yeni tanıştığım bir kızla

sevgilisi de yanındaydı.. Nasıl olur dedim, bu bir intikamdı dedi. Sonra ben tam kapıyı kapatacakken ayağını kapıya koydu sevgilisi ve kapı sesli olarak geri döndü. Sonra içeri kaçtım hızlıca ama kız deli gibi gülüyordu. Kaçacak yerim olmadığı için ağlamaya başladım içeride. sevgilisi yavaş yavaş içeri giriyordu. hani aksiyon filmlerinde kötü adamlar yavaşça yürür ya öyleydi. çok korktum.. sonra kız içeri girip kapıyı kapattı. bir de sigara yaktı. sevgilisi beni tam banyoya girip saklanacakken yakaladı. korkudan "yapma abi" demişim, "ne abisi lan ananı giberim senin" dedi. "hem ben huur çocuğu değilim çünkü kardeş değiliz dedi". çok korktum... ağlıyorum ama nasıl ağlıyorum elimle omzunu tuttum. vallahi bişe yapmadık abi geldi zaten 10 dk sonra gitti. ne söylemişse sana yalan söylemiş dedim. kes lan ağzını giberim amcık ağızlı dedi. beni ensemden tutarak havaya kaldırdı ve kızın yanına zütürüp yere attı. normalde ayakta durabilirdim ama ayağım kaydı çünkü yer ıslak ve soğuktu. kız tam sigara içindeyken güldüğü için öksürmeye başladı. bacak bacak üstüne atmış beni izliyordu gülerek. sonra ben yerdeyken sevgilisi yavaşça kemerini çözmeye başladı. beni ağlamalar daha bir derinleşti çünkü emindim beni mi gibecekti ki yani oha imkanı yoktu. kız " bunu konuşmamıştık ne yapıyorsun sen" dedi. çocuk da "ben hapishanede yüzlerce kez tecavüze uğradım, o yüzden artık kız erkek ayırımı yok gözümde, bunu da çok pis gibesim var ve gibicem de" dedi... o an durumun ciddi olduğunu anladım. kulaklarımı ağzımı kapatıyorum ayağa kalkmaya çalışıyorum beni güçlü kollarıyla itiyor tekrar zütümün üstüne yere düşmeme sebebiyet veriyordu. derken 1-2 dakika sonra kemerini söküp 2 tur sallayarak fırlattı, kemer kızın yanından geçti. kız sigarasını bitirip ikinciyi yaktı. bu anı görmek istemiyorum dedi. çocuk " içeri gir" dedi. ne halin varsa gör be hayvan diyerek kız da içeri girdi. ama ben nasıl ağlıyorum ya çaresizlikten, 2-3 kez çığlık attım yardım edin diye hiçkimse duymadı. alt kat ve üst kat zaten hep boştu. kaldığım apartmanda zaten 2 kat doluydu o da en alttaki 2 kat ben iste 8.kattaydım... çocuk pantolonun düğmesini de açtı, ben yapamaz, korkutmaya çalışıyor diye düşünürken iki parmak hareketiyle donunun bacağıyla arasından gibini çıkarttı. belli ki donunu çıkarmayı sevmiyordu... ben bir anda yabancı bir gible karşılaşınca ve durumun ciddiyetini anlayınca ağlamaktan nefes alamaz hale geldim. bir anlık boşluğundan yararlanıp ayağa kalktım hızlıca, 2 adım attım kı arkamdan sertçe itti, masaya çarptım. cama çıkıp bağıracaktım o anda o karar benim için kurtuluş olacaktı biliyorum ama masadan daha kalkamadan belimden itekleyerek beni masaya domalttı. altımda da beli lastikli eşofman olduğu için şanssızdım. çocukken çok kabızlık çektiğim için de züt deliğim biraz genişti. eşofmanımı tutup bi eliyle aşağı doğru çekti ve eşofmanımı serttçe tuttuğu için donumu da aynı anda indirmiş oldu. bir anda yannanını koydu zütüme ki ne kadar sertti anlatamam. ben bu kadar hazır bir yannan beklemiyordum. bir anda hızlıca iteledi. başı züt deliğimi zorladı ama içine girmedi. ben ellerimle vurmaya çalışıyorum ama nasıl bastırıyorsa artık belimden kalkmanın imkanı yoktu. ikinci kez beliyle itekleyince resmen hepsi birden içime girdi. masadan başımı kaldıramadım... hızlandıkça hızlandı hızlandıkça hızlandı. artık kanamaya başlamış gibi hissettim zaten adam da geldi sırtıma. resmen ateş gibiydi dölü. en sonunda gözümü açtım kız da yanındaydı bana bakıyordu... siz siz olun böyle işlere soyunmayın panpalar. artık bir eşcinselim... :(

internette tanışmıştım onunla. çok fazla konuşmadık. sadece bir iki kez nasılsın iyi misin. daha sonra bir gün "hey" yazdım. karşılığını aldım. konuşmamız uzun uzadıya gitti. profiline baktım ve banio süpermarket yazıyordu.
"un... daki banio mu bu?"
"evet. ne oldu ki?"
"bende orada oturuyorum."
"hadi ya. neresinde?"

uzadı gitti konuşma. birbirimize videolar, fotoğraflar, karikatürler yollayalım derken, söz döndü dolaştı müziklere geldi.
"ben bülent ortaçgil'i çok seviyorum" dedi
"bende bayılırım. en sevdiğim ise teoman'la birlikte söyledikleri eylül akşamıdır" diye cevapladım
bir kaç parça yolladık, filan derken o gece erkenden yatması gerektiğini, yarın yapı markete sabahtan gideceğini söyledi. olur, dedim.
"iyi uykular. tatlı rüyalar"
içimde nasıl bir heyecan var. nasıl da titremeye başladı bacaklarım. fotoğraflarını gördüğüm kadarıyla (eğer feyk olmazsa) kız şahane bir şey; uzun, düz platin sarısı saçları -sonradan boyatma olsa da güzel-, zayıf ya da atletik vücudu, badisinin altından çok belli olmasa da ne büyük ne küçük göğüsleri ve ince elleri... neyse sabaha kadar bende yerimde duramadım. bir an önce öbür gün olsun da konuşsak diye düşünüp durdum.

... ertesi gün

"slm" yazdı
"canın mı sıkkın?" diye sordum ona. çünkü "yazık çok yazık... " yazmıştı iletisine. onu okuyup, okumadığını bilmiyorum ama
"çok mu belli oluyor?" diye sordu
"sanırım bir tek seni hissettim. belki de bir sürü vardır burada... "
"Neden ben?" -kızların bilindik o saçma soruları-
"bilmem belki de bir tek sana dikkat ediyorumdur."
"teşekkür ederim... biliyor musun sana yazarken bir yandan da arkadaşa telefonda ağlıyordum."
"anlat için rahatlar."
"öyle ama... "
"neyse bak ne soracağım sana?"
"sen neden gelmedin bugün?"
"gel demedin ki? sıkmak istemedim bende"
"anladım ama gelseydin keşke"
"yarın yemek aranı söyle sana yumurtalı ekmek getireyim."
"ahahah çok düşüncelisin ama hayır demem"
"eee kaçta?"
"şöyle yapalım. pazar günü izinli misin?"
"evet ne oldu ki?"
"pazartesi buluşalım istersen?" o anda sabaha kadar gözüme uyku sokmayan kızın bana çıkma teklifi etmesi karşısında saçmalamamak için şiir kitabı aldım elime. bunu neden yaptım,bir tür özellik.
"o zaman yumurtalı ekmeğin yanında bir de çay kazanırsın... "
"ahaha delisin sen ya. olur kazanırım tabi."

bazen böyle hızlı hızlı konuşur kızlar, sonra bir anda yok olurlar. bir tek ulaşım için telefon kalır geriye, bende onu almak için ne söylesem diye düşünürken;
"sana bir sürprizim daha var" dedim
"ne?"
"sipariş telefonu: 05... 9"
":) kaydettim"

ardından telefonuma "selam ben bir yumurtalı ekmek bir de çay isteyecektim" diye mesaj gelir,
"bu saatte sadece rakı servisimiz var efendim" diye yazar yollarım
"yanında balık ve meze varsa kabul"
"ben sazan var"

neyse o gece herşeyi ayarlamış ayrılmıştık. telefonlarımız elimizde, gece yarısını az bir zaman geçesiye kadar mesajlaştık.

gerisini duymak isteyen varsa yazsın