-
26.
+1Evet oylar sayıldı ve kimse de kendisini affetmesini istememiş lan ne taş kalplisiniz :D Ama bu sayede büyük bir dertten kurtuldunuz. Neyse, hikayenin akışının bozulmaması amacıyla ilk olarak EVET, KENDiMi AFFETTiM kısmını paylaşacağım. Keyifli okumalar.Tümünü Göster
---
EVET, KENDiMi AFFETTiM
b-"Ben çok acılar çektim. Çok şey gördüm. Çok şey yaşadım. Artık, kendimi affetmek istiyorum. Ailemin yanında olmak istiyorum. Senin yanında olmak istiyorum." Nisan gözünü kaçırdı. Daha sonra da boynuma sarıldı ve:
Nisan-"Baba. Seni çok seviyorum." Sonra benden ayrıldı.
Nisan-"Öyleyse sen eve gir, ben de geliyorum."
b-"Eve girerken elimden tutmayacak mısın?" Normalde elimden tutar bir yerlere sürüklerdi. Finalde de eve sürüklemesini beklemedim değil.
Nisan-"Şimdi olmaz. Annemler içeride bekliyorlar. Gir, onlarla hasret gider. Ben de hemen geleceğim." Yanağından öptüm.
b-"Hemen gel ama, seni bekleyeceğim." Gülümsedi. Ve gözünden yaş gelmeye başladı.
Nisan-"Merak etme. Hemen geleceğim."
b-"Niye ağlıyorsun." dedim ve gözyaşlarını koluna sildi.
Nisan-"Hiiç. Sonunda kavuştuğumuz için mutluyum. Hadi git." dedi ve beni itti. Ben de kapının önüne yürüdüm. Son kez arkama baktım ve bana el sallıyordu. Zoraki bir gülümseme ile. Ben de el salladım ve kapıyı açıp içeri girdim. Kapıyı kapattım. Salondan sesler geliyordu. Rahmetli annemin sesi, babamın sesi, ikiz kardeşimin sesi, dedemin sesi, karımın sesi. Ben oraya aidim. içeri doğru koştum. Sonunda, onları tekrar görebileceğim. Sonunda. Artık kendimi affettim. Onlarla hasret giderebileceğim. Kapıdan içeri girdim. Herkes arasında konuşuyordu.
b-"BEN GELDiM." bunu heyecanlı bir şekilde söylemiştim. Benim sesimi duyunca herkes bana doğru döndü. Herkes oradaydı. Karşımdalar. Çok mutluyum. Sonunda. Ölüm onlara kavuşmamı sağladı. Ama benim geldiğime sevinmiş gibi değiller.
KÜÇÜK HATIRLATMALAR : ikiz kardeşi = Kadir, Karısı = Hilal, zaten gerisini anne baba falan yazarım anlarsınız)
Kadir-"Bunu ben hallederim." dedi ve benim elimden tuttu. Beni çekti ve duvara doğru itti. Elinde sivri bir şey belirdi ve elimi duvara tuttu. O sivri şey ile elimi duvara sabitledi. Kazık gibi.
b-"AAAAAAHHHHH! NE YAPIYORSUN?"
Kadir-"Kaçmana engel olmaya çalışıyorum canım kardeşim benim."
b-"CANIM YANIYOR." Elimi duvara çiviledi lan! Daha sonra dirensem de diğer elime de sapladı. Artık kımıldayamıyordum. Ellerim duvara sabitlendi.
Kadir-"Böylece bitti. Ee? Nisan ile turun nasıldı?"
b-"Neden yapıyorsun bunu bana? Beni affetmedin mi?"
Kadir-"Hahaha. Seni affetmek mi? SENi AFFETMEK Mi? SENi HiÇBiR GÜÇ AFFETTiREMEZ. BURASI SENiN EViN DEĞiL, SENDEN NEFRET EDENLERiNiN EVi. BURADA GÖRDÜĞÜN HERKES SENDEN NEFRET EDiYOR. Ha. Dondurmacı amca, Cihan ve daha niceleri ekgib çünkü onlar aileden değiller." donakaldım.
b-"Hayır. Yalan söylüyor diyin. Lütfen yalan söylüyor diyin. Anne, baba, dede, Hilal. BiRiNiZ BiR ŞEY SÖYLESiN!"
Kadir-"Bir şey söylemeye gerek yok. Kendin gör." dedi ve önümdeki sahne değişti. Çocuktuk. Kadir ve Hilal parkta kumla oynarken ben de ağacın arkasından onları izliyordum. Bunu bana Nisan göstermişti zaten. Ama farklıydı...
b2-"Öl artık Kadir, öl artık, öl artık, öl artık... " Ben miyim o?
Kadir-"Sevgini çok güzel gösteriyorsun bana. En sevdiğim sahneye de geliyoruz." Parkta sallandığım sahneye geldik. Kadir benim yanıma geldi ve beni salıncaktan itti:
Kadir2-"Beğendin mi yaptığını? Hilal'i ağlattın, yetmedi bir de haklı gibi konuştun." Sinirli bir şekilde Kadir'e bakıyorum.
b2-"Hepsi senin yüzünden. Hilal'i sevmemi istemiyorsun. Kendine saklamak istiyorsun."
Kadir2-"Sen neden bahsediyorsun? BiR DAHA BiZiMLE OYMAYACAKSIN!" Cebimden evden çıkarken sakladığım meyve bıçağını çıkardım.
b2-"Asıl sen bir daha bizimle oynamayacaksın."
Kadir2-"Bir Bine, saçmalama. Koy o bıçağı yerine."
b2-"Kimse de yok. Seni burada öldürsem kimse benim yaptığımı bilmez." Küçük kadir ağlamaya başladı. Ben de ona yaklaşmaya başladım.
Kadir2-"Bir Bine dur. Yapma." diye geri geri gidiyordu. En sonunda kaçmaya başladı. Ben de onu kovalıyordum. Parkın duvarından atladı ve yola çıktı. Yoldan gelen araba da Kadir'e çarptı. Ben ise orada, Kadir'in ölüsünü uzaktan izlerken gülümsüyordum. Bıçağı sakladım ve tekrar salıncağın oraya doğru yürümeye başladım. Sahne silindi tekrar eve döndük.
Kadir-"Eee? Ne düşünüyorsun sevgili kardeşim." Bu gerçeği görünce hatırladım. Evet, böyle oldu. Tamı tdıbına böyleydi. Benim yüzümden öldü. Benim yüzümden öldüğünü görünce kötü oldum.
b-"Ben... ben... "
Kadir-"Dur, daha bitmedi. Biraz da annem konuşsun." -
-
1.
+1Sen canisin amk bu ne
-
-
1.
+1Baktım Bir Bine'leri hep iyi yapmışım. Bir tane de kötü yapam dedim :D
-
1.
-
1.
-
27.
+1b-"Anne. Lütfen anne. Sana bir şey yapmadım de."
Anne-"Benim senin gibi bir oğlum yok. izle bakalım, izle de anla diyeceğim de senin taş kalbin ne anlar insanlıktan." dedi ve sahne yine değişti. Pazardaydık. Annem pazarda limon seçiyordu. Pazarcı ile konuşuyordu:
Anne2-"Rahmetli oğlum arap aşını severdi."
Pazarcı-"Bilmez miyim abla, Şehmuz amca da onu çok severdi. Her geldiğinde muz, armut, elma ne varsa poşete koyar gönderirdi arkadaşlarıyla beraber yerlerdi. Çok iyi çocuktu rahmetli."
b2-"Kadir Kadir KADiR KADiR... BEN DE BURADAYIM."
Pazarcı-"Bir Bine. Sen de iyi birisin ama herkesten saklıyorsun be abim. Herkese hep kötü yönünü gösteriyorsun, öyle yaparsan seni kimse sevmez ki."
b2-"BENi SEVMENiZ iÇiN KADiR'iN ÖLMESi YETERLi DEĞiL MiYDi?" diyince annem bana tokadı vurdu. Ben de sinir krizi geçirdim ve annemin seçtiği limonları yere attım. Annemin çantasındaki tavuğu da yere attım ve üstüne bastım. Annem şok içinde beni izliyordu.
b2-"BiR DAHA EVDE ARAP AŞI YAPILMAYACAK! KADiR ÖLDÜ VE ÖYLE KALACAK!" dedim ve orayı terk ettim. Annem yere diz çöktü ve ağlamaya başladı. Pazarcı da annemin yanına geldi ve:
Pazarcı-"Bu çocuk bir şeytan." dedi ve sahne silindi. Tekrar evdeydik.
Anne-"Ben hastalıktan değil, kahrımdan öldüm. Beni sen öldürdün. Çocuk değil, pazarcının dediği gibi şeytan yetiştirmişim. Allah'ın her günü keşke Kadir yaşasaydı da Bir Bine ölseydi dedim. Ama kadere bak ki sen yaşadın. Hatta Kadir'i bile sen öldürdün." Şiddetli bir şekilde ağlamaya başladım.
b-"Anne... "
Anne-"BANA ANNE DEME, BENiM SENiN GiBi BiR OĞLUM YOK!" Annem de beni reddetti. Haklı da. iğrenç biriyim.
Dede-"Sıra bana geldi. Eğer böyle bir torunum olacağını bilseydim seni doğduğun anda öldürürdüm." -
28.
+1b-"Dede, bari sen yapma. Biliyorum, Cihan'ın kaçmasına yardım ettim ama pişmanım dede."Tümünü Göster
Dede-"Sen Cihan'ın kaçmasına yardım ettin öyle mi? Bir de buradan izle bakalım, ne yapmışsın. Nisan bir şeyleri değiştirip sana göstermiş. Neyini seviyorsa, sana kıyamıyor." dedi ve sahne değişti. Cihan ve ben karanlık bir yerdeydik.
b2-"Cihan, sonunda dedemin zulasını buldum. Tüm parasının yerini biliyorum artık. Ama anahtarı yanından ayırmıyor, uykusu da hafif, uyusa da alamıyorum. Hep boynunda asılı."
Cihan-"Bunu yapmak zorunda mıyım?"
b2-"Lan adam senin anana laf ediyor, soyuna sopuna laf ediyor. Nasıl erkeksin sen? Köpek soy diyorlar sana kasabada. Dedem adını çıkardı. Onu öldürmeden bu adın temizlenmez. Üstelik para da kazanacaksın. Çok paradan bahsediyorum. Babamın bile bu paradan haberi yok."
Cihan-"Bana tüm kasaba köpek soy mu diyor?"
b2-"Arkandan öyle söylüyorlar. Bana biri böyle diyecek, direk onu öldürürdüm, kimsenin de ruhu duymazdı."
Cihan-"Haklısın."
b2-"Hah, şöyle. Hadi bakalım, yap işini, akşama ben babamı oyalarım, sen de işi halledersin." Cihan hiçbir şey demeden gitti. Daha sonrası Nisan'ın gösterdiği gibi. Dedemi öldürdüğünü görüyorum ama saklıyorum. Ve ondan sonra Cihan ile buluşuyorum.
Cihan-"Hani babanı oyalayacaktın? Az daha yakalanıyordum."
b2-"Tamam lan tamam, sakin. Her şey planlandığı gibi gitti. Kimse bizden şüphelenmedi. Şu parayı alayım, yarın sana veririm. Sen de bir daha buralarda gözükme." dedim ve oradan ayrıldım. Daha sonra duydum ki polisler bunu almış. Hapse girmiş. isimsiz birinden bir video gelmiş. Kim düşünürdü ki kulübede güvenlik kamerası olacağını? Ben. Ben taktırmıştım. Her gün bir şeyler çalıyordum kulübeden ve dedeme gına geldi. O da kulübeye gizli bir kamera taktı. Babamın bile haberi yok. Zaten babam saf mal bir adamdı. Hiçbir şeyden haberi yok. Her şey planımdaki gibi işledi. Beni ispiyonlamayı denerse diye hapishaneye gittim ve görüşme sırasında onu tehdit ettim. Kız kardeşi ile. O da korktu ve sustu. Her şey planımdaki gibiydi... Ve sahne silindi.
Dede-"Ne oldu? Gerçekleri görünce dilini mi yuttun?" Konuşamıyorum. Bunları ben yaptım. Nasıl bir insanmışım ben? insan değilim. insan olamam, olamam ben insan falan olamam.
Kadir-"Sıra şimdi kimde? Bu salağın konuşacak hali kalmadı zaten."
b-"Lütfen... Durun... "
Hilal-"Hala konuşabiliyor. Demek ki tam acı çekmemiş. Zaten babasının ölüm nedeni benim hikayem ile bağdaşıyor. O meşhur evlilik teklifinden başlayalım." dedi ve sahne değişti. Nisan'ın gösterdiği yoldaydık.
b2-"Hilal, seni seviyorum lan. Gel benim ol." Yuh lan yuh. O kadar mı kötü teklif etmişim.
Hilal2-"Olmaz, seni seviyorum ama davranışlarını sevmiyorum Bir Bine."
b2-"Lan gerizekalı. Ben seni seviyorum işte. Hem bak, babanın bir ayağı çukurda. Anan da ölü. Eve ekmek getiremiyor kimse. Benle evlen, benim paramla geçiniriz işte." Aslında onunla evlenme nedenim ev işlerine falan bakması. Babam hastaydı. Evi tak zütürüyordu. Eve hizmetli tutacağıma Hilal ile evlenirdim daha iyi. Hem onu seviyordum da.
Hilal2-"Seninle evlenirim, ama bir şartım var."
b2-"Hay şartını gibeyim. Ne istiyon? Naz mı edecen?"
Hilal2-"Eğer babam ölürse ablam ve çocukları da bize gelsin."
b2-"Ne yapacam ablanı çocuklarını lan ben? Sen şimdi çocukları okut falan da dersin."
Hilal2-"Çocukları ben çalışır okuturum. Yeter ki kalacakları bir yerleri olsun."
b2-"Hay dıbına koyayım ya. Başımıza bir de kocasını mutlu etmeyi bile becerememiş ablanı mı yükleyecen... Tamam lan. Evlenek de başka bir şey istemiyorum." dedim. Ama ablasını yanıma almadım. Hatırlıyorum. Sokakta bıraktım onları. Hilal de benimle evlendiği için yanımdan ayrılamadı. Korktu benden.
Sahne yine değişti. Babam hasta yatağında, Hilal de yanımda. Ben de babama doğru kızgın kızgın bakıyorum. -
-
1.
0Babam saf mal. Ok
-
1.
-
29.
+1b2-"LAN BU iLAÇLARI SU GiBi iÇiYON! KAÇ PARA BUNLAR BiLiYON MU SEN?"Tümünü Göster
Hilal2-"Bir Bine yapma, baban hasta zaten. ilaçların hepsini de almıyoruz."
b2-"BiR DE HEPSiNi ALALIM! BUNDAN SONRA iLAÇ MiLAÇ YOK. KENDi KENDiNE iYiLEŞECEKSiN!"
Hilal2-"Saçmalama Bir Bine. O senin öz baban!"
b2-"SUS LAN AZ!" dedim ve tokat attım. O da yere düştü. Ben... bunları ben yaptım. Ben... BEN...
b2-"BUNDAN SONRA iLAÇ YOK, O KADAR." dedi ve babam yatağında ağlamaya başladı. Hilal de yerde ağlıyordu. Birkaç ay sonra da babam vefat etti. Sahne yine değişti. Bir sofradaydık. Babamın ölümünden sonra, Hilal de hamile. Ama Hilal'in yüzü mosmor. Onu ne kadar dövdüysem. Nefes alamıyorum artık. Ben böyle biriyim. Neden böyle biriydim? Hiç mi pişman olmadım? Keşke ölseydim, keşke hiç doğmasaydım.
Hilal2-"Çocuğumuzun ismine karar verdin mi?" Benimle iletişim kurmaya çalışıyordu. Beni hala sevmeye çalışıyordu. Bunu gördükçe kendimden nefret ettim.
b2-"Aysun olacak adı. Kız doğacakmış zaten cihazda gördük. Rahmetli anamın adı olacak."
Hilal2-"Bence Nisan koyalım. Nisan ayında açan çiçekler kadar güzel bir kız olacak. O yüzden adı Nisan olsun." Bunu hatırlıyordum. Bunu Nisan'a hastanede söylemiştim. iğrenç biriyim.
b2-"Sen ne saçma salak konuşuyon? Kahpe adı mı koyacaz küçücük kıza? Aysun olacak ismi."
Hilal2-"Bari Aysun Nisan olsun." dedi ve ben de ayağa kalkıp tokadı vurdum. Sandalyeden yere düştü ve yerde tekmelemeye başladım.
b-"DURR! DUUUUURRRRR!!! Dur artık... Dur... " Artık dayanamıyorum. Acı veriyor. Boğazım kupkuru, kalbim acıyor.
Hilal-"Ben de sana dur diyordum. Ama sen durmuyordun."
Hilal2-"DUR BiR BiNE! TAMAM, TAMAM... "
b2-"KIZI ŞiMDiDEN ABLAN GiBi KAHPE YAPACAN DEĞiL Mi? HA! NiSAN'MIŞ." Sonra dövmeyi bıraktım ve... garipti. Suyu geliyordu.
Hilal2-"Kızım... " O an içimde bir pişmanlık hissettim. Hilal'i hemen kucağıma aldım ve hastaneye zütürdüm. Hastanede beklemeye başladım. Daha sonra doktor çıktı ve kızımın öldüğünü söyledi. Üstelik Hilal koruma altına alındı. O günden sonra yalnız kaldım. Düşünmek için çok vaktim oldu. Yalnız, kocaman evde yıllarca pişmanlık hissettim. Yalnızca şu 30 yaşıma kadar yaptığım şeyler... iğrenç biriydim. Çok geç fark ettim bunu. Benim gibilerin yaşamaya hakkı yoktu. Ama son bir kez yaşama şansımı deneyecektim. Araştırdım ve Hilal'in yerini buldum. Kadın sığınma evindeydi. Adresi aldım ve o eve gittim. Sonra işte aynı olaylar gelişti ve Hilal dışarı çıkıp benimle konuşmak istedi.
b2-"Hilal, yıllarca düşündüm. Çok pişmanım Hilal. Sen beni hep sevdin, ama ben göremedim. Babamı öldürdüm, kardeşimi katlettim, annemi öldürdüm... Kızımı... Kızımı öldürdüm. Biliyorum, ben affedilecek şeyler yapmadım, ama beni affetmeni istiyorum Hilal. Lütfen geri dön. Bir daha dikenlere basmayacağız, hep gülleri göreceğiz. Yeter ki bana evet de. Gel benimle."
Hilal-"Yapamam. Seni affedemem. Ben seni sevmeyi denedim, ben seninle yaşamayı denedim. Ama sen her defasında beni reddettin. Bu sefer de ben seni reddediyorum. Git, kendine yeni bir hayat kur. Eğer gerçekten değiştiysen, bunu yeni seveceğin kişilere göster. Biz artık öldük. içten içe senden nefret etsem de hala senden umudum var."
b2-"Umudun varsa gel... "
Hilal-"Yapamam. Yapmam. Gelmem artık seninle. Şimdi defol. O gülleri başkalarına göster. Ben dikenlerimle yaşarım." dedi ve ben de dışarı çıktım. Evime gittim. Kendimi affedemedim. Eve baktım, içeri girdim eşyalara baktım, paralara baktım. Hiçbirini hak etmiyorum. Ben bu kadar şerefsiz biriyken hiçbir şeyi hak etmiyorum. Kendimi affedemiyorum. Hilal benden hala umutlu olsa da ben kendimden umutlu değildim. Paraların hepsini bir yere topladım. Ve yaktım. Bununla beraber ev de yanmaya başladı. Ve ben de yandım. Sahne silindi ve yine evdeydim. Herkes karşımdaydı.
Kadir-"Pişman oldun demek. Ay... Kıyamam. Kalbi de varmış."
Hilal-"Ölmek yerine umuduna tutunmalıydın. Onu bile beceremedin."
Kadir-"Ama bir şeyi doğru bildin. O ağacın arkasından bizi izlediğin zamanlarda Hilal ve ben birbirimize evlenme sözü verdik. Benim ölümümden sonra da Hilal sende beni aradı, ama bula bula senin gibi bir iti buldu. Sen ve ben başından beri aynı değildik." Sesim kısılmıştı artık. Sessiz bir şekilde:
b-"Özür dilerim."
Kadir-"Özür dilemek için çok geç. Hem bu kaçıncı özür dileme oldu? Saydınız mı?"
Baba-"Ben saydım. 124. Bu olayı 124 kez yaşadık. Birkaç yüz kere daha yaşarsak ağlayabilirim. Ama mutluluktan. Çünkü acı çektiğini her gördüğünde ayrı mutlu oluyorum. Artık seni oğlum olarak bile görmüyorum." 124 kez mi?
b-"Ne demek istiyorsunuz?" sesim bitkin ve kısık çıkıyordu.
Kadir-"Her seferinde buraya geliyorsun, her seferinde kendini affediyorsun be koçum. Nisan sana kıyamıyor ki her şeyi göstersin. Hiçbir şeyi göstermiyor sana. Veya yumuşatarak gösteriyor. Ben olsam acı çektirirdim, ama yeğenimin ricasını geri çeviremiyorum işte. Ne yaparsın, amca yüreği. Herhalde Nisan da sana acı çektirmeye falan çalışıyor. Şimdi bunu tekrar yaşayacaksın. Umarım kendini tekrar affedersin kardeşim."
b-"Ben yaşlıyken ölmüştüm."
Kadir-"O da Nisan'ın oyunu. Senin kendini acı çektiğin için öldürmeni hatırlamanı istemiyor. Niye senin gibi iğrenç birini seviyorsa... Hadi bakalım. Başa dönme zamanı." Herkesin elinde meşaleler belirdi. Üzerime doğru geliyorlardı:
b-"HAYIR... HAYIR HAYIR... AAAAAHHHH" Meşaleleri üzerime attılar ve yanmaya başladım. Bütün etim, kemiklerim, yandığımı hissediyorum. Acıyor.. Acıyor... ACIYORR!!!
...
-"BiR BiNE EFENDiNiN EVi YANIYOR!!"
-"iTFAYEYi ARAYIN!"
-"Ev neden yandı ki acaba?"
-"Bir Bine efendi yaşlıydı, çayı falan tüpte unutmuştur. Koskoca evde yalnız yaşıyordu." Ateşlerin arasından yürüyerek çıktım. Herkes endişeli bir şekilde yangını söndürmeye çalışıyordu. Kimse bana dikkat etmedi. Ben de kalabalığın arasından sıyrıldım ve müsatkil evimin karşısındaki parka girdim. Arkamda koskoca mazi yanıyor. Ama artık mazi ile işim kalmadı. Kız çocuğunun teki sırtıma dokundu ve:
Kız-"Şu yanan ev sizin mi?" diye benim evimi gösterdi.
b-"Evet benim, sen kimsin?"
Kız-"Tamam. Yürüyelim mi? Yürüyüşümüzün bir yerinde sana kim olduğumu söylerim."
SON... MU ACABA?
---
SEÇTiĞiNiZ SON DA YOLDA. -
30.
+1EDiT: BUNU OKUMADAN ÖNCE "EVET, KENDiMi AFFETTiM" KISMINI OKUYUN.
HAYIR, KENDiMi AFFEDEMEM
b-"Nisan, kendimi affetmem mümkün değil. Ben dedemin ölümünü gizledim, kardeşimin ölümüne sevindim, annen bile beni affetmedi. Seni koruyamadım. Kendimi affedemem. Onların yüzüne bakamam." Nisan\'ın gözleri faltaşı gibi açıldı.
Nisan-"GERÇEKTEN Mi?"
b-"Evet de neden sevindin?" Bana sarıldı.
Nisan-"Sonunda baba, sonunda."
b-"Ne sonunda?"
Nisan-"Artık özgürsün. Sonunda."
b-"Ne demek özgürüm? Ne oluyor."
Nisan-"Baba, sana her şeyi göstereceğim." dedi ve her şeyi gösterdi. (EVET, KENDiMi AFFETTiM KISMINDAKi SUÇLARINI VE YAŞADIKLARINI GÖSTERiYOR) Nefes nefese kaldım. 124 kez. Bunu 124 kez tekrar ettim. Nisan\'ı sakince ileri ittim.
b-"Kızım, bana yaklaşma, ben böyle bir insansam kimse bana yaklaşmamalı. Ben iğrenç biriyim. Ben zalim biriyim. Ben... "
Nisan-"Sen benim babamsın. Yaptığın hatalardan dolayı pişman olan babam. Son pişmanlık fayda etmez, biliyorum. Ama hiç pişman olmamaktan iyidir, değil mi? Zaten cezan belli. Artık eve giremeyeceksin. Ve ben de eve gireceğim."
b-"Cezam, sonsuz yalnızlık. Değil mi?" Nisan\'ın gözleri yaşardı.
Nisan-"Evet."
b-"Son kez sarılabilir miyim sana? Hakkım değil ama son kez... " derken o bana sarıldı. Ben de ona sarıldım. Sımsıkı sarıldım. Affedilecek şeyler yapmadım. Keşke her şey daha farklı olsaydı. Keşke her şey daha güzel olsaydı.
Nisan-"Artık gitmem gerekiyor. Seni özleyeceğim baba. Ben seni her zaman izleyeceğim merak etme. Sen beni görmeyeceksin sadece." Gülümsedim ve burnumu çektim.
b-"Sen izleyeceksen şimdiden kendimi daha güçlü hissediyorum." Gülümsedi ve eve koştu. Kapıyı açtı ve içeri girdi. Bana bakarak kapıyı yavaş yavaş kapattı. Ben ise eve uzun uzun baktım. Bu maddi hırs, bu manevi açlık beni mahvetti. Ama beni affeden biri vardı. Kızım, onun için bu cezayı yaşamalıydım. Sonsuz da olsa, dayamayacak bile olsam bu cezayı yaşayacağım. Kendimi attım yollara. Artık... hiçbir yere ait değilim.
SON
---
OKUYAN HERKESE TEŞEKKÜRLER. BiR SONRAKi HiKAKYEDE GÖRÜŞÜRÜZ KENDiNiZE iYi BAKIN. -
-
1.
+1Bi de biz taş kalpli diyor bak şuna sen lan! Hikayenin orijini yerine bunu tercih ederim ben be!
-
-
1.
+1Fake atmaya çalıştım aga çaktırma :D
-
1.
-
1.
başlık yok! burası bom boş!