yolda yürüken yediğim muhteşem pandik kepsli

evet panpalarım başıma gelen bu acayip olay silsilesini size anlatacağım.
2 ay önce başladı herşey doğalgaz ve su almak için kızılay necatibey caddesinde yürüyordum. hava sıcaktı herkezin elinde su falan bitkin herkes bende ayağımı yere sürte sürte yürüyorum. o sıcak havaya rağmen sevgi ile bir birlerinin dudaklarını yalayan 65- 70 yaşındaki lezbiyen teyzeler, bir birlerinin taşaklarını sıvazlayan hacı amcalar bankalarda oturmuş meşk-i ruhi ye varıyorlardı. sokak kedileri bir birleri ile yek vücut olmakla meşguldü. bu huzur dolu nur kokan ortamı seyredip hayallere dalarken aniden bir içim ürperdi irkildim çok geçmeden bu ürpertiyi daha şiddetli bir şekilde makadımda hissettim. arkamı dönmek için baktım lakin kendi kuyruğunu kovalayan bir köpek gibi makadıma takılan şey benimle birlikte dönüyordu. makadıma pelesenk olmuş bir obje ile kendi etrafımda dönüyordum. en sonunda ani bir hamle ile arkama döndüm ve oda neydi . makadıma nüks eden bir obje değildi.

not: capsler ilerleyen entryklerde gelecektir.

evet 2 kişi anlat derse anlatmaya devam edicem yaşana şeylerin hepsi gerçektir. kepslerle kanıtlıyacağım.

o da neydi tanrım zütüme pelesenk olan şey bir obje değil kızıl saçlı 180 boyunda mavi gözlü beyaz tenli bir huriydi adeta. ani bir dönüş yaptığım için o güzel eli loplarımın arasından çıkmıştı. hemen kızın sol elini alıp zütüme soktum. o anda çevredeki lezbiyen teyzeler, gay hacı amcalar bize şuku içinde baktılar. kızın ise suratında kocaman bir yannan gören insan sevinci vardı.
kızın elini zütüme koyduktan sonra istem dışı heyecanın azizliğine uğradım küçük masum bir pırt bıraktım. kız hemen elini çekti ona telefon numaramı verdim ve gitti. yoluma devam ederken yaşlı bir teyze yanıma yaklaştı oğlum ben yaşlı bir travestiyim beni karşıdan karşıya geçirirmisin dedi. bende tabiki amcacım dedim daha sonra size amca diyebilirmiyim dedim? o da tabiki diyebilirsin dedi ben hem taşaklı hem amlıyım derken sağ elimi aldı ve etğini sıyırıp taşaklarına koydu. çok sıcak kanlı bir amzeydi kendisi. amze lafı amca nın am teyze sözcüğünün son hecesini alrak hem amlı hem taşaklı insanlar için kullanılan bir ünvan sıfatı idi. daha sonra dedimki amze elimi tutun karşıya geçireyim oda zütünü tutsam olmazmı dedi bende 2 saniyelik bir şoktan sonra tabiki buyurun dedim ve domaldım. zütümü 2 lobun arasında elini geçirerek ben önde o arkada karşıdan karşıya geçtik bana teşekkür etti ve yoluma devam ettim.

@3 kızın kepsini vericem az sabret o daha bir başlagıçtı. işin sonrası var. dayan az.

yolda yürüken etrafıma pozitif enerji ve mutluluk saçtığımın farkında olduğum için sekerek yürüyordum. daha sonra doğal gaz ve su almak için sıraya girdim önümde 5 kişi vardı. arkamdaki adam dişlerini sıkmış sanki zor dayanır gibiydi. daha sonra popomun üstünde hafif bir şekilde bastırmadan dolaşan birşeyler hissettim. önce hiç takmadım belliki rüzgar kıçımı okuşuyordu. daha sonra rüzgar hızlancı ve belli aralıklarla bastırmaya başladı fakat bir yaprak dahi oynamıyordu. sıra bana gelmişti. görevli adama 15 tl lik su ve doğal gaz diyemeden arka etimde akrep sokmuş gibi bir acı hissettim. sanki loblarımdan birini tost makinesine koymuşlardı. feryat figan bağırmaya başladım. etrafa insanlar toplandı. acıdan konuşamıyordum. yarı baygın bir şekilde arkadan gelen sesleri duyuyordum. bir ses doktor çağırın zütü kanıyor diyordu. ne zütümmü kanıyordu? buda nedemek oluyordu? korku ve acının kekremsi tadına daha çok dayanamayıp bayılmııştım. uyandığımda burasıda neresi diyemeden birisi ağzımı kapattı ve konuşmamı engelledi.

o an bir telaş sardı beni kıvranmaya başladım. o anda ağzımı kapatan ses oynaşma yaralısın dedi. o an etrafa bakınca buranın bir hastahane odası olduğunu anladım. yoğun bakım odası gibi 1 duvarı camdadı doktor zütümü açmış müdahale ediyordu belliki . tuhaf bir şeyler vardı. camın önü, ellerini ovuşturan insanlarla doluydu. doktor konuşmaya başladı. zütünüzden ciddi bir yara almışsınız. sağ züt lobunuza ciddi bir şey sirayet etmiş dedi. adteta zütünüz müstemleke yerine dönmüş dedi. ama telaşlanmayın zütünüz güvenli ellerde şu ahir ömrüme sirayet eden hiç bir enteresan züt lobunu çatalı bükülmüş, yaprağı kırılmış hiçbir popo sahipsiz değil dedi. doktorun bu konuşması içime resmen iskoç likörü sepmişti. lakin hala durumun mahiyetini bilmiyordum. doktor elini ağzımdan çekse soracaktım lakin konuşmamam için çorabını ağzıma sokup ellerimi bağlamıştı. giderken de kapıyı kitledi. kafamı kaldırdığımda camın arkasındaki kızgın kalabalık armıştı ve bana bakıyorlardı.

uyandığımda zütüm sargılı idi. ağzımdada çorap yoktu. hekim hekim diye bağırdım. o anda hekim bey içeri girdi. neyim var hekim neyim? dedim. daha öncede açıkladığım gibi zütünüzün sağ lobuna bilinmeyen bir şey sirayet etmiş. bunu sonucu olarak derin bir cerihama sebebiyet vermiş. dedi. bende peki nasıl kurtulacağım bu çileden dedim. doktor sizi ameliyat ettik yaranın etrafını zülal şeklinde kesip içindeki iltihapları temizledik daha sonrada diktik. yalnız kafama takılan birşey oldu izninizle sorabilirmiyim dedi. bende tabi ki dedim. doktor o an kanımı donduran o soruyu sordu.

zütünüzün sağ lobunda temizlediğimz iltihabı patolojiye gönderdik ve kanımızı donduran bir sonuca ulaştık. zütünüzden çıkan iltihap 4 bin yıl önce soyu tükenmiş çift yannanlı komodo ejderhasının zehirinden başka bir şey değil. ben yaklaşık iki dakika konuşamadım . doktor açıklamaya devam etti ve dediki bu iltihabın bir örneğini amerikaya gönderdik onlarda bizimle aynı fikirde dediler. ben ama nasıl olabilir dedim. doktorda bunu araştırmak için buradayız dedi. olay çözülene kadar hastahanede kalmam gerekiyordu. zütümde dikiş olduğu için yüzüstü zütüm açık yatıyordum.

- buda o zütümden çıkardıkları iltihabın bir kısmı
http://imgim.com/patoloji_resmi.jpg

@16 ne nereden geldi la?

günler günleri kovalıyordu. amerikadan barak obamanın züt uzmanları danışmanları gelmişti. onlarda bana hep aynı soruları soruyorlardı.
- Hiç afrikaya gittiniz mi?
- hiç bir ejderha, dinaazor, tazmanya canavarı, anka kuşu, sinek yiyen, bukalemun, kobra , anakonda, boz ayı, polar bear vb ile ilişkiye girdiniz mi ?
- sıçtıktan sonra zütünüzü tuvalet kagıdı kullanarak siliyormusunuz?
- takunuzu tutamama gibi bir sorununuz var mı?
- zütünüze hiç yabancı bir cisim soktunuz mu? kalem, vazo, rulo yapılmış gazete kitap defter kaşık çatal bıçak oklava merdane vb.
- pişmemiş et yediniz mi?
- küçükken hangi hastalıkları geçirdiniz?
gibi hepsinin cevabı hayıridi. gelen amerikalı doktor zütümü görmek istediğini söyledi 'I want to looking your charming ass hole' bu lafı beni gururlandırdı o efsane zütümü açıp suratına doğru yaklaştırdım. zütümün haleti ruhiyesine bakarken çok etkilendiği belliydi. onun bu kadar etkilendiğini gören diğer ordinaryus profesörler zütüme naif dokunuşlar yaparak gerçek olup olmadığını anlamaya çalışıyorlardı adeta hepsinin suratında hayranlık vardı. bir yandanda zütümü mıncıklıyorlardı. çiğ köfte gibi iki elleri arasında eziyorlardı. kendilerin kaybetmişlerdi. o anda doktorlardan biri 1 kilo pul biberi zütüme döküp yoğurmaya devam etti. acı çekiyordum. dikişlerimin üzerine isot gelmişti. ne oluyordu. 12 tane el kıçımı mıncırıyordu. korku içinde bağırırken dikişlerim patladı ve acıdan bayılmıştım.

loblarımda hissetiğim acı ile uyanmıştım. artık sağ lobum gib sol lobumda yara doluydu. doktor ikisinide dikiyordu. dikiş tutmaz sabriye dönmüştüm. dikkatimi çeken başka bir durum ise doktorun suratındaki gaz maskesiydi. ne oldu bana? neden maske takıyorsunuz zütüm mü kokuyor dediğimde doktor. loblarının içine zehirini bırakan komodo ejderhasının zehrinin bir özelliğini keşfettik. zütüne bıraktığı salgı havaya karışınca insanların omurilik soğanındaki otonom pandik merkezini tetikliyor. bu yüzzden insanlar seni ölümüne pandiklemek istiyor dedi. duyduklarımın şokunu atlattıktan sonra bunu nasıl engelliyebilirim dediğimde. doktor insanların olduğu ortamda osurmamam gerektiğini osuruğun yapacağı basınçlı itme kuvveti ile zehirli salgını etrafa yayılıp ölene kadar pandiklenebileceğimi söyledi. sadece bumu dediğimde cevabı net bir hayır oldu. normal insanlar gibi dışarda dolaşmam için daha fazla bedel ödemeliydim.

ödemem gereken bu bedel beni ömür boyu bir boyundurluğa mahkum ediyordu. dışarıda normal insanlar gibi hiçbir zaman olamayacaktım. sadece onlar gibi davranmak zorundaydım. doktor hem insanların yanında osurmamam gerektiğini hemde getirdiği kasımpatı, aslan ağzı, begonya, okaliptus, petunya, orkide aromalı makat haplarını vermişti. bu hapları dışarı çıkarken makattan içeriye doğru sol işaret parmağı ile itmem gerektiğini ver her osuruktan sonra yenisini yerleştirmem gerektiğini anlattı. bu haplar osurunca çevreye çiçek kokusu yaymamı sağlayacak, insanların beni pandiklemesini sağlayan pandiktamin salgısının dominantı olup bu salgıyı resesifleştirecekti. sadece bunlarmı dediğimde hayır bir şey daha var dedi. o an ağzından çıkan laflar adeta zütümdeki iltihabı dondurmuştu. önümüzdeki 1 yıl boyunca tanga ile dolaşmam gerektiği ve dışarı çıkarken loblarıma yine iltihabı bastırmak amaçlı özel bir yağ sürmem gerekiyordu. bu konuşmaları duyduktan sonra ilk kez dışarı çıkmaya kara verdim. peki şimdi ne olacaktı bu önlemler işe yarayacakmıydı.

evet büyük an gelmişti. dışarı çıkmak için heyecanlanıyordum. elime 1 adet begonya aromalı makat hapını aldım ve işaret parmağımla narince anüsten içeri öteledim. üstünde hastahanenin sembolü olan kırmızı tangamı giydim. son olarak zütüme doktorun söylediği yağı sürdüm zütüm parıl parıl parlıyordu. bakan bir daha bakmak istiyordu. gözü hoş gönlü mayhoş eden bir parıltıydı bu. artık ilk adımımı atmaya hazırdım hastahane kapısının önüne geldiğimde küçük hastahane kapısını camından dışarının seyr-i sefasına dalmış, hayallerimdeki ruhi alemi görüyordum. kapıyı açtım ve dışarı ilk adımımı attım kalbim awww yesss owww yeee diye atıyordu. tüylerim diken diken olmuş, züt loblarım sütlaç gibi titremişti.

- buda ilk dışarı çıktığım gün zütme soktuğum begonya aromalı hap.
http://imgim.com/banana_pill_395135.jpg

yağmurun hafiften çiselediği, güneşin utangaç bir ceylan yavrusu gibi kendisini bulutların ardından zaman zaman gösterdiği, bir gündü. uzun zamandır dışarı çıkmamanın verdiği heyecan ile zıplaya zıplaya bahçedeki gül dallarına, yerde bulduğu sopayı arkadaşının zütüne sokmaya çalışan haşarı veletlere naif dokunuşlarla sevgi gösterisi yaptım. ancak çocukların velileri beni görünce çocukları bileklerinden tutup yaklaşmayın bu sapık adama tanga ile sokaklarda dolaşıyor, utanman yok mu senin haaa yok mu diye bağırdı. bu olay çok kalbimi kırsa da gereken cevabı verdim. 'epey zaman oldu hürriyetsiz koşturmamın, çaresizlikten bihaber sabahlarını yaşadım. gidenler ve arkalarından bir sigara daha yakıp gururu yeksan eden adamlar tanıdım, siz evet kıllı bayan siz bu duyguların ne demek olduğunu bilir misiniz? dedim. bu tehditkar konuşmam onu korkutmuş olacak ki kısık ve çekingen bir sesle ' ama zütünüz açıkta çocuklar korkuyor' dedi. bu lafına ise verilebilecek bir cevap yoktu. bu bastırılmış cihanpeh kadın benim güzel çatalımdan ve loblarımdan korkuyordu. yanına yavaşça yaklaştım ve ani bir hamle ile elini alıp zütüme koydum. kadın elini çekmeye çalışıyor lakin buna izin vermiyordum. onunda hoşuna gitmişti fakat neden çekindiğini anlamıyordum. ona dünyanın en güzel icazetini vermiştim lakin bu neyin bezasıydı. aklımdan tam bu masum duygular geçerken kadının korkusunu sebebini ve büyük bir tehlike içinde olduğumu anlamıştım.

@45 ne alaka la?

@47 cahil cüheyla sor gogıl amcaya.

kıllı bayanın kocası karısının zütümü umarsızca mıncıkladığını görünce karısına bir tokat attı karısı yere kapaklandı ve tam bana vuracaktı ki doktorlar araya girip beni kurtardı adamada çok hasta olduğumu ve benim hiç bir kötü niyetim olmadığını anlattılar. bende adama karın yanıma yaklaştı ve kaba etime zorla dokundu, direnmeye çalıştım ama çok güçlüydü dedim. adamda buna inanıp karısını hastahane bahçesinde öldüresiye dövdü. hem kıllı bayandan öcümü almış hemde içten içe ona bakıp eğleniyordum. nasılda kocasının suratına attığı yumruklardan korunmak için suratını kapatmaya çalışıyordu. en sonunda kocası dövmekten yorulup yerde kan içinde yatan kadına tekme atıp gitti. bana bir iyilik borçluydu onun hastahane bahçesinde dayak yemesini sağlamıştım. ilk müdahale hemen yapıldı tabi. yaklaşık yarım saatir tangam ile bahçede dolaşıyordum fakat unuttuğum bir şey vardı. esen hafif rüzgar ve çiseleyen yağmur yüzünden zütüm buz kesmişti. alttan soğuğu yemiştim. bunların hiç birinin farkında olmadığım bir an karnım ğurrrrrr kıjjjj diye guruldadı ve o anda etrafı begonya kokusu sardı. bacaklarımdan aşağı doğru cildimi yalayarak inen bir sıcaklık hissettim. bacaklarıma baktığımda altıma sıçmıştım hemde su gibi vıcık vıcıktı peki şimdi ne yapacaktım. en sevdiğim tangam kirlenmişti ve daha kötüsü yanımda hiç makat hapı yoktu.
- buda hastahane bahçesinde sıçtığım anın amatör bir kamera tarafından çekilmiş resmi.
http://imgim.com/458376.jpg

okuyan varsa reserved alsın ona göre devam edicem.

çok değerli pandik sever panpalarım acil bir işim çıktığı için hikayeme 2 3 saat sonra devam edeceğim hatta bu gün yarın bitirmeyi düşünüyorum. saygılar binler.

o an çaresizliği bütün çaresizliğimle hissettim. yanımda hiç makat hapı yoktu. üstelik altıma sıçtığım içinde tangam yırtılmış tamamen o güzel popom açıktaydı. çevredeki insanlar kan kokusu alan vampir gibi bir anda boyunlarını bana çevirip bakmaya başladılar. o an zemheri bir ayrılığın başrol oyuncusu olduğumu anlamıştım. insanlar bana yavaş yavaş yaklaşıyordu. burunları bir tavşanın burnu gibi hızlı hızlı açılıp kapanıyordu. son bir kez loblarımı avucumun içine aldım ve okşadım. ölüm yaklaştıkça dahada geçmişiteki güzel anılarımı ilk kez bana pandik atan kızıl saçlı kızı düşünüyordum. mamafih geçmişi geride bırakıp ölümün tadını çıkarmalıydım artık derken hastahanenin 5. katında bir kafa uzandı ve yakala ve zütüne sok bunları dedi. bunlar makat haplarıydı aman tanrım bunlar mentollü olanlarındandı bunlar zütüme çok fazla ferahlık verdiği için zütüme üşüme hissi veriyordu bunları kullanamazdım ama tek kurtulam şansın buydu hemen 2 hapı aldım ve makadımdan içeriye öteledim. çevremdeki insanlar uykudan uyanıp annesini göremeyen çocuklar gibi korku dolu gözlerle biraz da çaresizlikle bakıyorlardı. ölümden feragat etmiş bir şafak daha geçmişti. bahçedeki insanların arasıdan sıyrıldım ve odama gittim. odamın kapısını açtığımda o buradaydı bana ilk pandiği atan kızıl saçlı mavi gözlü kız ama tanrım bana mentollü makat hapını atanda oydu. kader bizi tekrar mı karşılaştırmıştı?