/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +2
    Eğer görünüyorsa, görseli buldum bana ait değildir.

    Mount & Blade Warband oyunumun hikayesini anlatacağım. Yazı hazır, birer dakika arayla bölüm bölüm atıyorum, ilk uzun hikayem. Yorumarı bekliyorum. hikaye sonunda bir açıklama daha olacak.
    ···
  2. 2.
    +2
    Kalradya’da yaşam herkes için zor, insanları acımasızdır. Bunu anlamam fazla uzun sürmedi. Her şey avcı olan babamın kaçak etlerini kesmek için Praven’e gittiğimde başladı. Gece yarısı şehre girdiğimde bir arbedenin içinde kaldım. Kim vurduya gitmeden bir vatandaş beni çekip evine zütürdü ve asıl olaya hazır olmamı istedi. Ben daha derdimi anlatamadan olaylar yeniden patlak verdi. Birçok taraf birbirini kesiyor ve bunu her gün insanların dolaştığı sokaklarda yapıyorlardı. Şehrin taşaklı abilerinin de içinde olduğunu anladığım olaydan sonra beni evine çekip olayların içine atan herif para karşılığı bir rehine kurtarma operasyonuna gitmemi teklif etti. Kabul etmeyince de yetkililere ihbar edeceğini söyleyerek şantaj yaptı. Kabul etmek zorunda kaldım. Ah zavallı Praven nasıl insanlara kaldın…
    ···
  3. 3.
    +2
    Bu şerefsizin bir arkadaşının çocuğu olan rehineyi kurtardım ve bir daha yüzünü görmemek istediğimi söyledim. Birkaç gün olayların yatışmasını beklerken bu şerefsizin tecavüzden, Svadya’ya ve insanlarına ihanetten kellesinin alındığını duydum. Bir an önce bu kokuşmuş şehirden gitmeliydim.
    Praven’de kaldığım kısa süre boyunca Kalradya’nın ne kadar berbat bir yer olduğunu daha iyi öğrendim. Ülkenin soyluları önüne gelen köyü yağmalayan, sömürecek toprak isteyip duran, taraf değiştirmekten hiç çekinmeyen şeref yoksunu kişiler, hükümdarları ise bu problemleri sallamayan ziyafetten ziyafete koşan kendilerine çok güvenen kibirli kişilerdi. Ah zavallı Kalradya seni öldürüyorlar…
    ···
  4. 4.
    +2
    Bütün saygıdeğer hükümdarların bile kıç büyüttükleri o tahtlarına tartışılır olaylar sonunda oturduklarını öğrendiğim gün hayatımın anldıbını bulduğuma karar verdim. Artık bu böyle devam edemezdi, Kalradya’nın yağma ve talanına ne katılacağım nede seyirci kalacağım. Kalradya’nın silkelenmeye ihtiyacı var. Nihai hedefim Kalradya’nın damarlarının temizlenmesi ve kadim günlerde ki gibi tek çatı altında toplanmasıdır! Bunu yapmanın yolu ise Kalradya’nın yanıp küllerinden geri doğmasıdır. Ve hepten kaos planımı başlattım…
    ···
  5. 5.
    +2
    Büyük oyun için önce tanınmam ve para gerekiyordu. Bir süre turnuvadan turnuvaya soyluları bayıltarak yenilmez olmadıklarını gösterdim. Ziyafetlerine davet edilerek onlara (ve leydilerine) neler yapabileceğimi gösterdim. Sevilen ve tanınan biri olmuştum. Kendimi idare edecek kadarda param vardı ama yetmezdi, ticarete atıldım. Kazancım biraz daha iyiydi, ama güvenliğime odaklanmaktan etrafı gözlemleyemiyordum. Yüklerimiz boşalır, ceplerimiz ve midelerimiz dolarken kaç köy yağmalanmış, kaç çiftçi katledilmişti… Bazı şeyleri anlamalıydım, eğer amacıma ulaşmak istiyorsam yok etmeyi amaçladığım kaosu beslemeli büyütmeliydim. Belli bir tarafa değil kaosa hizmet ediyordum, farklı zamanlarda farklı renkler altında casusluklar, iftiralar ve soylu pisliklerini takip ederek kervanlara saldırdım ortam gerildi şanslıysam savaşlar ilan edildi. Bunlar olurken kasalarımda doluyordu, önemli şehirlerden başlayarak yatırımlar yaptım, işler kuruldu ve her şehirde bir imalathanem vardı. Savaş her şeyi alırken ben kar edenlerdendim. Paralı askerlik yaptığım zamanlar yağmalayabildiğim kadar köy yağmaladım, Kalradya’nın yarısı benden nefret ediyor ama korkuyorlardı. Bu zavallı sancaksız asker soyluların rahatını bozulmuştu, para kazanamıyor, öfkeyle hatalar yapıyorlardı. Ele geçirdiğim soyluları serbest bırakıyordum çevrelerinde aşağılanıyor ama karşılaştığımızda ağzımın içine bakıyorlardı. En çok parayı bu zamanlarda biriktirmiştim, artık geleneksel birliklerin yanında haydutlar, çapulcular, Kiralık Kılıçlar, Atlı Paralı Askerler, Kelleci Reisleri ve acımasız Kılıç Kardeşleri yanımda savaşıyorlardı. Etrafta ne kadar bayraksız bin varsa grubumdaydı. Hükümdarlar tarafından sevilmeyen ama aranan biri olmuştum…
    ···
  6. 6.
    +2
    Planımın ilk aşamasını Svadya’nın taht talibini bularak başlattım. Suno Leydisi Isolla. Bundan sonra Nordlar, Veagirler, Rodoklar, Kergitler ve Sarranidler olarak teker teker tüm taht talipleri o çok arzuladıkları tahtlarına geçtiler, ziyafetlerine başladılar, kendilerinden öncekilerden pekte farklı olmadıklarını biliyordum. Fark etmedikleri şeyse ülkelerinin perişan olduğu, toprakların el değiştirdiği, köylerin talan edilmiş halde kaldıklarıydı. En önemlisi de hiçbir taht sağlam değildi ama zafer sarhoşları bundan ne anlar! Lordlar yörüngesinden çıkmış bir asteroid gibi Kalradya’nın farklı yerlerine, eski düşmanlarının kucaklarına gittiler, yeminini bozmayan çok az kişi kalmıştı, ama bu asteroid hala hareket ediyor ve hızla Kalradya’ya yaklaşıyordu. Ah zavallı Kalradya…
    ···
  7. 7.
    +2
    Bu aşamada soyluların ne kadar bencil ve alçak olduklarını bir kez daha anladım, sefer başlatan güçlü mareşaller onları izleyen komutanlara bir kere dönüp bakmadan tarafımıza geçebilecek kadar güvenilmezdirler. Sadece bazı soylular vadedilen toprakları, meşrutiyet iddialarını ve dünya barışı yalanını (en azından şimdilik) kabul etmeyerek hükümdarlarına olan yeminlerini bozmayacak kadar cesur ve onurlular ve onlarda zindanlarımızda çürümeye mahküm edildiler, çünkü Kalradya’yı değiştirmek için kaos lazım, şerefsizler meydanlarda, şerefliler zindanlarda...
    Öyle lorldar gördüm üstünde zırhı yok, öyle zırhlar gördüm içinde lord yok… [Oyunumda Emir Ulquis’in nedense üstü çıplak…]
    ···
  8. 8.
    +2
    Bu aşamada Sarranid tarafında kalarak incili Arwa’nın mareşalliğini yapıyorum. Planımın ikinci aşamasına geçebiliriz. Kalradya’yı sahte bayrak altında birleştirmek. incili Arwa’nın en güvendiği komutan olarak hareket eden her şeye savaş açıyorum. Kalradya oyununda ilk elenen Nordlar oldu. Başka kıtadan gelen barbar ve istilacı bir toplumdu, biz onları soğuk denizde boğarken onlar Sarranid topraklarına sızıp birkaç kalemizi almayı başarmışlardı ama sıcak kuma ayak basmamış aptal nordların çoğu şu an Sarranid kumlarında kavrulmuş halde tak böceklerine yem oluyor. Hayatta kalanlarda tahta barakalarından yaptıkları kayıklarla denizi aşmak üzere gittiler, Ah zavallı Lethwin… Tacını turuncu kafasından alıp kızıl ateşin içinde eritip askerlerime dinar olarak saçtım. Söylenenlere göre Svadyalılar’ın tarafına geçmiş.
    ···
  9. 9.
    +2
    Nordlar’dan kalan yere yerleşeceklerini sanan kartopu çocuğu Veagirler elenen ikinci ülke oldu. Bira imalathaneme haciz koydukları için ilk düşen şehirleri Khudan oldu ve burası uzun bir süre ana karargahım olacaktı. bin Valdym’in yanına oturdum, tacının çıkardım, alnından öptüm ve Deshavi’nin oku henüz sıcak olan öpücüğümü delerek Valdym’i mıhladı. Yıkılan Khudan duvarları donmuş Veagir Şövalyeleriyle onarıldı.
    ···
  10. 10.
    +2
    Bu oyunda Svadyalıların hakkını vermek gerek düşündüğümden fazla dayandılar, Isollo ordularını komuta etmeyi biliyor. Praven’in ikinci kuşatması tam bir felaketti, ordumda ki haydutlar dışında elit askerlerimin de büyük bir kısmını kaybettim. Bu aşamada Kalradya öyle bir yer haline gelmişti ki ordularda her milletten asker bulunuyordu. Muharebelerde yedi cihan orduları birbirine giriyor aynı köyden kardeşler birbirlerini kesiyorlardı. Amacım her ne kadar bunu engellemek olsa da bu aşamada yapılması gereken bir fedakarlık, kalede kalan son Sarranid okçusunun sarı gömleğini deşerken aklımdan bunlar geçiyordu. Karar vermiştim Sarranid çöllerinde büyümüş eli kılıç tutan ne kadar adam varsa yanıma alacaktım. Çöllere sürdüm ve toplayabildiğim bütün Sarranid çocularını topladım yetiştirdim. Ordumda Sarranid Memlükleri ve paralı askerler dışında kimse yoktu ve olmayacaktı, grubun morali ve onurumuz için böylesi daha iyiydi. Svadya tüm topraklarını kaybetmesine rağmen savaşı tüm haritaya yaydı, kökleri bir türlü kazınmıyordu zaman zaman başı boş gezinen Svadya lordları yakalanıp zindanlara atıldı ama her seferinde varlıklarını sürdürmeyi başardılar.
    ···
  11. 11.
    +2
    Sıra orman çocukları Rodoklarda. Rodoklar sarı kapşonlarıyla çelik uçlu oklarımızı durdurabileceklerini sanıyorlar çok yazık. Biz Rodok ülkesini terk ederken bütün sarı kapşonlar kırmzıya boyanmıştı… O kadar çabuk biten vuruşmalar oldu ki utançtan hala parıldayan kılıçlarını cesetlere saplayıp çarpışmış görünmeye çalışan adamlar gördüm.
    ···
  12. 12.
    +2
    Kalradya’nın büyük bölümü sözde incili Arwa’nın hakimiyetinde kalan küçük alanda ise Kergitler vardı. Bir Sarranid Memlüğü gibi olmasa da Kergit atlılarıda hafife alınmayacak düşmanlardır ama Düştüm Han ve zavallı lordların altında harcandılar. Kergit ülkesi artık Sarranidlerin bozkır ilçesi olmuştu. düştüm hansa galiba topuklarını kıçına vura vura bu diyarı terketti.
    ···
  13. 13.
    +2
    Şu lanet Svadyalı gerillalar olmasa büyük planın ikinci adımı çoktan tamamlanmıştı. Etrafta o kadar çok garnizonsuz kale vardı ki tek kişi gelen Svadyalı lordlar bu boş kalelere bayraklarını dikip dikip kaçıyorlardı. Çözümü her kaleye küçük birlikler bırakarak buldum artık yaklaşmaya zütleri yemiyordu. Kılıç Bacılarının (Kılıç Kardeş) koruduğu kaleye yaklaşanların çükleri ellerine veriliyordu. Kelleci Reislerinin nöbetine denk gelenler hanlarda genç zenci köle efendilerine satılıyorlardı. Etrafta kesecek büyük bir birlik kalmayınca moraller düşüyor ve firarlar oluyordu, geceleri kılıçlarımızın kan için uğuldadığını duyabiliyorduk. Firarları engellemek için morali bozuk adamlar tabiki de Khudan’a ana karargahıma sürüldüler, Khudan bir süre sonra Kalradya’nın etten duvarına dönüşecekti.
    Son aşamadan başlamadan önce gereken şey Svadya’nın ve Isollo’nun tarih olması…
    ···
  14. 14.
    +2
    Şimdilik buraya kadar. Oyun devam ederken yazmak isterdim ama başlayalı uzun zaman olmuştu. Detaylar gitti.
    Bundan sonrası Sarranidler'e karşı ayaklanıp kendi krallığımın kurulması ve Kalradya'nın fethi olacak. Yazıyı oyunla paralel yazıp başka bir gün başka entryde koyacam. Yorumları bekliyorum.
    ···