yaşadıklarımı anlatıyorum

işim fiziksel açıdan beni çok yoruyordu bu sayede birazda olsa düşüncelerimden sıyrılma imkanı buldum işten çıktığımda sahilde gezen çiftleri gördükçe irem aklıma geliyordu şu an yanımda olup bana sarılmasını çok isterdim tek teselli sebebim kıza duygularımı açıp kepaze olmamamdı en azından kendi içimde olayı yaşamıştım ve şimdide bitirmeye çalışıyordum eve gittim her zamanki gibi bana umutsuz şekilde bakan babamı görünce kahrolacaktım her zamanki gibi soğuk ve sessiz bir şekilde oturacak aynı şekilde konuşmadan bir sonraki günü karşılamaya hazırlanacaktım sahilde boş boş yürüyüp yolu uzatmaya çalışıyordum eve gitmek içimden gelmiyordu bir banka oturdum bir yandan hayal kırıklığına uğradığım iremi borç batağında boğulan babam ve annemi bir yandanda okulunu bitirdikten sonra yüzümüze bakmayan ablam cansuyu düşündüm

hangisine daha çok üzüldüğümü inanın kestiremiyordum bende hayalleri olan bir çocuktum ufakken çok mutlu bir ailem vardı annem ve babam kendi hallerinde basit bir hayat yaşayan insanlardı ablamla birbirimize çok bağlıydık üstüme çok titrerdi beni sevdiğini hissederdim bende ablama aynı şekilde değer veriyordum okulu kazandığında annem ve babamdan çok daha mutlu oldum, gurur duydum iki çocuk okutacak gücü olmayan babamı zorlamadım zorlasamda birşey olacağı yoktu okul bittikten sonra ablamın yanına gitmeyi düşünüyordum hatta tekrar üniversite sınavına girecektim ablamında bana destek olacağına dair en ufak bir şüphem yoktu suçlu olan öz ablasını tanıyamayan ben olmalıydım

ayaklarım beni tekrar eve doğru zütürdü içeri girdim daha farklı bir hava sezdim babamın güldüğünü görüyordum hiçbir anlam verememiştim sanırım iyi birşey olmuştu oturma odasına girdim bana sarılan annem ve babamın kollarından kurtulduğumda neden mutlu olduklarını sordum açıkçası bunca sıkıntı içinde gülüp eğlendiklerine göre çok iyi bir haber almış olmaları gerekiyordu bütün sıkıntılarımızı çözen bir neden ama bunun olmasına imkan vermiyordum vermiyordum vermesine ama olan şey tamda buydu babam borçlarımızdan kurtulduğumuzu söylüyordu patronu babamın halini görünce neden böyle sıkkın olduğunu anlatmış babam normalde sorunlarını bizle dahi konuşmayı sevmez kendi içinde erir gider ama nasıl bir noktaya geldiyse patronuna borçlarından bahsetmiş zaten babam patronunun hep iyi biri olduğundan bahsederdi adam önce babama neden daha önce söylemedin diyip kızmış sonrada gerekli parayı vermiş

bizim için büyük bir paraydı belki ama o adam için eksilen birşey olmayacaktı yaptığı iyiliğe ne kadar şükretsek yinede yeterli olmayacaktı o anda benimde üzerimden büyük bir yük kalktı odama gittim sessizce ağlamaya başladım yaşadığımız onca sıkıntıdan sonra yine bir şekilde altın bir dokunuşla hayata dönmüştük aslında bu seferde patrona borçluyduk ama bu adam bize verdiği parayı sıkıntı edecek biri değildi yinede babamla çalışıp adama borç ödemeye karar verdik yavaş yavaşta olsa elimizden geldiğince babamın patronuna borcumuzu ödemeye çalışacaktık artık kafam daha rahattı yinede iremi kafamdan atamıyordum ona bu kadar kısa sürede nasıl bağlandığıma bende anlam veremiyordum

irem gibi bir sıkıntıya sahip olsamda durumum eskisine nazaran çok daha iyiydi rahata kavuştuk aylar sonra sıkıntısız günler geçiriyorduk ablamı arayıp bu güzel haberleri iletmek istiyordum biraz çekinsemde aramaya karar verdim ne yaparsa yapsın benim öz ablamdı bu yüzden ona kırgın olmak güzel birşey değildi tedirgin bir şekilde telefonu elime alıp ablamı aradım onun sesini duyunca gerçekten özlem duygusunu hissetmiştim bir süre konuştuk borç konusunu hallettiğimizi söyledim çok mutlu olduğunu söyledi sanki ablam değilde uzaktaki bir akrabamla konuşuyordum çok soğuk konuşuyordum kapatması gerektiğini söyledi ve elveda bile demeden telefonu yüzüme kapattı sesini duymak benim için yeterliydi

birgün babamın patronu tarafından yemeğe davet edildik o sıralarda borç konusu kapandığı için birkaç kuruş para biriktirme fırsatımız olmuştu babam patrona azda olsa para veriyordu söylediğine göre patronu parayı almayı kabul etmemiş babamın ısrarları karşısında çaresiz kalıp parayı almayı kabul etmişti mübarek bir insan olmalı diye düşündüm yemek için hazırlandık daha doğrusu ben kıyafet konusunda çok seçiçi olmayı başaramadığım için her zamanki gibi giyindim annem git daha düzgün giyin diyince sıradan bir gömlek ve pantalon giymeyi yeğledim daha fazlasını yapacak zevke sahip değildim yola koyulduk yol biraz uzun sürmüştü minibüsten indik onbeş dakika daha yürüdük güzel bir siteye geldik babamın patronu girişte bizi bekliyordu

adam gerçekten iyi birine benziyordu temiz bir yüzü vardı benim aksime gayet şık giyinmişti tanışma faslından sonra benimle muhabbet etti ne iş yaptığımı sordu bende anlattım takım muhabbetlerine bile girdik sanırım konuşma tarzımı beğenmişti bu yüzde sürekli birşeylerden bahsedip aramızdaki muhabbetin kesilmesine mani olma çabasındaydı siteyi göz ucuyla taradım yeşillikler içinde lüks evlerin ve büyük ihtimalle zengin insanların oturduğu insanın içine huzur aşılayan çok güzel bir yere benziyordu sitenin sahibide bu adamdı ayrıca sitenin hemen ilerisindeki deniz manzarası burayı saklı bir cennet haline getirmişti burayı daha önce nasıl görmediğime bende şaşırmıştım

sınıf farklı öyle birşeyki nerede olursa olsun kendini bir şekilde belli etmeyi başarıyor emin olun bu söylediğim şeyde yanlış bir taraf yok para insana ayrı bir özgüven aşılıyor hayata daha güvende bakmasını sağlıyor yani anlayacağınız bir sıfır önde başlıyorsunuz goller gelmeye devam ediyor işte o zaman bir noktayı atladığımı düşündüm sakıp sabancının bir sözü vardı koskoca toyota fabrikam var ama araba kullanabilecek bir oğlum yok eşide orta halli bir aile olsaydık ama çocuğum sağlıklı olsaydı demişti yani anlayacağınız hayatlarını çok lüks, ferah ve sıkıntıdan uzak gördüğümüz bazı insanlar gerçekte kaldırılması çok büyük üzüntüler taşıyor olabilirler bu adamında iki erkek iki kız olmak üzere dört çocuğu vardı büyük olan erkek çocuk zihinsel engelliydi kızlarından bir taneside yürüyemiyordu işte o zaman bir kez daha halime şükrettim ve bana ne kadar para verselerde böyle bir hayatı yaşamak istemediğimi fark ettim gerçektende ne kadar zengin ve varlıklı olursanız olun yinede mutlu olamayabiliyorsunuz

yaz ayında olduğumuz için hava çok sıcaktı eve girdiğimizde serinlik beni kendime getirdi müthiş bir ev olduğu daha ilk bakışta anlaşılıyordu etkilendiğimi itiraf etmeliyim yinede dünya malı uçan halı önemli olan mutlu bir ömür sürebilmek içeri girdim zihinsel engelli çocuğu görünce çok üzüldüm üç çocuğu içinde sadece 2 çocuğupatronun karısı ve çocuğuyla tanıştım zihinsel engelli çocuğu gördüm adı engindi kimbilir belkide bu adamda çocuğunu sağlıklı bir şekilde görmek için tüm servetini hiç düşünmeden feda ederdi diğer erkek çocukla tanıştım adı hamzaydı liseye giden fırlama bir tipe benziyordu kızlarla tanıştık yürüme engelli kızın o kadar temiz ve güzel bir yüzü vardıki anlatmak mümkün değil insan bakmaya kıyamıyordu parlayan sarı saçları insanı kendine aşık eden mavi gözleriyle nefes kesen bir güzelliğe sahipti adı suydu diğer kızda en az onu kadar güzeldi diyebilirim adı ayşegüldü orta boylu düzgün fizikli beyaz tenli ve uzun kumral saçlara sahip biriydi

hamzanın peşine takıldım adamın odasında oyun konsolu vardı o zamanlar oyuna çok meraklıydım ama oynama fırsatım olmuyordu aç hemen iki el pes atalım dedim başladık oynamaya deli gibi oyun oynamaya başladık sonra mortal kombat açtı oyunun dibine vurduk arkadan hadi yemeğe gelin diye bir ses duydum annemin sesi sandım ya iki dakika daha anne gözünü seviyim dedim gelen kahkaha sesiyle yerin dibine girdim seslenen ayşegülmüş rezil olmuş bir durumda yemeğe gittim yemek sırasındada rezilliğimi anlattı kahkalar ile yerin dibine geçmem bir oldu sonradan başka şeyler konuşuldu yoksa bütün gece alay konusu olacaktım

yemekten sonra çaylar geldi ben pek muhabbetlere girmiyordum su bir ara bana birşeyler sordu aramızda muhabbet etmeye başladık nedenini anlamadığım bir şekilde herkes susmuş bizi dinliyordu yanlış birşeyler yaptığımı düşünüp susmaya karar verdim lakin su sürekli birşeyler soruyordu bende cevap vermek zorunda kalıyordum muhabbet bir türlü bitmiyordu özellikle patron ve karısı çok değişik bakıyordu kesin bir pot kırdım diye düşünmeden geçemedim ama yapacak birşey yoktu hamzanın odasına gittik ve tekrar oyun oynamaya başladık kendimi harçlığını internet kafelerde yiyen ergenler gibi hissediyordum bir yandanda kendimi oynamaktan alıkoyamıyordum daha sonra evdekilere veda etme zamanı geldi güzel bir gece olmasına karşın acaba nasıl bir yanlış yaptım ve patron bana o şekilde baktı diye düşündüm durdum aklıma birşey gelmedi yaptığım sadece su ile biraz muhabbet etmekti sanırım muhabbet sırasında yanlış bir kelime kullanmıştım

bu düşünceler içerisinde patronun elini sıktım evdekilere tek tek veda ediyordum patron hala o değişik bakışını üstümden almamakta ısrarcıydı tam çıkmak patron seslendi babamlara siz gidin ben arkanızdan yetişirim dedim patronun söyleyeceklerini merakla bekliyordum zira yanlış bir kelime ettiysem hemen özür dilemek niyetindeydim sonuçta bu adamı üzmek benim haddime değildi
sitenin çevresinde biraz dolaşmaya başladık yaptığım işten memnun olup olmadığımı sordu biraz şaşırmıştım neden böyle birşey sorduğuna anlam veremedim işin yorucu olduğunu ama sıkıntım olmadığımı söyledim adam ufak bir fabrikası olduğunundan bahsedip orada çalışmak isteyip istemediğimi sordu

fabrika işi daha yorucudur diye düşündüm adam alacağım parayı söyleyince çok şaşırdım asgari ücrete yakın birşey duymayı bekliyordum lakin bu paranın çok üstünde bir rakamdan bahsetti yinede işimden memnun olduğumu söyledim teşekkür edip teklifini reddettim vedalaştıktan sonra babamlara yetiştim ne konuştuğumuzu sordular ama kaçamak cevaplarla geçiştirmeyi yeğledim patronun durup dururken neden böyle bir teklif yaptığını düşündüm ama aklıma mantıklı bir yanıt gelmeyince kafa yormayı bıraktım
yine aynı düzene döndüm işe gidip geliyordum aklıma bir bilgisayar yada oyun konsolu almak çok takıldı para biriktirip ikisinden birini almaya karar verdim bu iş adeta yaşama amacım haline geldi birgün telefonum çaldı yine bilmediğim bir numarayla göz göze geldim en son bilmediğim bir numara açınca dünyam kararmıştı bu yüzden tereddüt ettim ve açmamaya karar verdim bir iki dakika sonra bir kez daha çalınca açmaya karar verdim yine tedirgin bir şekilde aramaya cevap verdim irem aklıma geldi ve içim acıdı

arayan kişi ayşegüldü ve onun sesini duyunca doğal olarak çok şaşırdım insanlar numaramı bulma konusunda hiç zorlanmıyorlardı birisi numaramı belediye otobüslerine yada sokaktaki banklara yazmış olmalı diye düşündüm hal hatır sorduktan sonra müsaitsen birşeyler yapalım dedi patronun kızı olduğu için hiç düşünmeden hayır dedim
on dakika sonra hamza aradı oda numaramı bulmuştu ama nasıl olsa zorlanmamıştır diye düşündüm büyük ihtimal ayşegülden almıştır diye düşündüm basket oynamaya çağırdı sitede zincirli filesi olan bir pota olduğunu hatırladım müthiş bir basket oynama tutkusu geldi içime akşama doğru gelebileceğimi söyledim işim bittikten sonra eve gidip hazırlandım ve süratli bir şekilde hamzanın yanına gittim çocuk liseli olmasına rağmen iyi basket oynadığından bahsedip duruyordu

şuna dersini vermenin vakti geldi dedim içimden açıkçası iyi basket oynadığıma inanıyorum iyi sıçradığım için potalara asılabiliyorum yanında siteden arkadaşlarıda vardı maç yaptık kaç saat oynadık bilmiyorum hava kararmıştı ve biz göz gözü görmez haldeyken oynamaya devam ediyorduk maç bittiğinde bende gitmiştim kendimi çimlerin üzerine bıraktım arkamdan birisi su uzatıyordu ayşegülü görünce biraz utandım kızın dışarı çıkma teklifini kabul etmeyip kardeşiyle basket oynamıştım
yanıma oturdu konuşmaya başladık on dakika sonra ileride su göründü bize doğru geliyordu bu kızı ilk gördüğüm zamanda garip hislere kapılmıştım ve neden böyle hissettiğime anlam verememiştim belkide yürüyemediği için böyle hissediyordum

ama emin değildim bildiğim tek şey artık kızlardan uzak durmam gerektiğiydi su ile sohbet ettik geçen seferki gibi çok konuşuyordu eve gel istersen dedi olmaz dedim hamza gel oyun oynarız dedi can damarımı bulmuştu tamam dedim evde anneleri vardı hamzayla oyun oynuyorduk zaten haftada tek izin günüm vardı oda yarındı o yüzden rahat rahat yardırıyordum yanımızda su ile ayşegülde vardı ayşegül ile yaşıttık su benden 2 yaş büyüktü öğrenince abla demeye başladım saatlerce oynadık artık kalkayım dedim anneleri yemeğe kal dedi akşam yemeğinide yedim kalkayım dedim tatlı ve çay getirdi saatler geçti patron geldi selamlaştık artık kalkayım dedim ama bırakmıyorlardı yatıya kal dediler hayır diyemedim

boş bir odaya geçtim çok yorgundum kafamı koyup yattım uykuya dalacakken kapım çaldı su gelmişti bir isteğim olup olmadığını sordu teşekkür ederim abla diyince yüzü asıldı abla dememden hoşlanmıyormuş tamam dedim odadan gitmesini bekliyordum ama bir türlü gitmiyordu uykum var git artıkta diyemiyordum bunları düşünürken kapı çaldı ayşegül seslendi bir dakika girme dememe vakti bırakmadan içeri girdi su ile karşılaşınca önce birbirlerine baktılar su odadan çık dedi ayşegül sanane sanamı soracaktım dedi bunlar birbirlerine bağırmaya başladılar evdekilerden birisi iki kızla beni görse hiç hoş olmayacaktı kibarca ikisinide odadan kovdum gece deliksiz bir uyku çektim

sabah kafamda birşeyler oynuyordu bir elin saçlarımla oynadığını hissedebiliyordum gözümü açmadım uyuyormuş gibi yaptım daha sonra odadan çıkıp gittiğini duydum kim olduğunu bilmiyordum ama tekerlek sesinden su olduğunu anladım neden böyle birşey yapıyordu benden büyüktü ve patron görse gerçekten çok nahoş bir durumla karşılaşırdım bir şekilde bu kızı kendimden soğutmam ve patronun durumu çakmamasına özen göstermeliydim ayrıca irem ile birlikte kız işlerinden elimi çekmiştim ve bir dahada kendimi üzmeye niyetim yoktu en azından öyle hayal ediyordum bunun yanında ayşegülünde bana yakınlaşmaya çalıştığını seziyordum kız benimle yaşıttı çok güzeldi ama aramızda resmen uçurum vardı zaten zengin bir ailenin kızı olduğu için onunla bir ilişki yaşamam çok zordu istemiyordumda lavaboya gittim aşağıda kahvaltı hazırlanıyordu selam verdim hamzanın yanına oturdum ayşegül ve sudan olduğunca uzak durmaya çalışıyordum hamza yine baskete gidelim diyordu terbiyesiz bana direk musa diyordu abi kelimesini hiç kullanmıyordu

tabiki kardeşim dedim kahvaltıda patronla muhabbet ettik mümkün olduğunca kızlarıyla göz göze gelmemeye çalışıyordum yemekten sonra hamzayla site dışına çıktık ondan yaşça büyük olmama rağmen tüysüz yani köse olduğum için bir liseliden farksız duruyordum beraber denize gittik arkadaşlarıyla tanıştım ama ne arkadaşlar bizim lisede öyle kız olsa yüzüne bakamazdım o günah yuvasında bir saniye daha durmak istemiyordum ahlak unsurlarımızın yozlaştığını görünce bir kez daha içim kan ağladı ülke bu tip insanlar yüzünden gelişmiyor malesef ellerinde koka kola son model telefonlar kullanıp ben sosyalistim halkların kardeşliği diye martaval okuyan bir kısım cahil hayatın zorlukları ile karşılaşmamış züppeleri görünce sinir katsayım oldukça yükselmişti

cehaletin daniskası olarak nitelendirdiğim ahlaktan yoksun dünyanın kendi etraflarında döndüğü zanneden ve ar,namus ve hayadan nasibini almamış insanlardan uzaklaşıp evime gitmeye karar verdim hiç vakit kaybetmeden yola koyuldum eve gittim zaten oldukça bitkin bir haldeydim kafamı yastığa koyup zıbardım temiz bir uyku çekmek üzereyken telefonum çaldı yine o numara çalıyordu ayşegül arıyordu açmakla açmamak arasında gidip geldim ve açtım tekrar dışarı çıkma teklfinde bulundu çok yorgunum dedim o zaman ben sizin evinize geliyorum dedi annem yada babam bunu hoş karşılamazdı ev müsait değil gelme güzel kardeşim dedim ama biz yabancı değiliz birşey olmaz dedi evin yolunu tarif etmemi istedi etmem dedim ve etmedim nasıl olsa bulamaz diye düşündüm yarım saat sonra evin önünde dehşet bir araba ve içinde ayşegül vardı camdan görür görmez dışarı çıktım