1. 1.
    +1
    ben hikayelerimi paylaşmam beyler ama içimden geldi sizinle eski, ilk hikayelerimden birini paylaşıcam. hikaye okumayı seviyorsunuz amk biliyorum. öyle çok heyecanlı, aksiyonu bol falan değil; ama muzip, dili eğlenceli bir hikaye sayılır. birkaç kişi başla derse, başlıcam. okuyan müptelası olacak eminim.
    ···
  1. 2.
    +1
    uplatmayın abi, hevesimi kaçırmayın. bir şey diyin. paylaşma derseniz paylaşmıcam.
    ···
  2. 3.
    +1
    beyler :/
    ···
  3. 4.
    0
    baslama ne olur
    ···
  4. 5.
    +1
    başlayayım lan :/
    ···
  5. 6.
    0
    severim hikayaleri..
    ···
  6. 7.
    +1
    başlıyorum?
    ···
  7. 8.
    0
    anlat panpa dinliyoz
    ···
  8. 9.
    0
    başla panpa güzelse toplaşır millet zaten. sen yardır
    ···
  9. 10.
    0
    kız deilsen başlama hiç
    ···
  10. 11.
    0
    beyler siz seçin hikayeyi üç seçenek vereyim:

    1. muzip, kısa eğlenceli.

    2. uzun hikaye, aşk, tutku, dram.

    3. yalnızlık.
    ···
  11. 12.
    0
    başlıyorum, hikayemizin adı limanda bir umut
    ···
  12. 13.
    0
    “A’biler, geçen gün, liman kapısında nöbetteyim. Hafta sonu, gelen giden çok az… Karşı yoldan bir kadın girişe doğru hırsla geldi. Kocaman şapkası, kocaman güneş gözlükleri var. Üzerinde pijama gibi bir elbise… Deli sandım.
    - Hop, nereye gidiyo’n lan, dedim.
    - Buranın yetkilisi kim? Şikâyete geldim şikâyete, dedi.
    Baktım konuşması düzgün; deli değil de zengin galiba, diye düşündüm. Sonra dedim ki, kendi kendime, ulan hep fakir deli olacak değil ya bu da zengin delidir.
    - Ne istiyorsun, dedim.
    - Şikâyet edeceğim. Yetkili yok mu, dedi.
    - Bugün buranın yetkilisi de patronu da çaycısı da benim, dedim. De bakim, neymiş şikâyetin?
    ···
  13. 14.
    0
    şimdi birader 3 numara zaten benim durumum 2 numara uzun diyosun sızarım illa anlatıcam diyosan 1 numaradan devam et
    ···
  14. 15.
    0
    gibişli sokuşlu tro lu falan değilse okumam ben
    ···
  15. 16.
    0
    1'i anlatıyorum. girişi yaptım, duruma göre devam ya da tamam dersiniz.
    ···
  16. 17.
    0
    Gözlüklerini çıkardı. Bir baktım Şenay D… Var ya şu ünlü şey… Neydi ki bu kadın? Eee, ünlü şey… Ünlü işte ya… Ünlü. Bana baktı, baktı:
    - Ben, şu karşıdaki (…) Tower’ın on altıncı katında oturuyorum. Dün akşamüzeri limandaki gemilerden birinin bacasından bir duman çıktı. Aman Allah’ım, kapkara bir şey. izmir’i dumana boğdu. Ev-Ka taraflarını, Karşıyaka’yı göremez oldum.
    - Eee, dedim.
    - Bakın, eee, diyorsunuz. Eee, demeyelim. Güzel izmir’imizi mahvediyorlar. izmir sevilesi bir yer. Koruyalım izmir’i, dedi.
    - Valla haklısın, dedim. Hani ben de şu karşıdaki (…) Tower’ın on altıncı katında, ne on altısı ikinci katında otursam ben de izmir’i severim. Bayılırım izmir’e. izmir gibi güzel yer var mı, o zaman. Ama ben şu karşıdaki işletme binasının kazan dairesinde yaşıyorum. Yirmi yedi aydır. Yirmi yedi ayın her günü izmir’den ayrı ayrı tiksindim.
    - Lütfen böyle demeyin, dedi, izmir hepimizin.
    - Tamam, dedim, tamam. Şikâyetini bak buraya yazıyorum. Bak, günlük raporuma yazdım. “Gemiler çok duman çıkarıyor, izmir’i kirletiyorlar, diye bir şikâyet alındı.” Ama ben sana bir şey diyeyim mi?
    Hakikaten işine yarayacak bir şey diyeceğimden emin, gözlerini gözlerime dikti:
    - Evet?
    - O, dün akşam, kapkara dumanıyla Güzel izmir’i zehirleyen geminin sahibi var ya…
    - Evet?
    - O da büyük ihtimalle şu karşıdaki (…) Tower’ın on yedinci on sekizinci katında falan oturuyordur. Yani, senden en fazla iki üç kat yukarıdadır. On altı kat aşağı inip benim gibi davarla muhatap olacağına, iki kat yukarı çıkıp armatör adamla muhabbet et. Yapmayın efendim, de. Şöyle entelektüel, böyle Güzel izmirli anlat derdini. Hem, bak hele, sen böyle on altı kat aşağı iner şikâyetini söylersin, ben seni dinlerim. Ama ben on sekiz kat yukarı çıkıp “sizden şikâyet var” dersem. Beni on sekizinci kattan sallandırırlar. işte o zaman tersten görürüm Güzel izmir’i.”
    ···
  17. 18.
    0
    okunmayacaksa devam etmicem beyler, boşuna harcamayayım hikayeyi. emek var işin içinde.
    ···
  18. 19.
    0
    Fahri anlattıkça, izmir Limanı işletme binasının kazan dairesinde yaşayan on dört adam, keyifleniyor, çay karıştırıyor, kahkaha atıyordu. Sanki intikamları alınmıştı. Rahatlıyorlardı. Burası, tek ve küçücük penceresinden içeriye liman ambarlarındaki bitlerin tembel tembel uçtuğu, yirmi beş otuz metrekarelik bir odaydı. On dört güvenlik görevlisi, yirmi yedi aydır ha çıktı ha çıkacak durumdaki tayinlerini bekliyorlardı. Ne memleketlerine dönebiliyor, ne adam gibi izmir’e yerleşebiliyorlardı.
    Ben ilk olarak Fahri ile tanıştım. Konak iskelesi’nin yanında bir kahvede oturmuş gelen geçeni izliyordum. Kalabalık bir akşamüstü… Bütün masalar doluydu. Uzun boylu, zayıf, gerçek yaşından hayli ihtiyar göründüğünü yaşını bilmeden de fark edebileceğiniz bir adam, karşıma dikildi:
    ···
  19. 20.
    0
    rezerv amk çabuk yaz ananı giberim
    ···