1. 75.
    0
    Up up up
    ···
  2. 74.
    0
    selam selam selam
    ···
  3. 73.
    0
    amcıksınız
    ···
  4. 72.
    0
    devam edicem buna bi ara
    ···
  5. 71.
    0
    lan itler :( :(
    ···
  6. 70.
    0
    lan itler :( :(
    ···
  7. 69.
    0
    lan itler :( :(
    ···
  8. 68.
    0
    part 3 için yorum bekliyorum panpalar
    ···
  9. 67.
    0
    part 3 için yorum bekliyorum panpalar
    ···
  10. 66.
    0
    part 3 için yorum bekliyorum panpalar
    ···
  11. 65.
    0
    part 3 için yorum bekliyorum panpalar
    ···
  12. 64.
    0
    part 3 gelcek de biri yorum yapsın amk :(

    @64 niye sorunluyum olm ya :(
    ···
  13. 63.
    0
    adam sorunlu amk
    ···
  14. 62.
    0
    aburgalarının kırıldığından emin olduğu bir tekmeyle bir metre kadar yuvarlandı. Çamura bulanan saçlarından düşen bir damla gözüne girmişti, durmak için çarptığı, en az yüz yıllık bir çınara ait olan ağaç köküyse dişini kırmıştı. iki tekme daha yedi, acıyla haykıracak mecali kalmadığından sadece titreyebilmiş ve sonuçlara katlanabilmek için Tanrı'dan güç dilemişti. Ardından gelen alabildiğine dayak kapalı gözlerini karartıp bilincini kapatırken, kanlı dişlerin arasından fısıldıyordu.

    "Bitsin, artık bitsin... Lütfen bitsin... Sadece bitsin... "

    Kollarından sürükleniyordu, bayılmadan önce hissedebildiği son şey buydu.
    ···
  15. 61.
    0
    Şimşek gibi çakan, nerden geldiği belli olmayan tek bir yumruk, kör edici bir acı. Gıkını bile çıkaramadan yere yığılıp, kırılmış çenesinin verdiği tarifi imkansız işkencenin ardından gözleri açılmayı reddediyordu. Kulağına ulaşan sözcüklerse, bu haliyle bile pür nefretin vücudunu sarmasını sağlayabilen insanlara aitti.

    "Bu pislik çakmağımı çaldı."

    "Köpek pisliğine düşse bile al derdim, ama bu durumda bırak onda kalsın."
    ···
  16. 60.
    0
    Ağlama isteği kendini gösterse de direndi, dudaklarını ısırarak sola döndü. Merdivenlerden usulca, bir kedi gibi inerek, tam karşıdaki merdivenlerden tırmanan müdürü görmüştü, şansına şükrederek inip birkaç adımda odasına ulaştı. Küçük bir seyahat çantasına, sahip olduğu birkaç eşyayı tıktı ve kendisine üç beden büyük gelen montunu sırtına geçirdi. Birkaç saniye içinde neredeyse boş olan binadan dışarıya adımını atmış, koşar adımlarla çıkışa, demir kapıya yönelmişti. Collesius'u yanına almayı her şeyden çok istese de, kendisine boylu boyunca bulaşan çamuru ona da bulaştırmak istememişti. Hem zaten gerekli yetkilileri bulmasının ardından çocuğu kurtaracaktı, şu an sadece kendi canı için endişe etmeliydi. Claire'in kanlar içindeki bedeninin zihnine dolduğu her an, laktik asitle tamamen dolmuş bacaklarına kudret geliyordu ve beyni sadece tek bir emre odaklanmıştı.

    "Koş, sadece koş Felis."
    ···
  17. 59.
    0
    "Cezasını çekecek."

    Zihninden geçen sesin, yine o ses olduğunu fark etmeden, kasılmaları, ve kurumayı inatla reddeden giysilerinin adeta ruhuna işlediği soğuğu görmezden gelerek ayaklandı. Dolaptan çıkarak, vücudu elverdiğince koşar adımlarla dışarı çıktı. Koridorun iki tarafı da boştu, bu binadan canlı ayrılması gerektiği zihni tarafından kendine hatırladığında ürperdi. Ya Felis de öldürülürse? Gidecek hiçbir yeri yoktu ve doğduğu günden beri burada yaşıyordu.
    ···
  18. 58.
    0
    ısa süreli bir sessizlik, saralı gibi verilen birkaç nefes, ve bir lavabonun açılmasına benzeyen garip ses. Tiksinti ve nefretle yüzünü buruşturan sarışın çocuğun kulağına ulaşan ve geçen her saniye uzaklaşan adım seslerinin ardından, hüngür hüngür ağlayarak sarsılmaya başladı küçük beden. Bu kadarı çok fazla gelmişti ve artık bunu kaldıramazdı. Güvendiği, umudunu bağladığı, her daim bir titan gibi gördüğü adam, mevki uğruna bir canın alınmasına müsade etmişti. O bir otorite değil miydi? Doğru olanı yapıp her şeyi düzelten de o olmayacak mıydı? Hak ve adaletin mutlak temsilcisi, savunmasız bir yetimi hayal kırıklığına uğratmıştı.
    ···
  19. 57.
    0
    Kısa süreli sessizlik, şiddetli bir gök gürlemesiyle delinmiş ve diğer ses, Felis'in yumruklarını sıkıp, titreme sebeplerine hiddeti de eklemesine neden olan kadın sesi konuşmuştu.

    "Küstahlığı beni deliye çevirdi! Onu öldürmek istememiştim ama beni o k-"

    "Yeter! Sinirlerin yüzünden ölen üçüncü çocuk bu! Üç! Hala bu çatı altında barınmana izin vermemi beklemiyorsun, öyle değil mi?"

    "Kapa o lanet çeneni. Bu mevkiye kimin sayesinde, nereden geldiğini unutma Lucas! Babamın tek sözüyle ayyaş ve keşlerin yerlerde yuvarlandığı yuvana döndürürüm seni!"

    "Polis bunu duyarsa seni baban bile kurtaramaz."

    "Sen beni tehdit mi ediyorsun?

    "Çocukların nasıl etkileneceğini düşünmüyor musun!?"

    "Simdi de yetim aşığı mı oldun?"

    "Saçmalamayı kes, bunu kast etmediğimi biliyorsun. Eğer biri bile gördüklerini anlatırsa-"

    "Felis denen p** dışında kimse görmedi. Onu da susturmanın bi yolunu bulmak çok zor olmasa gerek."

    "Diğerleri burada olmadığı için şanslısın. Şimdi yürü, bedenden kurtulmalıyız. Vali bunu da duyarsa, bu sefer affedilmeyiz."
    ···
  20. 56.
    0
    Bir anahtarın dönme sesi, pencereyi döven damlaların sesine karıştı, ardındansa küçük bir gıcırtı ve iki insana ait olduğu aşikâr olan ayak sesleri, neredeyse boş olan odada yankılandı. Felis donakalıp nefesini tuttuğundaysa, kısa süreli sessizlik sona ermiş, kalın erkek sesi konuşmuştu.

    "Bu kaçıncı?"
    ···