0
bir süredir böyleyim beyler.
bir süredir kendi istediğim hayatı yaşamıyorum. aslında kendi istediğim hayatı yaşamamın bir imkanı yok, bu sebeple ben artık bu dünyadan göçüp gitmek istiyorum ama bu da olmuyor.
etrafımdaki insanlara göre okulumu okumaya devam etmeliyim, mezun olmalı, iş sahibi olmalı, askerliğimi yapıp evlenip çoluk çocuğa karışıp klagib bir hayat sürmeliyim ama benim istediğim hayat bu değil.
ben annemin beni zorla saat 9'da yatırdığı günleri yaşamak istiyorum.
annemin her dersten (matematik, türkçe, hayat bilgisi ve fen bilgisi) birer tane test çöz sonra bilgisayar oyna dediği günleri özlüyorum.
matrix'in yeni filmini heyecanla beklediğimiz günlere dönmek istiyorum.
arabanın arka koltuğunda yer olmadığında (bazen biz, anneannemler falan hep beraber bir yerlere giderdik) ön yolcu koltuğuna dedemin dizine oturduğum, oraya dedemle birlikte sığabildiğimiz günlere dönmek istiyorum, o günlerde yaşamak istiyorum.
bir caddede yürüdüğümde etrafımı bu yukarıdaki görselde olduğu gibi görmediğim günlere, etraftaki amcaların, teyzelerin, abilerin, ablaların ve benim gibi çocukları görebildiğim günlere, arabaları ve evleri görebildiğim, bulunduğum mekanı, caddeyi ya da sokağı hissedebildiğim günlere dönmek istiyorum, o günleri yaşamak istiyorum.
şu anda yaşadığım hayatı, bugünü ya da yarını istemiyorum.
gelecekten bir beklentim yok, ne evlenmeyi hayal ediyorum ne de iyi bir iş sahibi olmayı. bir amacım yok, şu arabayı almalıyım, şöyle biriyle evlenmeliyim ya da şöyle bir yerde yaşamalıyım diyemiyorum.
şu anda bunları yazdığım andan bile nefret ediyorum..
yarın sabahtan ya da bir sonraki nefesimi alacağım andan da nefret ediyorum.
ama bu yıllar öncesine duyduğum özlemin yanında, şimdi içinde bulunduğumuz an her ne kadar nefret edilesi gelse ve nefret ediyor olsamda bir saniye sonra artık geçmiş olduğunda bana o kadar da kötü bir anmış gibi gelmiyor.
özetle ve kısacası yaşamıyorum, yaşatılıyorum..