yaşadıklarımı anlatıyorum beyler

Neyse beyler ben o kafayla ve bu kız kaçmaz moduna da girerek gittim 4 kızın yanına. Kızla orada biraz tartıştık ve kız seni istemiyorum anlamıyor musun gitsene falan dedi. Takıldık o kadar gitsene falan dedi tekrar. Kan beynime sıçradı ama yüzsüz yüzsüz sonra görüşsek ya falan dedim. Kız da iyice sinirlendi of ladı pofladı sanki ben orada yokmuşum gibi arkadaşlarıyla konuşmaya devam ettim bu arada kızlar bana bakıyor falan ben rezil olmuş bir vaziyetteyim ve iyice sinirlendim. dıbına koyayım modunda dışarı çıktım , barın önünde bir tane casino vardı. Oraya girdim. (Bu arada bu barı bilen birisi varsa Amsterdam da ismini neresi olduğunu falan lütfen bana özel mesajdan yollayabilir mi adresini yerini falan ulan kaybettim o geceden sonra orayı , siz yollayın ben tekrar giderim..) Kağıt oyunlarında , kumarda falan çok iyiyimdir. Babamlardan çok iyi bilirim. 7 ye giderken king oynuyordum lise de briç oynuyordum o derece. Küçüklükten beri iyi bilirim..

Girdim içeri , çok büyük bir yer değildi zaten. Önce rulette kazandım beyler parayı. Kazandım dediğime de bakmayın 40-50 euro kadar kazandım.. Kol çekme makinasına gittim 3-4 euro orada bıraktım(10-20 cent ile oynanıyordu). 2 Yan makinada oynayan adam bir çekti beyler 838 euro düşürdü oç onu görünce sinirim 10 kat zıpladı.. Bu makinada değil 2 yan makinada oynuyor olsam o parayı ben düşürücem.. Sinirden kuduruyorum ama kendimi gibicem artık.. Hatırlayın gece nasıl başladı zenci bir adamın kafasında şişe kırdı , türk arkadaşım karıyı kaldırıcam diye beni ezdi geçti oç daha sonra iskoç bir panpa buldum çok kıyak adam çıktı 3-4 bira bile ısmarladı ve japon kız bildiğin beni kullanıp çöpe attı. Arkadaşları gelene kadar oyalancak oyuncak gibiydim onun için ve sonra casino ya girdim 35-36 euro kardaydım ama yanımda duran bin 850 euro ya yakın 2000 tl ye yakın parayı indire gandi yaptı.. Siz kudurmaz mıydınız?

Sonra poker masasına geçtim bu arada benim fikstir ben rulette kazanır pokerde kaybederim sebebine gelince bu sinirim sanırım. Sinirlendiğiniz zaman motivasyonunuzu odaklanmanızı falan yitirirsiniz , bunları yitirirseniz kaybedersiniz.
En küçük oynanan masaya geçtim 50-60 euro kaybedince kalktım. Tabii ki bende ki sinir daha da arttı ne yapsam ne yapsam diye düşünüyorum. Toplamda fazla bir zararım yoktu 10-15 euro civarı bir para kaybetmiştim casinoda ve saat sabahın 3üydü kaç saat casinoda kaldığımı hatırlamıyordum. Dışarı çıktığımda puslu amsterdam havasında hafiften yağmur çiselemeye başlamıştı ve ben nereye gideceğimi bilemez bir haldeydim.

Ben kafayı japona takmıştım bir kere , bir de kazık yediğim sarışın piercing li kızda vardı tabi. Ben soluğu nerede mi aldım , bütün gece sen türksün abazasındır diyen kişileri doğrular gibi gittim red light district e. Adamlar gerçekten gecenin sonunu biliyorlar bizi tanıyorlarmış bilader yoksa bu kadar öngörüşlü olamazlar.. Neyse bilen bilir red light district sadece bir caddeden oluşmaz pek çok sokak vardır. Bazıları profesyonel huurdur bazıları okul harçlığını çıkarmaya çalışan öğrencidir , başka bir sokakta sadece uzak doğulu kızları bulabilirsin vs. Ne ararsan ne çeşit ararsan karı bulabilirsin.. Ben girdim bir tanesine pazarlık falanda yaptım kapıda , tam türklük işlemiş kanıma belli çünkü. Ne kadar ödediğimi hatırlayamıyorum , kurallara uymadığım için kadın beni 10 dakika sonra kovdu.. Her kadının kuralları var. Mesela bazısı oral sex yapmam diyor bazısı öpüşmem diyor vs gibi.

Ben elim gibimde çıktım karının yanından karı bu arada kızıl saçlı beyaz tenli , normal bir kadındı 28-29 yaşlarında.. Çok zayıf değildi hafif basenleri de vardı. Oradan çıktım hayatımın gecesini yaşayacağım yere geldim.. Yürürken kız camakanlı bölmeden beni tahrik edecek 100 tane hareket yaptı gittim yanına 30 euroya anlaştığımızı dün gibi hatırlıyorum. Kızla üst kata çıktık ve bir odaya girdik. Bu arada evin için de 3-4 tane karı ve adamda gördüm. Kız çok güzeldi ve benim yaşlarımdaydı. Beyaz tenli 175 boylarında falandı muhtemelen. Saçları kahverengiydi. Hatırlayacaksınız çaktığım karıların listesini yaptığımı , ben o geceden sonra hep o karıyı düşündüm sebebi listede o karı hangi ülkeden bilmediğimden +1 bilmediğim bir karı var. Hollandalı olmadığına eminim ama. Kız işte önce beni soydu , sonra kendi soyundu sadece sevişip gibişmedik beyler muhabbette ettik. Kız muhtemelen öğrenciydi diye tahmin ediyorum orada.. işim çok uzun sürdü sebebi hem alkol , hem condom bir de muhabbet ettiğimiz için 1 saate yakın içerde kalmışımdır. Bu arada kız oral sexte yaptı ama condomun üzerinden yaptı onun kurallarından bir tanesiydi bu da.

Bütün gece karıya önce normal sonrada dogy pozisyonunda çaktım. Boşaldığımda omuzlarımda ki tüm yük gitmişti. Tüm o bana yanlış yapan hollanda da ki kızların intikdıbını alır gibi gibtim resmen ve artık son derece mutluydum huzurluydum. Karıda ki muamele de müthisti ben bunu 2 şeye yordum. Bu karılara 50-60 yaşında ki adamda vuruyor onlar vuracağına 20li yaşlarda ki birisinin vurması onların muhakkak işine gelirdi. 2. olarak tekrar gelmem için müşteri kaçmasın diye de ayağı alışsın diye de yapıyor olabilirdi.

Gece bitmek bilmiyordu panpalar oradan çıktıktan sonra elimde bira yalpalaya yalpalaya yürüyordum , amsterdam da otel fiyatları falan çok pahalıdır.Pahalı olmayı geçtim yer bulamazsınız zaten günler öncesinden rezervasyon yaptırmazsanız. http://www.bobsyouthhostel.nl/ burada konakladığımı hatırlıyorum nasıl bulduğumu falan hatırlayamıyorum. Odam 6 kişilikti ve 3 ranzadan oluşuyordu. Odanın içinde 3 kız 3 erkektik ve ben 6. olarak gelmiştim odaya. Oda da 2-3 kişi uyuyor diğerleri de ot mot çekiyordu. Odanın içini kaplamıştı zaten ot kokusu. Ben süt gibi selam verip nerelisiniz diye sordum. Tabii adam normal olarak bana gibtir git başımdan dedi. Bunlar burada beni keserler, bildiğin böbrek.avi oluruz uyumasam mı falan derken ranzamda uyuya kalmışım.

Ertesi gün üst ranzamda yatan kızın yere düşmesiyle uyandım evet evet yanlış okumadınız mal yere düştü küt diye ama herkes uyandı. Bi tak olmadı kıza ama hepimizi uyandırmıştı saat sabahın 9.20si 9.30 u falandı ve ben hemen pasaport cüzdan falan kontrol ettim. Kahvaltı fiyata dahil fiyatı 40 euroya kalmışım bodrum katı gibi bir yerde. Kahvaltı etmek için gittim 3-5 bişeyler atıştırdım ve daha sonra central train station a gidipUtrecht e doğru yola çıkacaktım.

@103 eyvallah panpa ekgib olma...

iyi kötü eleştirinizi ekgib etmeyin beyler..

-Yaşlanılacak yer utrecht- evet beyler gerçekten öyle yaşlanılacak yer utrecht biraz size burası nasıl bir yer anlatmak istiyorum.Resmen bir amerikan rüyasının içinde gibisiniz burada tüm evler 2 katlı ve yan yana. Şehir muazzam düzenli ve evler 6 köşeli tuğlalarla örülmüş bir tanesi bile senkronu bozmuyor ayrıca Wesley sneijder in memleketiymiş burası galatasaraya gelince öğrenmiştim daha bir sevinmiştim adam , adam gibi yerden çıkıyor işte. Neyse , hepinizin istanbulda kullandığı o metrobüsleri de biz utrecht ten aldık ben daha o zaman bu metrobüsü kullanmıştım utrecht te.. Tabii fordçuluk yok orada biz de olduğu gibi * neyse o ayrı bir konu. aynı amsterdam gibi kanallar şehri ayırıyor.Kahve hastasıysanız müthiş kahveleri ve kafeleri var. Çok fazlada müslüman yaşıyor bu şehir de.. Kendi fotoğraflarımı şuan bulacağıma emin değilim ama size bir kaç tane google dan çektiğim fotoğrafı yollamak istiyorum ama 1 hafta içinde bilgisayarımda o fotoğraflarıda bulup sadece utrecht için tekrar yazcam çünkü bir panpamı bile burada utrechtte yaşamaya ikna etsem ben huzur bulurum anasını satayım öyle huzurlu bir yer.Amsterdam için Istanbul dersek Utrecht içinde Eskişehir diyebiliriz.. Trenlerin kesişim noktasıdır ayrıca. Trenle bir yere gitmek istiyorsanız illa ki utrecht ten geçmek zorundasınız gibi birşey yani bu.

http://www.umsl.edu/servi...ix/UtrechtArts-canal.jpeg

http://www.mijnkeuze.nl/c...eringOudegracht2Klein.jpg

Bir de tren yolculuğundan bahsetmek istiyorum gece çok iyi uyuyamadığımdan dolayı trende uyuya kalmışım o yüzden de tam olarak hatırlayamıyorum ne kadar sürdü yok ama yanlışım yoksa 45 dakikaya yakın sürmüş olması gerekiyor. Dikkatimi çeken noktalar.

1.Utrechtte sadece bilet kontrolü oluyor. Utrechte gitmeyen bir hatta binerseniz bilet kontrolü olmuyor
2.hollanda da tren biletleri çok pahalı ben sanırım 16 euro vermiştim.
3. tren vagonlarının içinde bigiblet için özel vagon var. şöyle ki siz istanbuldan trene bigibletinizle binip eskişehirde bigibletinizle inip eskişehiri bigibletle gezebilirsiniz gibi.

bunlar beni son derece etkileyen kısımlardı fakat birde uyandığım da para hesabı yapmak gelmişti aklıma. Birde baktım ki ben 2 günde amsterdam da tam 170-180 euro para yemiştim ve artık biraz giderleri kısmanın zamanı gelmişti.

yoruldum beyler yarın akşam yazmaya devam ederim , eğer varsa soracaklarınız dün olduğu gibi bugün de sabaha kadar muhtemelen burada olurum.

Yaklaşık 30-40 dakika içinde yazmaya başlıyorum.. kahve mi yaptıktan sonra buradayım.. Teşekkürler takip eden ve yorum yazan arkadaşlara. Bu arada bazı arkadaşlara caps yolladım.. Mesaj atabilir hikayeyi okuyupta caps isteyenler..

Beyler bundan aylar sonra türkiye de o günleri düşündüğümde kendimi hep necip fazıl gibi gördüm. Neden diyeceksiniz , üstad ta fransa da parise gitmiş.. içkiye kıza kumara vermiş kendisini ve bir gece en son kumardan çıktıktan sonra cebinde 5 parasız yürüyormuş ve kaldırımlar şiirini yazmış. bazı mısralar üstadla aynı duyguları paylaştığım;

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece,
Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler.
Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince,
Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der.

Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,
Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri;
Onun taşı erimiş, senin kafatasında.

Şimdi şöyle düşünün gençler , yalnızsınız ve gerçekten kimsesizsiniz. Başınıza bir olay gelse sizi bulamazlar bile evinizden kilometrelerce uzaktasınız. Kavga sizde , karı-kız sizde , kumar sizde , alkol sizde ilerleyen bölümlerde ot mot derdine de giricez hollandadayız sonuçta , tabii ki bir yerde size de hayırdır bilader sen misin buranın zabıtı diyen çıkıyor , illa ki çıkacaktırda.

not: şimdi necip fazıl namazında niyazında adamdır diyen çıkacaktır. Eski solcudur neciptir sonradan sağcı olmuş ve namaz niyaz işlerine girmiştir. Fransadan dönünce ona iyi bir ders olmuştur.

Neyse hikayeye devam , utrecht te de zamanımı geçirmiştim ve neredeyse çok az para harcamıştım onunlada sandviç almıştım. Dediğim gibi artık paramı idareli harcamalıydım çünkü gerçekten bu ara çok hızlı harcıyordum. Sırada ki rotam eindhovendı evet evet , psv den hepinizin aklına gelir. Bu arada ajax amsterdam stadına 2 kere gitmiştim ve şükrü saraçoğlu stadına inanılmaz bir benzerliği vardı. Bildiğin oha dedim ş.saraçoğlunun burada ne işi var. psv nin stadını da görmek istiyordum ama kısmet olmamıştı. eindhoven a trenle indikten sonra çok az bir zamanım vardı gezecek keza sonrasında kız arkadaşımla buluşup onun ikimiz içinde ayarladığı konferansa gidecektik.

Trenden indikten sonra ilk gördüğüm şey billboardlarda türkiye ve antalya reklamları olması beni çok şaşırtmıştı ama bir o kadarda mutlu olmuştum. ben biraz fazla yerim beyler * yine böyle yemek yiyebileceğim bir yer arıyorum biraz şehirde tur atıp daha sonra havaalanına geçecem kız arkadaşımla orada buluşucaz. eindhoven hiç hayallerimde ki gibi bir yer değildi. Tam tersi (bkz: jetgiller)(liseliler bilmez) den fırlama gibiydi.. Ulan dilim uçuklamıştı garip garip binalar , insanlar çok soğuk davranıyor. Herkes işadamı iş kadını modunda takılıyor. caddeler bomboş falan. giberim böyle şehride gezmesinide diyerek yemeğimi yer yemez otobüsle havaalanına gittim tabii ki otobüslere falan para vermiyorum basar gibi yapıyorum kartımı.

eindhoven fotoları:(kendi çektiklerimi ilerleyen zamanlarda ilk entrymi düzenleyip oraya koycam.)
http://static.panoramio.c...tos/original/57946911.jpg

http://1.bp.blogspot.com/...ven-Glow%2B2010-final.jpg

http://www.terkeurst.org/...loads/2010/11/DSC3639.jpg

Girdim içeri kız arkadaşımı arıyorum tabii o sırada baktım check-in sırasında hiç kimse yok. Bu arada beyler girdim içeri derken harbi elimi kolumu sallarak girdim ne bir x-ray cihazı ne bir koruma vs hiç bir şey yoktu. içimden vay anasını bombacı olsam ilk burayı havaya uçururum amk demiştim eğer aranızda varsa taliban militanı falan benden duymuş olmayın. Içerde garip restourantlar kafeler falan vardı , ben kafelerden bir tanesine oturdum fakat sipariş vermedim. Derken onu gördüm karşıdan bana doğru geliyordu beyler salına salına , saçlarını ata ata. Uzun zamandır görüşmediğimizden muhtemelen o gelene kadar bildiğin mide spazmı geçirdim. Geldi yanıma öpüştük sarıldık falan o beni dinledi ben onu dinledim bu sırada 2 de kahve içtik uçak vaktine kadar. Bu arada nasıl tanıştığımızı da anlatayım. Bir gün bu hilmi denen it bunun yakın arkadaşından çok hoşlandı ve tutturdu gel amk illa kızı sana göstercem diye, bunun yakın arkadaşını gördüm ve dedim ki bu kız sana bakmaz boşuna kızın peşinde dolanma. Derken beyler kızın yanında benim ki ni gördüm o sırada hilminin surat düştü tabi ben öyle diyince. Bunu dürttüm lan dedim , ne var lan dedi.. Sana demiştim ya bu kız sana bakmaz diye dedim. Yeter amk anladık sus moral falan bırakmıyorsun amk dedi. Neyse ben de geri alıyorum lan sözümü ben aranızı yapmak için uğraşıcam dedim.. Sonra tabi osmanlı torunları 2 hollandalıyı da avladılar. Gerçi kız hilmiyle 1-2 kez takıldı sadece ama olsun , ben sözümü tutmuştum.. Bu hilminin sevdiği kızı yani benim kız arkadaşımın yakın arkadaşını daha sonra Istanbul da gördüm.. 2mizde boğaz turundaydık. ilerde muhtemelen onu da anlatırım.

Uçağa binmeden önce rezalet bir şey olmuştu.. Girişte x-ray cihazı olmasada , el çantalarını verdiğimiz yer tabii ki x-ray cihazıydı ve üzerinde sadece bir tek uyarı levhası vardı oda türkler içindi muhtemelen ve türkçe yazıyordu.. lütfen yiyecek içecek varsa görevliyi uyarınız gibi birşeydi tabii kız arkadaşım bu ne dedi. bende mavi bir ekran çıktı tahmin edebileceğiniz gibi dumur olmuştum ve beklemiyordum açıkçası(cümle tam doğru olmayabilir ama fotoğrafları bulunca buraya onunla ilgili caps gelecek)

beyler artık uçaktaydık , yolculuğumuz strasbourg , denilene göre avrupanın en güzel kentlerinden bir tanesi yerimde duramıyorum , sevgilim var , müthiş bir şekilde strasbourg anlatılıyor bir yandan gitmeden araştırdım devasa bir kilisesi falan varmış. içim içime sığmıyor anlayacağınız. Uçağa bindik fakat binmez olaydık.ben tabii salak gibi sanki konferansa sadece 2 miz katılıyoruz sanıyorum. Neredeyse okulun 3 te 1 i gidiyormuş amk konferansına.. tüm uçak neredeyse kızın arkadaşı amk. Beni bir afakanlar bastı çünkü ben biraz ilgi manyağı bir insan olduğumdan kızın sürekli bir yerlere laf yetiştirmesi beni uyuz ediyor ve bunlar yapılırken flemenkçe konuşmaları ve benim olaya fransız kalmam daha çok sinirimi bozuyor.. Tüm yolculuk böyle geçti ben türkçe sövüyorum he amk sarışını yannan istiyon heralde diye , onlar beni anlamıyorlar bende onların muhabbeti anlamıyorum.. Neyse ki sonunda varmıştık beklediğimiz yere , benim çantamda alkolde vardı tam hatırlamıyorum free shoptan almış olabilirim yol boyunca sinirden demlenmiştim..

karaya çıkmıştım artık ve bana karada ölüm yoktu. Sinirimde yavaş yavaş geçiyordu.Ne yalan söleyeyim kız arkadaşımı uzun zamandır görmüyordum ve akşam otel odası için çok iyi planlarım vardı. Bavullarla şehri gezmeyelim diye bavulları hostele zütürmeye karar verdik. Verdik vermesine ama yine bir hayal kırıklığına uğruyordum tüm planları kız arkadaşımın yapmasına izin vermiştim ben amsterdam ve utrecht geziyorum ayarlayamam diye. O da 4 kişilik oda ayarlamış arkadaşlarıyla kalacaktık.. Odaya yerleştik 2 kız 2 erkek. Tabi ben eli gibinde kalmaya mahkum mu kalacaktım yani? Bütün şehri asık suratla dolaştım.

Bu sırada durumu böyle böyle diye hilmiye anlatıyordum , o da kendi yurdundan türkler ve yabancılarla takılıyorlardı alışveriş yapıyorlardı , akşdıbına da yurtlarında parti varmış falan. Beni erasmusa getiren davarlada konuştum o da canımı sıkmamam gerektiğini , gibtir etmem gerektiğini , birlikte romaya ve prag a gidebileceğimizi çok ucuza ryanair dan biletler bulduğundan falan bahsediyordu. Bende gelince konuşuruz falan deyip geçiştirdim konuyu. Strasbourg gerçekten güzel bir şehirdi fakat ben konuya çok uzaktım. gezimizden sonra o akşam bara gittik içtik eğlendik. Şuan hatırlıyorum hilminin hoşlandığı o kız da yanımızdaydı o gece barda ve bir de hollandalı çocuk vardı.. Bana sorarsanız kuyt ın şişman haliydi * facebooktan eski kız arkadaşım hala eklidir bulursam atayım çocuğun fotosunu size... zaten oda da bu 4 lü kalacaktık. Ben bir ara tuvalete mi gittim bara mı gittim tam hatırlamıyorum döndüğüm de bi de baktım benim kız birisiyle dans ediyor ama baya yakın bir şekilde dans ediyorlar.. Sonra geldim falan bildiğin bunlar dansı sürdüyor gülüşüyorlar flemenkçe konuşuyorlar. Kendimi yemin ediyorum fazlalalık gibi hissetmeye başlamıştım orada..

sonra bunlar hiç bir şey olmamış gibi çakma kuyt , benim ki , işte hilminin hoşlandığı ismini hatırlayamıyorum nedense christine gibi bişey olması lazım bundan sonra bu ismi kullanayım dans etmeyi sürdürüyorlardı.ben yine içiyorum sessiz marur kişiliğimden ödün vermiyorum.. Bir baktım bir iki çocuk daha geldi benim kızla onlarda dans eder oldu ama baya yakın dans ediyorlar yok eğiliyorlar birbirlerinin üzerine doğru falan taku çıktı olayın.. Ben içimden dedim ki , oğlum bdsm* sen bu filmi daha önce gördün.. Hollanda da kız evine bıraktırdı , yetmedi japondan gibtiri çektin. Sun Tzu nun sözü aklıma geldi birisi seni 1 kere kandırırsa o onun ayıbıdır , 2 kere kandırırsa o artık senin ayıbındır diye. Ben bu sefer neredeyse 3.ye izin verecektim veremezdim vermedimde.