1. 26.
    -1
    öldünüz mü amk ses verin.
    ···
  2. 27.
    -1
    biraz okusun millet devam edicem. hızlı yardırdım.
    ···
  3. 28.
    -1
    bu iş 1940 yıllarında oluyor. ben ozaman sevimli, tatlı bir yigidim. 17-18 yaslarındayım.. yüzüme bakan beni seviyor. yaptıgım işler yaşıma göre dağlar kadar büyük.. O nedenle , böyle zamanlarda yardım istedigim kişiler bana hep imkan tanırdılar.. şimdi, Antepli çavuş da bana sevgi duyuyordu, imkan tanımak istiyordu. ama korkuyordu..

    "bak hemşerim" dedim."bende bir toplu igne bile yok. Öbürleri misellah adamlar. Yabancılara, yani bizlere infaz vermişler. Allahtan revamıdır bu? toplu ignesi bile olmayan bir kişinin , silahlı bu kadar çok adam tarafından öldürülmesi dogrumu?"

    B u sözlerim üzerine baş çavuş yumuşamıştı.. ancak benim param yok istediginiz silahları nerden alayım gibi laflar etti..

    "para kolay hemserim" dedim."sana istedigin kadar para veririm. sen bana on iki bıçak birde ateşli silah getir"
    ···
  4. 29.
    0
    ben buna ozamanın parasıyla iki tane onluk birde reşat altını verdim. iki gün sonra da çifte namlulu belçika tabanca ile on bir tane bıçak geldi.. bıçaklar bursa yapısı, tığ gibi, ustura gibi. biz bu silahları alınca bambaşka bir güce sahip olmustuk. silah büyük güçtür. haşa Allah gibidir silah. Allah gibi can alır. ben bir boş tabanca ile elli kişiyi susta durdururum. silah cezaevinde olunca, hükümdür, hakimdir.. Tanrının buyrugudur.. silahın yüzü soguktur ama sahibine sıcaktır. yavuklu gibidir sahibine..
    ···
  5. 30.
    0
    silahları aldıgımız gece, kogusun penceresine yaslanmıs, Afyonun soguk ayazını sanki iliklerimde hissederek, dışarıyı seyrediyorum.. sabaha karsı infaz kararı almısım.. yatsı okunmaya başladı. ceza evinde çıt çıkmıyordu.. herkes, sanki benim gibi ezanı dinliyordu.. pencereden, sokaktan geçen insanları seyrediyordum.. aceleyle evlerine gidiyorlardı. bunlar ya gece vardiyası çalışan işçilerdi, ya da kahfede kumar oynayan adamlar.. nerden gelirlerse gelsinler, hepsi evlerine gidiyorlardı.. yarında evlerinden çıkıp işlerine gideceklerdi.. ama ben yarında buradaydım, yıllarca buradaydım ben.. yarın sabaha karsı yapacagım iş nedeniylede, belki ben bu ceza evinden hiç çıkamayacaktım.. Rabbim neden baa böyle bir yol çizmişti... ?
    ···
  6. 31.
    0
    ezanla birlikte kalktım.. namazımı kıldım ve sonra öylece, hiç soyunmadan yataga uzndım.. tavşan uykusuna yattım. biz yedi antepli, beşte konyalı olmak üzere on iki kişiyiz.. bizim amacımız, tıpkı konyada oldugu gibi öldürmek degil, bunlara göz dagı vermek.. yanı gene parmak işi gidecegiz.. çok üstümüze gelmişlerdi.. üstlerine gittikleri kişilerin kimler oldugunu ögrenmeleri gerekiyordu..
    ···
  7. 32.
    0
    sabah ezanı okunurken koguşların, kapısını patlatıp içeri daldık.. ancak bu kez iş konyadaki gibi olmadı.. çünkü sabah namazına kalkmıs olanlar ayaktaydı. kimi namaz hazırlıgı yapıyor, kimiside abdest alıyordu.. ama biz fırtına gibi içeri dalıpta kogusa baştan, ortadan sondan el koyunca,bu ayaktakiler aletlerine uzanacak zaman bulamadılar.. önce onlara daldık zaten, ayaktakilere.. ben içeri girip dibe dogru koşarken, saglı sollu bu ayaktakilerden 2-3 kişiyi yıktım.. yani gene öylesine vuruyordum ölümüne degil.. parmak işi santim işi.. arkadaslarda öylesine hızlı calıdıyorlardı ki, kimse ne oldugunu anlamadan bıcagı yiyordu.. sanki konyanın bir benzeri oluyordu.. oradan antraman yapmıstık, burada maç yapıyorduk.. çünkü konyadakiler azlıktı.. bursadakiler ise allah arttırsın ama elli kişiden fazlaydılar.. bagırmalar küfürler çıglıklar birbirine karısıyırdu.. koğuş tam anlamı ile cehenneme dönmüştü.. bunlarda tıpkı konyalılar gibi bıçagı yiyince bir daha yerlerinden kalkmıyorlardı. baska bıçak yemeyelim diye. bizim arkadaslar tarlada ekin biçer gibiydiler.. bıçaklarını saga sola daldırıyor, çıkarıyor, başka bir tarafa daldırıyordular.. ayakta olanların isini ilk bastan bitirdigimiz için öbürleri kolay oluyordu.. çünkü onlar yataktaydı.. ortalık kan kesilmisti.. ateşli silahı kullanamama gerek bile kalmamıstı.. afyonlu 60 mahkum. beş dakika içinde yere serimişti.. iş bitmişti.. fazla eglenmenin alemi yoktu... "tamam" diye begırdım.."hadi hep birlikte çıkıyoruz.."
    ···
  8. 33.
    0
    arkadaslar toparlandı, ellerindeki yüzlerindeki kanları çarşaflara silmeye başladılar.. çarşafına el attıgımız Afyonlu mahkum, hemen geri çekiliyor, çarşafı almamıza yardımcı oluyordu.. Konyalı idamlık Mustafa bagırmaya başladı..
    "kalksana ulan! kalk geri çekil, çarşafı alacağım."
    ama bagırdıgı kişiden ses çıkmıyordu. idamlık öfkelendi:
    "kalksana ulan! sana bir tane daha kaktırırsam görürsün ananınkini.. kalksana!"
    adamdan gene ses çıkmadı.. idamlık Mustafa'da adamı şöyle eliyle ileri itmek istedi. üst ranzada yatan adamdan gene hiç ses çıkmadı. kıpırdamıyordu da. idamlık Mustafa işi hemen anladı:
    "ölmüş bu yahu!" dedi..

    O günkü vukuatımız idamlık koca Mustafa'nın parmak işini biraz fazla kaçırması nedeniyle, 59 yaralı 1 ölüydü.. bizim arkadaslarda da gene bir çizik bile yoktu. olay zabıtlara böyle geçti. 1940'nda Afyon'da..

    o sabah onikimiz birden hücreye konduk, zincire vurulduk
    ···
  9. 34.
    0
    @44 yaşanmış bişey anlatıyoruz burda züt lalesi. ben kalkıp antep canavarı benim mi dedim ?
    @43 güzeldi pampa :S:DASD:ASd
    ···
  10. 35.
    -1
    "işte böyle olacak" dedim. "gördünüz mü? hiç yara bile almadık. neden? çünkü bizde haklılıgın verdigi güç varda ondan. birde ölümden korku yok bizde. korksak, ozamn ölüm gelir bulur bizi.. bunu unutmayalım, ölüm korkuyla ortak çalısır.."

    ben böyle deyince idamlık koca Mustafa seslendi:
    "beni asarlar artık degil mi? herif öldü. bundan sonra ipimi çabuk çekerler."

    "asamazlar. bu bir meydan savaşıydı. senin onu vurdugunu kim biliyor ki? meydan muharebesinde ölen öldügüyle kalır. öldüren yırtar işi.. hem sana bir sey söyleyim mi agam?"

    "söyle"

    "o adamı sen vurmadın. ben kogusa daldıgımda önce o adama dokunmustum. ne malum benim vurmamla ölmedigi? bunu kim ispat edebilir? mermi degil ki bu incelesinler.."

    idamlık koca mustafa bu sözüme güldü.

    "sen bilirsin yaptıgın işi Abdullah, sen işini bilirsin. santim işini bozmazsın sen. bıcagı ben kaçırdım, bunu biliyorum. sol bögründen daldırdıgımda, bıçak kalbine degdi.."

    "ha sen ha ben ağam. Rabbialemin bir kez ölüm emrini vermiş. Verdikten sonra, sen olsan ne olur ben olsam ne olur?sen, ben olmasakta bir baskası bu işi yapacaktı. çünkü ölüm emri gelmişti bir kere.. onu bozmaya bizim gücümüz yetmez... "
    ···
  11. 36.
    0
    bana küfür edin beyler. küfür etmezseniz devam etmiycem. sövün bana.
    ···
  12. 37.
    -1
    gibimde olmaz bu saatten sonra ben gidiyorum
    ···
  13. 38.
    -1
    kitabı bile var amk dedenin hafızasını gibim.
    ···
  14. 39.
    -1
    @38 linkini verdi kitap yurdundan alıp zütüne sokabilirsin.
    ···
  15. 40.
    -1
    @55 senin hatrına devam ediyorum pampa
    ···
  16. 41.
    +1 -1
    Konya'ın Kayaönü köyünden, çok cesur, çok yiğit,bir kişiydi idamlık Mustafa.. babayigit bir arkadastı.. 1.90 boyunda dev gibi bir adamdı.. o gece geç vakitlere kadar hücrede konustuk.. artık yorulmustuk.. hepimiz zincire baglı olarak uyuyup kalmıstık..

    59 kişiyi yaralamış, bir kişiyide öldürmüştük..

    Abdullah ve arkadsları 59 kişiyi yaralayıp, bir kişiyide öldürüdükten sonra kapatıldıkları hücrede geç vakitlere kadar konusup bu kan dolu günün yorgunlugu ile uyuya kalmıslardı.. sabaha karsı uzaklardan gelen zincir şakırtıları, postal sesleri ile uyandılar.. Abdullah bu ssleri çok iyi tanıyordu.. sabaha karsı, hücrede olan insanlara dogru bu8 sesler gelince eger ortada kesinlesmiş bir idam cezası yoksa bu sesler sürgün demekti.. idam cezası varsa bu seferde bu sesler idam demekti..
    ···
  17. 42.
    +1 -1
    Antep'ten sürgüne çıkalı daha topu topu 2 ay bile olmamıstı.. bu süre içinde Abdullah bununla birlikte 3.kez sürgüne gidiyordu.. idareler, sürgün için geceyi sever.. özellikle sabaha karsı sürgün yapmak iyi olur.. bu saatlerde mahkum uykudadır, tedarik yapmaya imkan yoktur.. eger silahı varsa silahlar zuladadır, onlara uzanamaz, direnemez, gürültü çıkaramaz.. sabaha karsı yapılan sürgünler yagdan kıl ceker gibi olur.. peynir ekmek yer gibi iş biter.. idarenin cokta acelesi vardır..

    "hadi bakalım. toparlanın, gidiyoruz" dediler mi, en çok on dakka içinde hazır olmak gerekir..

    olmadın mı, yandın demektir bu.. sen istedigin kadar Abdullah Palaz ol. elin kolun zincirli, karsında kırk elli gardiyan, jandarma ne yapabilirsin ki?
    ···
  18. 43.
    -1
    Abdullah, sabah ki olaydan sonra çifte namlu, belçika silahını nasılsa arama yaparlar diye, silahı getiren baş cavuşa kaşla göz arasında vermişti.. sıkıştıgında ondan silahı geri alabilirdi.. uzaktan gelen zincir seslerinin ve postal seslerinin taşlar üzerinde çıkardıgı sesler, gelip hücrenin kapısına dayanınca arkadaslarına seslenerek onlarıda uyandırdı..

    hücrenin demir kapısının açılması ile birlikte, gelenler içeri dolustular.. acele ile zincirler çözüldü. gelenler birsey demiyor, onlarda birsey sormuyordu.. yapılacak işlemler belli idi.. acele olarak toparlanacaklardı.. koguşlarına gidilecek, oradaki esyaları da toparladıktan sonra sürgün yoluna çıkılacakdı..
    ···
  19. 44.
    -1
    kogusa gelindiginde, Abdullah'da acele ile toparlandı. koguştaki eşyalarının hemen hepsini fakir mahkumlara verilmek üzere başgardiyana bıraktı. elbiselerini, ayakkabılarını,kişisel esyalarını bir valiz doldurrup maltaya çıktı.. biraz sonra diger arkadaslarıda geldi.. oniki kader arkadası, neresi oldugu belli olmayan yeni bir sürgüne cıkıyorlardı.. Afyon cezaevi'nin ne kadar jandarması, gardiyanı varsa hepsi toplanmıslardı.. jandarmalar o kadar degilde, gardiyanlar itip kakıyorlar, sürgünlerin üstüne üstüne geliyorlardı.. Abdullah'ın bileklerine sevk zincirleri vuruluyordu.. özellikle baş gardiyan yapıyordu bu işi.. zinciri takarkende canının acıması için hoyrat davranıyor, gereksiz hareketlerle Abdullah'ın canını yakmak istiyordu.. Abdullah ileri uzattıgı bileklerine zincirler geçirilirken basgardiyanı yakasından tuttu, kuvvetle itti ve yüzüne tükürür gibi bagırdı:
    ···
  20. 45.
    -1
    "bak başefendi yaptıkların dogru degil. biz elikolu bağlı insanlarız. bizi daha fazla hırpalamayın. bugünün yarınıda var, sorarız sonra hesabını bunun!"

    yere düşen başgardiyan, bir hışımla ayağa kalktı, ancak ne oldu, neden vazgeçti, bilinmedi,Abdullah'a vuracaktı, son anda vurmaktan caydı..

    jandarma başçavusu da gider ayak gene bir olay çıkmaması için araya girdi..

    "hadi bakalım toparlanın gidiyoruz.."
    ···