yaşanmış hikaye var gelen varsa başlıyorum

panpa o nası bi otel amk karının kapısı açıkmı sen dikizliyon karıyı neyse anlat amk

Senin hatunu var ya catir cutur gibtiler sen de korkunclu kariyi anlat burdam aferin godos

tam bu sırada aklıma otelin sahibi geldi. bir terslik olursa saat kaç olursa olsun ara demişti. aradım hat meşgul diyordu. 4 5 kere aradım hat meşgul hat meşgul... 3 5 dk sonra tekrar aradım. çalıyordu ama açmıyordu. tekrar arayıp rahatsız etmeyeyim dedim ama bir yandanda altıma sıçıyordum. kadın yerinde oturup konuşmaya devam ediyordu. sesler yine kesildi. resepsiyonun hemen yanında ofis var aklıma güvenlik kamerası geldi. kalktım ofise girip güvenlik kamerasından kadına bakmaya çalıştım. kör noktada oturuyodu. ama laptopunu çıkarmış masanın üzerine koymuştu ve laptop gözüküyordu kameradan. laptopta sadece kırmızı bir ekran vardı. bu ne ak karı paintten çizmiş koymuş dedim. ofisten çıkıp tekrar sigara yakma bahanesiyle geçerken karıya ve laptopuna baktım. kırmızı bir ekran ne bir program ne bir klasör hiç bir gibim yok ekranda. ekrana kilitlenmiş yannan gibi bakıyordu. ben geçtim gözünü bile kıpırdatmadı... yaktım bir sigara. sigarayı stresten hayvan gibi körükledim. bi sigara daha yaktım körükledim. içeri girdim. karı laptpu kapatmış. masanın üzerine kafayı koymuş elleri ve kollarıyla tamamen yüzünü kapatmış uyuyordu. ses etmeden yerime geçtim...

toru indirip kurdum yönlendirdiği adrese girdim. bu arada bir sürü çocuk ferresi gördüm sinirim zıpladı. her neyse
bir kaç yönlendirmeden sonra girdim adrese. ingilizcem pek iyi değil ama ufak tefek anlıyorum. sadece bu tür insanlardan uzak durun gibi bir yazının ingilizcesi yazıyordu. tam çevirisi bumu bilmiyorum ama en yakını bu sanırım. altında uzun bir boşluk var ibranice diye tahmin ettiğim garip yazılar vardı kopyalayıp google translate yapayım dedim yemedi. sonra telefonla sayfanın resmini çektim. yazıya tekrar baktım anlamsız şekilde bakıyordum. bu arada kadının sesleri geliyordu. gülüyordu ve konuşuyordu anlamıyordum. tek anladığım kötüsünüz kelimesiydi. yazıya bakmaya devam ettim gözümü alamıyordum. uykusuzdum ve daldım yazıya. hiç birşey anlamıyordum ama bakmak istiyordum. yaklaşık 30 40 saniye gözümü yazıdan ayırmadım. sonra sesler birden kesildi. kafamı kaldırdım kadın ayakta kapının oradan bana bakıyordu. ama gibecek gibi bakıyordu. kıpırdamıyordu. tekrar yazıya baktım. kadın 3 adım resepsiyona doğru geldi. tekrar yazıya baktım. durdu ve yerine gitti.

anlat lan yarida birakma

anlatsana amın oğlu

anlatsana dıbına kodumun çocuğu

triplere girdi gene tavsantaku

gibtir git oç kaprislere bak

anlatmıyorum amk

çok garip bir ses tonuyla konuşuyordu. sesi tam duyamıyordum tamda anlamıyordum ama tüylerim diken diken oldu. başım dönmeye başladı gözlerim seyirmeye başladı. beynimin kontrolünü bir kaç saniyeliğine kaybettiğimi hissediyordum. inançlı bir insan değilim fakat 4 boyutun yönetilebileceğine inanırım. kadın konuşmaya devam ediyordu ikinci olarak net anladıgım cümle şöyleydi.
-kötüsünüz orayı yaktınız. bu dünyayıda yakacaksınız...
kendimi hipnotize olmuş gibi hissediyordum ama kontrolü kaybetmemek için dikkatimi dağıtmaya calısıyordum. google a kendi kendine konuşmakla ilgili şeyler yazıp okumaya başladım.
hep sıradan şeyler paranoyaklık kendini yalnız hissetme kendine dünya kurma şizofrenlik karışma çıktı. bir site dikkatimi çekti ismini tam hatırlamıyorum karışık bir ismi vardı. böyle bir konuya değinilmiş sıradan şeyler resmiyetle anlatılmış fakat altındaki yorumda çok alakasız bir şekilde deepwebte bir adres veren ve bu konuyla ilgili sıradan olmayan yazılar yazdıgını belirten bir yazı vardı. tor indirdim. bu arada beynim çok fena dönmeye başladı. bu ne lan dedim dışarı cıkıp bir sigara yaktım. içeri girdim kadının yüzüne bakarak geçtim. kadının gözlerini gördüğümde arkamda yarım kilo tak hissettim. o kadar çok açıktı ki gözleri ve sert bakıyordu ki anlatamam. başka bir isteğiniz var mı diye sordum. cevap vermedi. fincanı ve bardağı almaya yöneldim eliyle alma işareti yaptı. altıma sıçıyorum burada. sonra ufak ufak resepsiyona ilerledim kadın arkamdan ayağa kalktı hala bana bakıyordu. arkamı dönsem beni gibecekmiş gibi hissettiğimden dönmedim resepsiyona oturdum. yazıları okumaya devam etmeye başladım...

hadi aminakoyim yalan ama reserved yinede

hiç birşey anlamıyordum duyamıyordumda. ama ses gittikçe yükselmeye ve belirginleşmeye başlıyordu. ilk olarak anladıgım şöyle birşeydi.
-semiaağç semiağç kötüsünüz...

kahvesini yaptım. suyu kaynatıp bardağa doldurdum. pet şişeyede doldurmak üzere kapağını açtım çok değişik bir koku geldi. su hafif ılıktı ve içinde kare şeklinde katlanmış hafiften mürekkebi belli olan yazılı bir kağıt vardı. kokusu hiç bir şeye benzemiyordu. suyu dökmeye cesaret edemedim. bıraktım orada. kahveyi ve suyu cıkardım yukarı. çok teşekkürler zahmet oldu dedi. bende bilgisayarın başına geçtim. kadının oturdugu masayla resepsiyon arasında çokta mesafe yoktu. kadın kahveyi yudumladı ve küçük harflerle konuşmaya başladı. kendi kendine konuşuyordu.

dinliyoruz

amk 10 kişi olmamıştı

anlat panpa dinliyorum

var dedim çift kişilik bir tane suit odamız kaldı 170 tl ama insiyatifimi kullanarak 150 ye kadar inebilirim dedim. 1 hafta kalıcam ve tamdıbını peşin ödiycem ama bir ricam var bir sıcak su ve bir sıcak kahve alabilirmiyim kahve şekersiz su bol şekerli olsun dedi. sonra çantasından çıkardıgı 500 ml sırma su şişesini ( etiketini çıkarmış ) bana uzattı. bunada sıcak su doldururmusunuz dedi. tabi dedim ve aşşağıya mutfağa yöneldim

kız arkadaşım bu süre zarfında işe başladı. p.tesi ve salı geceleri saat akşam 10dan sabah 8.30 a kadar ben duruyordum resepsiyonda ve tektim. sabaha kadar film okey vs. vakit geçiriyordum ve kız arkadaşımda yukarıdaki odalardan birinde kalıyordu. çünkü evde kalmak istemiyordu. bir gün otel ağzına kadar doluydu sadece 1 tane boş oda vardı. oda 502 numaralı suit oda. saat 2 3 civarıydı. kapıdan valizi hafif eskimiş ve küçük yırtık diğer elinde laptop çantası olan sarı saçlı dişler tamamen siyah bir kadın girdi. resepsiyona doğru geldi boş odanız var mı diye sordu

anlat zamki