bu bir kriterleri tutturunca kazanacağın bir hak değildir. depresyon bir hastalıktır ve bir kere başladığında tekrarlama şansı yüksektir.
misal çocukken bir travma geçirdin anneni öldürdüler gözünün önünde, hayatın boyunca alakasız şeylere depresyon geçirirsin.
orada yazdıklarını "sen depresyonda değilsin bi tak yapmadan asalak gibi yaşamaya alışmış döl israfısın." lafını bu kişilere örnek olarak verdiğini, bana söylemediğini düşünüyorum. benim başımdan geçen olay pek çok türk erkeği için cinayet veya intihar sebebi bir olaydı. ama ben ne intihar ettim ne cinayet işledim. sadece taşındım küçüklüğümden beri yaşadığım mahalleden, kimsenin suratına bakacak yüzüm yoktu. o güne kadar bilmediğim şeyleri bana öğreten, bana kral gibi bir yaşamın kapısını açan bir felaket oldu.
ne demişler: "bir müsibet bin nasihatten beterdir."
depresyon ilaçları konusu çok karışık konu. bana ilaçlar çok zarar verdi, ve işin aslı şu ki bu ilaçların etkilerini ilacı yazan doktorların çoğu da adam gibi bilmiyor. doktorun da iyisini bulmak mesele. ben bulamadım, hırs yaptım, kendimi tedavi etmek için ilaç hariç her yolu aradım.
keşke aramızda doktor olsa o anlatsa bu kısmını.
pgibiyatri ve biyokimya bilimlerini küçümsemiyorum sakın yanlış anlamayın. sadece bu işi iyi bileni çok yok ne yazık ki.
ama bu başlıkta ilerki günlerde anlatacağım pek çok şeyin %80i ilaç haricinde depresyon tedavisinde de önerilen şeyler.
hiçbir doktorun karşı çıkmayacağından eminim burada diyeceklerime.
ben hayatta ilaç adı yazmam buraya, ancak bazı beslenme desteklerinden bahsedeceğim. -
53.
+6beyler birazdan ayrılmam gerekiyor.
bugün çok şey anlattım ama anlatacaklarımın ve planlayacaklarımızın yanında hiçbir şey değil.
bir dahaki sefere size insan beynini anlatacağım tabii ki çok basit bir şekilde. bunu neden anlatacağım biliyor musunuz?
size değişimin mümkün olduğunu ve herşeyin elinizde olduğunu kanıtlarıyla ispatlamak için.
bugüne kadar size çok gaz veren olmuştur, bana da oldu.
"değişebilirsin koçum
yapabilirsin
düzelebilirsin" falan felan.
bunlar doğruydu ama inanmıyordunuz bir sebepten. içinizde birşey "gibtir lan" diyordu.
o "gibtir lan" diyen şeyi ebediyen her düşündüğünüzde susturacak bir bilgi vereceğim size. -
54.
+62- hipotalamus:
beyin vücudu bir sürü şeyle yönetir
bunlardan en önemlilerinden biri hormonlardır.
hormonlar kanda salınır
hipofiz bezi hormonal sistemin şahıdır.
o beze de emri beyindeki hipotalamus verir.
misal seni aldatan eski huur kız arkadaşını gördün
önce veri oksipital ve parietal loblara gelir hipokampustaki
eski verilerle kıyaslanır, kız tanınır
amigdala ile hipokampus arasındaki acı dolu nöral ağlar aktive olur (bunu anlatmadım gelecem buna) -
55.
+6@181
her şiir okuyan şair olamaz ama
şiir okumayandan hiçbir tak olmaz.
her şair binlerce şiir okumuştur
ve yine şiir okuyarak olmuştur
ben burada gayet neden-sonuç ilişkisiyle anlatıyorum
başından beri okuyanlar bunun farkında
bu ilişkilerde bir problem varsa tartışırız.
ama ben önümde duran şu bilgisayara da inanmayabilirim, bu benim bileceğim iş.
o da senin bileceğin iş.
hayırlı uğurlu olsun. -
56.
+6bu organ neden var o zaman?
bu organla ilgili süper olan şey şu ki
birşeyi öğrenmek istediğinizde
birşeyi gerçekten başarmak istediğinizde
ona göre programlamayı yaptığınızda
amigdala her öğrenilen bilgiyi duygusal nöral ağlarla örerek
kalıcı hale getiriyor
sevdiğiniz şeyleri unutmamanızın ama tiksinerek öğrenilen şeylerin
direk kafadan çıkmasının sebebi budur
tutkuyla, arzuyla yapılan işlerin başındaki
dünyanın en başarılı adamları
en amatör, en tutkulu ve duygulu adamlardır.
sebep bu beyler.
ruhsuzluk sadece depresyondan kaçmak için iyidir
ama sevdiğin bir işin içine ruh katarsan, işler değişir.
beyni turbo moduna alırsın resmen.
amigdala iyi kullanırsan
limbik sistemin tamamı gibi
senin en büyük silahındır
ama bunalımdakiler için bu silah ters yöne ateş ediyor
mesele bu. -
57.
+6bir başkası dikkat edilecek şey ise kötü ve aşırı olumsuz anlama sahip ve tınıya sahip
kelimeler kullanmadan olumsuzluk eklerini kullanmaktır.
"bugünüm iğrenç geçti"
yerine
"bugünüm güzel geçmedi" demek
nöral ağlarınız açısından ciddi farklar yaratır.
çok daha pozitiftir olumsuzluk ekini böyle kullanmak.
birinde gerçekten kendinize kötü bir telkin verirsiniz
türkçe'de "iğrenç" kelimesi pek çoğumuzun beyninde
kusmuk tak aşırı obez kadınların çıplak halleri gibi görüntüler getiriyor olabilir.
ya da "iğrenç" derken çıkardığınız o sesler bile
bir tiksinti halini hissettirir
dilimiz bu, böyle programlanmış
flamancada "vreselijk" tir bu kelime vreyzelik diye okunur. size bu bir anlam ifade etmiyor ama
bu dili konuşanların bilinçaltı için bu ciddi bir negatifliği yansıtır.
ingilizcede "horrible" kelimesi bu dili konuşanlarınız varsa o kötü hissi size hissettiriyordur.
o his hissetme olayı amigdalayla hipokampus arasındaki nöral ağlardır.
"tak" kelimesi "aşk" kelimesi yerine kullanılıyor olabilir bir dilde.
ama biz türkler olarak taku hep tak olarak canlandıracağız kafamızda
"merci beaucoup" ifadesinde bile dayanamayıp o espriyi yapacağız
çünkü biz türkçe düşünüyoruz. -
58.
+6Arkadaşlar merhaba. Başlığı fırsat buldukça takip etmeye çalışıyorum.Tümünü Göster
Yaklaşık bir aydır temel şeyleri düzenli olarak uyguladığımı söyleyebilirim. Çok katı bir disiplinim yok ama bir süreklilik yakalamaya dikkat ediyorum. Yediğime içtiğime dikkat etmeye başladım. Şekeri tamamen hayatımdan çıkardım. Kola, cips, bisküvi vs. de hiç yemedim bu süre zarfında. Gerçi önceden de pek yemezdim ama artık tamamen kestim. Sabah kahvaltımı kendim yapıyorum. Öğle ve akşam yemeğini de elimden geldiği kadar okulun yemekhanesinden yiyorum. Bu süre zarfında fast food yemedim. Sigaram yoktur zaten, alkolü de sadece arkadaşlarla beraberken abartmayacak şekilde içiyorum. Her gün mutlaka omega-3 hapı alıyorum. Kullanıdığım hapın EPA ve DHA değerleri 250 mg.'dan fazla.
Sporu haftada 3 kere yapmaya çalışıyorum. High intensity interval training yapıyorum. Spor sonrası iskoç duşu alıyorum (sıcak suyla başlayıp en soğuk ayara geliyorum).
Bu süre boyunca ruhsal mod olarak kendime ortalama 10 üzerinden 7 verebilirim. Bi kaç gün önce biraz bunalıma girdim. Lisans biteli iki sene oldu. Bir nevi geçiş döneminde olduğumu söyleyebilirim. Bir miktar belirsizlik var o biraz canımı sıkıyo. Ama onun dışında kendimi fiziksel ve zihinsel açıdan eskiye göre
daha iyi hissediyorum.
internette elimden geldiğince az takılmaya çalışıyorum. işlerimi halletmek, beğendiğim birkaç blog ve bu başlığı takip etmek dışında vakit harcamamaya özen gösteriyorum. Daha önceki entrylerimden birinde Facebook hesabımı kapattığımı söylemiştim. Bu benim görüşüm, katılmayabilirsiniz ama tam bir vakit kaybıydı. News feed'de başka insanların "kusursuz" hayatlarını gördükçe, onları istemsiz olarak kendi hayatımla kıyaslıyordum. Doğal olarak kendimi mutsuz hissediyordum. Hesabı kapattıktan sonra bir süre kendimi yalnız hissettim. Ama daha sonra duruma alıştım. Şimdi sayısı iki elin parmakalarını geçmeyecek arkadaşlarımla daha iyi iletişim kurduğumu söyleyebilirim.
Benim en büyük problemlerimden biri erteleme hastalığımdı arkadaşlar. Şu anda da onu yenmeye çalışıyorum. Çok güzel bir teknik buldum onu uygulamaya başladım.
Sizinle de paylaşayım:
1- Yarın yapılması gereken en önemli 3 işi bugünden belirliyorum. Bunları not ediyorum. (işim bilgisayarla olduğu için desktop'ta bir txt dosyasına kaydediyorum ben)
2- Ertesi sabah, güne bu üç işten en can sıkıcı olanından başlayacak şekilde (bu çok önemli) çalışmaya başlıyorum. Çalışırken de pomodoro tekniğini uyguluyorum.
Pomodoro tekniği baya işe yarıyor arkadaşlar. Şu linkte ayrıntılı olarak bahsedilmiş:
http://pomodorotechnique.com/
Özetle, 25 dakikalık süre tutuyorsunuz. Bu süre bir pomodoro olarak geçiyor. O süre boyunca ne iş yapacağınıza karar veriyorsunuz. 25 dakika konsantrasyonunuzu TAMAMEN o işe veriyorsunuz. Daha sonra 5 dakika ara veriyorsunuz. Arada zihninizi dinlendiriyorsunuz. Sonra yeni bir pomodoroya başlıyorsunuz. Her 4 pomodoroda bir 15 dakikalık büyük ara veriyorsunuz. Böyle böyle gün içerisinde dünyanın işini hallediyorsunuz. Zihniniz de yorulmuyor ayrıca. Ben ilk günden çok yüklenmemeyi tavsiye ederim. Mesela geçen hafta 6 gün (pazar hariç) her gün minimum 8 pomodoroyla başladım. Bu hafta bunu 9'a çıkardım. Bunun için akıllı telefonlara güzel uygulamalar yazmışlar. Ben androidde "Clear Focus" diye bir uygulama kullanıyorum. Ama süre tutabileceğiniz her türlü araç işinizi görür.
Ayrıca haftalık değerlendirme yapmaya çalışıyorum. Haftayı nasıl geçirdim, önümüzdeki hafta neler yapacağım bunlar üzerinde kabaca da olsa düşünüyorum.
Dediğim gibi, bir geçiş aşamasındayım. Bu aşamayı keyifli bir hale getirmeye çalışıyorum. Farklı şeyler deniyorum, bana faydalı olabileceğini düşündüğüm şeyleri bir şekilde hayatıma entegre etmeye çalışıyorum.
Şunu farkettim. Hayattaki en önemli varlığımız zamanımızdır arkadaşlar. Onu nasıl değerlendirdiğimiz, bir bakıma bizim nasıl bir insan olacağımızı belirliyor. Bunun sorumluluğu tamamen bizim elimizde. Zamanınızı güzel şeylerle doldurun. Yaşadığınız her anın farkında olun. Bu kendim için de geçerli * -
59.
+6alfa frekansı egzersizini anlatıyorum(inboxtan soran arkadaşlar için):Tümünü Göster
duymuşsunuzdur, beyin çalışmayı durdurana kadar(ölene dek) etrafına belli frekansta dalgalar yayar. hangi durumda olduğunuz, neyi düşündüğünüz, neyi yaptığınız beyin dalgalarının hızını belirler.
alfa beyin frekansı:
9-14hz arasıdır.
olmuştur size de,
bir kitaptan birşeyler okumuşsunuzdur ve cidden aklınızda kalmıştır.
arkadaşlarınıza rastlamışsınızdır ve kendinize şaşıracak biçimde kaliteli espriler yapmışsınızdır, gününüz şen şakrak geçmiştir.
ödevleri anlamsız bir şevkle yaparken bir baktınız ki bitmişler.
bu işleri yaptığınız sırada alfa frekansındasınızdır.
çok hızlı ve kalıcı öğrenirsiniz.laf sokma girişimlerini vs.. gibi olumsuz durumları takmazsınız-güler geçersiniz. yeni deneyimlere açıksınızdır. sakin ve mutlusunuzdur.
• **gereksiz tüm programları kapatıp(yine geç kaldım, yine beni umursamayacaklar,hep mutsuzum vs... ) %10 ram kullanarak bütün işlerini hallettiğini düşün.***(elbette yapabilirsin)
ama sorun da burda:günlük hayatta ister istemez beta beyin dalgasına geçer durursunuz. insanlar da-pek çok şeyde olduğu gibi-beyin dalgalarıyla da sizi etkilerler. örneğin:
mutlu mesut biçimde ortama girdin ve bi baktın herkes yorgunluktan-sıkıntıdan geberiyor. kimisi yatmış uyumuş, kimisi telefonuyla uğraşıyor.
işte o ortamda kaldıkça senin de beyin frekansını yükseltirler ve beta beyin dalgasına geçersin(neşeni koruyabilirsin bu egzersizde deneyim kazandıkça).
ortamın gerginliğini alan espri/adam dedikleri de budur ve böyle durumlar içindir. beta beyin dalgasındayken insanlar gereksiz bir baskı, tehdit duygusu hissederler.siz güzel bir espri patlattığınızda/neşeyle dolaştığınızda bilinçaltı şöyle der:ulan bak işte her şey yolunda,şu çocuk gülüyor eğleniyor, demek ki ortada bir tehdit yok.
korktuğunuz, sinirlendiğiniz zamanlarda bilin ki beta beyin dalgasındasınız.
• **raminin %90 güçle çalıştığını ama elli bin tane boş klasör açtığını düşün.***
alfa beyin dalgası egzersizi:
beyler önce sessiz/durağan bir ortam bulun mümkünse.ne kadar az ses,o kadar iyi(meditasyonun başındayken dışarıdan gelen her yapay ses alfaya geçişini geciktirir).
belinizde sorun yoksa sert olmayan bir zemine dik oturun(yatarak, uzanarak yapabilirsin ama farkında olmadan tethaya geçip uyuyabilirsin o yüzden dik dur ki uykun gelmesin).duvara vs.. yaslanabilirsiniz bunun için sırtınıza muhakkak yastık koyun.
rahat edebildiğiniz bir pozisyon alın, kasmadan 10-20 dk duracaksınız böyle çünkü(ben bağdaş kurarım. bacakların,ellerin uyuşmaması için bacaklarını esneme hareketi yapar gibi öne uzatabilirsin. ellerini de bacaklarının üstüne koyabilirsin).
şimdi buraya dikkat:
• **nefes alış sürenizden daha uzun sürede nefesinizi vereceksiniz.3 saniyede nefesini içine çektiysen, nefes verme süren 5-6 saniye olmalı.
başınızı çok hafif kaldırın, daha rahat solursunuz.***
egzersize başladığında büyük ihtimalle betada olacağından kafana yerli yersiz düşünceler gelecektir(hangi meditasyon işe yaradı amua goyim, banunun füzeler de sağlam ha,keşke orada şöyle deseydim, ödev nasıl yetişecek lan, aidat acaba kaç tl gelir vs..),
bırakın düşünceleriniz aksın. zihninizde daldan dala atlayacaksınız farkında olmadan. böylece düşünecek çok az şey kalacak(aklına herhangi birşey gelirse ona kafa yorma, düşünceni dinle ve arkanda bırak gitsin).
bu şekilde yaklaşık 5dk aklına düşünceler gelmeye devam edecektir çünkü beyin senin tehdit altında olduğunu sanıp dalga frekansını bir süre korumak ister.
veeee pat.
git gide artan bir hızda beyin dalganız düşecek ve alfa denilen frekans aralığında duracak.
beta dalganın son çırpınışları şu olacak:ben hiç böyle dingin olmazdım, noldu? böyle sakince oturmak iyi mi vs..
bu durumda en az 10dk kalın. çok gibi gelir ama inanın değil 20 dk az tv seyrediverin.
2 haftada değişiminizi hissetmeye başlarsınız:
olumlu düşünmek(polyannacılıkla karıştırmayın),
daha sakin olmak,
toplum denip gözümüzde büyüttükleri diğer bireyleri pek az umursamak(barzoluk yapmak değil,ne dediğimi anladınız),
kızları gerçekten arzuladığınızı ve yanınızda istediğinizi hissetmek,
lanet edip durduğun hatalarından müthiş dersler çıkartıp o anılara elveda demek,
yapamam, edememleri bir kenara bırakıp acaba nasıl yaparım?,bu sorunu nasıl çözerim? tarzına geçiş yapmak.
bunlar kendimde gözlemleyebildiğim bazı güzellikler.
bu egzersizi her gün yapın.her gün yapın.her gün yapın. ister yatmadan önce, ister sabah kalktıktan sonra, ister öğlen paydosları.
nöral ağlar zamanla kuruldu arkadaş,
alfaya geçmeyi de zamanla öğreneceksin.
(şinasi terk) -
60.
+6https://www.dropbox.com/s...%C4%B1n%20Kutusu.pdf?dl=0
alın beyler pandora amk. gerçi bunu daha sonraki konularda öğrenecektik. planlar o şekildeydi fakat kenarda dursun indirin. başlık eğer devam ederse bu kısımları hızlıca geçmiş oluruz. -
61.
+6 -1bakın arada bazı sazan.avi yapan mallar olur mu bilmem
ama ben yıllardır inciciyim (ciksinci olduğuma bakmayın, silik mağduruyum)
ve bu sözlükte ne kadar intihar meyillisi adam olduğunun farkındayım
sessizce ölüp gidenler bile vardır belki
ama artık yok!
bu acılar burada bitti artık...
bu kısa hayatın dıbına koymadan, adam gibi yaşamadan durmayacağız beyler
bunun için sadece sabredip burayı takip etmen
ve olduğuna inanmadığın gücünü keşfetmen lazım... -
62.
+6 -1dedim ya evrim yavaş insan hızlıdır.
insanoğlu çok çok uzun yıllar boyunca dallarda yaşamıştır, yere bile inenmemiştir...
özellikle de erkek denen varlık, hergün koşmuştur,
hayvan kovalamıştır ve savaşmıştır
bu yüzden otomatikman spor yapmıştır
spora dayalı evrimleşmiştir metabolizması da...
kullandığı kaslar misal kol kasları bacak kasları göğüs kasları
azıcık çalıştırma ile bile hemen gelişir bu yüzden bugün bile
erkek denen varlık, yeri geldiğinde karnını doyurabilmek için biraz daha az duygusal olmuştur kadına göre
bir hayvanı, bir ceylanı tek hamlede parçalamak zorundadır
onun o güzel bakışlarına kanıp da parçalayamamazlık yapamaz...
erkeğin olması gereken yani yüzbin yıllardır olması gereken erkek budur
onca değişen şarta rağmen evrim geri kalmıştır.
bugün "sağlık" açısından hala olması gereken erkek budur.
ama şartlar buna izin vermemektedir. -
63.
+5en temel ihtiyaçlar nedir?
1. Hava
2. Gıda
3. Su
4. Hareket (2.yi elde ederken eski insan bunu zaten yapardı)
5. Sosyallik (insan sosyal bir hayvandır, bu ciddi bir ihtiyaçtır)
6. ciks (varoluş sebebidir bu, genleri aktarmak felan)
eski insanın havası temizdi, siz temiz havada yaşayabilir misiniz?
bu elinizde değil, ne yazık ki değil.
eski insan gibi beslenebilir misiniz?
evet. sağlam bir beslenme sistemi oluşturarak bunu yapmak mümkün. (paleo diet diye birşey var, ben size farklı şeyler önereceğim)
eski insan gibi su bulabilir miyiz?
elimizden geldiği kadarını bulacağız ama eski insanlar kadar bol bol su içelim yeter. daha iyi önerileri olanları bekliyorum.
eski insan gibi hareket edebilir miyiz?
evde veya spor salonlarında spor yapmak, metabolizmamızı bu şekilde hareket ettirmek mümkün. bu konuda uzun tartışmalarımız olacak.
sosyallik ve ciks...
bu konuda çok konuşacağım. bunları nasıl yapacağınızı anlatacağım. bu iki konu iç içedir beyler.
ciks demek kadınlar demek erkekler için tabii ki ılık değilseniz. bu açıdan kadınlar ve ciks tek konudur bir bağlamda. -
64.
+5beyler bakın
eğer ailenizle yaşıyorsanız (evde kadınlar varsa)
evinizin banyosuna bir girin
etrafa bir bakın
kaç tane ürün erkeğe hizmet ediyor
kaç tanesi kadına? -
65.
+6 -1kaç tane sektörün %90-95i sadece kadınlara yönelik
misal kozmetik...
misal plastik cerrahi...
misal kişisel bakım ürünleri sektörü...
erkeklere ürün yok demiyorum ama çok az beyler oran olarak.
şimdi sadece paraya erkeklerin sahip olduğu
ve kadınların mülkiyet edinemediği bir dünya düşünün
kim satın alacak bunları? -
66.
+5@105 kadınlardan bahsettim ama (özellikle verdiğin örnekte)
kadınlar dışında bir sürü şey anlattım burada
ama diyebilirim ki kadınlar önemlidir erkekler için
erkeklerin aklında ne kadar çok gibiş, gibiş olamasa bile kadın olduğunu iyi biliyoruz.
başka şeyler de var ama "kadın" konusunu küçümsemek sorunu ciddi derecede es geçmemize yol açacak.
bazı depresyonlar başlarda da yazdığım gibi insanın hormonal dengesini öyle bir bozar ki, kadın bile düşünemezsin.
zaten gerçekten ciddi bir sağlıksızlık durumundasın demektir. kadın düşünmek yanlış değildir, sağlıklı olandır aslında.
nasıl düşündüğün önemli tabii.
bu dediğin şey yani senden daha kötüleri düşünerek bir nevi mutlu olma durumu "defansif düşünme"ye
ve kabuğa çekilemeye bir örnektir ve bunun kendim de dahil kimsede bir hayır getirdiğini ben ömrümde görmedim.
farklı fikirlerdeyiz bu konuda. bana da dediler çok bunları intihar noktasına geldiğim günlerde.
bu insanlar, kendi içlerine aşırı derecede kapalı insanlar, onları daha da içeri kapatacak düşünce kalıplarıyla
düşünemeye başladıklarında çok daha mutsuz oluyorlar.
dediğin şeyler arasında çok doğru şeyler var ama bu duruma düşmüş insanları hor görmemek, anlayış göstermek lazım bence.
çünkü kendini öldüren de çok. ölümden beter hayatlar yaşayanlar var. bilgisayar önünde züt büyütmek aşırı yanlış bir olay
zaten sorunların kaynağından biri de, modern yaşamın getirdiği eve hapsolma durumu. kendi kendilerini kontrol edemeyecek
kadar bazı şeylerin bağımlısı insanlar ne yazık ki. gibe gibe herkes yaşar, orası kesin ama ben istiyorum ki bu insanlar
seve seve yaşamayı öğrensin. -
67.
+5selamlar beyler yeniden geldim
şimdi müsait olabildim gecikme için kusura bakmayın
hava olduğum yerde birden bire bozdu t-shirtle yağmura yakaladım
hastalandık ama sorun değil yazmaya devam.
bugün size beyin nasıl çalışır aşırı basitleştirerek biraz da yuvarlayarak anlatacağım. -
68.
+51- frontal lob
beynin düşünmeyle ilgili temel kısmı dersek yanlış olmaz.
konuşurken, mantıklı cümleler kurarken (bazı ergenler beceremiyor ama olsun amk)
hesaplama yaparken
olaylar arasında ilişkiler kurarken
bir fonksiyonun hangi değişkenlere hangi dereceden bağlı olabildiğini düşünürken felan beynin bu kısmını kullanırız.
frontal lob bayağı mantıklı işler yapan bir yerdir.
ben beyni sağ ve sol olayına göre incelemediğimden ve farklı yetenekler olayına girmediğimden size bunları anlatmayacağım.
çünkü konumuzla ilgisi yok.
bu frontal lob adından da bazılarınızın anlayabileceği gibi önde böyle alna yakın taraftadır.
bunun dışında prefrontal korteks denen bir yüzey vardır. bu yüzey alanıyla zekanız doğru orantılıdır.
ama işin içinde bir de zekayı kullanabilme kapasitesi var.
bu ne demek?
çok zeki olabilirsiniz ama adhd hastasıysanız veya (hasta olmadığınız halde) aşırı dikkat problemleriniz varsa
bu yüzey alanının genişliği alan içindeki iletişimin yavaşlığından dolayı getirdiği avantajı kaybeder.
yani nöronlar arasında nörotransmisyon yani veri akış hızı diyelim burada, yavaş olabilir bazen bazı yerlerde olmayabilir.
dikkat dağılması biraz bununla ilgilidir. bunun yaşam tarzıyla çok ilgisi var.
bunu ayrıca anlatacağım sonra, dopamin, serotonin meselesi burayla ilgili olacak.
bura yani frontal lob her zaman devrede olsa hep aklımız başımızda olur. ama durum pek de öyle olmuyor bazen...
bunu daha fazla açacağım... -
69.
+5birşey sizi bunalıma sokuyorsa eğer
illa ki hafızanızdaki birşeyle referansı vardır.
yani bunalıma girmeniz gerektiği sonucuna varmak hipokampusun işi değildir ama
önce hipokampustaki bazı verilerle duyulardan gelen verilerin
arasındaki benzerlik gözlenir. buna hatırlama denir.
şimdi çok önemli birşey diyeceğim size yaklaşın buraya:
hipokampusta kaydedilen veriler sadece veridir.
dikkat ! sadece veridir.
hiçbir duygu bağlantısı yoktur.
evlenmek istediğiniz kızın zütüne giren en yakın dostunuzun yannanının görüntüsünün beyninizde olduğunu düşünün
bu aslında salt görüntüdür beyler.
bunun ne kadar acı birşey olduğunu başka bir organcıkla hipokampus arasındaki nöral ağlar belirler.
yani ne demek bu?
isterseniz aynı anıyı hafızanızda tuttuğunuz halde acı hissetmeyebilirsiniz. -
70.
+5hipokampus hakkında 2. entrymde dediğim gibi
bu bölgede veriler kuru kuruya veridir
bu veri ister toplum normlarına ait bazı veriler olsun
misal gibini çıkartıp sokakta gezmenin yanlış olduğu gibi
ister yanlış çekirdek inançlar olsun
sokakta tanımadığın bir insana günaydın diyemeyeceğin gibi
ya da herhangi bir filmden kare olsun
ya da bir yemeğin kokusunun nasıl olduğu
bunlar kuru kuruya depolanır burada
tek depolama yeri hipokampus değil
ama o konu çok karışık hiç girmeyeceğim
limbik sistemdeki depolama yeri hipokampustur diyelim şimdilik
acı veren bir anının acı vermesi için önce hatırlanması lazım
bunun için hipokampusa uğranır
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 19 01 2025
-
iddaa oynanmaz artik
-
gran torino saç ektirdiği kafasını paylaşıyor
-
naber lan suç işleme potansiyeli olan tipler
-
gsi sende bipolarlık var mı
-
esnaf lokantasına silahlı gidip
-
muslolar bu ulkeyi yasanmaz kildi
-
soyunu devam ettirmek
-
saat 22 de fena uykum gelmisti
-
soldaki foto daha azdırıcı
-
kendi özüne düşman bir millet
-
amkun lubunyası kimsın de
-
şikeli maçlar sonrasi mackolik yorumlari
-
tanimazliktan gelmek ve tanimamazliktan gelmek
-
kıç yanmasıı
-
beyler yıkanıyorum capsli
-
nokta noktayi sen yapmadin di mi
-
pgibolojik sorunları olanlara tavsiyeler
-
bu fotoya bakınca bir acayip oluyorum
-
aga bak googla satanist ayin yazıyorum
-
ey ermeni gençliği
- / 1