+10
-9
sene 1943. dedem henüz 20lik çıtırken mahalleye açılan butik&iç giyim mağazasından türkiye'ye yeni yeni ithal edilen yepisyeni victoria's secret marka kırmızı bir tanga alıyor. tabi o zamanlar tanga&g string populer olmadığı ve insanlar tarafından ayıplanmadığı için pazar filesine koyuyor, apar topar eve geliyor. tangasını giyer giymez ayna karşısında taş gibi diri bedenini ve ağdalı bacaklarını seyr-ü sefaya dalıyor. bu sırada milli şefe bağlı kolluk kuvvetleri cılavuz/kars köy enstitüsünde öğretmenlik yapan dedemin çalışırken tanga giyemeyeceğini ve eşcinsel kimliğiyle çalışamayacağını deklare edip, dedemi tangasıyla birlikte tutukluyor. dedem çok sevdiği köy enstitüsü görevini canından çok sevdiği ve namusu gibi koruduğu kırmızı tangası yüzünden yapamıyor. aradan yıllar geçiyor, dedem kırmızı tanga sevdasından vazgeçmiyor. evleniyor, çocuk yapıyor ama hala kırmızı tanga içinde bir ukte kalıyor.
yıllar sonra babamın askerlik çağı gelip çatıyor. dedem, babamın asker valizine yıllar önce aldığı kırmızı tangayı iliştiriyor ve davuz zurna eşliğinde, vatana kurban olsun diye babamı kınalayarak askere gönderiyor. bolu dağ komando okuluna teslim olurken kırmızı tanga davası tekrardan ortaya çıkıyor. babamın valizinde arama yapan askerler, dedemin manevi değeri yüksek kırmızı tangasını yakalıyor ve babama pembe tezkere verip askerlikten ihraç ediyorlar. babam o günden sonra homofobiklerin düşmanı, kırmızı tanga dostu oluyor. kırmızı tangayla yatıyor, kırmızı tangayla kalkıyor. evimize kırmızı tanga köşesi yaptırıyor ve her gece yatmadan önce kırmızı tanga önünde 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuyor.
bu ritüel ben okula başlayana kadar devam ediyor. ben ilkokula başladığım gün, babam kırmızı tangayı beslenme çantama koyuyor ve beni sıkı sıkı tembihliyor: "oğlum sakın bu kırmızı tangayı ulu orta çıkarıp gösterme." ve ekliyor: "bu senin için bez parçası gibi görünse de, aslında bir başkaldırının, direnişin, muallakliğin bayrağıdır. bu bayrağı ileri taşıma sırası sende!!!" çocuk aklımla "tamam baba" diyorum. okula gidiyorum, beslenme saatinde beslenme çantamı açıyorum. bu sırada ilkokul öğretmenim temizlik kontrolü yapıyor ve benim kırmızı tangam yakalanıyor.
o günden sonra ben de kırmızı tanga direnişine katılıyorum. çarşıda, pazarda nerede olursa olsun kırmızı tangamla geziyorum. ve insanların rahatsız edici bakışlarından tiksiniyorum.
söyleyin beyler, ben manevi değerlerime ve geleneklerime sahip çıkmaktan başka ne yapıyorum? dedemin mirasına sahip çıkmak suç mu?
Tümünü Göster