+1
caminin karşısındaki kıraathaneye oturmayı tercih etti ayağındaki terlikler onu suya karşı pek koruyamamıştı.. ağaç yapraklarından damlayan su kireçli şapkasını ıslatmış eski püskü yer yer delinmiş çizgili tişörtünü ıslatmaya koyulmuştu.. sahi yağmur ne güzel yağıyordu ?
yırtık terliklerini sürüye sürüye bi sandalye çekti sanki etraftakiler rahatsızlık duyacakmış gibi yavaş, ihtiyatlı hareket ediyordu
şey..bir çay alabilir miyim
vereyim abi
ne kadar ?
1.25
ben..bi tane alayım
cebinden bi bisküvi pakedi çıkardı.
ambalajı hızlıca cevirip açtıktan sonra hemen bi bisküvi tıktı ağzına.. kaç saattir aç olduğunu o da unutmuştu artık
daha bisküviyi yeni sindirirken tok bir sesle çay indi önüne hemen cebinden son parasını çıkardı.. vermeden önce bozuklukları avcunda iyice sıktı.. sanki eski bir dostu oracıkta terk ediyormuşcasına..
2. bisküviden daha küçük bir ısırık alıp pakedin üzerine koydu.. çayından bir yudum aldı ve uzun uzun çiğnedi.. sanki ağzındaki bi bisküvi parçasından daha fazlaydı.
sahi keşke artık bisküvi yerine başka birşey yiyebilseydi.. cebinden yamuk bi 2001 çıkardı cebinden bir çakmak çıkardı ama huysuz şey bir türlü alev almadı.. sudan pek haz etmemişti sanırsam.. kıraathane sahibinden çakmak rica edecek oldu birisi ona müsaade etmeden uzatıverdi.. teşekkür edip sigarasını yaktı..
içinden etrafı izlemek geldi.. cebindeki sigarasını belki de bir hayat molası sayıyordu.. içinde yaşadığı dünyaya bir an için bile olsa farklı bir gözle bakabilmek bu flu pencerenin çerçevesini biraz genişletebilmek için.
en hoşuna giden şey kedilerdi.. onlar da kendisi gibi yağmurdan ve ıslanmaktan hoşlanmıyordu.. tekir bi kedi çarptı gözüne.. tekir kedi de onun yaklaşık 10 saniye kadar bakıştılar...