evet sayın sözlük muallakleri merhaba. bilen bilir bilmeyenin tekrar dıbına koyim ağır ayak fetişiyim. ilk denememde dayak yiyince bir süre uzak kalmıştım ama çok geçmeden (yaklaşık 1 gün) kendimi toparladım ve hunharca ayak yalama isteğime tekrar kavuşmuştum.

ayak fetişiyim ama ağır prensiplerim var. yüz güzelliğine değil ayak güzelliğine bakıyorum. isterse dünyanın en sexi kızı gelsin karşıma ayaklar çirkinse ağzının ortasına bi tane vurur giderim o derece. ama genelde güzel kızların ayakları da güzel oluyo ama yalnızca genelleme. çirkinlerine de denk gelebilirsiniz.

yaklaşık 2 sene kadar önce kış aylarındaydık. her yer kar fırtına. tabii kızlar da genelde bot türü ayakkabılar giydiği için ayağa direk maruz kalmadığımdan çok etkilenmiyordum. bilenler bilir yaz aylarında giyilen açık ayakkabılar bir ayak fetişti için resmen işkencedir. yerde ayaklara bakmadan yürüyemez hale geliyorsunuz bir süre sonra.

herneyse bizim alt katta bir kız oturuyor. böyle hafif balık etli güzel de bi kız. bir kere apartmanın önünde apartmandaki çocuklarla oyun oynarken denk gelmiştim kıza. kızı görür görmez odağı direk ayaklara verdim vermez olaydım. parmak arası terlik içinde pamuk gibi bir çift bembeyaz ayakla karşılaştım.

o an kendimi kaybetsem de zorla apartmandan içeri girdim ve hemen eve doğru koştum. başka bişeylerle uğraşıp o anı unutmam lazımdı çünkü her an aşağı gidip ayaklarına sarılıp ömrümün sonuna kadar öyle kalabilirdim.

aradan bir kaç gün geçti. yine bir akşam üstü işten çıkmış eve dönüyorum. sokağın diğer köşesinden de bu prenses geliyor. (ayaklarına aşık olduğum hatunlara prenses derim beyler. prensip meselesi)

adımlarımı yavaşlattım önce onun apartmana girmesini bekledim. gözüm ayaklarda tabii pembemsi bir new balance vardı ayağında. (bir diğer prensip de ayakkabı beyler. dolgu topuk giyen kıza o ayakkabıyı sokarım. babet ile spor ayakkabılarına aşığım.) beni farketmeden apartmandan içeri girdi biraz sonra da ben girdim. kapılarının önünden geçerken ayakkabılarını alıp içindeki sıcacık havayı kokladım ama nasıl kokluyorum. sömürdüm resmen. güzel de kokuyodu şimdi. harika bir duyguydu. tam o sırada bir kilit açılma sesi ardından da kapı gıcırtısı duydum. kız canlı kanlı karşımdaydı elimde ayakkabıları ile beni yakaladı. sert bi ses tonuyla koy onları yere dedi. dediğini hemen yaptım düzgünce koydum kapının önüne. şimdi git benden haber bekle dedi. o anki salaklıkla anlamadan koşarak yukarı evime çıktım. kapıyı örtüp ne kadar kilit varsa kilitledim çöktüm kaldım. kalbim nasıl atıyor bir görseniz deprem oluyo sanırsınız.

olayın şokunu o gün akşama kadar atamamışken telefonda bildirim geldi. ekranı bi açtım alt komşu kızı facebook'dan istek göndermiş. isteği kabul edip telefonu kapattım fırlatıp attım. nasıl açıklama yapacam ne diyecem diye. kendimi toparladıktan sonra ne olmuş olmuş biraz bahsederim fetiş olduğumdan dedim tekrar açtım. mesaj üstüne mesaj göndermiş. aklımda kaldığı kadarıyla gelen ilk mesaj 'saat 8'de kapının önünde ol kendini herşeye hazırla' şeklindeydi. okur okumaz gözüm saate kaydı saat 8 buçuk olmuştu amk. saat 8'de 'neredesin' diye bi mesaj göndermişti onun ardından 'neredesin köpek bunun hesabını vereceksin' gibi bişey yazıyodu. kendimi çok garip hissettim o an ama fetiş damarlarım kabarmıştı bile.

devamı gelsin mi lan ? epey yazdım not defterine seri seri yazabilirim.

mesajlarını okuduğumu görmüş olacak ki 'Hemen !' diye bir mesaj gönderdi. üstümü bile değiştirmeden indim aşağıya kapıda beklemeye başladım. artık kapıdaki delikten mi baktı ne yaptıysa 'Beklerken diz çökeceksin' yazıp gönderdi. şartsız itaat ediyordum amk anında çöktüm dizlerimin üzerine. içeriden bi gülme sesi geldi ve kapı açıldı. yine aynı sert ses tonuyla 'o şekilde içeriye gel' dedi. dizlerimin üzerinde içeriye girdim. kapıyı kapattı ve o an öyle bi tekme attı ki yerde 2 kere sektirdi kafamı dıbına koyim. ani bir refleksle elimi vurduğu yere zütürmeye çalışırken bi tane daha vurdu. ulan noluyoruz demeye kalmadan 'sakın öyle birşey yapma. köpekler elini kafasına zütüremez' dedi.

ama nasıl zevk alıyorum bütün fonksiyonlarım durdu o derece. domal dese domalacam öyle etkisi altına aldı beni. bir yandan da böyle güzel ve şirin bi kız nasıl böyle birşeye dönüşebilir onu düşünüyorum kafamın içinde. herneyse kapının girişindeki dolabı açıp tasma gibi bişey çıkardı geçirdi boynuma. çekip içerideki odalardan birine zütürdü koltuğa oturup ayaklarını omuzlarıma uzattı.

'sadece basit bir kurala uyarsan seninle iyi anlaşabiliriz' dedi. 'buyrun' demeye kalmadan tokatı yedim. 'buyrun efendim' diyeceksin dedi. 'buyrun efendim' dedim. 'kural şu; benim ağzımdan çıkan her emir yerine getirilecek' dedi. bunu söylerken ki surat ifadesi hala gözlerimin önünde. o nasıl bir bakış o nasıl bir ses tonuydu öyle.

ardından 'gelelim neden saat 8'de kapının önünde olmadığın meselesine' dedi ve güldü. o an hissettim kendi kendime 'yannanı yedin lan' dedim. içeriye doğru nasıl sıçılır onu da anladım. 'neden emrime uymadın ?' dedi. bende anlattım tüm olan biteni. anlattıktan sonra bir tokat daha yedim. bu sefer sağlam vurmuştu parmaklarının değdiği yerler sızlıyordu. 'ayakkabılarımı getir kapının önünden. şu akşam kokladıklarını' dedi. kapıya doğru dizlerimin üstünde giderken bir tekme daha yedim. 'köpekler dört ayak üstünde yürür' demesiyle kendime geldim emekler pozisyonda kapıdan ayakkabıları aldım. tam bu sırada da karnıma bi tekme yedim. 'ellerini kullanabilen bir köpek görmedim ama galiba sen görmüşsün' dedi iki üç kere de tokat attı. ayakkabıları yere bırakıp bilek kısmından dişlerimin arasına sıkıştırdım. tasmayı çekerek içeriye zütürdü tekrar. 'giydir ayakkabılarımı' dedi. nazikçe giydirdim bu sırada 'aferin olacak senden bişeyler' dedi. ayakkabıları giydirdikten sonra 'uzan' dedi. sırtüstü uzandım yere. etrafımda bir kaç tur döndükten sonra bir ayağını karnıma koyup bastırmaya başladı. nefesim kesilir gibi olduğu an diğer ayağını da kaldırıp tamamen üstüme çıktı.

Akşam devam ediyorum beyler. Beklemedr kalın.

Ani bir refleksle kalkmaya çalıştım ayağıyla yüzüme bastırıp 'sakın' dedi. Nasıl kalkmayayım amk nefesimi kestin diyemedim. Hafif zıplamaya başladı. Zıplaya zıplaya göğsüme kadar geldi. Bastırdıkça ani nefes veriyordum bundan zevk alıyordu dıbına koyim. Daha sert zıplamaya başladı. Halimi gördükçe gülüyor bende ayaklarının altında acı çekiyorum. Ama kız profesyonel olacak ki o kadar şey yaptı üstümden düşmedi amk tebrik ettim.

'Böyle olmayacak bağırmayacaksın sanırım' dedi. Üzerimden inip koltuğa oturdu ayaklarını uzatıp yüzüme koydu. 'Nasıl yapsam acaba?' Diye düşünmeye başladı. Biraz da o şekilde durduktan sonra 'buldum' dedi. 'Git dolaptan çelik topuklu ayakkabılarımı getir' dedi. Gittim ayakkabıları buldum getirdim. Ayağındaki ayakkabıları çıkarıp kapının önüne koydum tekrar. Emir ondan geliyordu tek başıma karar veremiyordum.

Topuklar bildiğin çelikti amk. Ucu da çok inceydi. Bu tüm vücudumu delip öldürecek galiba diye düşünürken odaya girdim tekrar. Ayakkabıları giyinmiş elini beline atmış bekliyordu. Topuklara gözüm çarptı sanki daha da incelmişti amk. Ayaklarının önünde durdum. 'Ellerini arkada birleştir' dedi. Denileni yaptım kelepçeyi bileklerimden geçirip kilitledi. Uzan dedi. Yere sırt üstü uzandım. Ellerim altımda kaldı kalkıp doğrulamıyordum. Kalkmaya çalıştığımı görüp kahkaha attı. 'Çaresizliği daha çok hissedeceksin köpek' diyip tekme attı.

Tekme manyağı olmuştum amk. O topuklarla üstüme çıkmasın diye yalvarmaya başladım içimden. Yine pgibopat bir şekilde etrafımda dönmeye başladı. Ayağının birini göğsüme koydu sigarasını yaktı. Alttan o kadar ciksi duruyordu ki sigara da bunu tamamladı. Kendimi teslim etmiştim o andan sonra. Sigara bitene kadar o şekilde bekledi. 'Bağıracaksın sakın sıkma kendini' dedi manyak bir ses tonuyla. izmariti göğsüme bırakıp üstüme çıktı. Hem sigaranın hem o çelik topukların acısıyla bağırmaya başladım. Bu sırada harika bir kahkaha atıyor ve ayağıyla üstümdeki sigarayı ezerek söndürüyordu

acıdan çıldırıyordum. normalde elimi sigara közüne yaklaştırsam zaten çok acıyor ama durum farklı. resmen üstüme atıp ayağıyla ezerek söndürdü. topukların acısına mı bağırayım sigaranın acısına mı bağırayım sigara yanığı iz yapar mı onu mu düşüneyim kafam huurya döndü. yaklaşık 2-3 dakika o şekilde bekledi. topukların değdiği yerler acıdan uyuşmaya başladığında çığlıklarım bitmişti. o an acıdan zevk aldığımı farkettim. çığlıklarımı kesip kahkahaya çevirmiştim. kız mala döndü tabi bu sırada bön bön suratıma bakıyor ben basıyorum kahkahayı. işte bir mazoşist'in doğduğu ana gelmiş bulunuyoruz.

kahkahalarım bittikten sonra kız üzerimden inip koltuğa oturdu. şok oldu lan bildiğin surat ifadesine gülmemek için zor tuttum kendimi ayakkabılarındaki çelik topukları tekrar gördükten sonra tamamen sustum.

'nasıl bir manyaksın ya' dedi. ulan diyene bak bir saatte bi ağzıma sıçmadığın kaldı dedim içimden. dışımdan söylesem giber belamı farkındayım. 'ne hissettin' dedi. 'hiçbirşey' dedim. 'sadece bitmemesini istiyordum' dedim. lan ağzımdan çıkan kelimeler, aklımın içinde düşündüklerim, hissettiğim o eşsiz zevk sanki ben ben değildim amk.

kız hala mal gibi bekliyo. biraz daha oturduktan sonra gülümsedi. ardından yine o kahkahayı bastı. 'işte tam olarak istediğim şey' dedi. 'yıllardır istediğim şey önümde yatıyor'

dedim aha yannanı yedik...

yine dıbına koyduğumun dolabına gitti. kelepçe ile tasmayı çıkardığı dolap. kalın bir ip çıkardı kelepçeleri çözüp ellerimi iple sıkı sıkı bağladı. ipi yukarıdaki lamba kancasına geçirip gerdirerek yerde bir yere bağladı. bilen bilir lambaların altında lambayı tutması için demir kanca vardır. bilmeyenin dıbına koyim tekrarlıyorum.

ellerim havada parmak uçlarım üzerinde duruyorum. tekrar içine sıçtığımın dolabına gidip ince ve kısa bir kırbaç çıkardı. bildiğin fetiş marketi gibiymiş kızın evi o an öğrendim.

'demek bitmemesini istedin' dedi kulağıma fısıldayarak. ulan öyle hareketleri var ki çıldırtıyo resmen. 'evet' dedim bende aynı şekilde. ulan huur insana vuruyosun başka bişeye değil. küçük kırbacın 'şiuvv' gibi çıkardığı sesin ardından çatur çutur vurmaya başladı. ilk başlarda yine bağırdım. sonra yine bişey oldu gülüyorum amk. başım yere eğik pis pis gülüyorum. kendimi ne kadar sıksam da olmadı vurdukça basıyorum kahkahayı.

kahkaha attığım sırada başımı kaldırdım göz göze geldik. o an anladım ki kız ne kadar masum olursa olsun pgibopat bir manyağa dönüşebiliyormuş. bir kaç gün önce apartmanın önünde çocuklarla saklambaç oynayan şirin bir kız pgibopat yüz ifadesiyle manyak bir şekilde bana vuruyordu.

dinliyomusunuz sayın dıbına koyduklarım. devam ediyim mi ?

birden durdu. "böyle sadece vurmayla zevk almıyorum" dedi. "şöyle bir oyun yapacaz. ben vurmaya devam edecem sende benim vuruşlarımı sayacaksın. 200 olduğu zaman söyleyeceksin duracam" dedi. onaylar gibi başımı salladım acıdan uyuşmuştum. başladı vurmaya o vurdukça sayıyorum. tatmin olmamış olacak ki "sesli say" dedi. bende 70-71-72 saya saya gidiyorum. saydıkça hızlanıyo hızlandıkça acım katlanıyo amk. 150 ye yaklaştığımda mecalim kalmamıştı. başımı yine önüme eğip kısık bir sesle sayıları söylüyordum. vurduğu bir yere kırbaç tekrar denk gelince acıdan bağırıyordum çünkü inanılmaz acı veriyordu.

nihayet 200 demiştim o sırada durmuştu. gözlerimi kapatmıştım bende kırbaçla vururken. gözlerimi açar açmaz göğsümden süzen kanlara denk geldim. aynı yere bir kaç kez vurmuş önce kan toplamış sonra da patlamıştı. yanıma yaklaştı önümde durdu. sadist bir gülümsemeyle elini vücudumda gezdirmeye başladı. kanı sağa sola dağıtırken tırnağını kanayan yere basıp sürmeye başladı. yara içinde yara açtı yaraception yaptı amk huursu.

"sakın şımarma ama söylemek zorundayım sen harikasın" dedi. yalan yok o an zütüm kalktı çok güzel bişey yapıyodum sanki. o sırada göğsümün acısından ellerimi unuttum onlar aklıma geldi. ellerim üşümeye başlamıştı kafamı bi kaldırdım bembeyaz olmuş ellerimle kollarım. yaklaşık 20 dakikadır tavana asılıydım neredeyse. kan çekilmiş uyuşukluk gelmişti kollarıma da. omuzlarıma da sancı saplanıyordu.

dinleyen yoksa silip gidecem dıbına koyim ses verin zütverenler.

dinleyen huur çocukları için devam ediyorum o zaman. bir iki part yazarım geri kalan yarına kalır.

prenses bu durumu farketti ve gülerek "nasıl şimdi de zevk alıyor musun ?" dedi. hay ağzım gibilseydi de söylemeseydim zevk aldım diye. kolumu bacağımı doğramaya başlayacak diye korkmaya başladım. "harikasınız efendim" diyebilmiştim sadece. köleliği de tam o anda kabul ettim.

saate baktı ve geç olduğunu söyledi. ipi çözerek beni indirdi. çıkardığım elbiseleri üstüme fırlattı "git evine" diye bağırdı. üstümü toplarken de "kapıdaki ayakkabılarımı da zütür geceyi onlarla geçirebilirsin ödül olarak kabul et" dedi. "aynı saatte aynı yerde ol" diye ekledi. üstümü giymeme fırsat vermeden kapıya atmıştı beni. ayakkabıları da alıp tabanlarımı zütüme vura vura evime çıkmıştım. eve girdim, kapıyı kapattım ve koridora düşüp kalmışım.

kendime geldiğimde saat gece 3 olmuştu. yerden kalkmaya çalışıyordum kalkamıyordum. kollarım bacaklarım hiçbirşeyim oynamıyordu. ulan demek sıcağı sıcağına hissetmedim hatun fena gibmiş beni o an anladım. yüz üstü düştüm bide yere göğsüm hep yara bere içinde çok az da olsa kan yerlerede bulaşmış.

anam gibilmiş hareket edemez haldeydim. bu halde sabah kalkıp işe gibseler gidemezdim. zor da olsa telefona ulaştım ve gecenin o saatinde hastalandığımı söyleyip yarın için işten izin almıştım. peki ertesi gün ne yannan yiyecektim ?