-
333.
0@ istavridyeTümünü Göster
bir yol hayal et dediğimde ‘yeni bir yol’ hayal edememen ve yayla yolunu hatırlaman geçmişe bağlılığını gösteriyor bana göre. Bir yandan başka bir şeyi de söylüyor olabilir tabi. Acaba yeni bir yol hayal etmene engel öğretiler mi baskın üzerinde? Bilmiyorum, devam edelim.
yaşama bakışın çok pozitif... ‘insani’ bütün duyarlılıklara sahipsin. Detayları atlamayan, bir konuyu enine boyuna, bütün açılardan görebilen ve insanların ‘küçük’ olarak betimlediği şeylerle mutlu olabilen birisin. Oysa yeşil elmanın tadını alabilmenin neresi küçük di mi? Farkındalığın yüksek. Vefalısın sen. Yani, pek bu çağın adamı gibi değilsin panpa... Doğayı çok sevdiğin zaten belli... Ama anlatış biçiminden, bunun eğreti bir sempati olmadığı, yaşamın özünü yakaladığın belli bana göre.
Yani hayata bakışında umut var, heyecan var, tölerans var. Zorluk görmemiş değilsin ama zorluklara ve engellere karşı da soğukkanlı ve akıllı bir yaklaşımın var.
Haksızlıklara, adaletsizliklere karşı da tepkilisin.
aşka bakışın da güzel. pek macera adamı değilsin panpa. senden iyi aile adamı olur. valla... bi kere ‘çocuk havuzu gibi’ tanımlaması, gölden de öte bir huzur isteğini anlatıyor. aşk dediğin huzurlu olacak, güvenli olacak sana göre. güven en önemli şey. uğraştırmasın seni sorularla. hayat basit. adam gibi yaşayalım, oturalım, sevişelim, huzurlu olalım diyorsun. kaçmıyor, suyu içiyorsun. ama kafanı da bütünüyle sokmuyorsun. yani, kör edemezler seni. öyle bir aşka kapılıp sevdiklerini ezmez, ezdirmezsin. ama seversin. harbi seversin... o kuzucuk senin çocuğun. senden iyi de bir baba olur.
sevgiliye bakışın fincanda da belirgin. birlikte olduğun insanın geçmişini, yaralarını, nereden geldiğini, nereye gittiğini düşünürsün, umursarsın, paylaşırsın. ona iyi bakarsın. ama boş kafalı, sadece güzel biri kesmez seni. seni bir şeylere motive edebilmeli... Kadına verdiğin değer, genel geçer erkek tipinden seni net olarak ayırıyor. Bence dünyadan bihaber, okuyan, düşünen, sorgulayan ve fanatizmden uzak birisin.
anahtar bilgiyi işaret eder. sen düşmana anahtarı fırlatıyorsun. yani senin düşmana karşı silahın bilgin ve aklın. zorbalıktan, dayatmalardan ve kavgadan hoşlanmıyorsun.
ölüme karşı güçlü bir fobin yok. ‘daha güzel bir köy’ çıkabilir. tebrikler panpa, sağlam bir karakter sahibi olduğun tartışılmaz.
. -
332.
0yakında analizlerinizi yapıcam panpalar. Tatildeyim, bi uyuşukluk var üzerimde.
fazla bekletmem merak etmeyin. -
331.
0hayalimdeki yol cok uzun deil panpa herkosesinde birileri var ben hep yalniz yuruyorum panpa bu yolu hic ama hic biri yanima gelmio ama isin ilginc tarafi ben hepsini taniorm bunlarin hatta onlar bisey sorunca onu ne icin sordugunu bilicek kadar hatta 2 siyle sevistik birile alkollu dieryile 3 defa arkadaslarim var cok ama hep yalniz yuruorm panpa yolu basarilar sagliorum bu yolda insanlar taniorm para kazaniorm ama hep yalnizim ve hep yuruyorum ve etrafimdakiler hep deisio..
kanka su surekli akiyo ama ileri deil tersine yukardan asa deil hani asadan yukari gidio su yuzebilirim kanka o suda herkeze bole soluorm etrafimdakilere ama girmeye korkuorm cunku bi sacmalik var bu iste..
fican ben elimde tutarim knka onu bi sure sonra firlatir atarim cunku kullanilip kullanilmicani anliyana kadar tutarim elimde kullanilsa bile gibilirim bi sure sonra atarim..
soguk bi anahtar panpa bu anahtar uzun zamandir yerde belli toz toprak var uzerinde alirim panpa temizlerim anahtari sonra birakirim buldugum yere ama asla unutmam o anahtarin orda oldugunu
once kacarim panpa ama yakalicak gibi olursa beklerim yaklasmasini ve son bi hamle yaparim onu olduremem belki belki kacarim belki olurum ama son bi hamle yaparim..
ben oturur bi sigara icerim panpa hayatimi dusunurum ailemi her seferinde bole yaparim duraksadigimda bi sonuca varamam hani ama dusunurum .. ahmet kaya dinlerim bide panpa o duvarin onunde snra sonragibalkar kapiyi ararim illa giriceksem iceri ve eher kapiyi bulursam girmem panpa ama iceri bakarim -
330.
0aynısını geçen yapmıştım pichella da. buraya kopyala yapıştır yapacağımTümünü Göster
küçüklüğümde hep yaylaya gittiğim için yol deyince kafamda sadece beyaz çizgileri olan asfalt gelmiyor. bizim yaylanın girişi geliyor. uzun kıvrımlı bir yol, yolun iki tarafında yükselen ağaçlıklı tepeler var. ağaçlar çam ağacı olmalı. yeşil nohut tarlaları ve yeşermeye başlamış buğday tarlaları görüyorum. sağda yola yakın kavak ağaçları var ve kavakların bulunduğu yerde uzun yeşil otlar var. bir kaç tane ineği karnını doyursun diye oraya gibkelemişler. yolun solunda yükselen tepede yine yeşil bir ağaç topluluğu görüyorum. bu çam ağacı kadar sönük bir yeşil değil canlı bir yeşil. muhtemelen ceviz ve erik ağaçları vardır. belki de üzüm bağı. lan sonra yolda çok hafif bir çıkışlı inişli bir yükselti beliriyor. asansördeyken hissettiğim gibi f merkezkaçı içimde hissediyorum ve o his beni mutlu ediyor çünkü heyecanlanıyorum. oradaki his uçma hissi gibi birşey. bi kaç saniye süren . yolda yürümeye devam ederken elma bahçeleri beliriyor gözümün önünde lan diyorum bu elma normal elma mı bildiğimizden, yaz elması mı yoksa büyük ekşi elma mı? yoldan giderken yaklaşıyorum biraz daha sağ tarafa lan diyorum keşke yaz elması olsa serinn serin yumuşak yumuşak yesek diyorum. bi yaklaşıyorum normal mevsimlik elma. iki adım daha gitmeden tahta çitin oradan sarkan yaz elmalarını görüyorum. göz hakkı yemesem olmaz.uu uu süper. yaz elması yumuşak olduğundan ve küçük olduğundan yemesi daha zevkli oluyor. ilerlemeye devam ediyorum. yanımdan bir traktör geçiyor mucurlu tozlu yolda hava da serin olunca toz oluyor ortalık lan diyorum insan az yavaş sürer. sonra diyorum adamın suçu ne köyü bi gibe sayıp yol yapmamışlar. ama sorun değil görüntüsü böyle daha iyi astımlılara başka düşüncez artık. gerçi burada yaşayanda sağlık sorunu olmaz.
2.ilerledikten sonra sağda kaynak su görüyorum. küçük bir yuvarlak derin değil öyle. küçük bir çocuk havuzu gibi. su olduğu için etrafı çimli biraz koyunlar var az ilerde. yalak olarak kullanıyorlardır diyorum. elimi daldırıyorum suya soğuk . şehir de göremeyeceğimiz bir su. yere uzanıyorum, kafam su birikintisine tamamen girmesin diye ellerimi kullanıyorum ağzımı dayayıp suyu yudumlamaya başlıyorum . çok zevkli. güzel. bir bakıyorum yanımda kuzucuk o da içiyor o sudan. diyorum lan nasıl güzel bir şey bu. kalkayım seveyim sonra devam ederim yürümeye diyorum. az seviyorum. mee lemeye başlayınca yeter diyorum anneyi istedi.
3. yolda ilerlerken birinin nohut tarlasına doğru yaklaşıyorum kenar seramik yapımı eski çiçekli fincanlardan görüyorum. lan diyorum bu nohut tarlası terzi ahmetin. iyi bakmış ha diyorum. fincanı alıyorum elime diyorum ki 20 dakika . lan diyorum bi kahve olsa da şunda içsem de merzuka teyze de fal baksa bi diyorum. kahve içmeye zorlayan bi fincan bu. üzerinde ki çiçekler sanki el de boya ile yapılmış gibi. köye varınca bizim evdeki ocakbaşına(şömine) koyarım diye. yanıma alıyorum.
4.fincanın az ilerisinde topraktan beliren bir demir parçası görüyorum. bi bakayım bu ne ki diyorum. kocaman anahtar lan bu terzi ahmetinse benim bulduğumu duyarsa dedeme iki saat laf eder cimri herif diyorum. bu kadar ilkel bir ortamda şehirlilerin çirkin karakterlerine uygun bir adam olmayı televizyonlardan öğrenmiştir heralde diye düşünüyorum. anahtar bayaaa büyük eski şato anahtarları gibi.
5. tam diyorum köye az kaldı. bir bakıyorum vahşi bir ayı. kal geliyor. üstüme doğru koşunca lan yarra yedim heralde diyorum . ayı bana geliyor abbbou. giberim seni diyorum terzi ahmetin anahtarını ayıya tüm gücümle fırlatıyorum. ayı bayılyor demiri kafaya yiyince. koşarak ayı ayılmadan tehlikeyi atlatıyorum
6. hızla koşuyorum lan köye gelirken köyümüze hoşgeldiniz tabelası olması gerekirken koca bir duvar. tehlikeli ve yasaktır diyen bir tabela. neyse diyorum bildiğimiz köy ne tehlikeli olcak yasak olcak diyorum. duvara tırmanıyorum. bi bakıyorum lan köye nolmuş arkeologlar gelmiş. kazı yapıyorlar bu muy muş la diyorum. bildiğin almışlar aletleri i. yaklaşıyorum yanlarına insanların noldu hayırdır diyorum. yeni bir köy varmış köyün altında. onu çıkarıyoruz diyorlar. vuu iyiymişş diyorum . çıkcak olanları merakla bekliyorum . yeter be ya. onlar da merak ediyorlar ki daşşaklı bişey çıkacağından bayaa bir güvenlik önlemi almışlar. tehlikeli ve yasak diye uydurmaca yapmışlar. o kadar güzey köyün altından çok daha güzel çıkcak lan düşünsene. -
329.
0shameless 93'ün analizini yapmadım sadece çünkü çok kısa yazmış.
üşenmeden yazacaklar olursa katılımlarını beklerim. -
328.
0@ bagibultablagibadarTümünü Göster
‘on numara yol’ dediğin için arabanın kayarak gitmesini ‘güzel’ gitmesi şeklinde yorumluyorum. Bu durumda hayatın gidişatı güzel görünüyor. Daha doğrusu senin hızın iyi ama kaktüsler ve sıcaklık hayata bakışının pozitif olmadığını gösteriyor. Bir çok engelin arasından kayıp gidiyorsun sanki. Hiç insan görmemen içsel yalnızlığının yoğun olduğunu gösteriyor. Biraz da senin dışında gelişen olaylar pek umurunda değil gibi görünüyor. Hani yılan sana dokunmadıkça çok da umurunda değil sanki.
Buna karşılık geçmişine karşı vefalı olduğunu düşünüyorum. Zihnin açık ve bu yüzden klagib öğretilerin, ezberlerin kölesi olmazsın sen. Hiç kimsenin gitmediği ya da yolcusu az olan bir yol seçmişsin. Bu da bana sıra dışı olduğunu söylüyor.
Aşka bakışın tam bir felaket. Onu çamur olarak görüyor ve sadece ayağını sokarak oynuyorsun. Romantik olduğunu da söyleyemem, iyi bir sevgili olabileceğini de söyleyemem şu anki kafanla ve ruh halinle.
sevgiliye bakışında da aynı problem var. ‘biri içmiş ve kapatmış’. Yani asla sana ait olamaz sanki. Sen onu bir başkası için yorumluyorsun. Birinin sorumluluğunu alabilme riskinden ve duygusundan kesinlikle çok uzaksın. Karşı cinse karşı içinde öfke olduğunu bile söyleyebilirim. Niye kırdın ki fincanı?
bilgiye verdiğin değer de hikaye. Direk sıradan bir anahtar bulduğunu söylüyorsun. Sana göre senin karşına çıkacak her şey sıradan mı olacak kardeşim? Belki değildir. Niye böyle bir önyargın var acaba? Sen, güzel bir şey bulacağına inanmıyorsun. Ama bunun nedeni bulduğun şeyler değil. Bulduğumuz şeye biz veririz değerini biraz da. Sen baştan siliyorsun her şeyi. Anahtara da tekmeyi koydun. Asla onun bir kapıyı açabileceğini, özel olduğunu düşünmedin bir an bile. Bulduğun hiçbir şeyi yanına almadın ya da biraz ilgilenmedin bile.
kolaycısın. Düşmana bakışında da, dostuna bakışında da aynı kolaycılık var. Empati kurmuyorsun hiç. Hayvanları insanlardan daha çok seviyor olabilmen mümkün. Bence içindeki merhameti en çok onlara yönlendirmiş olabilirsin.
Ölümden korkun sağlıklı. Hiç intihar eğilimin yok. Lakin ölümle ilgili düşüncelerine baktığımda dini bir duygu bulamıyorum. Hatta Allahın varlığına karşı da işkillisin. Aslında bu bir sorun değil. Ama genel olarak ‘inançsızlık’ bir sorun. insana, duyguya, aşka, anlamlara karşı inançsızlık. Sen çok eğlenceli birisin ama önemli bir şalteri kapatmışsın hayatında ve bence erkenden yapmışsın bunu. O şalteri açmanı öneririm panpa. Yaşamın gerçek değerlerini yüzde otuz oranında görmenin alemi yok. hedeflerin anlamlı değilse, anlamı olanları bul ve onları hedef yap. Biz ‘anlamlı’ olmadan anlamlı bir şey bulamayız. Kırgınlıklarınla hesaplaşmanı ve hayata yeniden temiz bir gözle bakmanı öneririm. -
327.
0@ Darth saldirayTümünü Göster
Ya yaşın fazla genç değil ya da zamanından önce olgunlaşmışsın panpa. Yaşama bakışın çok derinlikli ve boyutlu. Empati gücün çok yüksek ve harbi duyarlısın. iç dünyan hem ferah, hem karışık, hem incinmiş hem çok dirençli…
Çok meraklı, ilgili, derinlemesine düşünen birisin ve asla kolaycı değilsin. Sorgulamadan, sadece kabul ederek ve öylesine yaşamıyorsun. Ne, niye, nerden, nasıl, ne zaman, hepsi seni ilgilendiriyor. Çok sabırlısın ayrıca… Öyle kolay pes eden biri hiç değilsin. Mesela senden süper tatil arkadaşı olur… Öyle çer battı, çöp battı tribine girmeden maceranın tadını çıkaran adamlardansın. Hayat bir mucize gibi sana göre ve hiçbir anını kaçırmak istemiyorsun. Temkinlisin ama bunun nedeni karamsarlık değil. Gayet olumlu düşünüyorsun. Pozitifsin. Düşmanlığı sevmiyorsun.
Aşkın ne muhteşem olduğunu biliyorsun. Yaşamışsın… ama kolay bulunmadığını ve biteceğini de biliyorsun. Daha doğrusu bütün kredilerini kullanmışlar sanki. Özellikle biri seni bu konuda kurutmuş olabilir… çünkü çok duyarlısın ve bunun suistimal edilmemiş olması pek mümkün değil. Senin gibi biri sevdiği kişilere karşı çok töleranslıdır, affedicidir. Bu yüzden sömürülmüş ve inancını yitirmiş olabilirsin. Sen kendini düşündüğün kadar başkalarını da düşünüyorsun. Bu çok değerli bir özellik ve bu çağda seni yıpratabilir.
sevgiliye bakışında sadelik arayışı var. ‘desenlerle boğulmamış’ olmasını istemen, daha önceki sevgilinin seni çok yormuş olduğun tüyosunu veriyor. Temiz, beyaz, sade bir şey istiyorsun. Yani masum, dürüst, yormayan ve samimi…
bilgiye verdiğin değer çok güzel. Anahtarı betimlemenden öğrenme konusunda istekli olduğun anlaşılıyor. Yine anahtarın sahibini düşünmüşsün. Neden bıraktı acaba? Altın kaplamaysa koy cebine gitsin di mi? Yok. Senin en önemli özelliğin duyarlılığın panpa.
Bu ayı sorusunda da karşımıza çıkıyor. Düşmanın bile nedenlerini düşünen bir tipsin. Sana birisi saldırıyorsa mutlaka nedenleri vardır. Hatta çok masum olabilir bu nedenler. Ayının yavrusu olduğu gibi… Düşmanlıktan çok uzak, billur gibi bir ruhun olduğunu düşünüyorum.
Sabırlı, yardım sever, derinlemesine düşünmeyi seven iyi birisin. Ayrıca maceraya da çok yatkın bir yapın var. Bir yola girersen onu çözmeden, öğrenmeden, anlamadan bırakmazsın. Senin kişilik problemin yok panpa. Sana tek önerim biraz daha kendini düşünerek yaşaman olabilir. -
326.
0@338 bekliyorum sabırla *
ilk iki soruda sadece bunlar vardı aklımda. gözümün önünde sadece bunlar canlandı.
ha yolda birde dağlar var ama çok başka yerlerdeler. birbirinden çok uzaktalar.
su için ekleyebileceğim birşey yok. :( -
325.
0@bagibultablagibadar
sırayla yapıyorum panpa, bitince pm atarım.
ama kısa yazmışsın. özellikle ilk iki soruyu editle yoksa adam gibi çıkmaz analiz. -
324.
0@ Ahuguzar
Senin geçmişten gelen ağır travmaların yok. Hayata bakışın pozitif. Mutlu, huzurlu olma eğiliminde birisin sen. Doğayı seven, sürprizlerin keyfini çıkarmaya meyilli, detayların farkında olan ve tam da söylediğin gibi umutlarını kolay yitirmeyen birisin. Ama bir yalnızlık duygun var panpa… Biraz incitilmiş olduğunu düşünüyorum. Güvenini kırmış insanlar, hatta bence yakın dostluklar… işte seni zaman zaman bunaltan şey aslında tamamen iç dünyanla ilgili. Aradığın ve bulamadığın bir şey var ve o yüzden bütün güzellikleri aslında ekgib yaşadığın duygusundan kurtulamıyorsun.
Aşkın muhteşem bir şey olduğunu düşünüyorsun. Ama ne zaman elini uzatsan ona ya da yaşayacak olsan terslikler olmuş. O yüzden artık korkuyorsun. Bence senin aşman gereken bu önyargıdır. Balıklar her seferinde kaçmayacak ve içtiğin su canını yakmayacak. Çünkü bunun aksine inanırsan düşündüğün ve hayal ettiğin gibi yaşaman mümkün olmaz.
Sevgiliye bakışın çok korkakça değil… Ama yaşamdan çok fazla işaret bekliyorsun sen. Bir şeyler evet bir şeyleri simgeleyebilir ve bazı şeylerin de uğur getirdiğine inanabilirsin. Ama yaşam senin vereceğin işaretlere göre şekilleniyor. Kendini oluruna ve yola bırakmak yerine biraz kararlar vermen gerektiğini düşünüyorum. iyi olacağına inanman, denemen, o suya girmen ve herhangi bir aksilik durumunda da cesurca o bedeli ödemen en güzeli olur. Çünkü riske girmeden güzel bir şey yaşama şansımız olmaz.
Soğukkanlı değilsin. Daha cesur olmanı öneririm. Düşmanlığa olan yaklaşımın iyi değil. Seni kolayca sindirebilirler böyle yaparsan. Daha sıkı, daha sağlam durmalı, yeri geldiğinde savaşmalısın sana zarar verenlerle. Kaba kuvvetti sevmemen güzel ama başka yolları da var savaşmanın. Sen genellikle kaçıyorsun sanırım.
Ama bu korkaklık duvar sorusunda makul. Bu, ölüm fikrine uzak olduğunu gösteriyor. Mistik yanların olmakla birlikte, makul ve olumlu bir kişiliğin var panpa. Senin sadece biraz cesarete ve önyargılarını kırmaya ihtiyacın var;) -
323.
01. yol çölün ortasında. ama araba kayarak gidiyor resmen on numara yol. sağımda solumda kaktüsler var. teşil ve canlı görünüyorlar. gibenlerini bile seçebiliyorum kaktüslerin. ama tek tük kaktüsler var. hiç insan yok amk. ve hava da çok sıcak.
2. yolun kenarında çapı 40 50 cm olan bir su birikintisi var. ama çamurlu. çamuru dibe çökmüş hafif. ayağımla suyu dalgalandırıyorum. çamurun kalkmasını sağlıyorum. çamurlu sudaki şekilleri izliyorum. birşeylere benzetmeye çalışıyorum.
3. kahve falından anlarım biraz. fincana bakıyorum. biri kahve içmiş ve fincanı kapatmış. fincanın içinde oluşan şekilleri yorumlaması çok zor. kötüye yorumluyorum. ama umut da veriyorum. kiminse bu fal nasıl içti diye ağzını gibeyim onun diyorum. sonra yere atıp kırıyorum.
4. sıradan bir anahtar buluyorum. üstünde kale yazıyor amk. kavaya fırlatıp yere yaklaşınca tekmeyi çakıyorum anahtara. çöle doğru kaktüslerin arasına fırlayıp gidiyor. yerde 1 2 kere sekiyor. parlıyor ve gözden kayboluyor.
5.ayı bana doğru koşuyor. öylece bakakalıyorum. ayının dişlerini görüyorum. ağzından sular akıyor amk. iyice yaklaşınca bir tane tekme çakayım ağzına diyorum. sonra ya üstüme atlarsa diye düşünüyorum. olduğum yerde duruyorum. ayının gelmesini bekliyorum. ama ayı çok uzaktan koşmaya başlıyor. kahverengi bir ayı.
6.duvarın üstüne tırmanıyorum. ama arkaya atlamıyorum. duvar çok yüksek. aşağıya bakınca bile başım dönüyor. arkada bir bina var. duvara bitişik. eski bir bina. başka hiçbir şey yok. bomboş bir yer. renkler soluk filan.
ee panpa? ölecek miyim?
ciddi ciddi yazdım lan cevap verirsin inşallah. -
322.
0Dört yannanli yoncaTümünü Göster
Temkinlisin panpa sen… bu mesela önemli bir özelliğin. Kaldırımdan yürümen boşuna değil. Canın tatlı ve riske girmeyi seven bir yapın yok. yaşama bakışında lokum gibi… hayat sana güzel sanki… bakalım devamı da böyle gelecek mi? ayrıntıların tadını çıkartan, hayal gücü kirlenmemiş, konforu seven, rahatına düşkün ve huzurlu görünüyorsun. Ama senin konformistliğin sıradan değil. Özel zevklerin var, öyle her bir şeyi kolay beğenmezsin. insanları da seviyorsun üstelik. Asla duyarsız olduğunu söyleyemem. Enteresan bir kişiliğin var.
Suyu ben sormadan söylemenin nedeni şu ki, hayatında aşkın yeri zaten var. Lakin nasıl var? işte orası biraz acayip... her şey tam olacak, zamanlama süper olacak, senin keyfin yerinde olacak, sen de filmlerdeki gibi bir aşk yaşayacaksın. Yok öyle maalesef… hem canın cennette hem gibin selanikte olmaz. Kış olduğu için suya girmiyorsun. işte senin karşına yaşam boyu çıkabilecek engel bu panpa… ‘Şimdi zamanı değil’ diye yaşamı erteleme. Çünkü şiirsel bir düşünce yapın var ve çok da güzel yaşayabilirsin aşkı. Ama garantici yapın ve kaygıların sana engel olabilir. Aslında aynı nedenler senin romantik olmanı da engeller. Romantizm sana bayık gelebilir çoğu zaman. Ama unutmayalım ki, hakiki ve sağlam romantikler sıradan romantizme tav olmazlar.
Eğlenceli birisin. Muhtemelen pek çok hobin vardır. Oyunlar, spor, eğlenceli muhabbetler, içki sofraları tam sana göre. Sinemaya yaklaşımın falan da sıradan olmaz senin.
Bak… Sana yolda bir fincan buluyorsun demiştim. Sen önce dükkanı buldun. Kafeye girdin ve fincana inatla orada rastladın. Çünkü sana göre hayatta her şeyin bir zamanı olduğu gibi, ‘yeri de’ var. Dayatmaları umursamıyorsun. Anaaa… fincan tanımın şaşırttı beni. Hatun olma ihtimalini nickin yüzünden düşünmemiştim ama bu tanım gayet dişi. Ağır bir fincan hayal etmen bana bu izlenimi verdi. Ayrıca nickinde ‘yarak’ olduğu gibi ‘yonca’ da var ve ben bu ihtimali güçlü buluyorum. Lakin eğer hatunsan da sıradan bir hatun olmadığın kesin. Senin kesinlikle zeki olmayan biriyle sevgili olabileceğini düşünmüyorum. Ama aynı zamanda becerikli, zengin (altın kaplama fincan) ve güçlü olması da kriterlerin arasında. Ortaçağ havası ise sıradan zevkleri olmayan ve bu çağın sıradanlığına sahip olmayan anldıbına geliyor.
bilgiye verdiğin değer güzel. Onu hava atmak için değil mutlaka bir yerde kullanmak ve amacına ulaştırmak için kullanırsın. Her bilgi seni mutlaka doğru bir yere ulaştırır. Okuyan eden, izleyen, dünyadan haberi olan ve bence çok da kural tanımayan birisin.
düşmana karşı yaklaşımın fevri değil, soğukkanlı ve zekice. işkillendiğin insanları kendinden uzaklaştırmak için mesafeyi kullanıyorsun. içinde güçlü öfkeler barındırmıyorsun.
Ölümden fobik bir korkun yok. sana esrarengiz geliyor. intihar eğilimin de yok, hayat güzel. Lakin zaman zaman güçlü bir sıkıntıya kapıldığın ve ölümü düşündüğün oluyor.
Sana önerim, bunca değerli özelliklere sahipken yaşdıbını tamamen planlamaya çalışmaman. Her şeyi kontrol etmeye çalışırken güzel şeyleri kaçırabilmen mümkün. -
321.
0@ahuguzar
yavaş yavaş yapıyorum panpa. pm atıcam, boşuna yazmadın merak etme. -
320.
+1BeyinburdaTümünü Göster
Hayata bakışın pozitif. Huzurlu, mutlu, keyifli olma eğiliminde bir insansın. Bakımlılık ve düzenli olmak hayatının önemli parçaları. Disiplinsizliğe gelemezsin sen. Oturduğun kalktığın, yaşadığın yer temiz ve düzenli olmalı. Neyi, niçin, ne zaman yapacağını bileceksin. Aslında senin şu an yaşadığın hayatla değil derdin. Gelecekle ilgili kaygılar senin bugününe gölge düşürüyor. Fırtına yakın demen bunun en önemli göstergesi. Hiç güvenmiyorsun geleceğe. Umudun yok değil, var. ‘iyi ki’ hayattayım diyorsun çünkü enerjin yüksek ve yaşam dolusun. Ama gelecekle ilgili büyük sıkıntılar olacağından korkuyorsun. Bu kaygılar biraz yoğunlaşacak sende.
Aşka bakışın aslında çok güzel ama aynı zamanda da karamsar. Aşkı şelale gibi görmen onun ne kadar muhteşem olduğunu bildiğini gösteriyor. Yaşarsın aşkı, bir engelin yok gibi görünüyor. Ama engelin şu ki, kendini onun mutlaka biteceğine programlamışsın. Korkaklık etmez, girersin içine. Ama bu ‘bitecek’ inancı ister istemez senin tavırlarına yansır ve bitmeyecek olan da biter bu şekilde. Sana önerim kendini bu önyargıdan kurtar. Haklısın, çok kez bitiyor. Ama bu yaşayanlara bağlıdır. Bir sonu olduğunu ezberlersek sürdüremeyiz. Ayrıca sonradan yosunları fark ediyorsun. Bilseydim içmezdim diyorsun ki, bu yaşadığın bir olayla ilgili güçlü bir pişmanlığı gösterir. Ve sanki her seferinde sonrasında pişman olacağın bilgisi bilinç altına yerleşmiş. ‘Belli ki kaynak yok’ diyorsun… Belki de vardır. Sen sadece şelaleyi görüyorsun ama bundan nedense eminsin. Yani, sözünü ettiğim önyargıyı kendi kendine olmayan verilerle kendine kanıtlıyorsun hesapta. Herkes kendini korumak ister ve sen de yeniden üzülmemek için sınırlar koymaya çalışıyor, kendine bazı gerçekleri hatırlatmaya çalışıyorsun. Ama kendimizi korumak aynı zamanda coşkulardan sakınmak anldıbına da gelebilir. Dikkat et derim.
sevgiliye bakışında da aynı kuşkular var. Anlamaya çalışmak, çıkarımlar yapmak… mavi, kırmızı kadar ilgi çekici olmayan, beyaz kadar masum olmayan, çok iddialı olmayan ama hayati bir renktir. Maviyi seçmişsin. Sevgilin herkesin gözünü üstüne çevirmeyecek ama bakışlar ona döndüğünde de seni mahçup etmeyecek biri olmalı. Güven senin için önemli bir sorun. Travmatik bir durumun yok senin, fincana tekmeyi koymadın, onu fırlatmadın. Sadece çekimsersin. Senin bence biraz cesarete ihtiyacın var. Cesaret derken asosyal olduğunu söylemiyorum. Kendine vereceğin cesaretten söz ediyorum. Yani korkularına gem vurmalısın.
Bilgiye verdiğin değer güzel ama yetersiz. Hedeflerine göre yavaşsın. Daha disiplinli olmalı, yapman gerekenlerden kaçmamalısın. ‘yapman gereken’ derken senin kendi potansiyeline göre ağırdan aldığını söylüyorum.
Düşmana karşı aldığın tavırlar zeki ve eğlenceli. Sen içinde pek öfke barındıran tiplerden değilsin. Düşmanınla uğraşırken bile eğlenebilirsin. Ve düşmanı anahtarla, yani bilgiyle altetmen de çok iyi. Kafayı çalıştırarak sıyrılırsın olaylardan. Öyle fevri hareketlerle taka batman zor senin.
Öfke yok içinde ama umursamazlık ve biraz vicdansızlık sezdim. Ayı için ‘geberdi’ demişsin oysa doğasına aykırı bir şey yapmamıştı.
Her şeyden işkilli olduğunu düşünüyorum. insanlara güvenin sıfır noktasına gelmiş senin.
Ölüme bakışın da ilginç. Korkuların var ama bazen ‘iyi ki var’ diye düşünüyor olabilirsin. Enteresan bir soğukkanlılık gördüm sende. -
319.
0ohoo hani analizler?
-
318.
0reserved akşam yzarım
-
317.
01. Yeşil ama ağaçların sık olmadığı bir yoldayım. Yolun iki tarafı da papatyalarla dolu. Dört bir yanım dağlarla çevrilmiş olmasına rağmen yine de çok geniş bir alandayım. Yolum dümdüz bir yol. Ne yokuş var ne de kıvrılma. Toprak bir yol. Hani şu at arabalarının geçtiği ve ortasında hafif otların bittiği yol var ya, işte onlardan. Ağır ağır yürüyorum yolda. Hiçbir ayrıntıyı kaçırmamak istiyorum. Her attığım adımda bastığım yer de dahil olmak üzere etrafı inceliyorum. Ağaçların arasından bol bol kuş sesi geliyor. Kuşları göremyorum ama epey varlar. Papatyaların arasından ise bazen çekirge sesleri geliyor; hafif sinir bozucu bir şekilde hem de. Sanki kuşların cıvıltısından bıkmışlar da alttan süpürge sapıyla üst komşusunu uyaran asabi ev sakininin çıldırmışlığıyla tüm sesleri bastırmaya ve de susturmaya çalışıyorlar. Ama beni rahatsız eden bir sesleri yok. Bana her ses ninni gibi geliyor adeta. Hafif hafif rüzgâr esiyor. Çok serin hem de. Yüzüme vurdukça rahatlıyorum. Hava güneşli ama ben olabildiğince gölgelerden yürümeyi seçiyorum. Yolun sol tarafı daha ağaçlı olduğu için onların gölgesinden yararlanıyorum. Gölgelik bulamadığımda ise elimle yüzümü koruyorum güneş yüzünden vitiligom yayılmasın diye. Üstümde kırmızı bir t-shirtüm var. Mavi bir kot pantolonu ve beyaz bir spor ayakkabım. Sabah vakti yürüdüğüm için çiğin getirdiği toprak kokusu geliyor burnuma ama güneş çoktan kurutmuş yolu o yüzden ayakkabılarım çamur olmuyor. Ne kadar yürüdüm ve daha ne kadar yürüyeceğim bilmiyorum. Etraftaki ayrıntıların keyfini çıkartırken kendimi başka hayallere ve başka hesaplara kaptrmışım. Başka zamanda, başka yerde ve başka hallerde kendimi hayal ederken bir çok şey kaçırmışım etrafımdan ve bunu farkettiğim zaman da üzülüyorum. Ama geri dönüp bir daha da o kaçırdıklarıma bakmıyorum. Çünkü ilerisi daha ilginç. Geri de çok farklı bir şeyler olsaydı mutlaka hayalimden ya da hesabımdan çıkar ona dikkat kesilirdim. ileride ne var bilmiyorum ve sıfr bunu bilmediğim için kendimi her şeye rağmen gitmek zorunda hissediyorum. Yol bitmeden merak duygumu yenemeyeceğim belli. O kadar yol yürümee rağmen karşıma hiçbir canlı çıkmadı. Yılan, kurt, köpek vs için elime aldığım sopayı hiç bırakmıyorum elimden. Yolun güvenilir olduğundan da emin oldum aslında ama yine de sopayla daha güvende hissediyorum kendimi. Hem canım sıkıldığında sopayla yeri eşeliyorum ya da yoldaki yabani otlara savuruyorum.Tümünü Göster
2. Yolda tek başına bir ağacın dibinde tertemiz bir su var. Yağmurdan kalma bi su olmalı çünkü etrafta hiç nehir ya da akan su sesi yok. Suyun içi tertemiz. Çok da susamışım hemen eğilip ağzımı suya dayayıp kana kana içiyorum sudan. Tadı çok güzel valla. Eni boyu benim boyum kadar su. Çok fazla derin değil. Su bitmesin belki başka hayvanlar da içer diye bırakıyorum içmeyi. Elimi yüzümü yıkıyorum ama suyu bulandırmadan yapmaya çalışıyorum. Biliyorum ki su akşam saatlerine yakın güneş yüzünden buharlaşıp gidecek. Bir sonraki yağmura kadar o çukurdaki otlar da su bulamayacak. Ellerini çabuk tutup iyice su depolasalar iyi. Suyun başında çok durmuyorum. Hem başka hayvanlar da benden ürkmesin gelip sularını içsin diye hem de yolun ilerisinde ne olduğunu daha çabuk göreyim diye.
3. Biraz da ilerliyorum sanırım bir yarım saat ilerlemişim. Yine yalnız bir ağacın dibinde bir şeyler fark ediyorum. Yere serilmiş bir şeyler var. Birileri burada oturmuş ve mola vermiş ama her nedense eşyalarını almadan gitmişler. Hatta yemeklerinin bir kısmını da yememişler. Bir anda bi parlaklık fark ediyorum. Porselen bir fincandan ışık yansıyor. Elime alıyorum fincanı incelemek için. Kahve içilmiş hatta fal bile bakılıyormuş. Artık ne olduysa falın ortasında oldu herhalde. Kenarı dibinden işlemeli bir fincan. Gövdesi ve ağız tarafı beyaz. Yani desenlerle çok boğmamışlar fincanı. Küçük şirin bir kahve fincanı işte.
4. Sonra başka ne var diye bakıyorum etrafıma ve bir anahtar var. Anahtar eski zaman evlerinin kapısını açan bir anahtar. Üstünde anlamadığım bir alfabeden yazılar var. ilginç bir anahtar bu. Parlak ama yer yer de aşınmış. Sanki çok zaman önce yapılmış ama çok fazla da kullanılmamış gibi. Bir ev ya da sandık anahtarı olabilir. Üstündeki yazılarda nerenin anahtarı olduğuna dair bir yazı olmalı. Sarı ve parlak bir anahtar o yüzden altın olabilir diye düşünüyorum ya da en azından altın kaplama. Madem bu kadar değerli bir anahtardı peki niye burada? Bu anahtarın burada işinin ne olduğundan ziyade sahibinin neden onu burada bıraktığını düşünüyorum daha çok.
5. Tam ben bunları düşünürken bir ses duyuyorum. Garip bir homurdanma. Ağacın arkasından geliyor. bir bakıyorum ki yavru bir ayı yerde yuvarlanıyor. Çok şirin gözüküyor ama acaba annesi nerde diye düşünüyorum? Bu merakımı fazla sürdürmüyor sağ olsun anne ayı. Bağıra bağıra bana doğru koşuyor. Yavrusuna zarar vereceğimi sandı galiba. Yüksek samanlıkların arasından geliyor acaba orada ne var? Yoksa buradaki eşyaların sahipleri mi? Hemen ağacın arka tarafına kaçıyorum. Eğer koşmaya devam etsem ayı beni yakalayıp parçalar. Elimdeki sopa da bir işe yaramaz. Allah’tan kalın ve büyük bir ağaç. Hemen tepesine tırmanıyorum. Yapacak bir şey yok, inşallah beni görmez diye dua ediyorum. Aramızdaki mesafe çok olduğundan ayının gelmesi zaman alıyor. Ben ağacın arkasından doğru tırmandığım için ayı beni görmedi. Eğer yukarıda olduğumu görürse işte o zaman bittim ben. Ayı etrafı kolaçan ediyor. Kimsenin olmadığına kanaat getirdiğinde de yavrusun alıp yine o samanlıkların oraya doğru ilerliyor. Yavrusunu korumak beni bulmaktan daha önemli sanırım. Derin bir oh çekiyorum ve onların gittiklerinden emin olduktan sonra ağaçtan iniyorum. Her şeyi orada bırakıyorum. Belki bu eşyaların sahipleri ya da onları tanıyan birileri gelir diye düşünüyorum. Yoluma devam ediyorum. Yol o kadar da tekin değilmiş anlaşılan. Sopamı yerden alıp tekrar yola koyuluyorum.
6. Artık akşam karanlığı bastırmak üzere. Ay ışığı da olmasa hiçbir şey görülmeyecek. Ben halâ kendime bir sığınak bulamadım. Yolu da bitiremedim. Keşke güneş batmadan kendime gece için bir yer hazırlasaydım. Tam bunları düşünürken pat diye bir duvar çıkıyor karşıma kocaman bir duvar. Bu kadar açık alanda nasıl fark edemedim ki acaba? Başı sonu da belli değil gibi. Acaba bir ev mi burası? Üstünde de bir uyarı tabelası var. Sanırım Tanrı misafirlerine pek sıcak bakan birileri değiller. Çok da yüksek bir duvar. Beş yıl önce olsa rahat tırmanırdım ama şimdi hiç tırmanabilecek yapıda değilim maalesef. Etrafını biraz gezeyim belki bir kapı bulurum diye düşünüyorum. Arkadaş gez gez bitmiyor Çin Seddi gibi mübarek. Neyse bir ağaç görüyorum duvarın hemen yanında. arasında bir insanın geçebileceği bir mesafe ya var ya yok. Bu kadar güvenliğine düşkün birileri bu ağacı nasıl fark etmemişler hayret? Neyse vakit kaybetmeden tırmanıyorum bir şeyler görme umuduyla. Biraz zorlanıyorum tabi. Açlık ve hamlık yüzünden epey bir zaman alıyor duvarın seviyesine gelmem. Güç bela duvarın tepesine ulaşıyorum. Önümde sıra sıra ağaçlar var. Anlaşılan içeriden bakıldığında dışarıdaki bu ağacın görülememesinin sebebi u ağaçlar. Çok geniş bir alan ve çok büyük bir ev. Alt katta ışıklar yanıyor ama insan gölgeleri geçmiyor. Dışarıda hiç koruma da yok. Hadi korumayı geçtim bir köpek bile yok. Sanki terk edilmiş gibi. Rüzgâr artık daha soğuk esiyor. Sanırım yağmur yağacak. Ne olursa olsun bir yer bulmalıyım yoksa sabahı zor ederim. Duvar da çok yüksek atlarsam bir yerimi kırabilirim. Duvarın üstüne çıkıyorum ve atlayabileceğim daha alçak bir yer arıyorum. Daha alçak bir yer yok ama sıra ağaçların hemen bittiği yerde bir kaç gübre çuvalı üst üste konmuş. Onların üstüne atlamam daha kolay. Duvara tutunarak önce kendimi yavaşça sarkıtıyorum ve atlıyorum. Ahh biraz canım yandı. Nihayetinde içerideyim. Hiç köpek görmedim ama korkusunu hissediyorum. Ev epey uzakta. Etrafımı kolaçan ede ede gidiyorum eve doğru. Ağaçlardan da çok fazla uzaklaşmamaya dikkat ediyorum. Yüz metre kadar ilerledikten sonra köpek konusunda yanılmadığımı görüyorum. Eevt haklıymışım köpekleri varmış evsahiplerinin. Ama bana zarar verebilecek konumda değiller. Çünkü yerde ölü vaziyette yatıyor bir iki tanesi. Hiç kan ya da yara izi yok. Ümraniye belediyesi de zehirlemediğine göre acaba neden öldüler? Eğer evdekiler öldürmüş olsaydı burada bırakmazlardı. Bunu her kim yaptıysa evdekilere de zarar vermiş olabilir. Daha kötüsü halâ evde olabilir. Artık geri dönüşü yok o duvara tırmanamam. Evde ne olup bittiğine bakmak lâzım. Daha yavaş hafif kambur ve temkinli olarak eve ilerliyorum. Evde halâ hiçbir canlılık belirtisi yok. Havuzu geçtim şimdi salonun cdıbına yaklaşıyorum. Camdan içeri bakıyorum ve gözlerim fal taşı gibi açılıyor. Gördüğüm şey karşısında dehşete düşmemek elde değil... işte bu kadar -
316.
01)Asfalt bir yol aşağı doğru hafif eğimli ortada palmiye ağaçları var yolda ne araba ne de insan var düz sokaklar ve sıralı binalar var yolun sonunda da plaj ve deniz var.
2)Yolun sonunda deniz var bu denize koşa koşa atlıyorum balıklama dibe doğru yüzüyorum balıkları yosunları görüyorum sonra hızla yukarı çıkıyorum denizin tam ortasındayım etrafıma bakıyorum
3)fincan beyaz üzerinde mavi hat şeklinde süslemeler var türk kahvesi fincanı. sonra elime alıyorum altına sağına soluna bakıyorum.
4)anahtar bakır rengi eski anahtarlardan biraz büyük. onunla yolun ortasındaki bi kapıyı açıyorum kapı açılınca bembeyaz bir ışık görüyorum.
5)ayıyı görüce yere bakıp saklanacak yer arıyorum yerde bir delik görüp içine giriyorum ayı gidene kadar bekliyorum.
6)duvarın arkasına bakmadan atlıyorum dipsiz bir uçurum var sürekli düşüyorum. -
315.
0restervet
-
314.
01- heryer yemyeşil yeşilin her tonunu ilerlediğim yolda görebiliyorum gökyüzü masmavi bulutsuz güneş tam tepede bastıgım zemin çim fakat her kısmı değil sağımda ve solumda çeşit çeşit ağaçlar var hepsi olgun. ilerledikçe su sesleri artıyor kuş cıvıltıları herdaim devam ediyor etrafta kimse yok sadece ben varım yolun sonunda iyi birşeyler olacagına umut baglıyorum ama bir türlü sonlanmıyor atmosfer çok güzel huzur verici ama bir okadar bunaltıcı
2 - suya doğru yaklaşıyorum su masmavi aynı gökyüzü gibi içinde türlü türlü parlak pullu balıklar parlıyor susadıgımı hissedip suya dokunuyorum içmek için ,, o anda bütün balıklar uzaklaşıyor etrafımdan . korktugum için içmiyorum suyu ve uzaklaşıyorum oradan
3 - fincan kırmızı üstünde birşeyleri simgeleyen desenler var sanki . ilerlediğim yolda ugur getirebilecegini düşündüğüm için yanıma alıyorum
4 - anahtarıda yanıma alıyorum işime yarayacagını düşünüp anahtarın biçimi normal bizim kapıların anahtarları gibi değil daha farklı bu anahtarın güzel biryerlere açılacagını düşünüp yanıma alıyorum
5 - yolun sonuna dogru daha hızlı adımlarla ilerliyorum ayının sıgamayacagı kücük bölgelerden geciyorum izimi kaybettirmeye calısıyorum bu ayı işi benim daha cok korkmamı saglıyor ormana benzer yoldan
6 - ilk önce dinlenirim yavaş yavaş tırmanmaya çalışırım meraklıyım amk . duvarın diğer tarafında iyi birşeyler çıkacagına kendimi inandırırım motive ederim ama biliyorum duvarı tırmanamam orada mal gibi kalırım
edit: kardeşim eğer analiz yaptıysan ya eksile ya şukula beni ben unuturum çünkü:)
-
hakikimall vardi aga be
-
cok konusma wow girlcik
-
ramstein nobete misin
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 26 11 2024
-
başı açık kadın görmekten gına geldi
-
ulan birfoto atsan nolur
-
hayatımda hiç bir kız bana bakmadı
-
videom yuklenmiyo sozluge
-
pümberte abim
-
adam filistindeki çocuklara bile acımıyor
-
anada
-
29 11 2024 cumaya gelmiyenlerr
-
nıdya
-
hani inci disk yanınca 2020 ye ışınlandı ya
-
allahtan başka tanrı olmadığına
-
strs nobetleri
-
wow girl nude bir fotonu pm kutuma
-
pehh yine akşamı ettik pehh 25 11 2024 19 05
-
böcek eti yiyceksiniz nakit para kulanmıcaksınız
-
kadinlar niye içine alıyor
-
ırğa
-
ulob
-
noyfa
-
yıldırım ataç
-
birgün ateist hocaya hoca hoca ben
-
namayıda
-
bana 10 yıl önce bir o çocuğu
-
zalinazurt ablana selam söyle
-
aylatna
-
nivtra
- / 2