Bilgisayara geçtim beyler devam ediyorum

Çok kötü hissediyordum kendimi. Yerden kalkıp direk Sinem'in yanına gittim. Baygın mıydı şoktamıydı bilmiyorum. Sinem'im diye ağlıyordum. Arabadan adamlar indiler yanımıza geldiler. iyi misiniz kardeş diyip duruyordu dıbına koduğum. Ambulansı ara diye bağırdım adama. Kardeş bir sorun mu var dedi. Bir yerin mi ağrıyor dedi. Ambulansı ara diye bağırdım adama. Ağlayarak hamile dedim. Ambulansın gelmesi biraz uzun sürdü. Sürekli Sinem'in elini tutuyordum. Diğer elim karnındaydı. Sürekli dua ediyordum. Allah'ım lütfen Sinem'e, lütfen çocuğumuza bir şey olmasın diyordum. Sen onları koru yarabbim diyordum sürekli. Ambulansta dua edip ağlarken birden Sinem seslendi. Matador dedi korkarak. Çocuğumuz dedi. Korkma Sinem iyi olacaksınız dedim. Elimi daha sıkı tutmaya başlamıştı. Diğer elimizde onun karnında birleşiyordu. Hastaneye gidene kadar ağladım. ikisinden birine bir şey olursa yaşayamazdım.

Doğum günün kutlu olsun Sinem'im dedim sarıldım. Matador unuttun sandım çok üzülmüştüm dedi. Unutmak mümkün mü Sinem. Hayatımın bir parçasını unutamam zaten dedim. Sarılmaya devam ederken bizim çocuklar çıktı ortaya 3 erkek 2 kız. Kızlardan biri de Eylül'dü. Belki bana öyle gelmişti bilmiyorum ama üzgün gibiydi. ikimize çok değişik bakıyordu. Çocuklarla konuşmuştum önceden pasta içecekler falan filan. Bira almışlardı. Gece saat 12'ye kadar içtik eğlendik dans ettik. Ama sürekli üstümüzde bir göz bizi takip ediyor gibi hissetmiştim. Kendimi tutmam gerekiyordu çünkü motorla dönecektik Allah korusun bir kaza olabilirdi. O yüzden orada az içmiştim. Eve gidene kadar yoldaki bir büfeden 2 şişe daha almıştık. Eğlenceye evde devam edecektik.

Kadın derse girer girmez geçen seneden olan olayları biliyorsunuz. Bu yüzden ilk günden oturma planını ayarlıyorum dedi. Sinem'le ben yine yanyana oturuyorduk. Bu lafları söylerken bize bakıp sadece gülmekle yetindi. Kafasına göre oturma planı yaptı. Benim yanıma yeni gelen kızı Sinem'in de yanına yeni gelen erkeği oturttu. Deliriyordum dıbına koyim. Bilerek yapmıştı kesin. ikiside bizim aramızdaki ilişkiyi bilmiyordu. Eğer bilmeseydilerde bu erkek Sinem'e yavşamaya çalışabilirdi. içimden o gün huur kadına ettiğim küfürlerin haddi hesabı yoktu.

Beyler aradan birkaç ay geçti. Sinem'de mide bulantıları başladı. Başta hasta olmuştur falan diye önemsemedik. Ama bir türlü geçmeyince doktora gittik. Ve gerçekten de o gün de çok mutlu olmuştum. Baba olacaktım beyler. Sinem'le çok mutlu olmuştuk. Eve gelene kadar elim ayağım titriyordu. Eve geldikten sonra bakıştık sadece ikimizde mutluyduk. Sarıldık uzunca artık baba olacaktım. Verdiği his, mutluluk çok ayrı bir şeydi. Şakalaşıyorduk iyice. Karnını okşayıp sanırım hissediyorum diye dalga geçiyodum kendimce. Ama beyler her şey bu kadar iyiydi doğru ama bir de arka planla olacakları düşünmemiz lazımdı. Sinem yüklüydü artık. Üni.ye gidip gelmesi zor olacaktı. Sınavlar zart zurt derken iyice harap olacaktı kız. Hadi onu geçtik çocuk doğduğu zaman ne yapacaktık. ikimizde okuyorduk. Okulda olacaktık ikimizde. Kim bakacaktı ona. Cidden her şeyin arkasında kötü bir şeyler yatıyordu. Çinlilerin sözü vardır. Her iyiliğin içinde kötülük, her kötülüğün içinde iyilik vardır diye. işte tamamen doğru olduğunu o gün anlamıştım.

Bunları düşünürken gerçekten tak yedim diyordum kendi kendime. Hani şey demiştim Hikayenin temeli burda çünkü. Hayatın anlamıda burda diyebilirim. Ve hatta hayatımızın tamamen değiştiği gece de bu gece oldu diyebilirim. Şimdi size daha mantıklı geliyor olabilir bu cümle. Bir nevi Sinem'in hayatını karartmıştım. Ne yapacağımı bilmez şekilde babamı aradım. Baba seninle görüşmemiz lazım dedim. Hayırdır oğlum kötü bir şey mi var dedi. Bilmiyorum baba dedim. Zaten çıkacağım yola birazdan yüz yüze konuşuruz. Özledim zaten sizi dedim kapattım telefonu. Sinem'e ben bizimkilerin yanına gidiyorum diyince o da bende geleyim annemi görmüş olurum dedi. Tamam iyi gel bakalım dedim. Akşama doğru varmıştık. Sinem'i annesine bıraktıktan sonra bizim eve doğru gittim. Annemle konuşup özlemimi giderdikten sonra babamla dışarı çıktık. Baba belki kızacaksın biliyorum ama Sinem hamile. Evlenseydinizde yapsaydınız keşke diyeceksin haklısın ama iş işten geçti artık. Sinem can taşıyor karnında. Dersler sınavlar falan filan derken iyice yoracak kendini harap olacak kız. Hem kendine hem de çocuğumuza zararı olacak bunun. Ne yapacağız karar veremiyorum. Yardımcı ol lütfen dedim. Kızdı babam biraz. Evlenmeyi boşver keşke okul bitince düşünseydiniz onu dedi. Madem iş işten geçti çözüm bulmak lazım. Uzun uzun düşündükten sonra açık öğretimi düşündünüz mü dedi. Aslında mantıklı geliyordu. Oturduğu yerden ders alacaktı. Bir yıl geç bitirecekti okulu ama olsun zaten ben 5 yıl okuyacaktım. O hazırlıksız okuyordu. Aynı anda bitirmiş olacaktık. Babamın fikri bir nebzede olsa rahatlatmıştı beni.

Hastaneden çıkıp eve gidene kadar yol boyu Sinem dizimde uyudu. Saçıyla oynamak beni şaşırtıcı derecede rahatlatıyordu. Benim için çok fazla kendini harcıyordu ve ne yapıp edip bu kızı kaybetmemek zorundaydım. Çok seviyordum çok bağlanmıştım. Hayatıma girip tüm hayatımı değiştirmeyi başarmıştı. Eve geldiğimiz zaman artık aileden biri gibiydi. Bizde yatıp kalkmasına izin veriyordu annesi. Bize güveniyordu aileme güveniyordu. Ne kadar teşekkür etsem azdı annesine. Çok fazla anlayış göstermişti bize. Bu da ilişkimizde daha fazla yakınlaşmamızı sağlamıştı. Ama çoğu zaman sınırı bilmiştik. Aradan birkaç hafta geçtikten sonra dikişlerimi aldırmak için tekrar Adana'ya gitmiştik. Bu sefer Sinem'in gelmesini ben istememiştim. Yeteri kadar yorulmuştu benim için zaten. Son gün önceden tekrar buluşmuştuk. Çok ısrar etti gelmek için ama yine de kararlıydım gelmeyecekti. Dikişleri aldırırken çok fazla korkmuştum. Sürekli bir ağrıyacak korkusu vardı içimde. O an keşke Sinem yanımda olsaydı demiştim. Ama adam o kadar ustaca yapmıştı ki işini dikişler bittiğinde anlamamıştım bile. Doktor tekrardan kontrol yaptıktan sonra evin yolunu tutmuştuk. Şimdilik herhangi bir sorun yoktu.

Beyler aradan 2 hafta zaman geçti. Sinem'le konuşmuyorduk ama ama yine de aşıktık. Belli ediyorduk kendimizce. Batuhan sürekli yeter be matador barışın artık ne bu böyle küs kalıyorsunuz diyordu. Selin'de arada yanıma uğrayıp Matador yazık ediyorsunuz kendinize. Batuhan'la konuşuyoruz sizi. Sen onu seviyorsun o seni seviyor. Bir tane huur çocuğu için ilişkinizi yok saymayın dediler. Artık benimde ona karşı olan o soğukluğum ciddi derecede azalmıştı beyler. Çok seviyordum çünkü. Kokusunu özlemiştim. Tenini özlemiştim. Bir gün Batuhan haftasonu sahile gidelim diye tutturdu. Çok istekli olmasam da kabul ettim. Zaten sıkılıyordum evde iyi de olacaktı. Gittik oturduk derken 10 dakika sonra Sinem'le Selin de geldiler. Bizi barıştırmak için kırk takla attı ikisi de. Sinem geldi karşıma tekrardan suratıma baktı. Bir şey demek istiyorda diyemiyor gibiydi. Batuhan'la Selin'de başka yere gitmişlerdi. Ayağa kalktım sonra. Suratına baktım Sinem'in. Acı çekiyor gibiydi. Benim de ondan bir farkım yoktu. Ve gerçekten de çok uzatmıştım sanırım. Ameliyat anımda, hastalığımda, kötü olaylarım da hep yanımda olan kızı bir çırpıda silmiştim bende. Dediğim gibi ayağa kalktım. Aynı anda o Matador ben de Sinem dedim. Çok özledim Matador dedi. Bende Sinem dedim. Çok seviyorum seni ama yetti bu kadar kırgınlık dedim. Seni seviyorum Matador dedi ve sarıldık beyler. Özlediğim kokusunu akciğerlerimin ücra köşelerine kadar kokladım. Sarılmamızla birlikte ağlamaya başlamıştık. Bu kadar uzak olmak bize iyi gelmemişti. Ozan muallaksinin amacına ulaşmasına izin vermemiştik. Artık yeniden barışmıştık.

Üni.ye gittiğim zaman Eylül'le konuştum. Dün neden üzgün gibiydin dedim. Ya boşver söylemiyim falan diye diretti. Arkadaşız biz söyle derdin mi var dedim. Evet var matador dedi. Gel söyle o zaman burdayım işte dedim. Senle ilgili derdim dedi. Anlat dinliyorum işte dedim. Burda olmaz dedi. Tamam gel nerede anlatmak istersen gidelim dedim. Sahile gidelim dedi. Tamam dedim gittik motorla sahile. Yol boyu çok sardı belimden devam etseydik organlarımı patlatacaktı sanki amk. Gittik sahile oturduk banka. Anlat Eylül seni dinliyorum dedim. Matador hani senle ilk konuşmamızı hatırlıyor musun dedi. Evet onu konuşmuştuk zaten bitti o mevzu dedim. Hayır bitmedi Matador dedi. O gün sesimi çıkarmadım nişanlın olduğunu bildiğim halde seni yine de sevmeye devam ettim. Senle konuştukça gerçekten seni daha çok sevmeye başladım. Sen bana sadece arkadaş olarak demiştin ama ben bunu kendi içimde kabul etmiyorum dedi. Dıbına koyim çok sevilecek yanım vardı sanki ne buluyordu bu kız bende anlamıyordum. Sonra devam etti Eylül. Dün üzgündüm çünkü nişanlını gördüm. Aranızdaki sevgiyi gördüm. Bu da benim şansımın çok az olduğunu gösterdi bana dedi. Durdum ne diyeceğimi beynimde düşünüyordum. Sonra yavaş yavaş her şey belirdi kafamda. Eylül bak gerçekten ben senle arkadaşlıktan öteye gidemem. Gerçekten Sinem'i çok seviyorum ona bu nankörlüğü yapamam. Kusura bakma dedim. Kalkmaya hazırlanıyordum. Matador sen anlamıyorsun beni. Ne yaparsan yap, ne olursa olsun seni seviyorum yani bunu değiştiremezsin dedi. Olum daha tanışalı yeni oldu ne ara bu kadar sevgi duydun bana diyesim geliyordu ama demedim. Üzgündü zaten kız. Üstüne gitmedim.

Parayı topladıktan sonra Sinem'e sürpriz yapma amacıyla yok Sinem babam para vermiyor. Gereği yokmuş daha şimdiden dedi dedim. Yine ısrar etti bizdeki parayı kullan al diye ama yok diyip geçiştirdim. Zaten önceden motor ehliyeti almıştım. 2 gün sonrada yeni motoru aldım. Evin önüne gidip Sinem'i evden aşağı indirdim. Motoru görünce sevindi. Hani yoktu para dedi. Şaka yaptım sürpriz olsun istedim dedim. O günde öyle motorla gezdikten sonra bitti. Ama motor için benzinde gerekiyordu. Eğer ailelerden gelen paraları bunun için kullansaydım haksızlık etmiş gibi hissederdim. O yüzden de part-time iş arayışına girdim. Uzunca bir arayıştan sonra bir kafeyle anlaştım. Güzel para veriyordu. Böylece artık daha fazla gelir kaynağımız olmuştu.

Ev için önce ben yola çıktım. Bir emlakçıyla konuşup 2+1 bir ev kiraladım. Genelde öğrenciler kalıyormuş orada zaten. Direk sordum erkekle kız kalması yasak değil demi dedim. Nişanlı olduğumuzu söyleyince sorun etmedi ev sahibi. Daha sonra tekrar Sinem'i almak için geri döndüm. Annemle babamla vedalaştık. Sinem'de annesiyle vedalaştıktan sonra yeni evimize doğru yola çıktık. Yol boyu lise yıllarını konuştuk. Olanları konuştuk. Neyseki şimdi beraberiz dedik ve bazen o benim omzumda bazen ben onun omzunda böyle böyle gittik evimize. Eski yılları hatırladım Sinem omzumda uyurken. Adana'ya ameliyat için giderkende aynı durumdaydık. Nerden nereye gelmiştik. Artık nişanlı olduğumuza göre de daha sorumlu davranmam gerekiyordu ve kesinlikle Sinem'i kaybetmemek için elimden geleni yapacaktım.

O gece babamlarda yattım. Sabah yola çıkarız diye düşünüyordum. Sabah uyanınca güzel bir kahvaltı yaptık. Özlemişim yemeklerini annem dedim. Annemde niye Sinem hamarat kız güzel yemek yapamıyor mu dedi. Senin yerini tutamaz ne de olsa dedim. Yemek yedikten sonra vedalaştım onlarla. Sinemlerin evine doğru yola çıktım. Oraya gittiğim zaman Sinem'in annesiyle konuşacaktım. Sinem bize kahve yapmaya gitmişti bizde konuşmaya başlamıştık.

(Annesi: a, Ben:b)

b: Sinem hamile biliyorsunuzdur söylemiştir size
a: evet söyledi çokta memnun kalmadım nişanlısınız daha gerçi onu yüzüstü bırakmayacağını biliyorum
b: asla öyle bir şey yapmam ama benim derdim başka bir şey
a: söyle bakalım
b: şimdi sizinde bildiğiniz gibi Sinem artık yük taşıyor okula gidip gelmesi zorlaşacak ister istemez. Hem kendini harap edecek hemde çocuğumuza zarar verebilir. Bu yüzden okul aksayacak bu konuda ne yapacağımızı bilmiyorum babamla dün konuştuk açık öğretim geldi aklımıza siz ne düşünüyorsunuz
a: bende dünden beri bunu düşünüyordum. Aksayacak okul yapacak bir şey yok. Açık öğretim diyorsunda çocuk doğunca nolacak? Bebek sonuçta ağlayacak yemek isteyecek tuvaletini yapacak bu sırada Sinem ders çalışamayacak. Ders çalışayım derken de kendini daha çok yoracak yani yine okul aksayacak
b: haklısınız bunu düşünmemiştim ne olacak peki
a: Sinem'le konuşacaksınız. Ya okuldan vazgeçeceksiniz yada çocuktan. Öyle bir gaddarlığı yapmayacağınız içinde Sinem okulu bırakmak zorunda kalacak

Gidip bira aldık Batuhan'la. Sözde 18 yaş altı ama gibleyen yok kuralı. Kusana kadar içtim. Sonra da eve gittim. Sağolsun Batuhan bilerek az içti. Eve kadar bıraktı beni annemlere de kısa bir özet geçti ama Sinem olayını anlatmadı. Kötü şeyler oldu bugün sizde üstüne gitmeyin yatsın dedi. Zaten onlarda odama gelmediler hiç. Okula gitmeyecektim 2 gün. Ondan sonra da zaten haftasonu tatili vardı. Eve gelip telefonuma baktığımda 12 cevapsız arama 20'de mesaj vardı. Aramaların 9 tanesi Sinem'e aitti. Mesajlarında 19 tanesi ona aitti. Geriye kalanlar Yaren'in aramaları ve mesajıydı. Sinem'le konuşmak bile istemiyordum. Yaren'i aradım. 1 saat boyunca telefonla konuştuk. Beraber dertleştik beraber ağladık. Okula gelmeyeceğimi de söyledim merak etmesine gerek yoktu ama Sinem'e benden bahsetmemesinide söyledim. illa ki gelip soracaktı. Zaten batuhana söylemiştim önceden. 4 gün boyunca kafamı dinledim. Her akşam Yaren'le konuştuk ve toplam Sinem'den 34 cevapsız arama 50 tane de mesaj vardı. Mesajların hiçbirini açıp okuma zahmetine bile girmedim. Bu olaylardan sonra artık Yaren'le daha da yakınlaştık. Çok güzel dertleşiliyordu Yaren'le.

Hafif bir ağlama sesinden sonra kapı kapatıldı. Sinem evden gitmişti. Çok mu kötü davrandım diye düşünüyordum ama cevap veremiyordu. Neden itmedi onu orda nedeni neydi açıklayamadı. Ertesi gün okula gidince Batuhan'la konuştum anlattım herşeyi. O günde sanırım kimya dersi vardı. Ders boyu Yaren'le konuştuk. Ona da anlattım herşeyi. Artık bana özel ders veren biri olmayacaktı. Öğle arasında bunu Yaren'le konuşunca ben yardım ederim sorun değil dedi. O anlık etkiyle tutamadım kendimi sağol Yaren diyip sarıldım ona. Kafamı Sinem'in sırasına çevirip bakınca üzgün üzgün bize baktığını gördüm. Artık Ozan'la oturmuyorlardı. Selin Sinem'in yanına geçmişti. Neyse beyler aradan baya bir gün geçtikten sonra Yaren'le özel ders için bir kafede buluştuk. Evlerine gitmek olmazdı ne de olsa tanımıyordum ailesini. Sinem kadar iyi anlatıyordu. Çıkışta onu evlerine bırakmak için sahilden gidecektik. Biraz deniz havası iyi olurdu. Beraber yanyana yürürken karşıdan Sinem'le Selin geliyordu.

Beyler çok yazamadım bugün hikayeye. kuzenimin çocukları geldi onları eğlendirmeye çalışıyoruz kusura bakmayın

Ozan hayırdır bir şey mi diyorsun dedim. O da ne duyduysan o dedi. Sonra üstüne doğru yürüdüm. Sen kaşınıyorsun hayırdır dedim. Kaşınıyorumdur belkide diyerek o da benim üstüme yürüdü. O arada Batuhan aramıza girerek beyler sakin gerek yok gerginliğe dedi. Beni hafif hafif iterken Sinem gördü hepsini kapıda size bakıyor dedi. Arkamı döndüğümde Sinem'le göz göze geldik sonra tekrar dışarı çıktı. Onun peşinden giderken senin dıbına koydum Ozan diye bağırdım sınıfa. Dışarı çıktığımda ilerde beni bekliyordu yanına gidince direk niye kavga ediyordunuz dedi. Derste benimle ilgili konuşmuş senle dedim. Sen nerden biliyorsun diyince ağzınızı okudum diye saçma bir yalan uydurdum. Matador yalan söyleme bana dedi. Şu okul hayatı boyunca kaç kere kimya dersinde sıradan başını kaldırıpta etrafına baktın ki ağzımı okuyacaksın dedi. Söyle şimdi nerden öğrendin dedi. Batuhan'ın adını vermeyecektim tabii ki. Sana beni kötülemeye mi çalışıyordu bu gevşek dedim. Matador saçmalama seni bana istediği kadar kötülesin ben onun kötülemesiyle senden vazmıgeçeceğim Allah için söylesene dedi. Seni şu hayatta her şeyden çok seviyorum onun laflarına mı takılacağım sence diyip sarıldık.

Artık Eylül'le çoğu gün sıradan bir şekilde konuşuyorduk. Bundan Sinem'e bahsetmedim. Yani arkadaşlarımızı falan filan anlatıyorduk ama Eylül'ün bana ilgi duyduğunu falan anlatmadım. Gereksiz yere gerginlik çıkabilirdi. Öyle böyle günler geçti. Kafede işler iyiydi. Güzel para kazanıyordum. Sinem'in doğum günü gelmişti. 2 gün önceden ne yapsam diye düşünmeye başlamıştım. Ünideki kız arkadaşlardan fikirler aldım. iyi kötü fikirler oluşuyordu aklımda. Sonra sahilde havai fişek gösterisi falan öyle şeyler düşünmeye başlamıştım. Bunun içinde arkadaşlardan yardım istedim. Herşey güzel planlanmıştı. Günler geçti Sinem'in doğum günü geldi. Sabah Sinem benim hatırlamamı beklercesine yüzüme bakıyordu ama ben herhangi bir şey söylemeyince yüzünün ifadesi hayal kırıklığına döndü birden. Bir ara yazık söylesem mi diye düşündüm ama o kadar sürpriz boşa giderdi. Dayan matador günün sonu güzel biticek dedim.

Gece bir ara yüzüme sert bir tokat indi dıbına koyim. Korktum uyandım noluyor diye bakarken Sinem'in eliymiş. Cidden deli yatıyordu. Sabah kalkınca Sinem uyanmış yemek hazırlıyordu. Bende dalga geçmek için Sinem dün gece noldu biliyor musun dedim. Noldu Matador dedi meraklı bir sesle. Gecenin bir vaktinde yüzüme tokat yedim. Ben şaka yapıyosun sanmıştım da sen cidden deli yatıyomuşsun dedim. O an ikimizde kahkaha attık sonra Sinem yanıma bir anne edasıyla yaklaşıp çok mu acıdı yoksa dedi. Hemde nasıl acıdı. Bir de korktum gece gece dedim. Kıyamam ben sana diyip yanağımdan öptü. Yavaş yavaş dudak dudağa geldik. Öyle devam ederken Sinem ben halimden memnunum ama böyle devam edeceksek kahvaltıda yumurtayı yiyemeyeceğiz dedi. Hafif hafifte yanık kokusu geliyordu. Yemeği yedikten sonra önce dışarıda gezdikten sonra tekrar eve geldik.

Eve gelince yorulmuştuk. O yüzden ikimizde yatmayı tercih ettik. Ben başka odada yatacakken Sinem nereye matador dedi. Bende nereye divanı açıp uyuycam orda dedim. Saçmalama nişanlandık artık senin yerin benim yanım dedi. iyi bakalım bende düşünüyorum kara kara bu divanda yatmak rahattır inşallah diye dedikten sonra güldük. Sinem'le ilk defa aynı yatakta uyuyacaktık. Öyle önceden aynı yatakta uzanmıştık kestirmiştik falan ama bu seferkinde daha farklı hissettmiştim. Evde neyse ki iki televizyon vardıda yatarken televizyon izleme zevkimden vazgeçmek zorunda kalmamıştım. Yatağa geçince Sinem bana bakıp ben deli yatarım söyliyim sana dedi. En iyisi ben divana gidiyim diye şaka yaptım. Ya gel şuraya dedi gülerek. Yatağa geçince çok huzurluyduk beyler. Ona sarılıp uyumak çok rahatlatmıştı beni. Yorucu bir gün sonunda rahat bir uyku geçirecektik.

Beyler devam etmemi ister misiniz? Yarın mı devam edeyim?