/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    +10
    #
    öyle beyle derken akşamı ettim beyler.
    saat 9'a geliyordu.
    önce bi duşa girdim,
    kot üstü beyaz gömlek her zaman olduğu gibi yine fena olmamıştı.
    indim aşağıya.
    bindim arabaya.
    bi 10 dk kadar sonra ordaydım.
    her zamankinden çok daha erken gelmiştim.
    arabaya henüz alışamamıştım, zamanı hesaplayamadım.
    sahneden önce alkol almam genelde ama o gün içesim vardı.
    kasmadım kendimi.
    bizim çocuklara selam vererek oturdum bara.
    ahmet abi yoktu ortalıklarda.
    1 tane votka elma hazırlattım kendime.
    2-3 yudumda bitirdim.
    2. votkayı istedim.
    onu da bitirmem uzun sürmedi.
    normalde 2 kadeh votkada dönmezdi başım ama aç karnına olduğum ve hızlı içtiğim için çarpmıştı.
    ufaktan başım dönüyordu,
    ama kötü değildim,
    tam çakır keyif denen moddaydım.
    neşelenmiştim de.
    kendimi övmek gibi olmasın ama beyler ben sahnedeyken iyi konuşurum,
    dinletirim kendimi,
    bazen sataşırım söylediğim şarkıların sözlerini değiştirerek müşterilere,
    bazen soru cevap yaparım onlarla,
    ve hep eğlendiririm onları.
    kordonun en ufak mekanlarından birisi olmamıza rağmen çarşamba akşamı bile full çekmemizin de
    tek sebebi bu zaten.
    ama bu gece her ne kadar votka sahte bir gülümseme yerleştirse de yüzüme millete takılacak modda değildim.
    sadece gitarımı çalacak şarkımı söyleyecek,
    saat 12 dedi mi de sahneden inecektim.
    repertuarım zaten geniş olduğu için söyleyecek şarkı seçme sıkıntım da yoktu.
    öylece saatin 10 olmasını bekliyordum.
    müşteriler gelmeye başlamıştı.
    birazdan ahmet abi geldi yanıma.
    -hoşgeldin ali'cim. dedi
    -hoşbulduk abi. dedim
    -nasıl oldu baba. dedi
    -iyi işte abi, yatıyor evde. dedim
    -aman iyi olsun iyi, sen nasılsın peki, çok keyfin yok gibi. dedi
    -normal işte abi, ne olsun. dedim
    -bu gece özel misafirlerimiz var ali, en ön masada oturacaklar, güzel bi gece olsun olur mu? dedi
    -olur abi. dedim
    3. kadeh votkayı da istemiştim ama barda duran hakan
    -kusura bakma abi. diyerek göz ucuyla ahmet abi'yi işaret etti.
    mevzuyu çakmıştım.
    adam da haklıydı.
    sahneye çıkacaktım ve sarhoş olmamam gerekiyordu.
    zaten çakır keyif olduğum için fazla uzatmadım mevzuyu,
    -eyvallah. dedim
    saat 10 olmuştu,
    gitarım zaten sahnede olduğu için arka tarafa geçmeden müşterilerin arasından sahneye çıktım.
    -hoşgeldiniz. diyerek selamladım gelenleri.
    ···
  2. 52.
    +10
    Kodumun cocugu egonu mu tatmin ediyon bu sozlukte bari uslubunu degistirseydin got oglani 4 ay okuduk biz o hikayeyi tanimayacak mi saniyorsun burdakiler
    ···
  3. 53.
    +10
    #
    adana'dan dönmüştük dönmesine ama dedim ya,
    benim aklım orda, o kızıl saçlı hatunda kalmıştı bir kere.
    ya o yüzü yara bere içindeki eleman.
    o kimdi?
    o niye bakmıştı bana öyle uzun uzun.
    ne demeye çalışmıştı,
    beni görünce neden şaşırmıştı?
    bu soruların cevabını almadan rahatlamayacaktım.
    döndükten sonra bizim çocuklara bi kaç kez sormaya çalıştıysam da vermiş olduğumuz sözü hatırlatıp açmadan kapattılar o eski defterleri.
    daha fazla üstelemedim,
    eyvallah dedim hep.
    16 Haziran 2014 , Pazartesi.
    babam 1 haftalığına yaylaya gitmiş,
    ben her zamanki gibi yalnız oturuyordum evde.
    televizyonda izleyecek hiç bir şey yok.
    canım çok fazla sıkılıyor.
    ezgi işte, murat hastanede.
    adana'ya gitmek için bundan daha iyi bir fırsat olamaz diyerek döndüğümüzden beri aklımda olan planı uygulamaya koyuldum.
    çanakkele'de küçük de olsa bi havaalanı var ama bakım falan ayağına kapalı bir süreliğine
    zaten açık olsa da tek tük istanbul'a, ankara'ya falan var uçak sadece.
    hem bunu bildiğim için hem de araba sürmeyi çok sevdiğim için arabayla gitmeye karar verdim.
    ama murat'ın arabayla gitmek olmazdı,
    onların gittiğimden haberleri olmaması lazımdı.
    bizim barın müdavimlerinden beni de çok seven bir abimiz vardı.
    33 yaşında, bekar, çapkın bir abimiz, haluk abimiz.
    daha yeni son model bir araba almıştı eskisini satmadan kendine,
    beni her gördüğünde "şu benim eski arabayı satalım" derdi hep.
    bakmayın eski dediğime,
    adamın eskisi bile volvo s40.
    aradım haluk abi'yi.
    -abi merhaba. dedim
    -merahaba ali'cim, hatun düşürcen de taktik almak için mi aradın abini. dedi gülerek.
    arkadan kız sesleri geliyordu.
    birine şekil yapmak için gevşek gevşek gülüyordu.
    ortdıbını bozmamak için ayak uydurdum ben de ona.
    -aynen abi hatun düşürcem de araban lazım. diye gülerek iteledim ben de arabayı arada.
    -olum daha ben binmedim, destur. dedi haluk abi
    -yok be abi yenisini istemiyorum zaten, diğer araba lazım bana. dedim
    -ha öyle desene, al senin olsun be oğlum. dedi gülerek.
    -eyvallah abi, nerdesin. dedim
    -bombacı'dayız kardeşim. dedi
    -eyvallah abi, birazdan geliyorum. diyerekten çıktım evden.
    ana caddeye çıktım.
    dolmuşa bindim.
    biraz sonra indim kordon'un girişinde.
    içerden el sallıyordu haluk abi.
    yanında ateş gibi 2 hatun vardı.
    ama buralı olmadıkları çok belliydi,
    belli ki yine şehirler arası çalışmıştı bizimkisi.
    niyetim anahtarı alıp direk çıkmaktı ama haluk abi'nin de ısrarıyla oturdum masaya.
    -ne yersin. dedi haluk abi.
    aslında karnım da açtı ama fakir bin gibi hemen atlamak da olmazdı,
    hem zaman kaybetmeden bir an önce yola çıkmam lazımdı.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 54.
    +6 -3
    Bu adam kelebek değil qmk o belli çünkü kelebek yazdığı hikayenin sallama olduğunu söyleyecek cesaret ve yuzsuzluge sahipti bunu bilirim qmk bu gavat da sadece yüzsüzlük var bir de diyor ömer kelebek dediniz bana ömer diyosunuz qmk kelebeği yanında ömer kim kısaca bunu diyeyim kelebek bir hikayeye baslamadan önce aylarca konu hakkinda araştırma yapan adam böyle gavat lar ise kendiyle çelisır şekilli soj yapayım herkesi züt edip gideyim diye sicip sivar ama yinede okuyaçağım ve Ömer olduğunu göreceğim
    ···
    1. 1.
      +2
      kelebeğin anlatsam mı anlatmasam mı hikayesi kurgu muydu?

      edit: valla öyleyse dıbına korum ortalığın
      ···
    2. 2.
      0
      Facebook da yaprak seven kelebek sayfasında 2. Kez final yazdı
      ···
      1. 1.
        0
        aq hiç haberim yook. bir link falan var mıdır?
        ···
      2. 2.
        0
        Faceye yaz direkt cikiyor
        ···
  5. 55.
    +9
    Bu adam ömer. Ben diyim
    ···
  6. 56.
    +9
    #
    arka tarafa geçtim direk.
    biraz orda takılacaktım.
    kafam yine çok karışmıştı amk.
    adana'ya gittiğim günden beri gün yüzü görmemiştim.
    birazdan garsonlardan biri geldi yanıma
    -kendisi burda uğur bey. diyerek beni gösterdi
    -sağolun. diyerek teşekkür etti ve garsonun cebine para koydu adam.
    "kaç paraya sattın beni ulan" dedim içimden.
    adam aynı tepkisiz bakışlarla bana doğru geliyordu.
    -merhaba. diyerek tokalaşmak için elini uzattı adam.
    tipinin ve bakışlarının aksine çok kibar bi tavrı ve konuşması vardı adamın.
    "madem böyle konuşacak, güzel güzel tanışacaktık ne diye sahnede sıkıntıya soktun beni o zaman amk" demeyi çok istesem de diyemedim tabi ki de.
    -merhaba, ali ben, hoşgeldiniz. dedim
    -biliyorum. diyerek notu yazanın kendisi olduğunu tastikledi adam.
    -nerden tanışıyoruz. dedim ufaktan yine bi tırsarak.
    adam şaşırdı önce.
    sonra gülümsedi alay edercesine.
    -anlamadım? dedi
    -nerden tanışıyoruz? dedim bu sefer biraz daha kendinden emin.
    adam birden ciddileşti.
    şaka yapmadığımın farkındaydı.
    -istanbul'dan. dedi
    -ben buralıyım ama. dedim
    güldü adam yine.
    -doğruymuş. demek dedi adam.
    -ne doğruymuş? dedim meraklanarak
    -"ali kafayı yedi" demişlerdi, seni korumak için yapıyorlar sandım ama ikna oldum şu an. dedi
    olayı deşmek işime gelecekti.
    bu adam bana istediğim cevapları öfkeyle de olsa sunabilirdi.
    adam ne kadar tehditkar konuşsa da hal ve hareketleri hala çok kibardı.
    beni fazlasıyla gerse de ortamı germiyordu, bana bi şey yapacak gibi bir hali yoktu.
    -nasıl ikna oldun, belki rol yapıyorum şu an. dedim
    -gözlerinde ölüm korkusu yok. dedi
    -anlamadım. dedim
    -eğer beni tanısaydın, eğer beni hatırlasaydın kaçacak delik arardın ali. dedi
    gözleri bir anda nefret dolmuştu.
    adam hafifçe yakamı tutuyordu bunları konuşurken.
    derken ahmet abi geldi yanımıza,
    bi sıkıntı olduğunu anlamış olacak ki
    -bi sorun mu var beyler. dedi o kalın sesiyle.
    adam yakamdaki ellerini yavaşça indirerek
    -yoo hayır, ali bey'i çok sevdik, tanışmak istedim. dedi adam.
    ahmet abi ikna olmamıştı ki bana baktı,
    -evet. diye onayladım adamı.
    mevzu çıkartmak istemedim.
    hem o an için bu adamlar 2 kişi olsa bile daha kendileri gelmeden haberleri geldiğine göre taşaklı adamlardı bunlar.
    bulaşılmaması gereken tiplerdi.
    2 kişi giderler 20 kişi geri gelirlerdi.
    ahmet abi'nin de başını durup dururken belaya sokmak istemedim.
    -iyi akşamlar, yine görüşücez. diyerek kibarca tehdit ederek çıktı adam dışarı.
    ahmet abi yanıma geldi.
    -iyi misin ali, tanıyor muydun bu adamı. dedi
    -yok abi, garip biri, ben de anlamadım. dedim
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +4
      bu gece yaz uzun uzun giberim belanı ölüyom meraktan işi gücü bıraktım amcık
      ···
  7. 57.
    +8 -1
    Bu hikayeyi yazanla boncuk omeri yazan aynı.

    Bu hikayedeki karakterler ile boncuk ömer hikayesinin karakterlerini kıyaslarsak eğer.

    Eylül birinci kız Aysel yancı kız.
    Ezgi birinci kız Aslı yancı kız.

    Baş harfleri aynı.

    Peki erkek karakterlere gelirsek ortak yanları nedir?

    Benim bulduğum tek şey dört halife.

    Ömer,ali, bekir,osman.

    Sırada ki hikaye de karakterler muhtemelen şöyle olacaktır;

    Adamın adı bekir.
    Birinci kızın adı Eda.
    yancı kızın adı ise ayşe.

    Bazı cümlelerin yanına parantez içinde bu cümleyi unutmayın beyler notu düşüyor. Tıpkı ömer gibi. Üslup aynı.

    Üslubu tam anlamıyla iyi değil ama amatör olarak sürükleyici olmayı başarmış.

    Mode off dexter morgan.
    ···
    1. 1.
      +4 -1
      Bi tek çıkarken kimseye satasmayin demiyor , çünkü bu bin bize satasip duygularimizla oynuyor
      ···
    2. 2.
      +4
      kardeş milli istihbarattamı çalışıyorsun bu ne çözümleme amk gece gece hayran kaldım
      ···
    3. 3.
      +2
      Panpa yıllarca polisiye ile ilgilendim. Ama bu bin ipuçlarını bulduğum için bir sonra ki hikayedeki kahramanın adını bekir yapmayacak.
      ···
    4. 4.
      +3
      deli bekir in hikayesi başlığını alayım da yazamasın bin diyordum tam.
      bekir olmayacak demek.
      ···
    5. diğerleri 2
  8. 58.
    +8 -1
    Sadece ilk entry'yi okudum, anlatım tarzı aynı Boncuk Ömerin'ki gibi, yazısı da öyle. Yeni hesap açmış sırf bu hikaye için, aynı ömer gibi. Onun olma ihtimali çok yüksek veyada ondan çok etkilenmiş ve esinlenmiş biriside olabilir. Bilemiyorum yani poh da çıkabilüü...
    ···
  9. 59.
    +9
    poncuk senin baba tarafı mı adana/mersin yöresinden? senaryolarında çok geçiyor.. soy isim de akdeniz?

    edit: yunus bini sen misin yoksa lan. adamın hikayesini de mi çalıyosun.

    dünya çok bozuk beyler kafam çok karışık.
    ···
  10. 60.
    +8 -1
    #
    ama susmuştu.
    -evet..? dedim devam etmesi için
    -ali orda ne olursa olsun dön geri olur mu, güçlü dur, ayakta dur ve yıkılma olur mu? dedi
    -yıkılmam. dedim.
    -umarım. dedi ezgi.
    -kendine dikkat et. dedim
    -sen de. dedi ve bindim arabaya.
    soğakın köşesini dönene kadar el salladı ezgi arkamdan.
    hüzünlenmiştim lan binler.
    her ne kadar biraz baskı altında olsam da sevmiştim ben bu kızı.
    değerliydi benim için.
    belki de dostça sevmiştim ama ne farkederdi ki amk, sevmiştim işte.
    doğru kordon'a sürdüm arabayı.
    arabayı çarşı girişine koyup yürüdüm bizim mekana.
    çocuklar sabah temizliği yapıyorlardı.
    bizim mekan da kordon'daki diğer mekanlar gibi nerdeyse 7 gün 24 saat açıktı.
    sabahları cafe akşamları bar havasındaydı.
    ahmet abi'yi aradı gözlerim ama göremedim.
    normalde bazen bu saatlerde burda olur bazen de olmazdı,
    ben olmadığı ana denk gelmiştim.
    bizim çocuklardan birine sordum ahmet abi'yi,
    -daha gelmedi abi. dedi
    dışardaki masalardan birine oturdum,
    telefonu çıkarttım cebimden ve aradım ahmet abi'yi.
    -ahmet abi merhaba. dedim
    -merhaba ali'cim. dedi
    -ahmet abi ben gidiyorum. dedim
    -nereye. dedi ahmet abi şaşırarak.
    -istanbul'a abi, bazı şeyleri çözmem lazım. dedim
    -nasıl yani, ne oldu anlat, çatlatma adamı. dedi
    -dünkü adam abi, o geçmişimden biri, o karanlık biri, dün ölümle tehdit etti beni. dedim biraz da olsa abartarak.
    -vay it, neden söylemedin bana. dedi
    -dün mekandan çıktıktan sonra oldu abi. dedim
    -nasıl yani takip mi etmiş. dedi
    -belki de abi, bilmiyorum. dedim
    -ee napıcaksın şimdi. dedi
    -aradığım cevaplar burda değil abi ait olduğum yerde, istanbul'da. dedim
    -anladım ali, yolun açık olsun, ne zaman dönersin. dedi
    -bilmiyorum abi ama sen benim yerime bul birini, boşa düşme. dedim
    -eyvallah. dedi ahmet abi üzülerek.
    -eyvallah abi görüşürüz. dedim ve telefonu kapattık.
    içerde kalan paramı da isteyememiştim.
    "neyse bakıcaz bi çaresine artık" diyerek ayaklandım.
    -kendinize iyi bakın beyler, bi süre yokum ben, selametle. diye uzaktan garson çocuklarla vedalaşmış arabaya doğru yürüyordum ki aralarından biri geldi "ali abi" diye arkamdan bağırarak.
    -efendim. diyerek döndüm arkamı
    çocuğun elinde bi zarf vardı.
    bu zarf olayı ahmet abi'nin işiydi.
    ahmet abi parayı elden alırken rahat olmamız için zarfa koyar öyle verirdi maaşları.
    bu da benim içerde kalan son maaşımdı.
    ama bi fark vardı, normalde bu kadar kalın olmazdı benim zarfım ama bu sefer bi değişiklik vardı.
    üzerinde "ali" yazan zarfı çocuğun elinden alarak içini açtım.
    içinde belki 30 tane 100'lük vardı.
    bu para benim maaşımdan fazlaydı.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 61.
    +9
    Rez

    Not: Boncuk gibi yaziyon cümle başına * yerine # koymaları felan sonu aynı olmasın dalarun
    ···
  12. 62.
    +9
    #
    -o kadar güçlüsün madem... demişti ki aslı indi arabadan.
    -caner sus. dedi
    caner aslı'ya döndü.
    -gidelim. dedi aslı
    caner yakamdan tuttu beni.
    -eğer bir daha karşıma çıkarsan seni yaşatmam. dedi
    -bana uyar. dedim hiç korkmadan.
    ve yakamı bırakarak indiği arabaya geri bindi.
    ben hala arabanın önünde duruyordum.
    gitmelerine izin veremezdim.
    eğer giderlerse onları bir daha bulamayacağıma emindim.
    caner arabayı çalıştırdı ve hareket etti.
    arabanın tamponu dizlerine dayanmıştı.
    bu şekilde biraz daha sürdü arabayı.
    ufak ufak geri kaydım.
    biraz daha uzatırsam gerekirse beni ezip geçeceğini biliyordum.
    gözlerinde gram merhamet yoktu o an caner'in.
    o, benim sebebini bilmediğim düşmanımdı.
    garson çocuk koluma girdi ve bir hamlede çekti beni arabanın önünden.
    caner hiç durmadan gaza bastı ve uzaklaştı.
    arabanın ardından bakarken plakayı kazıdım beynime.
    -iyi misin abi. dedi garson çocuk.
    -iyiyim. dedim yediğim darbelerden suratımın her yeri zonklarken.
    beynim kazan gibi olmuştu.
    hiç bir şey düşünemiyordum.
    garson çocuk kaldırıma oturttu beni.
    -bi hasteneye falan mı gitsek abi. dedi çocuk
    -gerek yok. dedim
    -iyi gözükmüyorsun ama. dedi
    -uzun süre de iyi gözükmeyeceğim. dedim
    -bana düşmez ama mevzu ne abi, kız davası mı? dedi
    -evet. dedim uzatmamak için.
    -o kız da aslı herhalde. dedi çocuk
    -evet. dedim yine
    -anladım abi. dedi konuşmak istemediğimi anlayan çocuk.
    çocuğu daha fazla işinden alıkoymamak için cebimden cüzdanı çıkarttım ve
    -borcum ne kadar. dedim
    -ne borcu abi. dedi çocuk şaşırarak.
    onun da kafa gitmişti
    -bira içtik ya oğlum. dedim
    -haaa, 15 lira. dedi
    "öh amk" dedim içimden ve 20 lira uzattım cüzdandan.
    -eyvallah abi, para yok yanımda, üstünü barda veririm gelirsen. dedi
    -gerek yok kardeşim, eyvallah, hadi işine bak sen. dedim
    -seni bi taksiye bindireyim mi, evine git, kalma burda, o manyak yine gelir falan. dedi
    -keşke. dedim
    -anlamadım. dedi çocuk.
    -gibtir et kardeşim. dedim
    -nerde oturuyorsun abi. dedi
    -çanakkale. dedim
    -buralı değilsin yani. dedi
    -değilim. dedim
    -dönecek misin. dedi
    -dönemem. dedim
    -sende başka dalgalar var abi, anlatmak ister misin. dedi çocuk
    ···
  13. 63.
    +9
    #
    -burası neresi. dedim şaşkınlıklar içinde
    -aradığın cevapların adresi ali. dedi
    uzun uzun adrese baktım bi şey çağrıştırır mı diye ama benim için hiç bir şey ifade etmiyordu bu kağıt parçası.
    -eyvallah. dedim
    -eyvallah. dedi murat kapıya doğru yönelirken.
    ama çıkamadı, durdu orda, durdu bir süre.
    tekrar arkasını döndüğünde gözlerinin yaşlı olduğunu gördüm murat'ın.
    geri döndü yanıma.
    sarıldı.
    kocaman yüreğiyle sarıldı bana.
    sımsıkı sarıldı.
    önce şaşkınlıktan karşılık veremesem de ben de ona sarıldım sonra.
    nedenini bilmediğim bir şekilde vedalaşıyorduk murat'la.
    -kendine iyi bak. dedi
    -sen de. diyebildim sadece.
    murat çıktı ve gitti.
    beynim yanıyordu yine.
    hiç bi şey düşünemiyordum.
    aptal gibi hissediyordum kendimi.
    kafamı avuçlarımın arasına almış çaresizce düşünüyordum.
    ne yapmam gerekiyordu, bilmiyordum.
    elimdeki kağıda baktım yine.
    ve gitmeye karar verdim.
    bu bilet elimdeyken burda öylece kalamazdım.
    "sabah ola hayrola" diyerek kafamı yastığa koydum.
    normalde bu yorgunluklu direk uyumam lazımdı ama yataka bi kaç saat döndüm durdum.
    sabah kapı sesine uyanmıştım.
    babam gelmişti.
    her zaman olduğu gibi geldiğini belli etmek için ıslık çalarak girdi eve.
    elindeki poşetleri mutfağa bırakarak odama geldi babam,
    -günaydın oğlum. dedi
    -günaydın baba, hoşgeldin. dedim yataktan doğrulurken.
    -napıyorsun, iyi misin? dedi
    -iyiyim baba da dün geç çıktım bardan, ondan bu saate kadar uyudum. dedim.
    -yat hadi geri, daha saat 10, al uykunu. dedi
    -yok baba çıkıcam birazdan. dedim
    -nereye. dedi
    normalde yalanı hiç sevmesem de inandığım değerler uğruna tek ayak üstünde babama bile 40 yalan söyleyebiliyordum.
    -vallahi ege turu yapıcaz baba. dedim
    -nasıl yani, tatil gibi mi. dedi
    -yok baba, iş için, turne gibi düşün, farklı farklı mekanlarda çalıcaz. dedim
    -ne zaman dönersin. dedi
    -bilmiyorum baba, kendimizi sevdirirsek belki uzun sürer, sağlam para kaldırana kadar dönmem. dedim
    -parayla pulla işimiz yok. dedi babam birden üzülerek.
    -o zaman bahçeye niye gidiyorsun baba. dedim
    babam cevap vermeden içeri geçti.
    kötü bi laf dememiştim ama beni göndermemek için "parayla pulla işimiz yok" demesi saçma gelmişti.
    parayla pulla herkesin işi vardı.
    önce çantamı toparladım.
    sonra mutfağa geçtim ve babamın kahvaltı hazırlamasına yardım ettim.
    laf arasında 2-3 sataşarak aldım babamın gönlünü
    Tümünü Göster
    ···
  14. 64.
    +9
    #
    oturduk kahvaltı masasına.
    güzel bir kahvaltı yaptık babamla.
    kahvaltı bitti.
    canım çok çekse de babam sigara içtiğimi biliyor olmasına rağmen yanında içemedim sigarayı
    içerden çantamı alıp kapının yanına koydum.
    -baba ben gidiyorum. dedim
    elini arka cebine attı, çok olmasa da bir miktar para çıkarttı bana vermek için.
    -aman baba. diyerek elini aşağı çektim babamın.
    -oğlum al, yola gidiyorsun, lazım olur. dedi
    aslında haklıydı, yola gidiyordum, cebimde 100 lira kadar bi para vardı bildiğim.
    ama son ayın parasını almamıştım bardan,
    içerde vardı param,
    hem zaten bi süre olmadığımı söylemek için bara gidecek ahmet abi'yle konuşacaktım.
    "o sırada paramı zaten alırım" diye düşünerek almadım o parayı babamdan.
    -baba para kazanmaya gidiyorum, merak etme beni, hem var param. dedim
    babam geri koydu parayı cebine.
    sarıldık babamla.
    bu sefer tıpkı murat'ın bana sarıldığı gibi ben sarıldım babama sımsıkı.
    çıktığım bu yolun sonunu bilmiyordum,
    neyle karşılacağımı bilmiyordum.
    çantamı da alarak çıktım evden,
    indim merdivenleri.
    çıktım binadan.
    tam arabaya doğru yönelmiştim ki az ilerde beni bekleyen ezgi'yi gördüm.
    arabaya dayanmış sigara içiyordu.
    beni görünce sigarasını yere attı.
    yanına gittim.
    -ne işin var burda. dedim
    -beni görmeden mi gidecektin. dedi
    bi süre cevap veremedim.
    bunu gerçekten de hiç düşünmemiştim.
    ezgi gelmeseydi onu görmeden gidecektim.
    -niye çıkmadın yukarı. dedim
    -yeni geldim zaten. dedi
    ama boncuk boncuk terliyen alnı onu yalanlıyordu.
    muhtemelen buraya geldiğinde binaya giren babamı görmüştü ezgi ve yukarı çıkmaktan vazgeçip burda beklemişti.
    -anladım. dedim
    -bi şeye ihtiyacın var mı. dedi ezgi
    paradan bahsediyordu tabi ki de.
    -yok. dedim
    kollarını açtı ezgi iki yana.
    -gel buraya. dedi
    çocuğun annesine sarıldığı gibi sarıldım ezgi'ye.
    bu sefer hem o hem de ben sımsıkı sarıldık birbirimize.
    resmen gidebilmek için güç alıyordum o an ezgi'den.
    uzun uzun sarıldık, bırakamadık.
    benim bile gözlerim dolduysa o çoktan ağlıyordu, emindim.
    ama göstermedi gözyaşlarını bana.
    eliyle siliverdi bir çırpıda.
    -ali. dedi
    -efendim. dedim
    -orda, istanbul'da ne olursa olsun bir tek telefonunla yanında olacağımızı unutma tamam mı. dedi
    -unutmam. dedim
    -ve bir de... diye devam etmeye çalıştı ezgi.
    ···
    1. 1.
      0
      hadi lan bin
      ···
    2. 2.
      0
      hay amk ya :D
      ···
  15. 65.
    +7 -1
    #
    -baban nerde. dedi
    -şehir dışında. dedim
    -hala koşturuyor iş güç demek, helal olsun. dedi
    anlam verememiştim ama bozmadım yalanı.
    birazdan ne olacaksa olacaktı ama olay çözülecekti.
    ve yine ben hiç bir şey yapmıyordum.
    gerçekler kendi yolunu kendileri buluyordu.
    -geçmişinden kaçabileceğini mi sandın ali. dedi
    -hiç bi şeyden kaçtığım yok benim. dedim
    -yaktığın canların hesabını vermeden neden geldin buraya öyleyse. dedi
    -ben hep burdaydım. dedim murat ve ezgi'nin söylediği yalana o an için kendimi inandırmaya çalışarak.
    -demek hep burdaydın ha. dedi adam alaycı bir gülümsemeyle.
    cevap vermedim.
    -hiç özlemiyor musun onu. dedi adam
    -senin ne işin var burda. diyen murat'ın sesi böldü konuşmayı.
    bu herifi kapıda görünce panik olmuş, o içeri girince de kapıyı kapatmayı unutmuştum.
    -vay vay vay, kimler de burdaymış. dedi adam.
    -çık bu evden. dedi murat korkusuzca.
    -tayfayı buraya topladınız ha, ben de diyorum bunların hepsi nereye kayboldu, aslı'da burda mıdır acaba? dedi
    "vay amk herif aslı'yı da tanıyor" dedim içimden.
    ne pahasına olursa olsun bu adamı kaçırmamam gerekiyordu.
    murat gelmeden önce sorduğu soruyu tekrarladım adama
    -kimi özledim mi? dedim murat'ın gelmesinden de cesaret alarak.
    adam cevap vermedi.
    -kimi özledim mi? diye tekrarladım ses tonumu biraz daha yükselterek.
    -ali sus. dedi murat.
    -kimi özledim mi? dedim bozuk plak gibi takılarak.
    bu sorunun cevabı bütün kapıları açacaktı,
    biliyordum,
    farkındaydım.
    -ali sussss. diye hiç yükselmediği kadar yükseldi murat.
    bana konuşmam için fırsat vermeden adama döndü murat ve
    -git burdan. dedi
    adam yineletmedi.
    ağır adımlarla kapıya doğru yöneldi.
    aradığım cevaplar bu adamla beraber o kapıdan çıkıp gidecekti birazdan.
    ama yine de içim rahattı.
    bu adam beni bulmuşken peşimi bırakmayacak kadar yakmıştım canını daha önce ona ne yaptıysam
    artık evimi de biliyordu, gelecekti, yine gelecekti.
    adam o an için kapıdan çıktı ve gitti.
    -ne yapıyorsun sen, nasıl buldun o adamı ha, nasıl? dedi murat bana öfkeyle.
    ben yaşadığım şokun etkisiyle sakinliğimi koruyordum.
    -ben onu bulmadım, o beni buldu. dedim
    -ali bu adamın kim olduğunu bilmiyorsun. dedi
    -sorun da bu ya, bilmiyorum, bilsem belki kaçarım. dedim
    -bilmeyi çok mu istiyorsun? dedi
    -içimdeki boşluğu doldurmayı çok istiyorum. dedim
    masanın üzerinden kağıt ve kalemi alarak bişeyler yazdı kağıda murat.
    -git ve bul o zaman onu. diyerek kağıdı bana uzattı.
    kağıtta istanbul kadıköy'de bir adres yazıyordu.
    ve onu bulmak için çıkacağım yolculuğun ilk biletini elimde tutuyordum...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      ilk şuku diyesim var
      ···
    2. 2.
      +9
      adam aslının babası çıkacak.. kızı, Ali için ailesini bırakıp gitmiştir. onun acısı. bu da bir tahmindir bakalım çıkacak mı...
      ···
    3. 3.
      +4
      Ali yarak mı istiyon amk içimde boşluk var diyip duruyon
      ···
    4. diğerleri 1
  16. 66.
    +7 -1
    #
    dönebileceğim ilk sağdan döndüm ve yön duygularıma güvenerek buldum sokağı.
    ara sokak bile araba doluydu. arabayı park edecek yer yoktu.
    dolan dolan derken sonunda bi yer bulmuştum ve park ettim arabayı.
    yürüyerek geri döndüm az önceki sokağa. verilen kapı numarasını bulmaya çalışıyordum.
    tam olarak nokta atışı yapmıştım.
    kağıtta yazan adreste "babil" diye bi cafe vardı.
    bizim çanakkele'deki ada bar'a benziyordu.
    içerden canlı müzik sesi geliyordu.
    millet müziğini dinlerken birasını yudumluyordu.
    mekan ara sokakta olmasına rağmen tıklım tıklımdı.
    dışardan kestim bi sigara yakıp önce içeriyi.
    sahneye en uzak olan masa boşalmıştı.
    sigarayı atıp koştum içeri.
    direk oturdum masaya.
    sahnede kısa boylu ve şirin mi şirin bir kız şarkı söylüyordu.
    çok da güzel bi sesi vardı.
    ama kız benim gibi yalnız takılmıyordu arkasında çalanlar vardı.
    çok iyi müzik yapıyorlardı.
    bir an için buraya neden geldiğimi unutup kendimi müziğin akışına kaptırmıştım ki
    -hoşgeldiniz, ne alırsınız. diyen garson böldü beni
    -bira. dedim
    -bomonti, tuborg, miller? dedi
    -efes kardeşim, efes. dedim
    -bizde efes yok. dedi
    -"bizde bira yok" desene baştan. dedim
    çok gereksiz de olsa lafı soktuğum çocuk kibarlığından ödün vermemek için
    -anlamadım efendim? dedi
    -yok bi şey kardeşim, bi tuborg alayım o zaman. dedim
    -hemen getiriyorum. diyerek çocuk bana ayar oldu ve gitti.
    biraz sonra biram geldi. grup sahnede şov yapıyordu.
    ama ben artık kendi mevzuma odaklanmıştım.
    oturduğum yerden görebildiğim herkesi kesiyordum çaktırmadan.
    ama bizim kızıl saçlı kıza benzeyen birini görememiştim.
    ee ben kimden alacaktım bu amk cevaplarını?
    ama sonra aklıma çok başka bi şey geldi.
    belki bu geçmişte o kızıl saçlı kızın yeri yoktu. belki burası benim geçmişimdi,
    belki ben daha önce burda çalıyor, bu insanları belki daha önce ben eğlendiriyordum.
    az önceki garsonu tekrar yanıma çağırdım
    -kardeşim kaç yıldır burda çalışıyorsun. dedim
    -vallahi 6 yıl oldu herhalde. dedi çocuk biraz düşündükten sonra
    -kardeşim sen beni tanıyor musun peki? dedim
    -tanımam mı gerekiyor? dedi çocuk kibarca beni züt ederek.
    az önce beni heyecanlandıran düşünce bir anda suya düşmüştü.
    -peki müşterilerini tanır mısın sen? dedim
    -sürekli geliyorsa elbette abi. dedi
    -kızıl saçlı bir kız, kapkara gözleri var, beyaz tenli, uzun boylu, tanıyor musun böyle birini. dedim
    -aslı ablayı diyorsun abi herhalde sen, o buranın müdavimlerindendir. dedi
    bir anda umut dolmuştu gözlerim.
    -evet kardeşim evet, aslı'yı diyorum, nerde olduğunu biliyor musun. dedim heyecanla.
    -az ön buradaydı, ama kalkmış. dedi ilerdeki boş masaya bakarak.
    -hasgibtir. diyerek yerimden fırladım ve dışarı çıktım. dli gibi etrafıma bakınıyordum.
    biraz sonra sokağın köşesinden dönen kızıl saçlı kızı gördüm.
    fılardım peşinden. tam beyaz bi bmw'ye biniyordu ki attım kendimi arabanın önüne.
    önce aslı sonra da caner ile göz göze geldik...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Sen o biranın parasını ödemeden tak çıkarsın mekandan sen kapıya gidene kadar haberi çoktan gider adamı da bi güzel giberler
      ···
  17. 67.
    +7 -1
    #
    -her şeyi anlattı bana. dedim
    -kim anlattı. dedi
    -kendisi anlatı murat. dedim
    murat anlam veremediğim çok derin bir nefes aldı.
    -ali iyi misin. dedi sesini normalde dönderip.
    -iyiyim, eyvallah. diyerek murat blöfümü önce yemiş olsa da sonra yalan söylediğimi anladığı için utanarak kapattım telefonu.
    "hay amk" diyerek içeri girdim.
    masadaki biraları bitirip 3. biraları söyledik.
    -züt olmayalım abi. dedi yusuf.
    -ben olmam da seni bilmiyorum, hafiften olmuş gibi duruyorsun. dedim
    -geçicen sen o ayakları, biz bunu göz damlası diye gözümüze sıkıyoruz aslanım. dedi
    -ya he amk he. dedim ve iki yeni dost gülmeye başladık birlikte.
    içimde kalan yarımlardan biri de buymuş meğerse.
    henüz çok iyi tanımasam da gerçek ve yalansız bir dosta da hasret kalmışım ben.
    "acaba ne saklıyor benden" diye düşünmediğim,
    geçmişi konuşmamak adına söz vermediğim bir dost bahsettiğim.
    sohbet muhabbet yerini iyice şamataya bırakmıştı.
    iyice takunu çıkartmıştık muhabbetin.
    ben hiç içmemiş gibi olsam da yusuf hafiften çakır olmuştu.
    ben masada hiç hesap kavgasına tutuşmamak için tuvalete gider ayağına kasaya gidip hesabı ödedim.
    6 bira 2 çezere 140 lira para vermiştim.
    içim yanmıştı,
    içimdeki çocuk ölmüştü o an. yaşama sevincim kayboldu bir an.
    "giberler" diyerek masaya döndüm geri. yusuf'u da alarak çıktım mekandan.
    yolun aşağı tarafını gösterererek
    -yarın geleceğin yer burası. dedi
    -bulurum, sıkıntı yok. dedim ve arabaya bindik.
    evin yolunu tutmuştuk.
    radyoda güzel bir şarkı çalıyordu.
    müziğe eşlik ettik biz de.
    -oha sesin harbiden güzelmiş lan. dedi
    -ne sandın lan yarrağam. dedim aramızda oluşan samimiyete de güvenerek.
    bir gülme aldı bizi ki yine, sormayın beyler.
    -şaka maka bi şarkı söylesene bana. dedi yusuf.
    -bana yürümüyon di mi lan. dedim
    -tipim değilsin bi kere amk. dedi
    -tipini gibeyim. dedim
    şaka maka derken tam haluk levent'den elfida'ya girecektim ki.
    tam önümde ışıklarda duran beyaz bmw'nin plakasına takıldı gözüm. bu caner'in arabasıydı.
    tam elimi kapıya atıp inecektim ki ışık yandı.
    çok büyük ihtimalle benim varlığımdan bile haberi olmayan caner yapıştırdı gaza.
    resmen 0-100 denemesi yapıyordu amkoduğum.
    tamam volvo candır da bmw de heyecandır amk.
    ama gibleyen kim, yapıştırdım ben de tam gaz, düştüm peşine.
    caner önde ben arkada deli gibi gidiyoruz ikimiz de.
    kör eden sellektörlerime ve sıkışan trafiğe daha fazla direnemeyen caner sağa geçti.
    hemen geçtim sol şeride, yanına
    o, bizim amele gibi açık olan camdan görmüştü bizi ama ben filmli ve kapalı camdan görememiştim onu. biraz sonra komple durdu ışık sırası bekleyen arabalar.
    fırsat bu fırsat diyerekek indim direk arabadan. yanımızda duran beyaz bmw'ye yaklaştım.
    hala duran trafiğin vermiş olduğu rahatlıkla sağ ön kapıyı açtım ve arabaya bindim.
    ve biraz sonra bana gerçekleri anlatacak kişinin gözlerinin içine bakıyordum...
    Tümünü Göster
    ···
  18. 68.
    +7 -1
    Aq tahminlerim doğru çıktı şimdiye kadar. Şukularınız nerde binler?

    Ulan caner bile öyle konuşunca dedim "bu ali birini mi öldürdü" aq..

    Aaa bi dakka lan. Tamam aq şimdi anladım. "Geri getirebilecek misin" dediği o gün senin yanında olan kız. O araba kazasında çığlığını duyduğun. Olayın aslıyla ilgisi yok aq. Aslı büyük ihtimalle bi yan kişi. Sevda işi de değil. Ali büyük ihtimalle o çığlığını duyduğu kızı arıyor ama o da o gün kazada öldü. 2 sene boyunca komada kalınca ne caner gelip hesap sorabildi ne başkası. O kadar zaman geçincede herkes bıraktı olayın peşini.

    Tahmin doğruysa daha başlangıçtan yerimi ayırttım...

    Bi de doğru çıkıyomuş.. Puhahahha, yazmana bile gerek kalmayacak ama neyse. Devam devaaaaaam, merak ettim.
    ···
    1. 1.
      +1
      çığlık atan kız canerin bacısı, seyir halindeyken ali'ye sakso çektiği için ali direksiyon hakimiyetini kaybedip kaza yapıyor ali'nin alet kızın beynine saplanıyor kız oracıkta can veriyor, aslında alinin duyduğu tam olarak çığlık değil çığlıkla karışık deep throat öğürmesi, ilerde anıları netleşince bahsedecek bunlardan.
      ···
      1. 1.
        0
        trol çıkmaz burdan.
        ···
  19. 69.
    +7 -1
    #
    -murat??? dedim şaşkınlıklar içinde.
    anında kapandı telefon.
    -kim arıyor? diyerek ezgi geldi içerden.
    -murat... dedim
    ezgi ufaktan bi panik yapsa da belli etmemeye çalışıyordu.
    artık içimde kocaman bir şüphe olduğu için en ufak bir hareketten, mimikten bile kıllanıyor belki de daha önce bakıp da göremediğim şeyleri şimdi daha net görüyordum.
    ezgi telefonu eline aldı ve arayana baktı.
    -çağdaş aramış. dedi beni yalanlamaya çalışarak.
    "vay amk" diyerek içten içe güldüm.
    oyun artık çözülmeye başlamıştı.
    ve işin garibi artık benim çok da bi şey yapmam gerekmiyordu.
    kendi kendine oluyordu ne oluyorsa.
    -arayan murat'tı. dedim
    -canım saçmalıyorsun, murat'ın ne işi var orda. dedi
    -biliyor musun ben de onu merak ediyorum. dedim
    ezgi ne yapacağını bilemez haldeydi ama yine de soğukkanlılığını korumaya çalışıyordu.
    beni sözleriyle ikna edemeyeceğini bilen ezgi murat'a güvenerek çağdaş'ı aradı geri.
    aramayı hoparlöre aldı.
    telefon 3-4 kez çaldıktan sonra açıldı.
    bu sefer telefondaki ses çağdaş'ın sesiydi.
    -çağdaş? dedi ezgi
    -efendim. dedi çağdaş.
    ezgi'nin yüzündeki rahatlama farkedilmeyecek gibi değildi.
    resmen derin bir nefes almıştı.
    -sen mi aradın az önce. dedi
    -evet, murat'a ulaşamıyordum da, onun için aradım. dedi
    -anladım, ben ulaşırsam söyliyim aradığını. dedi ezgi
    -tamamdır, sağol, görüşürüz. diyerek kapattılar telefonu
    inanmamıştım beyler.
    inanmayacaktım da.
    daha fazla aptal yerine konmak istemiyordum.
    ama belli etmedim hiç bir şey.
    yüzümde "allah allah" diyen şapşal bir ifade vardı.
    ezgi bu ifadeyi fırsat bilerek murat'ı aradı.
    telefon sonuna kadar çaldı ama açan olmadı.
    -allah allah, uyuyor mu acaba. dedi kendi kendine söylenerek.
    -kesin uyuyordur. dedim uzatmayarak.
    bütün neşem kaybolmuştu.
    ezgi de farkındaydı bu durumun ama gelmedi üzerime.
    simit ve peynirle kahvaltımızı yaptık, sigaralarımızı yaktık.
    ama çok konuşmadık.
    biraz sonra
    -bana müsade. diyerek kalktı ezgi yerinden.
    -günler kısaldı da benim mi haberim yok. dedim
    -anlamadım. dedi
    -hani bugününü bana ayırmıştın ya. dedim
    -ofise uğriyim bi, gelirim yine, akşam da barda olucam zaten, en güzel şarkını seç benim için. dedi arsız arsız gülerek.
    -merak etme. diyerek karşılık verdim.
    ezgi çantasını alıp çıktı evden.
    normalde belki bu harekete de kıllanmazdım ama dedim ya adana'da aslı'yla karşılaştığım andan itibaren geçen her saniye şüphe taşıyordu artık benim için.
    bi sigara daha yaktım balkona çıkıp.
    "her şey güzel olacak ali" dedim kendi kendime..
    Tümünü Göster
    ···
  20. 70.
    +7 -1
    bu gecelik bu kadar. yarın devam edicem. iyi geceler.

    selametle.
    ···
    1. 1.
      +2
      sataşalımmı kimseye
      ···
    2. 2.
      +2
      şaka lan şaka sanada iyi geceler
      ···
      1. 1.
        +1
        Ulan olum ya :D
        ···
    3. 3.
      +1
      Satasmayin kimseye sjdjdj
      ···
    4. 4.
      0
      sahibi 3sayfa 73. entry
      ···
    5. diğerleri 2