1. 35.
    0
    copy paste
    ···
  2. 34.
    0
    Klik

    "Hayır."

    "Ölmeye mi heves ediyorsun çocuk? Beni anl-AAAAH!"

    Kadın, çalıntı zipponun pantolonunu tutuşturup bacağını kavurması üzerine acıyla geriledi. Felis'in eline geçirebileceği tek şanstı bu. Emekleyerek odanın kapısına ulaştı, dışarı çıktığında ise ayağa kalkmak için yerden destek alıyordu. Claire'in kanı, dengesini sağlamaya çalışan çocuğun elinden, koridorun yarısına yayıldığında, kendini söndürmeyi başarmış Cheryl kapıdan çıkmıştı.

    "Buraya gel seni sinsi yaratık!"
    ···
  3. 33.
    0
    "SENi AŞAĞILIK P-iSLiK! NASIL CÜR-RET EDERSiN?!"

    Zorlukla tamamlanan her kelimelde, Felis'i farklı bir duvara çalıyordu. Kaburgalarına yediği bir tekme, saçından yolunan bir tutam.. Sürünerek kızın yanına ulaşmaya çalışıyor, kan gölüne girdiği anda yakalanıp ya bir tokat, ya bir yumruk yiyordu.

    "Burada olanları hiç kimse bilmeyecek, beni ANLADIN MI?"

    Claire'in karşısındaki duvarda kımıldamadan yatıyordu Felis. Üzerine gelip yakasına yapışan kadın ise, çocuğun dudaklarından dökülecek sözleri, yeminleri bekliyordu.

    "Söyle dedim, buradakileri kimsenin bilmeyeceğini söyle bana! Söyle!"
    ···
  4. 32.
    0
    "CLAIRE!"

    Tüm gücüyle yüklendiği kapı ardına kadar açıldı, sırılsıklam ve şok olmuş Felis içeri girdi. Claire yerdeydi, oturuyordu, gözleri hafifçe aralıktı. Sıradışı olan ve Felis'e çığlık attırıp odaya sokma cesaretini veren detay ise, kızın oturduğu noktadaki kan gölü ve başının arkasındaki saçların kıpkırmızı olmasıydı. ifadesiz yüzündeki göz bebekleri yere bakıyordu. Hüzünlüydü, bir o kadar da mutlu.
    ···
  5. 31.
    0
    "SENi AŞAĞILIK KAHPE! KONUŞ! KONUŞ DEDiM!"

    Tedirginliğin salgılattığı adrenalinin etkisiyle duyuları körelmiş, haykırmaya varan bağırışmaları o an farkedebilmişti. Kurulandıktan sonra inmeyi düşündüğü Claire'in katında olduğunu idrak ettiğinde ise midesi korkuyla büzüldü. Sinsice yaklaşarak, parmaklarının ucunda, odanın önüne kadar yürüdü. Kapı kilitliydi. Eğildi, sağ gözünü anahtar deliğine dayadı.

    Cheryl'dı içerideki, birinci kattan sorumlu bakıcıydı. Onun bu denli kontrolünü kaybettiğine, daha önce şahit olmamıştı Felis. Sinirden olsa gerek, titriyordu. Odanın diğer köşesinde ise...
    ···
  6. 30.
    0
    Beklenen kükremelerin eşliğinde gök delinmişti. Bir hilalin taslağına sahip taşın altına sığınmış olan çocuk kabullenmişti, lakin yüreğinin derinliklerindeki huzursuzluğun sebebi bu değildi. Kendini hazır hissettiği an, aşağı atladı. Koşar adımlarla, kapanmakta olan kapılara yetişmenin telaşında ilerledi, sırılsıklam olmuş bir halde içeriye girdiğinde bakıcılardan birine görünmeden sıvışabilmenin yollarını aradı. Odasına gitmeliydi. Üçer beşer çıktığı merdivenleri koridorlara bağlayan noktalarda duruyor, yetişkinden arınana kadar bekliyor ve yoluna devam ediyordu. Üçüncü kata ulaştığında ise neredeyse varmış olmanın düşüncesi, daralmış ruhunu rahatlatıyordu. Dördüncü kata çıkan ilk merdivene adım attı.
    ···
  7. 29.
    0
    Bahçe | Günbatımı

    Alevin derinlerinde yatan kızıllığın en tatlı hali ufuk çizgisine çıkmıştı. Hafifçe atıştıran çiğin keskin kokusu, çiçeklerin tatlı aromasıyla karışmış, buram buram ziyafet veriyordu.

    Felis bekledi.

    Güneş neredeyse batmışken, okyanusun üzerindeki silik sarılık, çocuğun içindeki ümidin temsiliydi.

    Bekledi.

    Güneş batmış, tatlı kızıllık yerini karanlığa bırakırken, gökte oluşan buluttan anafor fırtına müjdeliyordu.

    Bekledi.

    Yetimhane sınırlarını kaplamış olan bulutların arasından, sinsice kendini gösteriyordu dolunay.

    Bekledi.
    ···
  8. 28.
    0
    up up up up up
    ···
  9. 27.
    0
    up up up up up
    ···
  10. 26.
    0
    up up up up up up up
    ···
  11. 25.
    0
    biliyorum amk aranızda okumayı sevenler var, türü fantastik bu hikayemin, akıcı olacak yani. bi ay giblenmesin yine parça parça yazıcam buraya, sizden başka paylaşacağım kimse yok çünkü.
    ···
  12. 24.
    +1
    up up up up up up up
    ···
  13. 23.
    +1
    up up up up up up up
    ···
  14. 22.
    0
    up up up up up up up
    ···
  15. 21.
    0
    "Haklısın. Bu tekrarlanmamalı. Muhtemelen başkasından çalmışlardır, sahibini bulmaya çalışırım."

    "Sen çok iyi birisin, çok teşekkür ederim!"

    Kızın kollarını sırtında, sıcaklığını vücudunda hissettiğinde midesi ters takla attı. Çekingence sarılıp ayrıldılar.

    "Şimdi gitmeliyim, günbatımına kadar burada olacak mısın?"

    "Evet Claire, burada olacağım.

    "Pekala, Güneş'i bensiz batırma.

    Felis sadece gülümsedi, sonra kızın kayadan inmesine yardım edip gidişini izledi. Masum kahverengi gözleri, onun gerçekten gidişini izlediğinin farkında değildi.
    ···
  16. 20.
    +1
    "Hayır, onu çalmadın. Sadece bana ait olanı geri aldın."

    "Ben de öyle düşündüm, ve durumu eşitlemek için bunu da aldım."

    Elini cebine daldırarak çıkardığı zippoyu kıza gösterdi.

    "Neden yaptığımdan emin değilim, ama adil olacağını düşündüm."

    "Felis, onlardan bir farkın kalmamış olur. Onlar gibi olmak istemiyoruz, öyle değil mi?"

    Derin bir iç çekti sarışın çocuk. içindeki sesi dinlediğini düşünüyordu, ama bu klagib bir içgüdü değildi. içinde gerçekten bir ses duyduğunu sanmış ve gözüne kestirdiği ilk değerli şeyi almıştı.
    ···
  17. 19.
    +1
    "Ne sürprizi?!"

    "Hadi amaa."

    Gülümseyerek gözlerini kapayan kızın, hiçbir şey görmediğinden emin olduktan sonra elini cebine attı, kıvırıp koymuş olduğu siyah kaplı bir defter çıkardı.

    "işte."

    "O da- Ah! Felis! Sana inanamıyorum! Ellerinden almışsın!"

    Ağzı hafifçe açık kalmış olan kızın haline gülümseyerek işin gerçeğini izah etti.

    "Aslına bakarsan çaldım. Tıpkı senden çaldıkları gibi.

    Kız bir şey söylemedi, bir süre sadece deftere bakınmakla yetindi. Annesinin günlüğüydü bu, ondan kalan tek hatıra, sıcak parmaklarının geçmişte bir gün, bu sayfalar üzerinde kaydığının işareti, yaşadığının tek kanıtı. Yetimhanenin güçlüleri sayılabilecek zorbaların zorla aldığı binlerce şeyden yalnızca bir tanesiydi.
    ···
  18. 18.
    +1
    Felis bu söz üzerine başını çevirip kıza baktı. Güneşi onun gözlerinden izlemek farklıydı, adını koyamadığı bir haz alıyordu, lakin birkaç saniyenin ardından gözlerini kaçırdı. Onunla burada gözgöze gelme fikrine cesaret edememişti. Sert taşın üstünde rahat etmeye çalışırken, cebinde hissettiği ağırlığı anlamlandıramadı, kafasına dank ettiğinde ise kızı buraya sürüklemesini hatırladı.

    "Sana bir sürprizim var, gözlerini kapa."
    ···
  19. 17.
    0
    "Toprak kokusunu alabiliyor musun?"

    "Dün gece yağan yağmur yüzünden. Çok güzel ama hiçbir şeye benzemiyor. Farklı.
    ···
  20. 16.
    +1
    Güvendiği sağ eliyle kalın bir dalı, sol eliyle ise kızın parmaklarını kavradı. Zarif bir tırmanışın ardından ikisi de, hem nefret edip hem sevdikleri yetimhaneye sırtlarını dönmüşlerdi, tam karşılarındaki manzaraysa görülmeye değerdi. Dipsiz bir uçurumun ardındaki kızıl ufuk çizgisiyle harmanlanan, sivrilmiş taşları bıkmadan döven dalgaların sesi ve son noktayı koyan toprak kokusu her insanın aklını Dünya'dan uzaklaştırırdı. Emelleri de bu değil miydi?
    ···