1. 326.
    0
    cevapları kısa değil uzun yazın ve mesaj kutusuna değil buraya koyun panpalar.
    ···
  2. 327.
    0
    @156 fersahfersah

    sağlıklı bir ruh hali, güzel bir kişilik... Yaşamın keyiflerinin farkında, bir o kadar da vahşiliğini bilen bir insan... hayatı hiç de kolay olmamış. ama enerjisi o kadar güzel ve direnişi tutarlı ki, umutsuzluğa kapılmadan yürüyüp gitmiş. hayatın tadını çıkarmaktan yana, melenkoliye kapılma eğiliminde değil hiç. pozitif biri her şeyden önce. insanların akıl danışacağı, ‘ne yapsam abi’ diyeceği türden biri. ya da öyle biri olacak. empati gücü yüksek. başka insanların gözünden de görebiliyor yaşamı, sadece kendi deneyimlerini esas almıyor. hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını biliyor, perde arkasını düşünüyor, sorguluyor. ‘farkında’ olan biri.
    aşka bakışı maceracı değil. aşk demek onun için sakinlik, huzur, akılcılık ve güven demek. Bu yüzden göleti tercih etti. Gölet hem suyun verebileceği herşeyi verir, hem de seni yansıtır. Yani onun için kendini anlayan birisiyle olduğunda anlamlı aşk. kendini bulabileceği, yamacına kurulabileceği, her şeyi ve hayatı paylaşabileceği birisiyle birlikte emek vererek büyür onun aşkı. Hayata dair herşeyi paylaşarak, ne varsa onu yiyerek... Asla kafası çalışmayan, açgözlü ve salak bir kadın onu kesmez. Soğukkanlı biri ve aşık olsa da bu soğukkanlılığını korur. Kimisi için görür görmez aşk vardır ama onun için böyle olmaz. Birinin kara kaşına kara gözüne değil, bütünlüğüne aşık olabilir. O yüzden akıl, yürek, güzellik, kibirsizlik birlikte değerlendireceği unsurlar.
    sevgiliye bakışında farklı bir şey var yalnız. onu anlar, yaralarını sarar, kabullenir fakat hazin bir öyküsü var sanki. fincanı balıkçıların olabileceği düşüncesiyle belki geri zütürecek. ? Kadınlarla ilgili çekinceleri var. Hızlı, kolay karar veremiyor olabilir bazı konularda. Zamanında birisinin onun güvenini kırdığını zannediyorum.
    bilgiye verdiği değer güzel. bilginin anldıbına muktedir. lakin sanki aslında yapmak istediği iş yerine hayat onu başka bir yere sürükleyebilir. tutkuyla yapmak istediği bir işten geri çekilmiş ya da bu konuda kararsız olma ihtimali var.
    düşmanına bile anlayışlı olabilecek bir sağduyusu var. herkesin öfkesinin nedenleri olabileceğini düşünüyor. mecbur kalmadıkça kimseye zarar vermeyecek biri bu. çok insan, çok. kin tutmuyor ama yapılan iyi ya da kötü hiçbir şeyi unutmuyor. vefalı.

    ölüme gayet uzak. yaşamı seven, sağlıklı bir ruhu var. evcimen, risk almayı sevmeyen ve huzurlu biri.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 328.
    0
    1. dağlık bir alan patika bir yolda ilerliyorum yeşillikler arasında her türden agaç ve ilkbaharın habercileri kuşlar ve rüzgarın sesi var hertarafta meyve agaaçlarına uzanarak meyvelerin tadına bakıyorumn ve engebeli yollardan ilerlemeye çalışıyorum manzara müthiş uçsuz bucaksız bir görüntü yüksek dagların arasından arıların polenleri toplamasını, şahinlerin av turu atmasını, tarla farelerinin bir o delikten bir bu delige girişini izliyorum.
    2.derken az ileride bir gölet göründü içinde balıkların yüzdügü görülüyor eğilip suyun sogukluguna bakıyorum biraz serin aklıma hemen burada ala balık olabilecegi geliyor çok yürümüş olmalıyım acıktıgımı hissettim gerekli eşyalarımı koydugum sırt çantamı yere bıraktım ve içinden aparatif yiyeceklerimi çıkartıp göletteki balıkların ahenkli yüzüşünü seyrederek karnımı doyurdum. çantamı toplayıp göletin kıyısından manzarayı izleyerek yoluma devam ediyorum.
    3.bir mühlet ilerledikten sonra bir kayanın dibinde kulbu kırık eskimiş bir fincan gözüme çarptı etrafı yosunlaşmış belliki uzun zaman önce birileri burada blunmuş etrafa göz gezdiriyorum nelr yapmışlardır diye kamp ateşi izleri bulabilirmiyimdiye ve buluyorum aklıma hemen balıkcıların olabilecegi geliyor gölden balıklarını tutup buraya kamp alanında pişirip yediklerini düşünüyorum etrafda başka bir iz varmı diye bakınıyorum ama başka iz yok.
    4.gezmeye devam ediyorum ileride agacın dibinde güneşte parlayan bi metal iışıldaması çarptı gözüme yakınına yaklaştıkça onun bir anahtar olduygunu fark ediyorumegilip aldım onu anahtarı inceledim uzunca şifrelenmiş iki taraflı ama ilginç biçimlendirilmiş sapında eskimiş deri anahtarlık olan tek bir anahtardı onu düşürmüş olabilecegini düşündüğüm kişinin göre bilecegi şekilde agacın dalına takıp ordan uzaklaşıyorum.
    5.biraz ileride bir hırıldanma duyuyorum ne olabilir derken karşıma koyu kahve renkli aya kalktıgında 1.90 boyuna yakın kolları yukarıya dogru açmış bir şekilde bana dönen ayıyla karşılaşıyorum bir an panikliyorum o panikle ne yapa bilecegimi düşüyorum iç güdüsel olarak dagın yamacına çıkıyorum ayı benim 5 mt. aşagımda kalıyor boy avantajımı kullana bilecergimi düşünürken ben uzaklaştıkça ayının tehditkar kükreyişi azaldıgını fark ediyorum arkasından yavru ayının çıkmasıyla olan biteni kavramıştım yavrusunu gezdire4n anne ayıyla karşılaşmıştım onu korumak için benimle gözünü kırpmadan dövüşe bilecegini bildigim için oradan temkinli ve gözümü anne ayıdan ayırmadan oradan olabildigince uzaga gidiyorum.
    6.bayagı bi ilerlemiştim artık baygı çetrefilli yollardan geçtim diye düşünürken karşımda 100 mt. ileride yakınlaştıkca dag gibi buyuyen ama neden buralara böyle bir duvar olurki düşüncesinden kendimi alamadıgım duvara yaklaşmıştım artık üzerinde GEÇMEK TEHLiKELi VE YASAKTIR..! yazan levhayı okudum ve buranın özel arazisi olan zengin insanların villalarının oldugunu düşünüp duvarın yanından ilerleyerek evimin yolunu tuttum.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 329.
    0
    151. hayalleriyle oynayan şişme kadın
    sıradan olmadığın kesin. çok güçlü bir empati duygun, daima işbaşında bir vicdanın ve akılcı bir ahlakın var. tabularla işin olmaz senin. Sana dayatılan hiçbir ezberle de işin olmaz. Ama zaten senin değer yargıların yeterince keskin. her zaman objektif bir bakış açın var. kolay gaza gelmiyor, herşeyi sorguluyor, düşünüyor, her açıdan bakıyor ve bunları sezginin süzgecinden geçirip bir sonuç çıkartıyorsun. Sıkılmışsın bu düzenden, bu ezberlerden. Hatta bazen aklın almıyor ‘insanlar nasıl böyle düşünür’ diye. Onların kurallarından, söz geçirmelerinden, otokontrollerden ve mekanikleşmiş hayattan bezmişsin. Sana göre gezegen göz göre göre cehenneme çevrilmiş durumda zaten. Sense birilerini rahatsız etmekten son derece çekinen bir tipsin. çok dikkatlisin ve insanlardan aynı dikkati beklersin.
    sevgi, vefa ve iyiniyet dolusun. bunun bedellerini de ödemişsin gayet nakit. açık sözlüsün, dürüstsün ve hayvanlara da özel bir ilgin, sevgin var. çünkü masum ve savunmasız olduklarını düşünüyorsun. Komünizme sıcak bakıyor olabilirsin. Güçlü manevi yanınla ezberlere olan itirazın ‘deist’ olabileceğinin tüyolarını veriyor. hayal gücün çok geniş. eğer zaten yazar değilsen, sana çocuk öyküleri ya da masalları yazmanı öneririm.
    offf. aşka bakışın çok fenaymış. büyük bir acı çekmiş ve umutlarını, karşı cinse güvenini büyük oranda yitirmiş olabilirsin. aşka batmak, sana göre taka batmakla hemen hemen aynı şey... bunu biliyorsun ama sen aşk için çok büyük eziyetleri de göze alabilirsin. kimsenin elini altına sokamayacağı taşın altına girersin yani. bu konuda senin gibisinin çok zor bulunacağını söyleyebilirim.
    sevgili konusunda işkillisin artık. belki de bundan sonra bazı özelliklerin varlığına daha çok dikkat edeceksin karşılaştığın kişilerde. olmazsa olmazların var. hayal kırıklıkların sayesinde daha rasyonel ve akılcı bakman gerektiğini düşünüyorsun. Hep onaran sen olmamalısın. direniyorsun. bir masal yaşanabilir pekala. senin gibi düşünen ve varlığını tamamen o masala adayabilecek biri olmalı... umudunu yitirmemekle birlikte, hüzünlüsün.
    düşmanlıklara karşı tepkilisin. herkesin, her şeyin bir nedeni vardır diye düşünüyorsun. düşmanına da iyi niyetli davranıyor, elini uzatıyorsun. gönlün çok geniş.
    ölümden insani bir korkun ama karşılaşabilecek cesaretin de var. ölümün sonrasındaki adalete inancın da var.
    Sağlam karakterli, omurgalı birisin. Sana tek önerim, biraz daha kendi bahçenden bakman hayata. Çünkü fazla iyilik ‘kötülük’tür ve fazla merhamet de adalete engeldir. Başkaları adına düşünüp, onların yerine bahaneler üretme bence. Biraz bencil olmak demek kötülük değildir. Çünkü sen sana ayıp ediyor olabilirsin. Kendine ayıp etme! Hitler’in de mutlaka nedenleri vardı öyle biri olmak için. Düşmanı bu kadar çok bağrına basmamanı öneririm. Çünkü kendine kötülük eden de ‘kötü’dür.
    Tebrik ederim panpa, kafan çok güzel, güle güle kullan. ;)
    Tümünü Göster
    ···
  5. 330.
    0
    reserved
    ···
  6. 331.
    0
    @127 yani sonunda

    panpa sen bir çelişkiler ve ikilemler yumağı gibi duruyorsun. Hem klagib öğretilerden ve ezberlerden kurtulamamışsın, hem de bir yandan radikalsin. Nasıl oluyorsa, bilmiyorum valla. Bazı şeyleri asla sorgulamıyorsun, tamamen kabul etmiş ve öyle varsaymışsın. Muhtemelen bunlar tabu sayılan kökleşmiş değer yargıları ya da din olabilir. Bu senin önüne koyulan ve ‘vardır’ denilen kabullere hiçbir itirazın yok görünüyor. Ama aynı zamanda o kabullenmenin içeriğine son derece ters tavırlar içindesin. Kendince koyduğun, sana özgün sınırların var.

    Doğayı seviyorsun, hayata kasvetli bir bakışın yok. Yalnız biraz yorulmuşsun. Ne büyük bir coşkun, ne de ağır bir hüznün var. Ortalamada duruyorsun. iyi niyetli, sevecensin. Ama bu sevecenliğin yönü yok. Kendini geliştirme konusunda kolaycı ve tembelsin.

    Aşka bakışın garantici. Sana mutluluk vereceğini biliyorsun. Ama derdin asıl sana başka ne vereceği? Sen, duygularını peşinden gitmekten çok, insanların hakkında ne düşüneceğini önemsiyorsun. Aşk macera olmaz sana göre. Yeri yurdu belli olur. Çeşme görmen bu yüzden. Nerden akacağı, ne kadar akacağı belli olmalı. yeri asla değişmemeli. garanticilik dediğim bu. maceracı değilsin.

    sevgiliye bakışın da doyayısıyla bu yönde. Seni o köy evine zütürecek mi? Köy evini geleneksel bir aile olarak yorumluyorum ben. Sıcak bir yuva. Lakin sanki sevdiğin kişiden yana umudun yok gibi. illa ki birilerinin yanında duruyor, illa ki kimin olduğunu bilmiyorsun. bir özgüvensizlik gördüm testinde.

    bilgiye verdiğin değer fazla değil. sanki ne kadar çok şey bilirse bilsin insanlar... bilinmesi gereken birkaç şey var aslında... temel ahlak gibi... hedefin, ideallerin, tutkun kayda değer görünmüyor.

    şekilcisin. olmak istemiyorsun aslında ve bunun iyi olmadığını biliyorsun ama insanları değerlendirme biçiminde önemli önyargılar var. soğukkanlı değilsin. düşmanlara ve kötülüklere karşı paniğe kapılıyor, korkuyorsun.

    ölümden ciddi bir korkun var. ölümün sonrasında düşmanı görmen kesinlikle bu dünyadaki kötülerin cezalandırılacağına olan inancını gösteriyor. genel olarak problemli bir kişilik değilsin. iyi bir insansın. ama kendini geliştirmeni öneririm.
    ···
  7. 332.
    0
    uzun uzun ve özenli yapılmış testler gördüm.
    hayalleriyle oynayan şişme kadın mesela. toparlanınca yapıcam ve pm atıcam.
    hala not gibi kısa yazanlar niye zahmet ediyorlar anlamadım. olmaz onlar.
    sonra mesaj atıp 'şimdi uzun yazıcam yine bak' diyorsunuz.
    o yüzden sadece testi adam gibi yapanlar yazsın, diğerleri takılmasın hiç.
    ···
  8. 333.
    0
    1. hayalinizdeki yolu anlatın. yolda gidin ve ne görüyorsanız yazın. (uçun, kısa olmasın. en önemli soru.)
    evden çok uzakta bir yol olmalı bu. eve gitmek istediğimde eve zütüreceğini bildiğim bir yol ama ev yolun gerisinde kalmalı. yolda hiçbir işaret levhası vs olmamalı. kimse yol işaretleriyle ya da kanunlarla sıkıştırmaya çalışmamalı. arabalar vs olmamalı yolda. otostopçular olmalı ama. mesela bir bigiblete otostop çeken kahve içen biri olmalı ve kahvesini bigibletle takas edebilmeli. sonra bigibleti gelip o kişiyi zütürebilmeli. hayvanlar olmalı. hayvanlara baktığında güvende olduklarını anlayarak huzur duymak istiyorum mesela. yolun bir yanı gece bir yanı gündüz olmalı sürekli. saat başı mevsim değişmeli. bir de kafadengi kişiler olmalı yolda. charlie chapline bile rastlayabilmeliyim. 'hosk geride ne kaldı' desin bana. 'hepsini yanımda getirdim şarlo, herkes emniyette' diyeyim ama geride kalanları öldürdüğümü bilmesin. en çok eylemciler olsun bu yolda. 'karşı çıkılması gereken hiçbir şey yok canımız sıkılıyor' desinler istiyorum. hapishaneler, hastaneler, kerhaneler, tımarhanelere gerek duyulmasın. hapishaneler kendi içimiz olsun çok gerekiyorsa. hastaneler kendimizi iyileştirmekten geçsin, kerhane sevdiğimiz kişiyle yatakodasına dönsün ve tımarhane olsun aklımız. toplum denilen bir şeyin olmadığı bir yer olsun. sadece hayvanlar, düşünceli yaratıklar, kelimeler ve tanrı. bunların hepsini hisset her adım atışında.

    2. yolda bir suya rastlıyorsunuz, suyu anlatın. her türlü su olabilir bu. ne yapıyorsunuz orda, herşeyi anlatın.
    suya giriyo musun, çıkıyo musun? uzun yaz.

    kanalizasyon aklıma ilk gelen. kanalizasyonda yüzme bilmeyen bir balık var ve boğulmak üzre. herkes onu kurtarmak istiyor ama anne balık bayılmış ve baba balık telaşından yüzmeyi unutmuş. kardeş balıklara kimse bir şey söylemiyor. kahraman olmak istiyor herkes fakat suyun kanalizasyon olduğu akla gelince herkesin içinde çıplak giremeyeceklerini ve girerlerse çok kötü kokacaklarından durumu bilmeyen insanların yadırgayacağını, anne ya da eşlerinin kızacağını düşünüyorlar. 'kahraman oldum' ya da 'birini kurtardım' demenin ayıp olabileceği kanaatindeler bunları düşünmek yerine. bir canavar çıkıyor suyun içinden ve kurtarma ekiplerini kurtaramadıkları için küfrederek kovuyor. yüzme bilmeyen balığı anne balığın kucağına koyuyor. meğer canavar hiç anne olamayan bir anneymiş. kafasında doğurduğu çocukların hepsi bu kanalizasyona düşmüş ve bu kadar ses onları ürkütürmüş diye sese bakmaya gelmiş. sonra da düşen çocuklarının yanına onları korumaya gitmiş. ben olan biteni izlerken suda ayaklarımı çırpıyordum kimseyi rahatsız etmeden.

    3. yola devam ettiniz, bir fincan görüyorsunuz. fincanı anlatın ve sonra ne yaptığınızı.

    fincanda kahve olmamanın çok saçma olduğunu düşünürüm. etrafa bakınırım ve mutlaka buralarda kahve olması gerektiğini düşünürüm. fincan varsa kahve olmalı. kahve için bir mutfak. fincanı oraya koyan da mutlaka bir cadı. cadı bana fal bakacak. sanırım bir umuda ihtiyacım var.

    fincanı çantama atıp yola devam ederim. cadı falıma bakamayacak. çünkü ben umutlanmaktan hoşlanmıyorum şu sıra.

    4. yola devam ediyorsunuz ve bir anahtar görüyorsunuz. anahtarı anlatın ve onu ne yapıyorsunuz?

    birinin evine giremediğini düşünüp olduğu yere bırakırım ve elimde imkan varsa görülebilecek bir not koyarım yanına. aklımdan şu geçer kesin. anahtarım var ama evim yok. birisinin evi var ama anahtarı yok.

    5. yola devam ediyorsunuz, birden karşınıza ayı çıkıyor. vahşi bir ayı size doğru koşuyor. gerisini siz anlatın.

    hayatım pahasına da olsa bana gelene kadar kıpırdamaz ama sanırım biraz ürperirdim. sonra derin bir nefes çeker yanıma gelmesine az kala ona doğru kollarımı açarak koşardım ve kendi kendime tekrarlardım 'ayılar insan yemez, ayılar insan yemez, insanlar çirkindir, ayılar insan sevmez'

    6. ve onca gittiniz, karşınıza yüksek ve boylu boyunca uzun bir duvar çıkıyor. üzerinde 'geçmek tehlikeli ve yasaktır' yazıyor.
    ne yaparsınız? eğer duvarın arkasına geçiyorsanız, ya da bakıyorsanız tırmanıp arkada ne var diye, gördüklerinizi yazın.

    balyoz arardım. balyoz varsa duvara bir delik açardım çünkü yükseklik korkum var ve şiddete yatkınım. ama balyoz yok ve tırmanmak gerekiyorsa tırmanırdım. dibe vurmuş herkesin gülümsemesi var. çocuklar var ve yaşlılar. sevdiklerim var. üzmek istemeyip üzmeden duramadıklarım. muhtemelen bir de silah ya da jilet var. sanırım bir de kötü adam. kötü adamı silahla vurup jiletle bileklerimi kesmemi istiyorlar. kötü adamı silahla vurup jiletle bileklerini kesiyorum.

    duvarı hiç geçmeseydim katil olmazdım diyorum ama bu kötü adam onları rahat bırakmayabilirdi. duvarlar durdurmak için değil vazgeçirmek için. kimse bir duvarı vazgeçecek kadar az sevemez diye düşünüp sigaramı bulmaya koyulurum.

    not: kafamı gibeyim.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 334.
    0
    Bunu okuyan çocuk kör oldu
    ···
  10. 335.
    0
    reserved
    ···
  11. 336.
    0
    reserved
    ···
  12. 337.
    0
    bir sonbahar gunundeyim hava acik ruzgar hafif.iki tarafi boylu boyunca agac olan bir yol var. agaclarin yapraklarinin bazilari dokulmus. yerde hafif ruzgarin etkisiyle ucusan yapraklar var.yol tamamen duz sanki hic egim yokmus gibi. yolda surekli ilerliyorum sonu yokmuscasina.yol iki seritli ama benden baska giden gelen yok. sonra oradan geciyorum ve ufak caliliklarin oldugu bi yolda devam ediyorum.yol kenarinda hic bir koruma yok kontrolu kaybetsem direk caliliklarin arasindayim.
    yagmur yagmaya basliyo birden. oylesine yagiyo ki devam etmeme imkan yok. duruyorum ben de yagmurun bitmesini bekliyorum. hafif bi cd takiyorum ve sadece tek bi yone daliyorum. arabadan iniyorum ve kollarimi iki yana acip kendimi yagmurun huzuruna birakiyorum.
    yola devam ediyorum yerde paramparca olmus fincan parcalari var fakat fincan parcasi oldugunu ancak arabadan inince farkediyorum. parcalari birlestirmeye calisiyorum ancak ekgib olan bir parca cikiyor.ne kadar ararsam ariyim parcayi bulamiyorum.o kayip olan parca ise fincanin uzerindeki resmin ana parcasi. resim o parca olmadan hicbir anlam kazanmiyo.ne kadar kafa yorarsam yorayim hicbir sonuca varamiyorum.
    eski bi anahtar goruyorum. hani evin icindeki baya eski kapilarin anahtari, disli degil. ancak onlardan farki bu daha buyuk. yerden aliyorum ve bir iple boynuma asiyorum.bu anahtarin bana ileride lazim olacagini dusunuyorum.
    bir ayinin bana onden dogru kostugunu goruyorum ve arabayi olagan gucumle uzerine suruyorum. ayiya carpiyorum fakat ölmüyo.ben de son sürat kacmaya basliyorum.
    tabi ki geciyorum. insana yasak olan her sey tatli gelir. heryer yemyesil tek bir kahverengilik bile yok. sadece uzakta bir ciftlik evi var ancak benim yayan olarak ulasabilecegimden cok uzakta.
    ···
  13. 338.
    0
    güzel analizdi eyvallah. hayatımı yazdıklarıma yansıtmışım güzel olmuş eline beynine sağlık. ( fal baktırır gibi de oluyo lan )
    ···
  14. 339.
    0
    1-) ufuk çizgisine kadar dümdüz bir yol ve ve yolun sonu düz bir hat şeklinde dağlık .dağlık alana dikkatli baktığımda kıvrımlı bir tırmanış görünüyor. yolda hiçbir trafik levhası yok zaten ne yöne gittiğini bilmiyorum . asfalt bozuk değil arabayla çok rahat hızlanabiliyorum ve genelde motorun kaldırabildiği kadar basıyorum önümde hiçbir şey yok yolda yalnızım. arabam çok gürültülü değil çevredeki sesleri de hafiften duyabiliyorum. yolun geçtiği arazı alabildiğine dümdüz bir ova . etraf kurak değil hafif yeşilimsi . arazide birkaç bodur ağaç var o kadar gerisi savan tipi .hava güneşli açık beyaz bulutlar var ama serin bir hava var gerçekten gökyüzü harika görünüyor ama . arada hafiften yağmur çiseliyor ama çok geçmeden tekrar duruyor. yolda giderken arabanın camından baktığımda arazideki hayvanları görebiliyorum .etraf gayet ıssız tek insan benim çevrede . yanımda da bir tüfek var

    2-)yolda bir göle rastlıyorum . su benim bulunduğum tarafta berrak ama ileri baktıkça rengi yeşile dönüyor yosunlu . suda kıpırdama yok çarşaf gibi dümdüz . gölüm etrafı yeşillik büyükçe ağaçlar var yaprakları yeşil .göldeki yosun kokusu bariz bir şekilde belli ediyor kendini . su soğuk . önce göle birkaç taş atıyorum ve dalgaların kıyıya kadar gelişini izliyorum . etrafı da dinliyorum bu arada . sonra ayakkabılarımı çıkarıyorum paçalarımı sıvayıp diz kapaklarıma kadar giriyorum göle . aslnda tamamen girip yüzmek istiyorum ama hem göle güvenemiyorum hem de çevreye . göl dibe çekebilir beni hem su yılanı da büyük ihtimal vardır durgun su sonuçta yanımda kıyafet olmadığı için çıplak girmek zorundayım o da yemiyor . çevreden her an biri çıkabilir . kıyısında biraz yürüyorum en son yüzümü yıkıyorum saçlarımı ıslatıp çıkıyorum .

    3-)gördüğüm fincan değil metal bir kap . asker matarasına benziyor biraz . kenarında köşesinde çizikler var çok hafif eziklikler var . önce fincanı kokluyorum herhangi pis bir koku yok biraz tozlanmış o kadar . yanımdaki suyla yıkıyorum iyice temizleniyor . hoşuma gidiyor kabı çantama atıyorum hemen

    4-)anahtar eski tip uzun bakır rengini almış bir anahtar . deliğinden uzunca bir ip geçirilmiş büyük ihtimal eski sahibi boynunda taşıyormuş . anahtarı iyice inceliyorum başındaki işlemelere falan bakıyorum eski ve güzel bir anahtar tabi renk de atmış . üzerime siliyorum anahtarı sonra her eski anahtara yaptığım gibi yalıyorum anahtarı . ağzıma çocukluğumdaki metal tadının aynısı geliyor eski anılarım canlanıyor . anahtarı boynuma asıyorum ve her adım atışımda göğüs kafesime hafif hafif vurduğunu hissediyorum

    5-)ayıya bakıyorum yeterince uzakta . birkaç saniye etrafıma bakıyorum kaçı yolu için ama bulamıyorum . ağaca tırmanmayı düşünüyorum ama ayıların da ağaca tırmanabildiğini biliyorum tırmanamasa bile ben düşene kadar ağacın altında bekleyeceğini biliyorum . aslında onu öldürmek istemiyorum ne kadar benim için çok tehlikeli de olsa güzel hayvan severim ayıları . tüfeğimi elime alıp dizlerimin üzerine çöküyorum . öldürmek istemediğimden önce korkutmak için ayının hemen üstüne 2 el ateş ediyorum ama etkilenmiyor tek amacı bana saldırmak . tüfeğimi hızlıca doldurup bütün şarjörü ayının üzerine boşaltıyorum ki hem bana saldırma ihtimali kalmasın hem de can çekişmeden ölsün . direk kafasına nişan alıyorum bikaç temiz atış ve ayıyı düşürüyorum

    6)bu tip yazılara çok alışkın olduğum için fazla enterese etmeden bakıyorum duvara tırmanıp sırf merakımı gidermek için göz ucuyla bakıyorum . tipik bir askeri mekandan pek farkı yok . ilgimi çekmiyor ve iniyorum duvardan

    analizini bekliyorum panpa
    Tümünü Göster
    ···
  15. 340.
    0
    okumaya üşendim aq
    ···
  16. 341.
    0
    (uzun yazan) arkadaşlara bakıcam ama elimde iş var, merak etmeyin unutmam.
    güzel yazanlara illa ki geri dönecek analizler.
    zaman bulduğunuzda editleyebilirsiniz.
    ···
  17. 342.
    0
    şizofrenmiyim panpa bana yardım ett help meee :(

    1)bak hafız yol toprak bir yol hertaraf yesillik güzel bi alan cicekler var ama cicekler nasıl diyeyim cok büyük degil kücük papatyalar gibi üstüne arılar falan konan cinsten yolda ilerliyorum evleri tahtadan yapılmıs bir köy ve evin birinin önünde ateş yanıyor ateşin üstünde çay çayı içiyorum tekrar yola koyuluyorum
    2)ve suya rastlıyorum su berrak dibi görünen cinsten icinde yosun falan yok belki bir dere dibi görünüyor ama icinde balıklar falan suya giriyorum biraz yüzüyor egleniyorum balıkları yakalamaya calısıyorum ama suyu biraz bulandırıyorum
    3)tekrar yola devam ediyorum bir fincan görüyorum fincan klagib bir türk kahvesi fincanı etrafında porselen işlemeler falan güzel bişeye benziyor (aslında fincandan nefret ederim) fincanı kırıyorum hacı
    4)anahtar eski bir anahtara benziyor nasıl diyeyim hani eski evlerin kapısında büyük asma kilitler olur ya onların anahtarlarından büyük bişey ağırda onu işe yarar diye yanıma alıyorum
    5)bana doğru koşan ayıdan kaçıyorum sonra kaçmanın bişeye yaramayacagını anlayıp onunla mücadele etmeye karar veriyorum ve ayıya yerden aldıgım bir taşı atıyorum ayı biraz sersemliyor ve bu sefer üstüme cullanıyor beni altına alıyor ve ben de onun boşda olan bi pencesinin et kısmından ısırıyorum ayı acı acı bögürüp gibtir olup gidiyor ve zafer
    6)duvarın arkasındakini asırı merak ediyorum ve bi yolunu bulup tırmanıp bakıyorum ve o anda 2. dünya savasından bir cephe bir sahne görüyorum insanlar birbirini kırıyor ve bende yerimin orası oldugunu anlıyorum, kahraman olabilmek icin bir fırsat bu benim icin deyip duvardan atlayıp savasın ortasındaki bana en yakın sipere gidiyorum
    ···
  18. 343.
    0
    1. buzullarda yürüyorum, sağ tarafta kutup ayıları, pandalar falan çiftleşiyor. turistik gezi gibi yürüyorum ama bireysel. buzullara kendimce güvenle basıyorum ama kırılabilir yani ortada bi parça olarak kalınabilir falan. igloolar falan var.

    2. kuyu gibi bir şey var. suyu çekip çekip içiyorum. içtikçe içesim geliyor ama doyuyorum. çekip tutuyorum, zorlanıp tekrar içiyorum. ama içiyorum.

    3. ahşap bir fincan, seramik desenli gibi. içinde kahve birikintisi var.

    4. garip şekilli bir anahtar. ne tak yiyecem lan ben bununla diye düşünürken yürüyorum. sertliğini, keskin taraflarını elimde biraz tuttuktan sonra cebe atıyorum.

    5. gövdesinden ittiriyorum onu, otur konuşalım demeye çalışıyorum da ne anlar ayı oğlu ayı. boğuşuyoruz falan. kapkara bir şey zaten, yere düşersem zenci niyetine zütürür beni. mücadele edebilirim sadece karşısında.

    6. tırmanıyorum. upuzun, ufka doğru uzanan geniş bir alan var. kaktüsler falan. duvarın dibine çömelesim geliyor. o koca alan nasıl genişse, o kıvrılacağım yerde aslında o kadar geniş. niye geçtim diyorum sonra kendi kendime.
    ···
  19. 344.
    0
    uzun yazan arkadaşlara bakıcam ama elimde iş var, merak etmeyin unutmam.
    güzel yazanlara illa ki geri dönecek analizler.
    zaman bulduğunuzda editleyebilirsiniz.
    ···
  20. 345.
    0
    @181 misisippi
    eyvallah panpa, katıldığın için teşekkür ederim ben de sana.
    ···