yavuz sultanın şah ismaile müthiş ayarı

@34 ne alaka keko senin anlattıgın da gercek ama o lise tarih kitabını dogru oku kafandan girmiosa altına koy ordan girsin bari.. yorum yetenegini gibeyim

@31 okuduğum bazı kaynaklarda şah ismailin daha doğrusu tüm türkmenlerin aslında kürt olduğu da geçiyor. neye inanacağız biz?

kimse bilemeyecegine göre anca tartısırız herkes gene istedigine inanır.. ben atalarımla gurur duyuyorum baslıgıda o yuzden actım.

@29 eksi sözlüge yada wikipedia a güvenme kimi alevi yazarların cıkardıgı seyler onlar evet bi kısmı türkmen hanedanın ama sah ismail yabancı kaynaklara göre sadece safevi iranlı horasanlı yada arap asıllı olarak nitelendirilmis.. lord kinross un makalelerinde vardı sanırım

zütünüzden tarih uydurmayın muallakler. zütünüzü kaldırın da gidin bi tebrize, erdebile, çaldırana, şah ismail türkmüymüş arapmıymış bi örenin de gelin. vize mize yok, al pasaportu geç git. tebriz de bi farsça, kürtçe falan konuşmaya kalkış ta zütünden kan alsınlar senin, şah ismaile arap de bakiim orda da .

seferemi çıkıyoz lan noluyo

@36 öyle bi olayın yaşanmadağını söylentiden ibaret olduğunu biliyorum.
hiç bir kaynakta yok öyle bi olay. lord kinros'un makalelerine göre 1. selim'i yüceltmek için söylentinin çıkarıldğı düşünülüyor.

Yavuz Sultan Selim, Çaldıran Savaşı'ndan sonra Şah ismail'in barış için yaptığı teklifleri kabul etmemiş olup, Doğu Seferi'ne devam etme amacını taşıyordu. Ancak, Şam'a geldiğinde Şah ismail'in name ve hediyeleriyle elçilerini oraya gelmiş buldu; Şah ismail'in barış yapma hususunda bu kadar istekli olması Mısır Seferi'nde sonra kendi üzerine bir başka sefer daha yapılmasını olası görmesiyle açıklanabilir. Şah ismail yolladığı namesinde saygı dolu ifadeler kullanıp şöyle diyordu: "Sen birçok belde ve tebaaya malik oldun; bilhassa Mısır'ı almakla Hadim-i Haremeyn-i Şerifeyn unvanını aldın. Şimdi sen arzın iskender'isin; aramızda geçen geçmiştir; bir daha geri gelmez; sen memleketine git, ben de memleketime gideyim; aramızda Müslümanların kanlarını dökmeyelim, arzun ve maksadın ne ise onu ben yerine getiririm."

Sultan Selim askerin yorgun olması nedeniyle Şah ismail üzerine gitmedi; bununla beraber Şah ismail'den gelebilecek herhangi bir saldırıya karşı tedbir almayı da ihmal etmemiştir. Yavuz, dönüş yolunda Mercidabık mevkine geldiğinde veziriazam Piri Mehmed Paşa'yı 2.000 yeniçeri ve bir hayli eyalet askeri ile Diyarbakır tarafına yolladı, kendisi de istanbul'a hareket etti. Piri Mehmed Paşa bir süre Fırat Nehri kenarında kaldı; Şah ismail'in hiçbir harekette bulunmaması üzerine verilen emir ile Edirne'de bulunan padişahın yanına geldi

olayın gerçeği budur. dağılabilirsiniz

ayrıca am züt meme

halil inalcık devleti aliyye osmanlı adlı eser 1. cilt okumanızı bi tavsiye ederim en azından tek yanlı kaynak okumamıs olursunuz

not : adam sagcı solcu yobaz yada alevi degil eserleri objektif oluyor

@64 nerden yazdın bunu ?

yok kaynagın varmı yoksa alevilerle ilgili bi yayından mı aldın ? hayır ne alevilerle ne türklerle bi derdim yok okumadan yorum yapıonuz amk o dönemde yasandıgını bildigim bi olayı anlattım hala daha yok öyleydi böyleydi , bizde okuyoruz tarih yavuz a baska toplumlar baska anlamlar yükleyebilr benim icin anlamı o degildir bu baslıgı acma amacım alevileri asagılamak da degil ( kız arkadasım alevi ) sadece anektod hosuma gtti. simdi oturup sabaha kadar o dönemi tartısırız cünkü benim hocalarımdan dinledigim okudugum arastırdıgım tarihte baska sey anlatıyor

yavuzun torunlarını gibeyim
ne salak hikaye aslı astarı olmayan gerçekliği bile var olmayan