-
26.
+4 -4o da benim güzel kardeşim. buraya alıyorum hikayeyi
-
27.
0reserved . çok iyi anlatıyon panpa devam et
-
28.
+22 -2şyerinde mecburen arkadaşlık edilen tipler vardır. sabah arabamı park ederken ertan'ın ( ki bu o uyuz tiplerden) arabasının yanına park ettiğimi bile farkmetmemiştim. hala dilimde neşet ertaş türküsü umursamaz indim arabadan. ertanda pis sırıtışıyla "ooo karşim naber" diyerek yavşakça tüm günümü mahfedecek hissi uyandırmıştı bende. günaydın a.ına koyim dedim. bi sigara daha yaktım o gerginlikle.
- söyle lan karşiim falan yavşaklıklarına girme ne istiyosun?
+ya abi ayıp ediyos...
- lan olum uzatma işte söyle hadi daha işlerim var.
ertan yine kendisine verilen işi bana yıkmaya çalışan sorulara yöneldi. o an rahatlamıştım. nasıl olsa geçiştiririm diye yan yana yürümeye başlamıştık. ertan anlatıyor ama ben dinlemiyordum hala aklımda o türkü...
asansörün önüne gelmiştik ki ertan ın yavşak sesi "offf abi şu karıya bitiyorum diyordu" kafamı kaldırdım. ankara'ya adeta izmir'den zekat olarak gönderilmiş kadar güzel nalan duruyordu. bu nalan ilk işe başladığında doğal olarak ofisteki evli bekar tüm erkeklerin ağzının suyu akmış, ama yüz vermemesi sebebiyle hepsinin de "abi bu kaşar ama burda namuslu takılıyo ya izmirli kız bi defa" savunmasıyla çoktan hafızalarda kaşar namuslu damgası yemişti bile. -
29.
-1saygı duyarım panpa anlat da dinleyelim
-
30.
+16 -3nalan herkesin aslında hayatında olması gereken bir kızdı. her sabah o neşeli gülümsemesiyle günaydın demesi bile günü aydınlatmaya, afyonunuz henüz patlamadıysa bile ayılmanıza sebep olabilirdi. gülümseyerek yaklaşıyordu giydiği topuklu ayakkabılarından hiç rahatsızlık duymadığını belli edercesine.
o gün üzerinde kırmızı bi elbise vardı hafiften dizinin üstüne gelen, bu kırmızı elbisesinin altında siyah rugan bi topuklu ayakkabı ve siyah çantasıyla o güzel düz saçlarını istemsizce savurarak yürüyordu. yüzünde mavi gözlerinin yansıması adeta, ankaraya hergün yağmur yağsa şehir bu kadar berrak bir maviliğin altında kalsa dedirtecek kadar güzel gözlerinin yansıması... yine herzamanki gibi günaydınıyla ertan yavşağının bütün olumsuzluklarını almıştı üzerimde. asansörde çıkarken ufak tefek hoşbeşten sonra ertanın ineceği kata gelmiştik. ertan inerken görüşürüz diyerek kzıın gözlerine bakmaya çalışıyordu. arkasını döndüğünde o güzel kızın suratındaki iğrenme belirtisi sartre nın bulantısından bile bunaltıcıydı. nihayet kapı kapanıp bana doğru baktığında yine o güzelden de güzel gülümsemesi yüzündeki yerini çoktan almıştı bile. -
31.
0devam panpa çok güzel
-
32.
0reserved + başlık takip
-
33.
0reserved
-
34.
+14o an nalan hakkında hiç bir zaman erotik hayallerimin olmadığı geldi aklıma. nalanla havadan sudan konuşurken o tatlı sedasının her tınısını kulaklarımda hapsetmeye çalışırken bunları düşünüyordum. bu kız öyle bişeydi ki saf güzelliğini bir doğa harikası olayı izleyerek hiç bıkmadan ama hep aşkla seyredilerek yaşlanılası bir kızdı. ama ülke şartlarında bu kadar güzel bir kadına sahip olmanın da büyük dezavantajları olduğu bir gerçekti tabiki.
-
35.
0devam et panpa iyi gidiyosun
-
36.
-12bukupontutar.net 'in tahminleriyle sırf dün bugün 1500tl kazandım pampa iddaa oynuyorsan tavsiye ederim gerisi hikaye
-
37.
+14 -4nalan la aynı katta çalışıyorduk bazen öğle yemeklerini birlikte yiyor, gün içinde sık sık görüyorduk. nalan la asansörden inerken "öğlen birlikte dışarda yiyelim mi sizinle konuşmak istediğim şeyler var" dedi. yüzümde bir şaşkınlık ve soru ifadesiyle başımla onaylayarak kolay gelsin dedim ve odama yöneldim. çaycıyı arıyordu gözlerim çay içmem lazımdı. nihayet bulmuştum. bu adam çaycı remzi, her masanın huursu gibi herifti. gittiği yerden bi dedikodu toplamadan ayrılmazdı puşt. ama işime de yarıyordu. birlikte nalana beslenen aşk ve reddediliş hikayeleriyle kahkaha atmışlığımız çoktur. neyse elimle işaret ettim o anladı zaten bana her sabah olduğu gibi kahvaltılık ve duble çay hazırlaması gerektiğini.
çok geçmemişti ki tost ve fincanda çayla geri dönmüştü.
- lan olm şunu su bardağında getir amk.
+abi yıkaması zor oluyo
-lan s.ktirtme yıkamasını su bardağıyla içilir çay bu ne ingiliz kraliyet ofisi mi kodumun yeri
yüzümdeki ekşimenin gitttikçe arttığını farkeden remzi abi sen içedur hemen getiririm onu dedi koşarak ayrıldı.
ulan ankarada ya simit ya tost yenecek kahvaltıda ankaranın içtüzüğü sanki kodumun kuralı. -
38.
0reserved
- 39.
-
40.
-1reserved
-
41.
+12 -3kahvaltı iş vs derken öğlen olmuştu. ceketimi alıp yürürken hem gymeye çalışıyor hemde ofisten kaçmak istiyordum sanki. tam asansöre yönelmiştim ki nalan seslendi arkamdan duraksadım. sahi bu kız konuşalım demişti öğlen. ne konuşacaktı. yine kendisini çok bunalttıklarından müdürü ebru'nun kaprislerini mi şikayet edecekti. bunları düşünürken nalan yetişmişti bile topuklu ayakkabılarının yankısından önce.
birlikte indik. benim arabamla gitme teklifimi reddetmedi. keşke reddetseydi kızı kendimden iğrendirecektim arabamın pisliğiyle. arabaya doğru yürürken "koluna girebilirmiyim ayakkabı zorluyor da biraz" dedi ve daha cevap vermeden koluma girdi bile. ulan bu kız napıyor böyle...
arabanın kapısını açtım tam binecekti ki manita koltuğunda oluşmuş pet şişe öbeğinden rahatsız oldu ve bi saniye diyerek narin koltuğun etrafına saçılmış pet şişeleri topladı ve çöpe attı. bunları yaparken biraz hayret biraz da mutlulukla onu izliyordum. arabaya bindi kapıyı kapattı. o esnada yine aynı radyo dan türkü sesleri gelmeye başlamıştı bile.
http://www.youtube.com/watch?v=LWJVkSIcPBM
n: bu ne ya böyle için geçmiş senin.
dedi ve ben arabayı kullanırken radyoları gezinmeye başladı. -
42.
+9beyler biraz uzun sürecek bi hikaye incin görünebilir giriş aşamasında sakin...
-
43.
0devam panpa sabah okurum
-
44.
+3@35 eyvallah panpa.
-
45.
+4 -3var mı okuyan???
başlık yok! burası bom boş!