+3
-2
Sabah gene belimin ağrımasıyla uyandım. Hapishane yatakları gerçekten iğrenç. Ama bugün hayata sövmeden uyandım. Yeni hayat dediğime de bakmayın, ben gene aynı ben. O gün de gene aynı kahvaltıyı yedim. Etrafıma bakındım, diğerleri bana bin gülüşü atarak bakıyordu. "Diğerleri". Evet onlar diğerleriydi. Bahsetmeyeceğim zaten önemsiz. Diğerlerinin aptal hareketlerini izlerken kapı açıldı."Deniz Ateş". Toparlamış olduğum eşyalarımı aldım. Yastığımın altındaki günlüğümü aldım. Merak etmeyin içinde ne olduğunu sonra anlatıcam. Diğerleriyle göz göze bile gelmeden çıktım. Telefonu cüzdanı anahtarı alıp yürümeye devam ettim. Büyük kapının önüne geldim. Kapılar benim için açıldı. Artık özgürdüm. Özgür? Kim özgür olabilir ki bu dünyada? Özgürlüğümüzü kendimiz belirleriz ama hiç birimiz özgür değiliz. Özgür olmamaya zorlandık çünkü.
Çantamı tek omzuma asıp yola koyuldum. Aklımdan geçen intikam planlarını beynimin en köşesine fırlattım. Ama sürekli gelip gene rahatsız ediyordu beni. Taksiye bindim ve 20 dakikalık yolun ardından sevgili rezil evime gelmiştim. Rezil diyorum ama içinde ben yaşadığım için rezil. Küçük olmasına rağmen güzel hayatlar sığabilirdi buraya. Beni çok seven Necmi amcaya haber vermeden girdim evime. Seven mi ? Kim sevsin ki beni? Bazıları için pgibopat, bazıları için bir kitapsever, bazıları için ise sadece bir tetikçi...