-
76.
+7 -1bu gecelik bu kadar. yarın devam edicem. iyi geceler.
selametle. -
-
1.
+2sataşalımmı kimseye
-
2.
+2şaka lan şaka sanada iyi geceler
-
-
1.
+1Ulan olum ya :D
-
1.
-
3.
+1Satasmayin kimseye sjdjdj
-
4.
0sahibi 3sayfa 73. entry
diğerleri 2 -
1.
-
77.
+6Eleman ta kendisi, acımasız toroman seni,ama kalemi güçlü kuvvetli toromanın, yiğidi öldür hakkını yeme demiş atalarımız,, yanlız bişe dikkatimi çekti, geçmişi unutmuş fakat konserde aldığı kafa darbesinden sonra ülkü ocaklarında ki kavga döğüşlerden elde ettiği tecrübeleri anlatmış arkadaş, burda ufak bi çelişki mi var, yoksa uyku başıma mı vurdu?
-
-
1.
+1reflexler unutulmaz.. gerçi hafıza kaybında da her şeyi unutmazsın ama evet bir gariplir var orada... neyse kurcalama fazla..
-
2.
+1Bende onu anlatmaya çalıştım zaten, refleksi değilde ocağı kavgaları ve refleksinin oralardan kazanılma oluşunu söylemesi garip geldi, hikaye güzel severek izliyoruz.
-
3.
+1yok beyler kurcalama diye bi şey yok, sorun istediğinizi ama bu soruya cevap verirsem spoiler vermiş olurum, cevap elbet vericem ama şimdilik müsadenizle erteliyorum.
-
4.
0Sen bana pm at,birine dersem en adiyim:)
diğerleri 2 -
1.
-
78.
+6#Tümünü Göster
sonra sustu. derin bir iç çekti.
her ne kadar "alıştım ben" dese de onun da için de çok derin bir kuyu vardı.
-çocukları olmayınca almışlar beni kurumdan, bi kaç yıl heveslerini gidermişler, sonra tüp bebek falan bi şekil çocukları olunca bay bay demişler bana, ama babannem razı olmamış öyle ortada kalmama, o almış beni yanına, o gün bugündür beraberiz işte. dedi yusuf.
-vay amk. dedim
-öyle yani kardeşim, hadi uzun etme de sen de anlat. dedi. sigaradan derin bir nefes çektim önce.
-bundan tam 3 sene önce ciddi bir trafik kazası geçirmişim, 2 yıl hastanede komada kaldım. kendimi hatırladığım sadece geçtiğimiz 1 yıllık süre. yani vücudu 25, aklı 1 yaşında bi adamım ben. geçmişimi bilmiyorum. anlattıklarına göre doğduğum günden beri çanakkale'deymişim, 2 tane insan var hayatımda, murat ve ezgi. biri kardeşim diğeri sevdiğimmiş. yani öyle dediler bana ben kendime geldikten sonra. ben de onları, o dedikleri yerlere koymaya çalıştım. bi süre kendimi bu yalana inandırsam da sonra kaderimin 2. perdesi başladı be kardeşim. adanaya düştü yolumuz. orda aslı'yla karşılaştım tesadüf eseri. her hangi bir şey hissetmemiştim ona karşı. ama dokundu yüzüme, gözlerime baktı. işte o an bi yıldırım çaktı bende. ben o gözleri tanıyordum kardeşim, ben o gözlere deydim daha önce. o an kaçırdılar resmen beni ordan, sonra onu bulmak için tekrar döndüm adana'ya, buldum da ama bu sefer de caner kaçırdı onu benden, ama bu işin peşini bırakmayacaktım, çünkü yarımdım be kardeşim. geçmişte ne taklar yediğimi bilmek istiyordum, kendimi tanımak istiyordum, hissiz bir şekilde ölmek istemiyordum. içimde çok büyük bir sevda var hala, sahibini tanımıyorum, tek bildiğim şey bu sevdanın sahibi ezgi değil. o yüzden buraya geldim, aslı'yı bulmaya geldim, sonrasını da biliyorsun işte, sen de ordaydın. dedim
-vay arkadaş, ben de ekşın bizde sanardım. dedi
güldüm yine.
-öyle işte kardeşim, ali kardeşinin de hikayesi böyle. dedim
-bu hikaye de bana da yer var mı abi. dedi
-o ne demek. dedim
-sen bu kızı bulmaya çalışmıyor musun abi? dedi
-evet. dedim
-şu an çevrende bu kızı benden daha iyi tanıyan biri var mı abi. dedi
-yok. dedim
-o zaman beraberiz ortak. dedi "çak" yaparak.
-hay amk. dedim istemeden de olsa gülerek.
-bu adana muhabbeti ne zaman oldu abi. dedi
-yaklaşık 1 ay önce. dedim
-ama aslı buraya tekrar bi kaç gün önce döndü abi, eski müşterimiz olduğu için tanıdım ben hemen, yoksa bayadır ortalıkta yoktu. dedi
-doğrudur. dedim
-var mı kafanda bi plan. dedi
-planım yok ama plaka var elimde, o binip gittikleri arabanın plakası, belki ordan bi şeyler yapabiliriz. dedim
-yarın emniyetten bi sorgulatalım bakalım, belki bi adres, bi isim, bi bişey çıkar belki. dedi
caner'in bulunmak istemediği zaman bulunmadığını daha önce öğrendiğim için
-sanmıyorum ama deneyelim. dedim
-aslı bu kafeye kimlerle geliyordu peki. dedim
-vallahi abi çok eskiden, yani ilk zamanlarda 1 kızla gelirdi hep, nadir de olsa yanında farklı farklı erkekler olurdu sonra. aslı garip bi kızdı, tarzı falan da garipti yani o yüzden takıldığı erkekler de bi değişik olurdu. dedi
ip ucu olabilecek hiç bir şey söylememişti yusuf.
-peki bugün beni döven eleman, caner, onu hiç gördün mü mekandayken aslı'nın yanında. dedim
-yanlış hatırlamıyorsam 1-2 sene önce gördüm sanki abi, ama emin değilim. dedi
-anladım kardeşim. dedim
derken telefonuma bir mesaj geldi.
ben ezgi'den ya da murat'tan bir mesaj beklerken mesaj hiç tanımadığım bir numaradan geliyor,
"yarın akşam 10'da caddebostan sahilde ol" yazıyordu... -
-
1.
0bi part daha ataydın iyiydi
-
1.
-
79.
+7 -1#Tümünü Göster
-murat??? dedim şaşkınlıklar içinde.
anında kapandı telefon.
-kim arıyor? diyerek ezgi geldi içerden.
-murat... dedim
ezgi ufaktan bi panik yapsa da belli etmemeye çalışıyordu.
artık içimde kocaman bir şüphe olduğu için en ufak bir hareketten, mimikten bile kıllanıyor belki de daha önce bakıp da göremediğim şeyleri şimdi daha net görüyordum.
ezgi telefonu eline aldı ve arayana baktı.
-çağdaş aramış. dedi beni yalanlamaya çalışarak.
"vay amk" diyerek içten içe güldüm.
oyun artık çözülmeye başlamıştı.
ve işin garibi artık benim çok da bi şey yapmam gerekmiyordu.
kendi kendine oluyordu ne oluyorsa.
-arayan murat'tı. dedim
-canım saçmalıyorsun, murat'ın ne işi var orda. dedi
-biliyor musun ben de onu merak ediyorum. dedim
ezgi ne yapacağını bilemez haldeydi ama yine de soğukkanlılığını korumaya çalışıyordu.
beni sözleriyle ikna edemeyeceğini bilen ezgi murat'a güvenerek çağdaş'ı aradı geri.
aramayı hoparlöre aldı.
telefon 3-4 kez çaldıktan sonra açıldı.
bu sefer telefondaki ses çağdaş'ın sesiydi.
-çağdaş? dedi ezgi
-efendim. dedi çağdaş.
ezgi'nin yüzündeki rahatlama farkedilmeyecek gibi değildi.
resmen derin bir nefes almıştı.
-sen mi aradın az önce. dedi
-evet, murat'a ulaşamıyordum da, onun için aradım. dedi
-anladım, ben ulaşırsam söyliyim aradığını. dedi ezgi
-tamamdır, sağol, görüşürüz. diyerek kapattılar telefonu
inanmamıştım beyler.
inanmayacaktım da.
daha fazla aptal yerine konmak istemiyordum.
ama belli etmedim hiç bir şey.
yüzümde "allah allah" diyen şapşal bir ifade vardı.
ezgi bu ifadeyi fırsat bilerek murat'ı aradı.
telefon sonuna kadar çaldı ama açan olmadı.
-allah allah, uyuyor mu acaba. dedi kendi kendine söylenerek.
-kesin uyuyordur. dedim uzatmayarak.
bütün neşem kaybolmuştu.
ezgi de farkındaydı bu durumun ama gelmedi üzerime.
simit ve peynirle kahvaltımızı yaptık, sigaralarımızı yaktık.
ama çok konuşmadık.
biraz sonra
-bana müsade. diyerek kalktı ezgi yerinden.
-günler kısaldı da benim mi haberim yok. dedim
-anlamadım. dedi
-hani bugününü bana ayırmıştın ya. dedim
-ofise uğriyim bi, gelirim yine, akşam da barda olucam zaten, en güzel şarkını seç benim için. dedi arsız arsız gülerek.
-merak etme. diyerek karşılık verdim.
ezgi çantasını alıp çıktı evden.
normalde belki bu harekete de kıllanmazdım ama dedim ya adana'da aslı'yla karşılaştığım andan itibaren geçen her saniye şüphe taşıyordu artık benim için.
bi sigara daha yaktım balkona çıkıp.
"her şey güzel olacak ali" dedim kendi kendime.. -
80.
+6Rezene çayı. Bi üç ayda bu bin gibsin uykularımı hadi bakalım
-
81.
+6#
-bi yanlışlık olmasın. dedim zarfı çocuğa göstererek.
-yok abi, ahmet abi aradı az önce, o ne dediyse onu yaptım. dedi sırıtarak.
-eyvallah. kardeşim diyerek arabaya doğru döndüm geri.
mutlu olmuştum amk.
"adamsın ahmet abi" dedim içimden.
arabaya bindim.
son bir engelim daha vardı.
araba için haluk abi'yi aramam lazımdı.
cebimden telefonu çıkarttım ve aradım haluk abi'yi.
-söyle genç. diyerek açtı telefonu.
-napıyorsun abi. dedim
-iyidir, çok güzel bir hanımefendiyle yemek yiyorum. dedi yavşak yavşak.
-iyi abi, çok tutmiyim o zaman seni, ben istanbul'a gidiyorum da arabayı napiyim diye soracaktım sana. dedim
-hatun işi mi. dedi
-yok abi. dedim
-hadi hadi, bırak bu işleri, anlarız genç adamın halinden, zütür arabayı, bak keyfine, boş da dönme çok kızarım. dedi aynı yavşak gülümsemeyle.
-eyvallah. abi diyerek mevzuyu daha fazla uzatmadım
arabaya bindim ve bastım gaza.
belki de bir daha göremeyeceğim çanakkale'ye, kordon'a son kez baktım uzun uzun.
çıktım bursa yoluna.
ağzımda sigara,
radyo'da irem derici sürüyordum istanbul'a.
garip bir şekilde sevdiğim insanları arkamda bırakıyor olmama rağmen mutluydum lan beyler,
garip bi mutluluk vardı içimde anlam veremediğim.
yalova'ya gelmiştim.
feribot iskelesine girdim.
sıra yoktu, gelen ilk feribota bindim.
biraz sonra hareket etti feribot.
yukarı çıktım.
1 tane sosisli aldım kendime, kesmedi 2. yi de aldım.
karınımı da doyurmuştum.
dışarı çıktım.
rüzgar sert sert vuruyordu yüzüme.
sigaranın yarısını ben, yarısını da rüzgar içiyordu.
derken geçtik karşıya.
gebze'de indik feribottan.
tabelalara baka baka gidiyordum istanbul'a doğru.
telefonun navigasyonunu hiç kapatmadım yol boyunca.
akşam 9 olmuştu ki geldim kadıköy'e.
her yerde insanlar vardı.
elimdeki kağıt parçasında "suadiye" yazıyordu.
sora sora orayı da buldum.
cadde diye bi yeri tarif ediyorlardı.
sonunda çıktım o meşhur caddeye.
bir ucundan bir ucuna kadar gittim yoğun trafikte ağır ağır.
bağdat caddesi dedikleri bu cadde resmen çanakkale kadardı.
tıklım tıklım insan kaynıyordu.
aradığım sokağın tabelasını görünce zınk diye durdum yolun en sağında.
arkamdaki taksi kornaya basıyordu.
2 dk durdurmadı beni orda pekekent.
sokağa giriş ters yöndü,
ilerden dolanıp arka taraftan girmek lazımdı.
öyle da yaptım. -
82.
+7 -1#Tümünü Göster
dönebileceğim ilk sağdan döndüm ve yön duygularıma güvenerek buldum sokağı.
ara sokak bile araba doluydu. arabayı park edecek yer yoktu.
dolan dolan derken sonunda bi yer bulmuştum ve park ettim arabayı.
yürüyerek geri döndüm az önceki sokağa. verilen kapı numarasını bulmaya çalışıyordum.
tam olarak nokta atışı yapmıştım.
kağıtta yazan adreste "babil" diye bi cafe vardı.
bizim çanakkele'deki ada bar'a benziyordu.
içerden canlı müzik sesi geliyordu.
millet müziğini dinlerken birasını yudumluyordu.
mekan ara sokakta olmasına rağmen tıklım tıklımdı.
dışardan kestim bi sigara yakıp önce içeriyi.
sahneye en uzak olan masa boşalmıştı.
sigarayı atıp koştum içeri.
direk oturdum masaya.
sahnede kısa boylu ve şirin mi şirin bir kız şarkı söylüyordu.
çok da güzel bi sesi vardı.
ama kız benim gibi yalnız takılmıyordu arkasında çalanlar vardı.
çok iyi müzik yapıyorlardı.
bir an için buraya neden geldiğimi unutup kendimi müziğin akışına kaptırmıştım ki
-hoşgeldiniz, ne alırsınız. diyen garson böldü beni
-bira. dedim
-bomonti, tuborg, miller? dedi
-efes kardeşim, efes. dedim
-bizde efes yok. dedi
-"bizde bira yok" desene baştan. dedim
çok gereksiz de olsa lafı soktuğum çocuk kibarlığından ödün vermemek için
-anlamadım efendim? dedi
-yok bi şey kardeşim, bi tuborg alayım o zaman. dedim
-hemen getiriyorum. diyerek çocuk bana ayar oldu ve gitti.
biraz sonra biram geldi. grup sahnede şov yapıyordu.
ama ben artık kendi mevzuma odaklanmıştım.
oturduğum yerden görebildiğim herkesi kesiyordum çaktırmadan.
ama bizim kızıl saçlı kıza benzeyen birini görememiştim.
ee ben kimden alacaktım bu amk cevaplarını?
ama sonra aklıma çok başka bi şey geldi.
belki bu geçmişte o kızıl saçlı kızın yeri yoktu. belki burası benim geçmişimdi,
belki ben daha önce burda çalıyor, bu insanları belki daha önce ben eğlendiriyordum.
az önceki garsonu tekrar yanıma çağırdım
-kardeşim kaç yıldır burda çalışıyorsun. dedim
-vallahi 6 yıl oldu herhalde. dedi çocuk biraz düşündükten sonra
-kardeşim sen beni tanıyor musun peki? dedim
-tanımam mı gerekiyor? dedi çocuk kibarca beni züt ederek.
az önce beni heyecanlandıran düşünce bir anda suya düşmüştü.
-peki müşterilerini tanır mısın sen? dedim
-sürekli geliyorsa elbette abi. dedi
-kızıl saçlı bir kız, kapkara gözleri var, beyaz tenli, uzun boylu, tanıyor musun böyle birini. dedim
-aslı ablayı diyorsun abi herhalde sen, o buranın müdavimlerindendir. dedi
bir anda umut dolmuştu gözlerim.
-evet kardeşim evet, aslı'yı diyorum, nerde olduğunu biliyor musun. dedim heyecanla.
-az ön buradaydı, ama kalkmış. dedi ilerdeki boş masaya bakarak.
-hasgibtir. diyerek yerimden fırladım ve dışarı çıktım. dli gibi etrafıma bakınıyordum.
biraz sonra sokağın köşesinden dönen kızıl saçlı kızı gördüm.
fılardım peşinden. tam beyaz bi bmw'ye biniyordu ki attım kendimi arabanın önüne.
önce aslı sonra da caner ile göz göze geldik... -
-
1.
0Sen o biranın parasını ödemeden tak çıkarsın mekandan sen kapıya gidene kadar haberi çoktan gider adamı da bi güzel giberler
-
1.
-
83.
+7 -1#Tümünü Göster
-her şeyi anlattı bana. dedim
-kim anlattı. dedi
-kendisi anlatı murat. dedim
murat anlam veremediğim çok derin bir nefes aldı.
-ali iyi misin. dedi sesini normalde dönderip.
-iyiyim, eyvallah. diyerek murat blöfümü önce yemiş olsa da sonra yalan söylediğimi anladığı için utanarak kapattım telefonu.
"hay amk" diyerek içeri girdim.
masadaki biraları bitirip 3. biraları söyledik.
-züt olmayalım abi. dedi yusuf.
-ben olmam da seni bilmiyorum, hafiften olmuş gibi duruyorsun. dedim
-geçicen sen o ayakları, biz bunu göz damlası diye gözümüze sıkıyoruz aslanım. dedi
-ya he amk he. dedim ve iki yeni dost gülmeye başladık birlikte.
içimde kalan yarımlardan biri de buymuş meğerse.
henüz çok iyi tanımasam da gerçek ve yalansız bir dosta da hasret kalmışım ben.
"acaba ne saklıyor benden" diye düşünmediğim,
geçmişi konuşmamak adına söz vermediğim bir dost bahsettiğim.
sohbet muhabbet yerini iyice şamataya bırakmıştı.
iyice takunu çıkartmıştık muhabbetin.
ben hiç içmemiş gibi olsam da yusuf hafiften çakır olmuştu.
ben masada hiç hesap kavgasına tutuşmamak için tuvalete gider ayağına kasaya gidip hesabı ödedim.
6 bira 2 çezere 140 lira para vermiştim.
içim yanmıştı,
içimdeki çocuk ölmüştü o an. yaşama sevincim kayboldu bir an.
"giberler" diyerek masaya döndüm geri. yusuf'u da alarak çıktım mekandan.
yolun aşağı tarafını gösterererek
-yarın geleceğin yer burası. dedi
-bulurum, sıkıntı yok. dedim ve arabaya bindik.
evin yolunu tutmuştuk.
radyoda güzel bir şarkı çalıyordu.
müziğe eşlik ettik biz de.
-oha sesin harbiden güzelmiş lan. dedi
-ne sandın lan yarrağam. dedim aramızda oluşan samimiyete de güvenerek.
bir gülme aldı bizi ki yine, sormayın beyler.
-şaka maka bi şarkı söylesene bana. dedi yusuf.
-bana yürümüyon di mi lan. dedim
-tipim değilsin bi kere amk. dedi
-tipini gibeyim. dedim
şaka maka derken tam haluk levent'den elfida'ya girecektim ki.
tam önümde ışıklarda duran beyaz bmw'nin plakasına takıldı gözüm. bu caner'in arabasıydı.
tam elimi kapıya atıp inecektim ki ışık yandı.
çok büyük ihtimalle benim varlığımdan bile haberi olmayan caner yapıştırdı gaza.
resmen 0-100 denemesi yapıyordu amkoduğum.
tamam volvo candır da bmw de heyecandır amk.
ama gibleyen kim, yapıştırdım ben de tam gaz, düştüm peşine.
caner önde ben arkada deli gibi gidiyoruz ikimiz de.
kör eden sellektörlerime ve sıkışan trafiğe daha fazla direnemeyen caner sağa geçti.
hemen geçtim sol şeride, yanına
o, bizim amele gibi açık olan camdan görmüştü bizi ama ben filmli ve kapalı camdan görememiştim onu. biraz sonra komple durdu ışık sırası bekleyen arabalar.
fırsat bu fırsat diyerekek indim direk arabadan. yanımızda duran beyaz bmw'ye yaklaştım.
hala duran trafiğin vermiş olduğu rahatlıkla sağ ön kapıyı açtım ve arabaya bindim.
ve biraz sonra bana gerçekleri anlatacak kişinin gözlerinin içine bakıyordum... -
84.
+7 -1Aq boncuk u da bunu da yazan adam aynıysa bırakın yazsın amk. En azından sistemli yaziyo düzgün yaziyo istere kurgu olsun aq vakit geçiriyoz surda milleti ifşa etmeye çalışmıyoruz amk.
-
85.
+7 -1#Tümünü Göster
-baban nerde. dedi
-şehir dışında. dedim
-hala koşturuyor iş güç demek, helal olsun. dedi
anlam verememiştim ama bozmadım yalanı.
birazdan ne olacaksa olacaktı ama olay çözülecekti.
ve yine ben hiç bir şey yapmıyordum.
gerçekler kendi yolunu kendileri buluyordu.
-geçmişinden kaçabileceğini mi sandın ali. dedi
-hiç bi şeyden kaçtığım yok benim. dedim
-yaktığın canların hesabını vermeden neden geldin buraya öyleyse. dedi
-ben hep burdaydım. dedim murat ve ezgi'nin söylediği yalana o an için kendimi inandırmaya çalışarak.
-demek hep burdaydın ha. dedi adam alaycı bir gülümsemeyle.
cevap vermedim.
-hiç özlemiyor musun onu. dedi adam
-senin ne işin var burda. diyen murat'ın sesi böldü konuşmayı.
bu herifi kapıda görünce panik olmuş, o içeri girince de kapıyı kapatmayı unutmuştum.
-vay vay vay, kimler de burdaymış. dedi adam.
-çık bu evden. dedi murat korkusuzca.
-tayfayı buraya topladınız ha, ben de diyorum bunların hepsi nereye kayboldu, aslı'da burda mıdır acaba? dedi
"vay amk herif aslı'yı da tanıyor" dedim içimden.
ne pahasına olursa olsun bu adamı kaçırmamam gerekiyordu.
murat gelmeden önce sorduğu soruyu tekrarladım adama
-kimi özledim mi? dedim murat'ın gelmesinden de cesaret alarak.
adam cevap vermedi.
-kimi özledim mi? diye tekrarladım ses tonumu biraz daha yükselterek.
-ali sus. dedi murat.
-kimi özledim mi? dedim bozuk plak gibi takılarak.
bu sorunun cevabı bütün kapıları açacaktı,
biliyordum,
farkındaydım.
-ali sussss. diye hiç yükselmediği kadar yükseldi murat.
bana konuşmam için fırsat vermeden adama döndü murat ve
-git burdan. dedi
adam yineletmedi.
ağır adımlarla kapıya doğru yöneldi.
aradığım cevaplar bu adamla beraber o kapıdan çıkıp gidecekti birazdan.
ama yine de içim rahattı.
bu adam beni bulmuşken peşimi bırakmayacak kadar yakmıştım canını daha önce ona ne yaptıysam
artık evimi de biliyordu, gelecekti, yine gelecekti.
adam o an için kapıdan çıktı ve gitti.
-ne yapıyorsun sen, nasıl buldun o adamı ha, nasıl? dedi murat bana öfkeyle.
ben yaşadığım şokun etkisiyle sakinliğimi koruyordum.
-ben onu bulmadım, o beni buldu. dedim
-ali bu adamın kim olduğunu bilmiyorsun. dedi
-sorun da bu ya, bilmiyorum, bilsem belki kaçarım. dedim
-bilmeyi çok mu istiyorsun? dedi
-içimdeki boşluğu doldurmayı çok istiyorum. dedim
masanın üzerinden kağıt ve kalemi alarak bişeyler yazdı kağıda murat.
-git ve bul o zaman onu. diyerek kağıdı bana uzattı.
kağıtta istanbul kadıköy'de bir adres yazıyordu.
ve onu bulmak için çıkacağım yolculuğun ilk biletini elimde tutuyordum... -
-
1.
+1 -1ilk şuku diyesim var
-
2.
+9adam aslının babası çıkacak.. kızı, Ali için ailesini bırakıp gitmiştir. onun acısı. bu da bir tahmindir bakalım çıkacak mı...
-
3.
+4Ali yarak mı istiyon amk içimde boşluk var diyip duruyon
diğerleri 1 -
1.
-
86.
+6#Tümünü Göster
ben caner'i beklerken o kapkara gözlerde kayboldum bir an.
aslı beni gördüğüne çok şaşırmıştı.
-hiç vazgeçmicek misin sen. dedi yüzündeki belli belirsiz gülümsemeyle.
-vazgeçmicem aslı. dedim
-umarım üzülmezsin. dedi
o an beni yarın akşam sahile çağıranın aslı olmadığını anlamıştım.
yusuf haklı çıkmıştı,
beni sahile çağıran muhtemelen caner züt oğlanıydı.
ama belli etmedim o an aslı'ya bi şey.
derken ışık yandı.
aslı gaza bastı.
bizim araba içinde yusufla beraber yolda kalmıştı.
"hay amk" dedim içimden ama artık çok geçti.
"inşallah şöförlüğü vardır yusuf'un" demekten başka bi şey gelmedi elimden.
aslı erkek gibi kullanıyordu arabayı.
maganda gibi makas atıyor,
öndeki arabanın zütüne zütüne giriyordu.
nereye gittiğimizi henüz bilmiyordum.
sahil yoluna inmiştik.
baya bi gittikten sonra sahildeki ispark'a girdik.
arabayı park ettik ve indik arabadan.
-hatırladın mı burayı. dedi aslı.
-hayır. dedim
-maltepe sahil, burası en çok sevdiğimiz yerdi. dedi
-sevdiğimiz? dedim
-evet, ikimizin dedi. utangaç bir tebessümle.
aslı garip bir şekilde mutlu görünüyordu.
-takip et. dedi
peşinden gittim koşar adımlarla.
az ilerdeki banka oturdu.
ayaklarını sallıyordu çocuklar gibi.
-ya burayı? dedi
-hayır. dedim
-burası bizim bankımızdı. dedi
-neden bir sürü bank varken özellikle bu. dedim harbiden merak ederek.
-buralarda takılan evsiz küçük bi çocuk vardı, adı "çetin"di, bu bankta yatardı, sürekli görürdük onu, bi kaç sefer para vermiştin ama kabul etmemişti, "o zaman bana bi şey" sat demiştin ona para verebilmek için, "satacak bi şeyim yok ki.." demişti, sen de ona "o zaman bu bankı sat bana" demiştin, "olmaz, ben nerde yatıcam o zaman" demişti, sen de ona "o zaman gündüzleri bize kirala" demiştin, çocuk sevinerek kabul etmişti ve sıkı bir pazarlıkla aylık 100 liraya anlaşmıştınız. işte o yüzden biz hep bu bankta oturduk çetin bizi başka bankta görür de gurur yapar diye. dedi
"vay amk ben neymişim" dedim içimden.
sonra birden çocuğu merak etim.
-çetin, belli ki sevmişim ben bu çocuğu, o nerde şimdi. dedim
-bakım evlerinden birinde kalıyor diye duymuştum, umarım iyidir. dedi
-umarım. dedim
aslı başını omzuma koydu.
resmen bi yıldırım çaktı o anda beynimde.
ama asıl deprem henüz yaşanmamıştı.
bunlar artçı şoklardı.
-aslı. dedim
-efendim. dedi
-peki neden, neden saklanıyor bu gerçekler benden. dedim
-çünkü o geçmişe herkes bi şeyler gömdü ali. dedi
-ama bu benim geçmişim, buna kimsenin hakkı yok aslı. dedim -
87.
+6Boncuk Naber nasılsın
-
88.
+6#
-ama benim var, çünkü ben çok sevdim zamanında seni. dedi
-peki noldu aslı bize. dedim
-ayrıldık. dedi
-neden ayrıldık peki. dedim
-ben iyi şeyler yapmadım ali. dedi
-ne yaptın peki aslı. dedim
-seni çok sevdim. dedi
-ne yapmadın peki aslı. dedim
-yanında kalamadım. dedi
aslı'nın omzumdaki kafasını kaldırıp gözlerine baktım.
bu kadın,
bu kadın benim geçmişimdi lan beyler,
bu kadın bir zaman önce en sevdiğimdi.
bu kadın bir zaman önce uğruna canımı verebileceğimdi,,
bu kadın şimdi gözlerinde kaybolduğum tek gerçeğimdi.
-eskiden de bakar mıydım böyle gözlerine. dedim
-hiç bıkmadan, bazen saatlerce. dedi
-dokundum mu sana aslı. dedim yüzüne dokunarak.
-hem de hiç zarar vermeden. dedi
-ağlattım mı seni daha önce. dedim
-sen hep mutluluk sebebimdin, ikimizi de ağlatan hep bendim. dedi
-ben de sevdim mi seni aslı. dedim
-çok sevdin hem de ali, canından bile çok sevdin. dedi
-ben niye izin verdim o zaman gitmene. dedim
-izin vermek zorundaydın be ali. dedi
-neden. dedim
-çünkü ben o illete saplanmıştım ali. dedi
"anlamadım" demeye kalmadan zaten bu havada neden uzun kollu giydiğini anlamadığım aslı hırkasının kollarını sıyırdı.
iki kolu da mosmordu.
iğne izleri vardı.
bunlar...
bunlar uyuşturucu izleriydi.
tam olarak tarif edemem ama
acının saf halini içimde hissettim o an lan beyler.
o bana sevdamızı anlatırken hissedemediğim kadar gerçekti bu seferki acı.
ağlamadım ama,
gözlerim doldu beyler.
-işte bunlar da benim gerçeklerim be alim. dedi aslı
bu acı cümle içinde bile olsa onun ağzından duyduğum "alim" kelimesi milyon kez yankılanmıştı beynimde.
bana döndü aslı.
sarıldı.
güç almaya çalışıyordu resmen.
bir kaç dakika sonra ağlamaya başladığını farkettim aslı'nın.
ben de zaten meyilli olduğum için daha fazla tutmadım kendimi ve koyverdim gitti.
kız gibi ağlıyorduk ikimiz de.
o bana sarılırken güç alıyor,
bense ona sarılırken geçmişimle yüzleşiyordum.
-peki ne zamandır. dedim
-uzun zamandır ali. dedi
-caner, o yavşak mı alıştırdı seni yoksa. dedim
-canerden çok önceydi ali. dedi
-bırakmayı denemedin mi. dedim
-denedik ali... dedi -
89.
+6farkettiyseniz başlık hareketlenmeye başladı beyler. sağolun var olun. resim 66 gösterim almış bu da demek oluyor ki f5'i giben bi bin yoksa bu hikayeye ortak olan 66 kişi var demektir. mutlu oldum amk.
neyse yarın görüşürüz.
saygılar.
iyi geceler. -
-
1.
+2partları 5 6 ya çıkartsan daha dolarda neyse amk yazar sensin
-
-
1.
+2Panpa biraz fazla yazsan daha fazla kişi gelir
-
1.
-
2.
+1Partları 5 6 yapmalisın b
-
1.
-
90.
+8 -2#Tümünü Göster
-aç sen telefonu. dedi
tırsa tırsa da olsa açtım telefonu.
-efendim abi. dedim
-ali'cim merhaba. dedi
-merhaba abi. dedim
-nasıl oldu baban. dedi
ufak bi süre duraksasam da mevzuyu çakmıştım.
-ha iyi abi, iyi çok şükür. dedim
-bağı bahçeyi bıraksın bi süre, çok yormasın kendini. dedi
-doğru diyosun abi de dinlemiyor ki işte. diye dalıverdim yalanın orta yerinden.
-yarın gelicek misin. dedi
-gelicem abi. dedim
-tamamdır, görüşürüz o zaman, çok geçmiş olsun tekrardan. dedi
-sağol abi. dedim ezgi'ye bakıp gülerek.
o da gülerek karşılık verdi bana.
-seni bulamayınca, telefonlara da çıkmayınca bara gittim ahmet abi'ye sormak için seni, ama sonra onun da senin nerde olduğunu bilmediğini farkettim. sinirliydi, ben de "babası hasta, bahçeye gitti apar topar" dedim işte. dedi gülerek.
-iyi yapmışsın, oyardı yoksa beni. dedim
biralarımızı bitirdik.
hesabı ödeyip kalktık ordan.
kalktığımızda saat 8'e geliyordu.
daha erkendi,
akşama kadar uyuduğum için uykum da yoktu ama yalnız kalıp düşünmeye çok ihtiyacım vardı.
ama ondan da önce haluk abi'den aldığım emanet arabayı geri zütürmem gerekiyordu.
ezgi'nin motoru vardı.
o, motora atlayıp gitti.
ben de arabayı zütürmek üzere sürdüm çarşıya doğru.
haluk abi'nin dükkana geldim.
selam vererek girdim içeri.
akşam vakti olduğu için haluk abi çocukları göndermiş ama muhasebe işlerine bakan hatunu göndermemişti.
niyeti çok belliydi.
haluk abi karı kız muhabbeti dışında harbiden adam gibi adamdı,
ama hatunlar onun en zayıf noktasıydı.
ama çok da kızmıyordum aslında haluk abi'ye.
o, öyle mekanlarda bakışlarıyla kızları rahatsız eden magandalardan hiç olmadı,
henüz orta yaşlarda bile olmamasına rağmen yer yer kır düşmüş saçları ve düzgün vücudu hatunlara cazip geliyordu zaten,
o yüzden çok kovalamazdı kızları,
e cepte para da var tabi.
kafasına birine taktı mı hiç çekinmeden şansını dener red cevabı alırsa başka çiçeklere konardı.
o çiçeklerden biri de bu hatundu işte.
dükkanın muhasebe işlerine bakan bu hatun gerçekten de çok güzeldi.
27-28 yaşlarında ve bekardı.
havalar sıcak olduğunda açık saçık giyinmekten çekinmezdi.
haluk abi'nin paslarına da karşılık verdiği için o da bırakmadı peşini.
aralarındaki ilişkinin boyutunu bilmiyordum ama alan razı veren razıydı sizin anlayacağınız.
ben girdiğimde haluk abi kızın masasına oturmuş hem kızla geyik yapıyor hem de yukardan hatunun çatalı kesiyordu.
haluk abi beni sevse de geldiğimi görünce "geldi yine tipini gibtiğim" der gibi baktı bana.
aldırış etmeden selam verdim ikisine de.
ortamı çok fazla bölmemek için
-abi anahtarı getirdim, çok sağol. dedim anahtarı haluk abiye uzatarak.
haluk abi önce elini uzatsa da sonra geri çekti. -
91.
+5#
elim ayağım titredi bir an.
numara bende kayıtlı değildi ama aslı'dan başka biri olamazdı bu,
olmamalıydı.
mesajı okuyunca garipleştiğimi farkeden yusuf.
-bi sorun mu var abi. dedi
yüzümde bir gülümseme belirdi bir an.
-güzel haber kardeşim. diyip ekranı yusuf'a çevirdim.
yusuf mesajı okuyunca benim kadar sevinmedi.
-abi. dedi
-efendim. dedim
-ben kıllandım abi. dedi
-neden. dedim
-mesajı aslı'nın attığını ne biliyorsun? dedi
-bilmiyorum, öyle olduğunu umuyorum. dedim
-ya caner denen o çocuk gelirse abi. dedi
-gelsin kardeşim, ondan da alacak cevaplarım var. dedim
-tamam yarın gideriz o zaman. dedi
-orda dur bakalım, tamam eyvallah bana evini açtın, çok yardımcı oldun ama bu benim meselem kardeşim, seni bulaştırmam. dedim
hiç açık kapı bırakmadan ve olabildiğince açık konuşmuştum.
üsteleyemedi yusuf.
-peki abi. dedi
sigaram bittikten sonra içeri geçtik.
salonda oturuyorduk.
-müzisyensin ha. dedi
-evet kardeşim. dedim
-grubun var mı. dedi
-yok solo takılıyorum ben. dedim
-aslında bizim mekanda alt grup gibi bi şey arıyorlar neslihan'dan önce çıkacak. dedi
-uzun süre kalmıcam kardeşim. dedim
-ne biliyim öyle aklıma geldi işte. dedi
-eyvallah kardeşim. dedim
saat akşam 8 olmuştu.
boş boş oturuyorduk evde.
canım feci sıkılmış, aklım yarın caddebostan sahilde gerçekleştireceğimiz buluşmadaydı.
-dışarı mı çıksak bi. dedi yusuf.
-nereye. dedim
-gideriz bi yerlere, 2 bira ısmarlarım sana. dedi
-o zaman gelmem. dedim
-neden. dedi
-ben ısmarlıcam. dedim
-o zaman da ben gelmem. dedi
-iyi o zaman bana tarif et ben tek giderim. dedim pislik yaparak.
-ya şimdi kaybolcan maybolcan al başına belayı. diye yalandan söylenerek ayağa kalktı yusuf.
yusuf içerdeki babannesine seslendi ve çıktık evden.
arabaya bindik.
bağdat caddesine inmiştik.
yine çok kalabalıktı.
caddenin sonuna doğru sola girdik.
-burası da caddebostan barlar sokağı. dedi yusuf
-iyiymiş. dedim
-arabayı aşağı yola park et, yürüyerek dönücez. dedi
dediği gibi yaptım.
zor da olsa sahil yolunda ara sokaklardan birinde yer buldum ve park ettim arabayı.
yürüyerek geri döndük az önceki yere. -
92.
+13 -8Boncuk Ömer bu diyenleriniz olmuş. her ne kadar veda bile etmeden gitsede kendisi, adam veda etmeyi bilmiyor işte beyler anlayamadınız mı daha aq? Eylül e de veda etmeden gitti. bize mi edecekti. hemde o kadar laf söz den sonra nasıl beklersiniz?
her neyse, bunu yazan Ömer değil ama bunu yazanda çok başarılı. kurgu mu gerçek mi daha belli olmaz tabi, henüz bir şey yazmadı denebilir ama ilerde anlarız.
Ömer geldi ve gitti beyler. Artık burayada uğrayıp ikinci bir hikaye yazıcağını sanmıyorum. zaten yazarsa ilk hikayede kurgu olduğu ortaya çıkar bu sefer sözlük olarak ebesinin dıbına koymak için gider buluruz. o kadar adam gerçek olduğuna inanmayı seçmişken Ömer kalkıpta bir hikaye daha yazıp ilkinin kurgu olduğunu gösteremez. zütü yemez. kimseniz yemez.
bunu yazan Ömer değil belki ama bundanda iş çıkacak gibi. ama kısa sürecek bu hikaye belli oldu. direk mevzuya atladı çünkü, başlayış şeklide zaten onu gösteriyor. kendini taa ikinci partta tanıttı. ismini 3. partta gördük.
Bu yazdığımı unutmayın, bu hikayede en iyiler listesine girecek. Yarım Ali yide hatırlayacağız ilerde. benden demesi...
Buralar değerlenecek.
Rez almıyorum aq, bekliyorum bir sonraki partı.
yaz hadi kardeş, bekliyoruz -
-
1.
+2Sen de kavun peyniri olmuşsun bu hikayenin.Bi Jüpiter ekgib.O da gelir
-
-
1.
+2onuda çağırın takımı tamamlayalım
-
1.
-
1.
-
93.
+6 -1#Tümünü Göster
-denedik mi..? dedim
aslı cevap bile veremeden hiç bir şey olmadığını bilmeme rağmen kendi kollarıma baktım birden.
aslı güldü.
acı acı güldü beyler.
-biz birdik ali, ben 2 yıl amatem'de yattım, bir gün bile yalnız bırakmadın beni, nerdeyse orda benle beraber yattın, o yüzden beraber denedik. dedi
-sonra. dedim
-sonra sen hayatının belki de en aptalca kararını verdin. dedi
-ne yaptım. dedim
-okulu bıraktın ali. dedi
-ne için. dedim
-yanımda olabilmek için, beni bu illetten kuratabilmek için, ama bak hala delik deşik kollarım, ne için uğraştın, ne için bıraktın okulunu, bir hiç için. dedi
bana lise mezunu olduğum söylenmişken şimdi de üniversite terk olduğumu öğreniyordum.
ama artık şaşırmıyordum.
hayatımın kocaman yalanlar üzerine kurulu olduğunu bi kaç hafta önce zaten öğrenmiştim ve bundan sonrası ne kadar sert olursa olsun daha hafif geliyordu.
-peki sonra, sonra ne oldu aslı. dedim
-caner... o bana uyuşturucu temin ediyordu. dedi
-evet? dedim
-insanın parası kalmayınca o illeti alabilmek için... dedi aslı ama devam edemedi
hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı.
deli gibi sarılıyordu bana.
neredeyse canımı yakacak kadar sıkı sarılıyordu.
aslı'nın devam edemediği cümlenin devamı beni kahretmişti.
beynimin acıdan uyuştuğunu hissettim.
hiç bir şey düşünemiyordum o an.
-devam et. dedim
aslı devam edemedi.
-devam ett. diye yükselttim sesimi.
-işte o zaman, ,işte o zaman insan her şeyi yapıyor ali. dedi
-ben nerdeydim, ben nerdeydim o zaman, yok muydu param. dedim gözyaşları içinde
-vardı ali, şimdikinden çok daha fazla vardı hem de, hepsini benim uğruma harcadın, elin titreye titreye verdin bana o uyuşturucunun parasını. dedi
-ee peki o zaman neden? dedim
-seni de tükettim be ali, hiç bi takun kalmadı, günde nerdeyse 3 iş yapar oldun. dedi
-sonra? dedim
-sonra gittim işte ali, hayatını daha fazla gibmemek için canerle birlikte gittim işte. dedi
içimdeki boşluğun yerini artık kocaman bir ateş kaplamıştı.
artık murat'ın da ezgi'nin de "gerçekler ya seni sandığın kadar mutlu etmezse" derken ne demek istediği artık daha iyi anlayabiliyordum.
gerçekler içimi yangın yerine çevirmişti,
gerçekler ebemi gibmişti,
gerçekler bana çok ağır gelmişti.
ikimiz de ağlıyorduk deli gibi.
mahvettiğimiz gençliğimize,
harap olan geçmişimize ağlıyorduk.
-peki o kaza... o kaza nasıl oldu aslı. dedim
-ben caner'in yanına gittikten sonra buldun geldin beni ali, ama ben duramadım, yapamadım o illeti almadan, geri gittim ona, mecburdum çünkü, sonra sen tekrar aldın beni, ama ben sonra tekrar gittim ona, vazgeçmedin benden, bu döngü bi süre böyle gitti ali, sonra sen çareyi beni kaçırmakta buldun, uzaklara gidiyorduk, çok uzaklara.. ama kader işte kopartmadı beni bu illetten. geçmişimizden kaçarken kaza yaptık, karşıdan gelen kamyonun altına girdik. sen arabada sıkışmıştın. çıkartamadım seni. bense bi kaç sıyrıkla yürüyerek kendim çıktım arabadan. kamyon şoförü de bayılmıştı. -
-
1.
+3vay canına
-
1.
-
94.
+6 -1boncuk ömer oldugunu bile bile okuyorum tutamıyorum kendimi amk
-
95.
+5#Tümünü Göster
yakalamıştım beyler,
sonunda aslı'yı yakalamıştım.
ama aynı zamanda caner de beni yakalamıştı.
zaman durdu sanki.
ben aslı'ya kilitlenmiştim,
inmesini bekliyordum arabadan.
ama arabadan ilk inen aslı değil caner oldu.
ben hala "bitir bu işkenceyi" diyen gözlerle aslı'ya bakıyordum.
caner yüzündeki "şimdi gibtim seni" diyen gülümsemeyle indi arabadan.
yanıma geldi.
kavgadan önce bi konuşma, bi gerginlik olur normalde di mi?
işte o gerginlik bizde hiç olmadı.
caner'in ilk tepkisi çok sağlam bi yumruk oldu.
yere düştüm.
eleman gerçekten güçlüydü,
ben de tepki versem direnebilirdim elbet ama,
o an kendimi savunacak modda değildim.
yerden kalkmaya çalıştım ama çok pis afallamıştım.
caner kaldırdı beni yerden.
bir an "pişman oldu herhalde" diye düşündüysem de 2. yumruk geldi diğer taraftan.
eleman hiç konuşmadan yerden beni kaldırıp kaldırıp tekrar yere yığıyordu.
çok gibik bir döngüye girmiştik.
bu sefer yerden kalkmaya çalışmadım hiç ama yine kaldırdı enik gibi ensemden tutup.
yumruklamaktan sıkılmış olacak ki bu sefer kafa attı.
burnumdan başlayan sıcaklık bi kaç saniye sonra tüm vücuduma yayılmıştı.
lazları kıskandıracak burnum dirayetini korumuş yine kırılmamış ama bu sefer çok fazla acımıştı.
yerden her kalktığımda hala arabada oturan aslı'yla göz göze geliyordum.
resmen o dayağı yememe göz yumuyordu.
biraz sonra az önce hesabı ödemeden fırladığım mekanın garsonu geldi yanımıza.
elemanın amacı beni kurtarmak değil içtiğim biranın parasını almaktı belki de ama,
beni öyle yerde görünce direk girdi araya.
-beyler sakin olun. diyordu.
ben gayet sakindim ama caner'in sakin olmaya hiç niyeti yoktu.
adana'da açılan hesabı kapatmayı kafaya koymuştu.
tek eliyle bi kenara fırlattı elemanı ben yerden kalkmaya çalışırken.
caner bir yumruk daha sallayacaktı ki garson eleman delikanlı çıktı,
tekrar girdi araya.
o yumruk yanlışlıkla da olsa ona gelmişti.
ama giblemedi çocuk,
hala caner'i tutmaya çalışıyordu.
çocuğun durduk yere dayak yemesine gönlüm razı olmamıştı.
-bırak. dedim çocuğa.
garson çocuk bana baktı.
-geçmişimin bedeli buysa razıyım ben. dedim caner'in öfke dolu gözlerine bakarak.
caner, elemanı tekrar kenara itti ve burun buruna geldik.
muhtemel bir kafa darbesinin beni tekrar yere yığacağını bile bile hiç bir şey yapmadan bekliyordum olacakları.
-ödemen gereken bedel bundan çok daha fazlası. dedi
-ödet o zaman. dedim
-yaşattığın acılardan sonra gibtirdin gittin, şimdi neden geri geldin, bu insanların canını biraz daha yakmak için mi? dedi caner
-geçmişimle yüzleşmeye geldim. dedim
-gidenleri geri getirebilecek misin. dedi
-denerim. dedim
caner güldü.
başlık yok! burası bom boş!