simdi hatirlayamadigim ikinci bir espiri bulmuştu ama ondan pek ekmek cikmadi kendisine. gittikçe mallasiyordu. bazen yirminci kere iyi espirisini yapıyor reasksiyon alamayincada hayretler içinde kaliyordu.tam bir okuzdu ve artik herkese siradan gelmeye basliyordu koca kafali pekekent.ben ise en müthiş donemimi yasiyordum.her gün yeni bir sacmalik buluyor ve boguk taktan sesimi kullanarak sevkle insanlara anlatiyordum .mecit pek gulmuyordu anlattigim hadiselere. bende bu duruma hic mi hic sasirmiyordum amk cokta gibimdeydi sanki amk mecidi.

böyle düşünüyor ama bunu mecite belli etmiyordum. mecit sen niye gulmuyorsun lan komik degil mi diyordum. büyük bir got kalkikligi ile anlatigim komik hikayeyi yorumluyor ve hikayeyi kendi iyi espirisi ile kiyasliyordu her zaman. ışte buna çok gülüyordum. herif onu tiye aldigimin farkinda degildi.

kendisi hikayelerime gulmediginde geceleyin dusta aglayip kari yatakta depresyondan depresyona atladigimi saniyordu. büyük bir ciddiyetle gerceklestirdigi bu acimasiz mizah elestirileri dinleyen herkesi gülme krizine sokuyordu. mecit kendisine guldugumuzu sanip boburlenerek devam ediyordu elestirisine. farkinda olmadigi sey ise suydu ki ben hikayeyi ona anlatmadan önce gece odada deniyor ve bu hikayeyi yarin mecit kahpesine anlattigimda verecegi tepkilere kadar cevremdekilere anlatiyordum. dusmanimdan hep bir adim ondeydim. olmasi gerektigi gibi.

O dönem bizim siniftaki bir baska çocuk ruh hastası olmuştu amk. geceleyin kabuslar görüyor ve çığlıklar atarak herkesi uyandiriyordu. bizim yan odadaydi ve sesi beni inanilmaz rahatsiz ediyordu. öyleki her ses bana batmaya baslamisti. musanin batakta kagitlari yaparken saklatmasi, feritin terliklerini betonda suruyerek yürümesi, arabin nedensiz yere yattigi yerde ayagini sallamasi ve buna müteakiben ranzadan cikan ses. deli oluyordum amk.yan kogustaki ruh hastasi cemil bunların tek sebebiydi.

Bu arada musa kendine yeni bir mont almıştı. monttan bir insan gibiymis bahsediyordu. siyah motorcu montuna karaoğlan adini vermisti. rengi müthiş degil mi dedi musa. neyin lan dedi arap. motun olum montun.he amk he dedi arap.la sanki yeni biri gibiyim bu montun içinde. yillardir ekgib hissediyordum kendimi ama artik tamamlanmış gibiyim lan dedi musa.

bende yillardir sende ekgib olan seyi simdi buldum dedi cem. neymiş dedi musa dizindeki montu özenle incelerken. siyah bir mont dedi.lan hayatimi artik hayati mi montta önce ve monttan sonra olmak diye ikiye ayiriyorum dedi musa.amk monttan karisiymis gibi bahsediyordu sürekli.

montunu her akşam özenle siliyor derse girdiği vakit bile o montu cikarmiyordu. geceleyin montu giyip odanin içinde adimlar atiyordu amk. montun fermuar sesi beni cildirtiyordu.lan o montun fermuar sesine bir daha uyanirsam giberim senin o montunu diyip tekrar uyumaya calisiyor en ufak bir seste yatagimdan firlayip herkese müthiş küfürler ediyordum.

çıldırıyorum galiba diye düşünüyordum amk. musa montu aldigindan beri otuz bir cekmiyordu. geceleyin sorulan her soruya itinayla cevap veriyordu. konusama hadisesine artik hic rastlamiyorduk. derslerdeki basarisi bile artmisti. insan ilk aşık olduğu zamanlar otuz bir cekmeyi basaramaz.bu böyledir amk. tüm arkadaslarimda gozlemledigim sonra kendiminde farkina vardigim bir olaydi bu.galiba musa monta aşık olmuştu amk. mont onun otuz bir cekmesini engelliyordu.

Sabah kekeme dil anlatimcinin dersine girdigimizde musa montunun kollarini düzeltmeye çalışmakla meşguldü. yüzünde malca bir tebessüm vardi. anlasilmaz bir tebessüm. onunda artik kafayi yediginden emindim. seslerden dolayi ben monttan dolayi musa. ikimizde siyirmistik.ama durumumuz cemile göre iyidi.o çocuk harbiden cildirmisti amk. geceleyin arap çocuğun yanina gitmiş bir daha bagirirsa onu kendi yastigiyla bogacagini kendisine belirtmişti.

derste ask mi para mi diye munazaara yaparken ask tarafinda olan cemil cebinden yirmi lira cikarip yirtti. benim için paranin değeri bu dedi. aşkın değeri ise paha bicilemez diyip hiç bir sey olmamış gibi yerine oturdu.bu çocuk harbiden ruh hastasi olup çıkmıştı amk.o hafta stajerlik yapmak için köydeki okula gittik. bildiğin öğretmenlik yapiyorduk amk. mecitde bizim gruptaydi. hatta ben ve musayla ayni sinifa düşmüştü koca kafali bin kurusu.

Derse girdikten sonraki ilk tenefuste mecit, türkçe ogretmenine iyi espirisini yapti. hoca güldü. evet hocada bu yannan kafasının kadife sesine ve iyi espirisine tav olmuştu ve genelde onunla muhabbet ediyordu iki mal birbirini bulmuştu. bense okulun enteresan öğrencisi olan fayikla aynı sinifta olmanin hakli gururunu yasiyordum amk. musa ise montunun içinde farklı bir dunyadaydi.

montun her cebine ayri bir kalem, farkli marka olan ve kimsenin icmesine izin vermedigi tek sigaralar, naneli şekerler... her cepte hic harcamayacagina dair yeminler edip yerlestirdigi demir bir liralar vardi amk. montun cebindekiler belki monttan bile daha degerliydi.ic cebinde iki tane yirmi liralik faber kastel olduğuna bizzat sahit olmuştum. biri gri digeri de siyahti. musa montu inanilmaz bir islevsellige sokmakla kalmamis bir silah haline getirmeyi de amaç edinmisti. hafta sonu iki sustali bıçak alip montum farkli ceplerine yerlestirecegine dair planlar yapip anlatiyordu. mont on kiloya ulaşmıştı amk. musa montu tüm gelecek planlarina dahil ediyor, montu daha iyi nasıl yapabilirim, cebine başka neler koyabilirim diye insanlarla fikir alis verisine giriyordu.

Fayik bildiğin sapikti. kizlari elliyor bildigin parmak atiyotdu amk. sabahleyin sirada gözümün içine bakarak önundeki kiza dayiyordu. siritiyordu bide utanmadan amk.ben ne yapacagimi cidden bilemiyordum amk. hocaya gidipte hocam fayik nerde kiz görse dayiyor kızları okşuyor diyebilmek zor bir isti. benle musa fayigi sadece izliyorduk. elimizden başka bir şey gelmiyordu.

Fayigin diğer olayi ise okulun tüm sobalarini yakmaktan sorumlu olmasıydı. siyah büyük montuyla ilk ders boyunca tüm okulu dolaşıyor tüm sınıflardaki sobalara kömür atiyordu. altinci sinifta olmasina rağmen hem işine gonul vermis bir sapik hemde çalışkan bir hademeydi. fayik tehlikeli bir veletti amk.

Stajin üçüncü günü musa montunu ilk kez çıkarmış sınıfın askiligina asmisti. musanin bu kadar çelimsiz olduğunu gören hocalar ve öğrenciler sok içindeydi amk. montta gayet kalipli gözüken musa ceketle bir degnekten farksizdi. herkes hayal kırıklığına uğramıştı.bu yillardir evli olduğu adamin aslinda peruk taktigini öğrenmek gibi bir şeydi.o gün sınıf inanılmaz sicakti amk. fayik sobayı çok sağlam yakmıştı. sınıfta keskin bir sidik kokusu hüküm sürüyordu.

Fayik aniden karnini tutarak hocanın yanina gitti. hoca çıkabilirsin işareti yapti eliyle. fayik askiliktan montunu alıp çıktı.iki dk sonrada zil çaldı zaten. sigara icmeden once askiliga gittiktik ki motlari alalim.o an musa askiliktaki montunu bulamadi. dehşet içinde bana döndü. olum bu amk fayigi benim montumu giymiş öyle çıkmış sınıftan koşun dedi amk. fayigin montu ile musanin montu neredeyse ayni ebattaydi. ayni renktede olduğundan hasta fayik yanlışlıkla musanin montunu giymiş öyle çıkmıştı sınıftan. okulun içinde oradan oraya koşarken anliyordum olayı.

Hocaaamn fayik bayildi diye bir ses duyduk tuvaletin oradan. musanin montunu tuvaletin fayansinda sürükleyerek tuvaletten dışarı cikariyordular içindeki fayikle barebar.vay senin gibi fayigin ben ceddini gibiyim diyen musayla beraber tuvaletin önüne dogru hizla yurumeye başladık. ulan mont gidiyor mont amk diyordu musa. gittiğimizde fayik yerde yatıyordu. mont yer yer camurlasmisti. fayigin başına hemen iki hoca gelmişti bile.

Hocam montu cikaralim çocuk yanıyor dedi musa. elini büyük bir igrenmeyle fayigin alnina dayamisti. tuvalette düşmüş çocuk bir yeri incinmis olabilir dedi hoca.o ara fayik ayildi bir şeyin var mi diye sorular soruyordu hocalar. musa montunun içinden fayik denen belayi çıkarmak istiyor ama o an nasıl soyleyecegini bilemiyordu. hocam sağlık ocağına zütürelim dedi musa.iki adim yoldu amk. çocuğu oraya buraya ceviriyor montunu inceliyordu.

Hoca tabi hemen hemen diye çıldırdı. musada hizini alamayip fayigi kucağına aldi ve depara kalkti amk. sende bu picin montunu getir dedi yanimdan rüzgar gibi geçerken.ben hemen sinifa gidip fayigin montunu aldin ve saglik ocagina doğru kosmaya basladim.bir hoca musa ve mecit disarida sigara iciyorlardi. musanin yüzünden düşen bin parcaydi.o ne dedi hoca elimdeki montu gösterek. hiç dedim.sen bi gelsene dedi musa.

Musayla beraber uzak bi köşeye geçtik. huur çocuğu montun anasini sirt tarafinda üç dort tane yirtik var lan dedi. çocuğun nesi varmış dedim. bilmiyorum amk. gebermedi hala dedi.al bunu zütür karaoglanla değiştir dedim çocuğun montunu musaya uzatirken. babasi gelmiş picin.iki dk yalniz bırakmıyorlar. montu bir türlü alamadim dedi.