-
1.
+3kısa hikayem, okumak isteyen panpalarımla paylaşıyorum
Rivendell Yetimhanesi, 2055
Gündoğumu
Kahverengi gözlerin önüne düşen sapsarı taneler, lanetlenmiş oksijeni ciğerlere yollamayı reddeden soluk borusu. Hayatın acı kısmını gerekenden erken görmüş bir bedenin kendini koruma içgüdüsü müydü bu? Gözlerinin önünde asılı duran gerçeği inatla reddederek, sanal bir mutluluk yaratmak mümkün müydü? Peki ya elleri? Kağıt beyazı bir renkte olmaları ve her daim kış kadar soğuk olması, Dünya denen Cehennem'de kavrulmaktan korktuğunu mu gösterirdi? Peki ya boğazı? inatla yutmayı reddedip, yemeye çalıştığı bulamacın her damlasını ittiren bademcikleri, bu Dünya'nın yasaklı nimetlerini red mi ediyordu? Küçük bir şangırtıyla tabağına düşen kaşık, gözlerini açabilmesi için yeterli değildi.
edit: biliyorum amk aranızda okumayı sevenler var, türü fantastik bu hikayemin, akıcı olacak yani. bi ay giblenmesin yine parça parça yazıcam buraya, sizden başka paylaşacağım kimse yok çünkü. -
2.
+1"Felis, yanıyorsun."
Sesin sahibini idrak etme çabası içinde, cayır cayır yanan başı sola döndü ve kemikli parmakların soğuk dokunuşunu hissetti. ilkbaharın ilk gününde olduğunun bilincindeki bir kuş sürüsünün melodik şakıması misali tatlı ses tonu, bedenini kamçılayarak gözlerini açmasını sağladı.
"Claire, nasılsın?" -
3.
+1Simsiyah, boncuk misali gözlerin üzerindeki tatlı kahküle, küt ve açık kahverengi saçlara sahip olan, kendisinden bir yaş küçük arkadaşıydı bu. Güzel yüzünde, bilgisizliğin ve tecrübesizliğin getirdiği bir endişe vardı. Sarışın çocuğun yüzüne oturtmuş olduğu yapmacık gülümsemeyi yutmamıştı.
"Alnın çok sıcak, çürüklerin kötü durumda. Doktora gitmeliyiz."
Aniden ayağa sıçrayıp, şaşırarak gerileyen kıza, son derece enerjik bir biçimde bakmasının sebebi aşikardı.
"Ben iyiyim, endişelenme! Sadece biraz temiz havaya ihtiyacım var. Benimle gelir misin?" -
4.
+1up up up up up up
-
5.
+1up up up up up up
-
6.
+1Dudağının kenarında beliren tatlı bir gülümseme. Az önce gözlerinin önünde gerçekleşen tiyatro sahnesiyle sarmalanmış beyaz yalana kanan kızın yüzündeydi bu ifade. Kızın kalktığını gören Felis ise olabildiğince neşeli olmaya çalışarak, dışarıya giden yolu adımladı. Kızın görmediği her saniye, hastalığının zaptedilemez saldırısına uğruyor, acıyla buruşan yüzünü saklamak için başka tarafa bakıyordu. Dostlarını bu gibi bir sebepten de olsa üzmek, arzuladığı son şeydi.
-
7.
+1açık havaya ulaştığında, iliklerini donduran ılık bir rüzgar esti. titremesini engelleyerek geride kalmış olan claire'le göz göze gelmek için, palyaçovari bir sıçramayla ardını döndü. küçük bir kahkahanın eşliğinde endişesi silinen kız "hadi gel! çağrısına uyarak, adımlarını ormana yöneltmiş olan çocuğu takip etti. felis ise hızlı yürüyordu, istemdışı kasılmalar yaşayan vücudunu claire'in idrak yolundan uzak tutmalıydı. kız ise birlikte yürümeleri için koşarak ona yetişmişti.
-
8.
+1"Yukarı bak!"
Bakışlarını kaldıran kızın nefesini içine çekmesi, olta atmış olan Felis'in şanslı olduğunun kanıtıydı. O da kızı taklit ederek yukarı baktığında, doğan Güneş'in serptiği ışınların oluşturduğu muhteşem görüntüye şahit oldu. Ağaçların Güneşe dönük tarafları, gün ışığıyla birleşerek bir renk cümbüşü oluşturmuştu, sararmış yaprakların rüzgara kapılıp ağır ağır düşmesi ise bir altın yağmurunu andırıyordu. -
9.
+1Yavaşladı, ezberlenmiş adımları onu bildik patikaya sürüklediğinde gittiği yön hakkında bir şüphesi yoktu. Kızın işaret parmağıyla gösterdiği yerlere bakıyor, onun dikkatini ağaçların altından, morarmış dudaklarından uzak tutuyordu. Neyse ki, gökyüzünü izledikleri beş dakikalık bir yürüyüşün ardından kayalarına ulaşmışlardı. Felis çevik bir hareketle ilk tırmanan oldu.
"Elini uzat." -
10.
0up up up up up up
-
11.
0up up up up up up
-
12.
0up up up up up up
-
13.
+1panpalarım hazır yazılı zaten, parça parça paylaşıyorum okuyalım beraberce diye, sonda yorumları alayım diye.
-
14.
+1Güvendiği sağ eliyle kalın bir dalı, sol eliyle ise kızın parmaklarını kavradı. Zarif bir tırmanışın ardından ikisi de, hem nefret edip hem sevdikleri yetimhaneye sırtlarını dönmüşlerdi, tam karşılarındaki manzaraysa görülmeye değerdi. Dipsiz bir uçurumun ardındaki kızıl ufuk çizgisiyle harmanlanan, sivrilmiş taşları bıkmadan döven dalgaların sesi ve son noktayı koyan toprak kokusu her insanın aklını Dünya'dan uzaklaştırırdı. Emelleri de bu değil miydi?
-
15.
0"Toprak kokusunu alabiliyor musun?"
"Dün gece yağan yağmur yüzünden. Çok güzel ama hiçbir şeye benzemiyor. Farklı. -
16.
+1Felis bu söz üzerine başını çevirip kıza baktı. Güneşi onun gözlerinden izlemek farklıydı, adını koyamadığı bir haz alıyordu, lakin birkaç saniyenin ardından gözlerini kaçırdı. Onunla burada gözgöze gelme fikrine cesaret edememişti. Sert taşın üstünde rahat etmeye çalışırken, cebinde hissettiği ağırlığı anlamlandıramadı, kafasına dank ettiğinde ise kızı buraya sürüklemesini hatırladı.
"Sana bir sürprizim var, gözlerini kapa." -
17.
+1"Ne sürprizi?!"
"Hadi amaa."
Gülümseyerek gözlerini kapayan kızın, hiçbir şey görmediğinden emin olduktan sonra elini cebine attı, kıvırıp koymuş olduğu siyah kaplı bir defter çıkardı.
"işte."
"O da- Ah! Felis! Sana inanamıyorum! Ellerinden almışsın!"
Ağzı hafifçe açık kalmış olan kızın haline gülümseyerek işin gerçeğini izah etti.
"Aslına bakarsan çaldım. Tıpkı senden çaldıkları gibi.
Kız bir şey söylemedi, bir süre sadece deftere bakınmakla yetindi. Annesinin günlüğüydü bu, ondan kalan tek hatıra, sıcak parmaklarının geçmişte bir gün, bu sayfalar üzerinde kaydığının işareti, yaşadığının tek kanıtı. Yetimhanenin güçlüleri sayılabilecek zorbaların zorla aldığı binlerce şeyden yalnızca bir tanesiydi. -
18.
+1"Hayır, onu çalmadın. Sadece bana ait olanı geri aldın."
"Ben de öyle düşündüm, ve durumu eşitlemek için bunu da aldım."
Elini cebine daldırarak çıkardığı zippoyu kıza gösterdi.
"Neden yaptığımdan emin değilim, ama adil olacağını düşündüm."
"Felis, onlardan bir farkın kalmamış olur. Onlar gibi olmak istemiyoruz, öyle değil mi?"
Derin bir iç çekti sarışın çocuk. içindeki sesi dinlediğini düşünüyordu, ama bu klagib bir içgüdü değildi. içinde gerçekten bir ses duyduğunu sanmış ve gözüne kestirdiği ilk değerli şeyi almıştı. -
19.
0"Haklısın. Bu tekrarlanmamalı. Muhtemelen başkasından çalmışlardır, sahibini bulmaya çalışırım."
"Sen çok iyi birisin, çok teşekkür ederim!"
Kızın kollarını sırtında, sıcaklığını vücudunda hissettiğinde midesi ters takla attı. Çekingence sarılıp ayrıldılar.
"Şimdi gitmeliyim, günbatımına kadar burada olacak mısın?"
"Evet Claire, burada olacağım.
"Pekala, Güneş'i bensiz batırma.
Felis sadece gülümsedi, sonra kızın kayadan inmesine yardım edip gidişini izledi. Masum kahverengi gözleri, onun gerçekten gidişini izlediğinin farkında değildi. -
20.
0up up up up up up up