1. 1.
    0
    köleliğe karşıyız
    ···
  1. 2.
    0
    kölemsin bin, hemde 3. kölem ben isteyene kadar azat edilmeyeceksin, azat olana kadar sana istediğimi yapmakta

    özgürüm, ister severim ister giberim ister çalıştırır paranı yerim

    eğer azat edilmek istiyorsan 5 gün içinde

    3131 entryi geçip nickaltına girdiğim her entrye şuku verip en sonda kendi nickaltına eski sahibim hamsolt89

    beni azat etti yazacaksın ve o yazdığınıda daha sonra silersen şuan caps alır tüm dünyaya gotunu nasıl

    gibtiğimi göstertirim hadi şimdi gibtir git
    ···
  2. 3.
    0
    adamın dibiii
    ···
  3. 4.
    0
    Şimdi efendim uzun yorucu bir kışın ardından buradayız bir yaz akşamı kara kışın sonuna doğru diye saçma sapan bir Nejat Bey girişi yapmak istedim size, evet döndüm, dönüşüm muhteşem mi oldu? Hayır, artık burnum daha büyük ve kırmızı, saçlarım daha yağlı ve o eski hâlimden eser yok şimdi. Şimdi bu en uzun yazıya öncelikle 26 Ocak tarihli akıllarda soru işaretleri bırakan resimli post u açıklamakla başlayayım. Alttaki resim istanbul Radyosu binasında bizim çalışmalarımızı yaptığımız hatta geçen sene konser verdiğimiz salon, cuma akşamı o gördüğünüz salonda bant kaydı yaptık, yarım saatlik yaklaşık ve bence pek de hoş oldu, Ankara' ya gönderilecek, beğenilirse radyoda yayınlanacak sanırım, ben size gerekli bilgileri frekans olsun, saat olsun zamanı gelince bildiririm, yok beğenilmezse üstü kapanır gider kimse de kurcalamasın. Onun üstündeki esas dehşet verici resim, her fotoğrafında birbirinden karizmatik çıkan değerli Lord' umuz, büyüğümüz Serkan Bey' e ait, bu pozunda "enseye şaplak" havasından ziyade "popçu tayfun gelse onu da yerim bu deri ceketle" havası var, rahatlıkla görebileceğiniz gibi. Bilgisayarımızı rahatlattı ve inanılmaz bir şekilde bu işleri sorun çıkarmadan atlattık. Kendisine Tayfun Bey' den hadi yine iyisin isimli güzide şarkıyı armağan ettim ben de. Geçtiğimiz günlerde doğum günüydü kendisinin ve böyle güzide şahıslar az doğduğundan büyük törenlerle kutladık yurt çapında misal ben arabanın arkasına "Heil Lord!" yazan bir pankart asıp yol boyunca -yaklaşık 800km- onu dalgalandırdım. 26 Ocak tarihli resimlerin üstündeki esrar perdesini kaldırmışken biraz da o günden bahsedelim. Ben aslında o gün yazı yazdım sonra silindi sonra üşendim. Üstelik resimler olayları açıklar nitelikteydi. Girdiği çatışmada küheylanı yaralanan Lord, yaklaşık olarak Şişli' den buralara dek ağır zırhıyla yürüyerek gelip beni onurlandırmıştır. "Hiç olmamasından geç olması yeğdir." dedirtmiştir bana. Sonra bilgisayarı tamir etmiştir ve beraber gitar çalmışızdır. Üstelik kendisi Beden ve Ruh' u beğenmiş ve beni gaza getirmiştir. En nihayetinde balıkçı hususu konuşulup ayrılmıştır, Lord' a Capitol mevkiinden kaliteli bir küheylan armağan edilmiş ve yanına pusulara karşı onu koruyacak 3 fedai verilmiştir. Aldığım duyumlar pusu tehdidini doğrulamış ve 2 fedai kendini Lord uğruna feda ederken, Lord' da arada yanlışlıkla diğer fedaiyi hırpalamıştır. Neticede anlaşılmıştır ki pusuyu kurdurtan velet, Lordun huzuruna gelip "istesem tek nefesimle canlar alır, bir sözümle duvarları yıkarım, gerekirse sevdamı dağlara yazarım, bu boğazı kana bularım lakin bir ustanın karşısında da saygıyla eğilmeyi bilirim." deyip Lordun elini öpmüştür, Lord da tartaklanan fedainin gönlünü almak için "Al bunu und ne yaparsan yap demiştir." veledi kast ederek, Lord' un bu noktada alev alev yandığı doğrudur ve küllerinden bize doğru da doğmuştur, üstüne üstlük Almancası' da ne kadar parlaktır cümlemiz görmüşüzdür. Ah neyse sonra istanbul Radyosu' na gittim kayıt yaptık falan filan, öyküden sonra çok sıkıcı kaldı. Sonraki sabah erkenden kalkıp arabaya yerleştikten sonra yola çıktık. Önce ben, sonra ağabey, sonra ben ve sonra yine ağabey olmak üzere arabayı hemen hemen yarı yarıya kullandık. Günlük güneşlikti. Vardıktan sonraki kısımları yanımdaki not defterine yazdığım notlardan geçeceğim ki bu not defterini bana dünyanın en değerli ve bir o kadar da güzel ve özlenilen insanı hediye etmiştir.
    Morning Glory' den ( Not Defteri ) :

    Uzun metrajlı araba da kullanmış olduk bu Antalya yolunda. Ağabeyle beşer saatten on saat sürdük maşallah * Uzun yolda sürmek de ayrı keyif, hele bazı kısımlar varki o yolda dümdüz ama sürekli tepeler var ufak ufak, bir tırmanıp bir iniyorsun. ( Bu noktada yazı yazmak için yan odaya geçtim ve geçmişken elimi yıkayayım dedim üşenip mutfakta sabun yerine deterjanla yıkadım yanlışlıkla, gelişmeleri beraber izleyeceğiz. ) Yolda genelde TSM dinledik bu bana çok küçüklüğümü hatırlattı daha 5 yaşımdayken de ailece arabayla gezerken uzun yolda özellikle TSM çalardı ki çok güzel gider uzun yola. Neyse Afyonkarahisar' a vardık -Karahisar' da kullanılsın üşenmeyelim- ve lezzet durağı bellediğimiz ikbal tesislerine girdik. Uzun süre araba kullanınca insanın poposu küçülüyor, ordan sonra da devam ettik, Antalya' ya ağabey öncülüğünde girdik ki tabelayı görünce kornaya da bastık! Sonra Kepezüstü' nde durup bir baktık şehre ve sonra amcalara vardık.Şehir büyümüş yine ve iyice gelişmiş. Sizin oralarda yürüyen merdivenli üst geçitler var mı caddelerin üzerinde? Aile saadeti var ve hoş beş ediyoruz şimdilik. Beş dakika mutfağa girip yazdım bunları, bir de yanında not defteri taşıyanlara özeniyordum, bir de Pepinot Hanım' ın vapurdaki yazısınıa özendim, bir de bu yazdığım müthiş güzel defteri bana müthiş güzel bir bayan hediye etti, kapaktaki eserin ismini de burdan kendisine sıfat olarak armağan ediyorum "Morning Glory" üstelik bu hanımı çok da özledim bakalım ne gün göreceğiz güzel yüzünü, yahut diğer sevdikleri?
    Anlatamayacağı m biliyorum. Cümleler yine bir birine karışacak. Tıpkı sana sevgimi anlatamadığım gibi, içimde yanan yangınsın. Gel sensizliğin beni düşürdüğü duruma bak. Yalvarışlar, yakarışlar, gözyaşları beni biraz daha güçsüz duruma düşürüyor. Yaradanıma sığınıp açtım ellerimi, ağladım ağladım ama hiçbir şey geri getirmedi. ilk zamanlarda belki de, bir sandalı denize bırakırsın ya! .. Nereye gideceğini bilmezsin Savrulacağı an paniğe kapılırsın. Ben sensiz savrulurken paniğe kapıldım. Çılgına döndüm, kabullenemedim bir başkasını, ne yapayım deliliğim tuttu işte, yüreğime söz geçiremedim. Her zaman şunu söyledim, ben sensizliği taşıyamam, kabullenemem. Seni kaybetmeye alışamıyorum. Yaşadıklarım, anlatacakları m, sana hissettiklerimin yanında hiç kalıyor. içimden geçenleri aktarmakta zorlanıyorum. Biliyorum farkındayım her şeyin, ne zamanki benden gittiğin anı düşünüyorsam kalbim parçalanıyor. Kırgınlıklarınla parçalanıyorum. Toz buz oldu dediklerini topluyorum. Bütün
    sevgimle onları bir araya getiriyorum.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 5.
    0
    yeni karı taklidi yapan troll.
    ···