-
26.
0En üst kattaki dairesine vardığında dairesinin kapısının açık olduğunu gördü,
hemen içeri girdi, "Anne! iyi misin!" cevap yoktu. Duvardaki mermi izlerini
görünce paniğe kapıldı ve hemen bütün odalara bakmaya başladı,
gördüklerine inanamıyordu kendi odasına girdiğinde. Yerde yaklaşık bir kapı
büyüklüğünde yapışkan ölü bir şekilde yatıyordu. Annesi sırtını duvara
yaslamış bir şekilde elindeki silahı titreyerek tutmaya devam ediyor ve
Mercan'a bakıyordu. Hemen annesinin yanına gidip yanında diz çöktü, "Anne,
iyi misin?" kadın cevap vermiyordu. Yaralı mı diye kontrol etmek üzereyken
yerdeki kanı gördü, bir anda annesi yere doğru yığıldı. Mercan tam nabzını
kontrol etmek üzere eğilirken annesinin sırtındaki boşluğu gördü, o dev
yapışkan annesini ısırmıştı. Neredeyse kocaman bir parçayı söküp almıştı
kadının bedeninden. Ağlamaya başladı, "Anne, çok üzgünüm anne. Yanında
olmalıydım. Yanında olmalıydım" kadın cocuğuna son kez baktı ve ağzından
yalnızca iki kelime çıktı "Oğlum... Kurtul... " Mercan annesinin öldüğünü
görünce sinirden ağlamaya başladı ve annesini öldüren yapışkanın ölü
bedenine ağlayarak tekmeler atıyordu, "huur çocuğu ! Annemi... Aldın
benden !" çok geçmeden pencereden içeri bir yapışkan daldı ve Mercan'ın
üzerine atıldı -
27.
0Tam dişlerini Mercan'ın üzerine geçirmek üzereyken Mercan yerde
yuvarlanarak kurtuldu, ama o küçük odada kaçabileceği fazla bir yer yoktu.
Yerden doğru annesinin elindeki silahı aldı ve yapışkanı boynundan vurdu .
Yapışkan Mercan'ın üzerine doğru rahatsız edici sesler çıkararak düştü.
Yaklaşık beş saniye sonra aniden yapışkan büyük bir çığlık atarak dirildi ve
bütün gücüyle Mercan'ın gövdesine dişlerini sapladı, acı çekerek bağırıyordu
Mercan... "AAAAAAAH AAAAAAAAAAH" ...
... "AAAAAH", uyandığında kan ter içindeydi Mercan, kalkıp biraz su içti. Saatine
baktığında saatin tam dokuz olduğunu gördü ve okula geç kaldığını fark etti,
hızlıca kıyafetlerini giyip masasının üzerinden ders kitabını alıp koşar
adımlarla okula gitmeye başladı.."Bıktım artık bu kabuslardan, güzel bir uyku
çekmek istiyorum artık" diye hayıflanarak okula girdi, koridorlar bomboştu,
günün ilk dersi çoktan başlamıştı bile okulda. Hemen sınıfına girdi. -
28.
0"Çocuklar, kusura bakmayın geç kaldım. Bilirsiniz, bazen uykunun tadına
varılmıyor işte... " diyerek güldü öğrencilerine Mercan, "Bugünkü dersimizde
önceki konudan devam edeceğiz, Paraponera Clavata türünün yani yıllar önce
kendi hallerinde hayatlarına devam eden Mermi Karınca'larının anatomik
yapısının nasıl bu denli değiştiğini, hangi kimyasal reaksyonlara maruz
kaldığını öğrenmek için kısıtlı ekipmanlar ile yaptığımız çalışmalar hala bize
bir bilgi verecek kadar ilerleyemediği için ancak teoriler üzerinden
ilerleyebiliyoruz bu derste. Söyleyin bakalım şimdi, Mermi Karıncaları'nın
2014 yılında gerçekleşen savaşta kullanılan biyolojik silahlarla değişime
uğrayacağını ve bütün insanlığı tehdit edeceğini öne süren ünlü ingiliz Biyolog
kimdi ? Hatta bir önceki derste ona kimsenin inanmadığını anlatmıştım size,
"zavallı adam, bu kadar trajikomik bir ölümü hak etmiyordu" demiştim ?
Sınıfa bir sessizlik hakimdi, sınıfın açık penceresinden içeri giren sıcak esinti
bunaltıyordu öğrencileri. Kimileri kalemlerini ellerinde evirip çevirip dersin
bitme saatini bekliyor, kimileriyse rahatsız sıraların üzerinde uyumaya
çalışıyordu. Anlaşılan kimse Mercan'ın sorusunu önemsememişti... Birkaç yıl
önce uluslararası koloniye katılan Azeri asıllı Z4B1 kodlu ailenin çocuğu olan
Elmir adlı genç tam Mercan'ın sorusuna cevap vermek için elini kaldırdı ki kırk
dakikalık ders süresi sona erdi. -
29.
0— Aaah, hadi ama. Daha konuşmaya yeni başlamıştım, şansınıza küsün
çocuklar bir sonraki dersimiz ciksen dakika sürecek, şimdi gidebilirsiniz.
— Pardon, profesör ? Size bir soru sorabilir miyim?
— Biraz çabuk olman lazım Elmir, kahvaltıyı da kaçırmak istemiyorum.
— Geçen hafta bütün bunlar olmadan önce bizden yalnızca birkaç yaş küçük
olduğunuzu söylemiştiniz.
— Evet, haklısın söylemiştim.
— O zamanlarda gençler neler yapardı, yani... Anlarsınız işte, işler bu hale
gelmeden ve savaşmak zorunda kalmadan önce...
— Sizler de gençsiniz Elmir, önceki dünyada yaşayan insanlardan hiçbir
eksiğiniz yok, hatta bu kokuşmuş dünyayı daha güzel hale getirebilecek kadar
fazlanız var sizden önceki bilinçsiz nesillerden.
— Teşekkür ederim profesör, bu biraz içimi rahatlattı. Bazen bu mesele
kafamı çok kurcalıyor... — Bak, eğer istersen. Birgün bunları daha ayrıntılı bir şekilde konuşabiliriz
ama inan bana gitmem gerek.
—Ah, acele etmek konusunda haksız değilsiniz, Bayan Emily'i kızdırmayı kimse
istemez.
Mercan biraz sırıtarak okulun içindeki koridorda Bayan Emily'nin odasına
doğru ilerlemeye başladı ve biraz yüksek bir sesle;
—inan bana size kızmasından çok farklı oluyor bana kızması. Yapışkanlar
görse kaçar. -
30.
091. Koloni'nin okulunda biyoloji öğretmenliği yapan Mercan Özinci öğrencileri
tarafından sevilen biri olmuştu hep. Babacan tavırları ve sürekli neşeli olması
onu öğrencilerin gözünde iyi bir öğretmen kılıyordu. Kolonideki en eski
öğretmenlerden biriydi ayrıca Mercan. Yaklaşık dokuz yıldır bütün günleri
aynı okulda biyoloji dersi vererek geçiyordu. 2014 yılında yaşanan faciadan
sonra yaşanabilir alanlar olan kolonilerin kurulması çok da kolay olmamıştı.
Koloniler etrafı surlarla çevrili, gönüllü asker birliklerinin koruma altına aldığı
küçük alanlardı. Siviller o alanlarda hayatta kalmaya çalışıyor, kolonileri için
günlük hayatlarında çalışıyorlardı. Tabiki Profesör Mercan yıllardır sadece
öğretmenlik yapmıyordu. Başlangıcı neredeyse koloninin kuruluşu kadar eski
olan bilimsel çalışmaları vardı ve hala bütün geceleri evindeki çalışma
odasında küçük çaplı deneyler yaparak geçiyordu... Yıllardır öğretmenlik
yaptığı okulda ayak basmadığı tek bir yer bile kalmamıştı Mercan'ın, hatta en
çok ayak bastığı yer Müdüre Emily'nin odası olabilirdi. Ne de olsa her sabah
geç kaldığı için özür diliyordu Emily'den. Arkadaştan öte, sevgiliden beri bir
ilişkileri vardı. ikisi de öyle bir zamanda daha fazlasının hoş olmayacağını
düşünüyordu.
Mercan kapıyı yavaşça açarak Bayan Emily'nin odasına girdi.. Müdüre
Emily'nin odası hiç bozulmayan düzeni ile Mercan'ı her seferinde ilk defa
görmüşçesine şaşırtıyordu. Emily'nin her sabah masasına itina ile dizdiği
kalemlerden alamıyordu gözlerini. Ta ki Müdüre Emily ona seslenene kadar. -
31.
0— Mercan !
— Ah, Sayın Müdüre Hanım, derse geç kaldığım için üzgünüm.
— Yoksa yine mi kabuslar görmeye başladın?
— Sayılır... Sadece... Bilmiyorum belki az uyuduğum içindir.
— O halde daha fazla uyumayı denemelisin Profesör Mercan Özinci
— Belki bundan sonra evimde misafir olarak kaldığınızda beni de
uyandırmayı denemelisiniz Emily Hanım.
— Ah, Mercan... Sabah çok iyi uyuyordun uyandırmak hiç içimden gelmedi.
— Sorun değil Emily, bu sıralar işler pek de yolunda gitmiyor. -
32.
0— Yine mi o çalışmalar, hadi gel otur da konuşalım.
— Peki o halde, nerden başlasam bilemiyorum..Öncelikle dün akşam
kanepede yatmanın verdiği rahatsızlıkla başlayayım istersen, herneyse şaka
yapıyorum konu şu ki... Ben, sadece çalışmalarımın boşa gideceğinden
endişeleniyorum. Bak Emily, yıllardır üzerinde çalıştığım bu proje hayati
önem taşı-
O anda aniden öğrencilerden biri nefes nefese odaya dalarak,
— Bayan Emily! Bayan Emily! Yemekhanede kavga çıktı. Hemen müdahale
etmelisiniz!
— Emily! Koş!
— Benimle gel, yardımına ihtiyacım olabilir.
Mercan ve Emily yemekhaneye vardıklarında okulun serseri tiplerinden biri
olan Gökhan Elmir'in üzerine çıkmıştı ve Elmir'in yüzüne yumruklar
savuruyordu, Mercan hemen aralarına atılıp,
— Durun! Ne yaptığınızı sanıyorsunuz! Hemen bırakın şu kavgayı!
Gökhan'ı Elmir'in üzerinden çekti. Gökhan, Profesör Mercan'a sert bir bakış
attıktan sonra homurdanarak arkasını döndü ve sinirli adımlarla kantinden
çıktı. Mercan Elmir'i yerden kaldırıp bir sandalyeye oturttu. Neredeyse bütün
öğrenciler orada toplanmış onlara bakıyordu.
— Seni kavga ederken görmeye pek alışık değilim doğrusu Elmir. Tabi buna
kavga denilirse.
— Profesör, benim hiçbir suçum yok! Ben sadece Irmak'la konuşuyordum ve
Gökhan bir anda üstüme atladı...
— Anladım, demek senin hiçbir suçun yok. Peki eğer suçsuzsan niye Gökhan
senin üstüne atladı?
— Şey... Profesör... Anlamıyorum, ben sadece Irmak'la konuşuyordum ve bir
anda Gökhan'ı üstümde buldum. Bana inanmalısınız Profesör! Gerçekten
hiçbir suçum yok...
— Oh? Anlıyorum çocuklar. Gençlik ateşi böyle birşey olsa gerek.
Irmak utanarak başını önüne eğdi.
— Şey, profesör, acaba bir dakinanız varmı? Özel olarak konuşmak istiyorum
sizinle.
— Tabi ki Irmak ama önce Elmir'in kendisini toplamasını bekleyelim istersen.
Bu arada Emily yemekhanede toplanan çocuklara bakarak, -
33.
0yazma oç yazma. Buraya kandırılmaya geliyoruz biz. Böyle göz göre göre değil. Yalan gibiş hikayelerini gerçekmiş gibi okumaya geliyoruz. Onların gerçek olmadığını bile bile osbir çekmeye geliyoruz. Sen buraya gelip japon anime senaryosu yazıyorsun. git başka yere aq bizim ve senin iyiliğin için
başlık yok! burası bom boş!