0
şimdi 2 katlı bi evdeyiz, alt kat betonarme, üst katın bi kısmı betonarme bi kısmı ahşap.
avlusu da var evin, üstünde bambu yapraklarından örtü var.
evin hanımı var bi tane, kızları var ve ben kızlardan biriyle hafiften oynaşıyorum.
sonra babam geliyo bu eve, yanında da evi almak isteyen adam, karısı, ve 2 kişi daha evi inceliyolar.
babam anlatıyo işte bu ev eskiden füsun önal'ınmış. almak üzere evi gezen kadın lafını kesiyo babamın "yoksa bu ev röktif bi ev mi?"
biz tabii sus-pus oluyoruz babamla, röktif ne demek?
kadın "röktif, yani 80 darbesi sırasında insanların ellerinden zorla alınan mülklerden biri mi bu ev, yani füsun önal'dan o şekilde alınmış olmasın" diyo.
babam yok canım deyip evi anlatmaya devam ediyo, "manisada yazlıkları bir de bu evleri var, ikisini satıp almanya'daki kardeşinin yanında bi ev satın almak istiyolar."
neyse sonra ben aşağı iniyorum, oynaştığım kızı banyonun önünde yakalayıp banyoya sokuyorum, öpüşmeye başlıyoruz ve koduumun alarmı çalmaya başlıyo.
sonra tekrar uyuyorum. bu sefer annemle askeri havaalanında uçakları inceliyoruz falan. bi uçağın yanından geçerken iniş takımları ufak bi otobüse dönüşüyo uçağın ve uçağın altından ayrılıp başka bi uçağa gidiyo.
sonra biz bi parkın içinden geçip bi askeri birliğin yanına geliyoruz.
bi komutan geliyo, yüksek rütbeli, adam bi fırçalıyo beni. kimsin sen burda ne işin var diye.
sonra bi asker geliyo yanıma, abi avrupa belediyesindenim diyecektin diyo.
tamam öyle dicem diyorum. "dil olarak ne dedin abi" diyo asker. ingilizce yav, konuşurum ben diyip arazi oluyorum, annemle beraber otobüs beklerken giden yolcu binasının önündeki koltuklarda, alarm ikinci kere çalıyo.