-
176.
+1Reserved yetiştim canlıya
-
177.
+2Aglayanpalyaco panpanızda burada bilin istedim.
Çok iyi yerde kaldı.10 da burdayım yerimi alayım -
178.
+2Buralardan yerimi alayim da okuruz aksamlari
ama çok pis züte gelicekmisiz gibi bi his var icimde -
179.
+1rezimi alıyım okumaya başlıyorum
-
180.
+3Ömer'im naber güzel hikaye aslı da Eylül gibi be Ali demiş o da be Ömer diyodu
-
-
1.
-1Gancik ömerin hikayesi **
-
1.
-
181.
0bro bu olay gerçek mi amk çok süper gidiyor hikaye boncuk ömeri okumadım okurum bi günde bu arada ne ılık adamsın amk
-
-
1.
0sen onu oku sonra gel :D
-
1.
-
182.
0Rezervatullahibereketüh
-
183.
0akşama rezz.
-
184.
0reserved son dakikalar
-
185.
0geldim beyler. başlıyorum.
-
186.
+7 -1#Tümünü Göster
-murat??? dedim şaşkınlıklar içinde.
anında kapandı telefon.
-kim arıyor? diyerek ezgi geldi içerden.
-murat... dedim
ezgi ufaktan bi panik yapsa da belli etmemeye çalışıyordu.
artık içimde kocaman bir şüphe olduğu için en ufak bir hareketten, mimikten bile kıllanıyor belki de daha önce bakıp da göremediğim şeyleri şimdi daha net görüyordum.
ezgi telefonu eline aldı ve arayana baktı.
-çağdaş aramış. dedi beni yalanlamaya çalışarak.
"vay amk" diyerek içten içe güldüm.
oyun artık çözülmeye başlamıştı.
ve işin garibi artık benim çok da bi şey yapmam gerekmiyordu.
kendi kendine oluyordu ne oluyorsa.
-arayan murat'tı. dedim
-canım saçmalıyorsun, murat'ın ne işi var orda. dedi
-biliyor musun ben de onu merak ediyorum. dedim
ezgi ne yapacağını bilemez haldeydi ama yine de soğukkanlılığını korumaya çalışıyordu.
beni sözleriyle ikna edemeyeceğini bilen ezgi murat'a güvenerek çağdaş'ı aradı geri.
aramayı hoparlöre aldı.
telefon 3-4 kez çaldıktan sonra açıldı.
bu sefer telefondaki ses çağdaş'ın sesiydi.
-çağdaş? dedi ezgi
-efendim. dedi çağdaş.
ezgi'nin yüzündeki rahatlama farkedilmeyecek gibi değildi.
resmen derin bir nefes almıştı.
-sen mi aradın az önce. dedi
-evet, murat'a ulaşamıyordum da, onun için aradım. dedi
-anladım, ben ulaşırsam söyliyim aradığını. dedi ezgi
-tamamdır, sağol, görüşürüz. diyerek kapattılar telefonu
inanmamıştım beyler.
inanmayacaktım da.
daha fazla aptal yerine konmak istemiyordum.
ama belli etmedim hiç bir şey.
yüzümde "allah allah" diyen şapşal bir ifade vardı.
ezgi bu ifadeyi fırsat bilerek murat'ı aradı.
telefon sonuna kadar çaldı ama açan olmadı.
-allah allah, uyuyor mu acaba. dedi kendi kendine söylenerek.
-kesin uyuyordur. dedim uzatmayarak.
bütün neşem kaybolmuştu.
ezgi de farkındaydı bu durumun ama gelmedi üzerime.
simit ve peynirle kahvaltımızı yaptık, sigaralarımızı yaktık.
ama çok konuşmadık.
biraz sonra
-bana müsade. diyerek kalktı ezgi yerinden.
-günler kısaldı da benim mi haberim yok. dedim
-anlamadım. dedi
-hani bugününü bana ayırmıştın ya. dedim
-ofise uğriyim bi, gelirim yine, akşam da barda olucam zaten, en güzel şarkını seç benim için. dedi arsız arsız gülerek.
-merak etme. diyerek karşılık verdim.
ezgi çantasını alıp çıktı evden.
normalde belki bu harekete de kıllanmazdım ama dedim ya adana'da aslı'yla karşılaştığım andan itibaren geçen her saniye şüphe taşıyordu artık benim için.
bi sigara daha yaktım balkona çıkıp.
"her şey güzel olacak ali" dedim kendi kendime.. -
187.
+10#
öyle beyle derken akşamı ettim beyler.
saat 9'a geliyordu.
önce bi duşa girdim,
kot üstü beyaz gömlek her zaman olduğu gibi yine fena olmamıştı.
indim aşağıya.
bindim arabaya.
bi 10 dk kadar sonra ordaydım.
her zamankinden çok daha erken gelmiştim.
arabaya henüz alışamamıştım, zamanı hesaplayamadım.
sahneden önce alkol almam genelde ama o gün içesim vardı.
kasmadım kendimi.
bizim çocuklara selam vererek oturdum bara.
ahmet abi yoktu ortalıklarda.
1 tane votka elma hazırlattım kendime.
2-3 yudumda bitirdim.
2. votkayı istedim.
onu da bitirmem uzun sürmedi.
normalde 2 kadeh votkada dönmezdi başım ama aç karnına olduğum ve hızlı içtiğim için çarpmıştı.
ufaktan başım dönüyordu,
ama kötü değildim,
tam çakır keyif denen moddaydım.
neşelenmiştim de.
kendimi övmek gibi olmasın ama beyler ben sahnedeyken iyi konuşurum,
dinletirim kendimi,
bazen sataşırım söylediğim şarkıların sözlerini değiştirerek müşterilere,
bazen soru cevap yaparım onlarla,
ve hep eğlendiririm onları.
kordonun en ufak mekanlarından birisi olmamıza rağmen çarşamba akşamı bile full çekmemizin de
tek sebebi bu zaten.
ama bu gece her ne kadar votka sahte bir gülümseme yerleştirse de yüzüme millete takılacak modda değildim.
sadece gitarımı çalacak şarkımı söyleyecek,
saat 12 dedi mi de sahneden inecektim.
repertuarım zaten geniş olduğu için söyleyecek şarkı seçme sıkıntım da yoktu.
öylece saatin 10 olmasını bekliyordum.
müşteriler gelmeye başlamıştı.
birazdan ahmet abi geldi yanıma.
-hoşgeldin ali'cim. dedi
-hoşbulduk abi. dedim
-nasıl oldu baba. dedi
-iyi işte abi, yatıyor evde. dedim
-aman iyi olsun iyi, sen nasılsın peki, çok keyfin yok gibi. dedi
-normal işte abi, ne olsun. dedim
-bu gece özel misafirlerimiz var ali, en ön masada oturacaklar, güzel bi gece olsun olur mu? dedi
-olur abi. dedim
3. kadeh votkayı da istemiştim ama barda duran hakan
-kusura bakma abi. diyerek göz ucuyla ahmet abi'yi işaret etti.
mevzuyu çakmıştım.
adam da haklıydı.
sahneye çıkacaktım ve sarhoş olmamam gerekiyordu.
zaten çakır keyif olduğum için fazla uzatmadım mevzuyu,
-eyvallah. dedim
saat 10 olmuştu,
gitarım zaten sahnede olduğu için arka tarafa geçmeden müşterilerin arasından sahneye çıktım.
-hoşgeldiniz. diyerek selamladım gelenleri. -
188.
0reserved
-
189.
+8#Tümünü Göster
normalde çalmaya başlamadan önce az da olsa çene çalardım,
ama yapmadım direk girdim şarkıya.
ilk şarkıyı bitirmek üzereydim ki ezgi girdi mekana.
uzaktan selam vererek her zaman oturduğu sağ arka köşedeki yerine oturdu.
bi bira söyledi kendine.
başımla selam verdim ben de belli belirsiz.
öyle şarkılar türküler devam ettik geceye.
hareketli hiç çalmadım neredeyse.
emre aydın, sezen aksu, mehmet erdem paso böyle gidiyordum.
istek parçalar gelmeye başlamıştı.
ilk istek teoman - iki yabancı'ydı.
sevdiğim bir parçaydı.
direk başladım çalmaya.
isteğin sahibi olan masa başta olmak üzere sağlam bi alkış aldım.
sonrasında da mendile yazılı isteklerle devam ettim.
garsonların önüme koyduğu mendilleri tek tek açıyor, okuyor ve es geçmeden çalıyordum.
ama ezgi'nin bugün benden istediği bi şey vardı.
"benim için bi şarkı çal" demişti.
çalacaktım elbet de,
hoşuna gitmeyecekti belki ama çalacaktım tabi ki de.
sadece ezgi'ye bakıyordum.
sırada onun şarkısı olduğunu anladı ezgi,
gülümsedi,
ama ben gülümsemedim beyler.
baktım öyle uzun uzun ona.
başladım ali atay'dan yalan'ı çalmaya.
ezgi'nin de çok sevdiği bir şarkıydı bu ama sözleri çok manidar olduğu için az önce gülen gözler yerini hüzne bıraktı.
gözlerimi ayırmadım ondan.
gözlerinin içine baka baka sonuna kadar söyledim şarkıyı.
ezgi cesurdu.
öyle kaçmazdı kolay kolay.
o da ayırmadı gözlerini benden.
şarkıyı bitirerek sigara molası vermek için 15 dk arar verdim.
normalde bu arada bizim çocukların ezgi'yle murat'ın masasına otururdum ama bu sefer yapmadım.
arka tarafa geçtim, bi sigara yaktım.
1 kesmedi 2.'yi de yaktım hemen ardından.
o da çabucak bitti.
ağzımı ıslatmak için bardan bi bira alarak çıktım sahneye geri.
sahneye çıktığımda göremedim ezgi'yi yerinde.
başta "sigara içmek için dışarı çıktı herhalde" diye düşündüysem de 2 şarkı çalmama rağmen gelmemişti ezgi.
ne yalan söyliyim üzüldüm lan beyler,
"keşke yapmasaydım öyle" diye geçirdim bir an içimden.
çünkü onlara ne yaparsam yapayım, ne söylersem söyleyeyim aradığım cevapları vermeyecekti onlar,
geçmişimin anahtarı aslı'daydı.
saat 11:30'a doğru geliyordu ki beklenen misafirler geldi.
50 yaşlarında 2 adam, 30 yaşlarında 2 güzel kadın en önde kendileri için ayrılan masaya oturdular.
şarkımı söylerken kafamla selamladım onları.
ama sonra çok garip bi şey oldu beyler.
gelenlerden uzun boylu olan adam göz göze geldiğimiz ilk andan itibaren ayırmadı gözlerini benden.
her hangi bi duygu yoktu herifin bakışlarında ama bakıyordu işte, rahatsız edercesine bakıyordu.. - 190.
-
191.
+10 -2#Tümünü Göster
kısa süre sonra ben kaçırdım bakışlarımı.
diğer dinleyicilerle göz teması kuruyor mümkün olduğunca en ön masaya bakmıyordum,
ama hani olur ya siz bakmasanız bile onun size baktığını hissedersiniz,
aynen öyle oluyordu.
herif hala gözlerini bile kırpmadan bana bakıyordu.
sipariş verirken bile neredeyse çevirmemişti bakışlarını benden.
istek parçalarla devam ediyordum geceye.
önüme gelen mendillere tek tek bakıyordum.
mekan full dolu olduğu için mendiller hiç eksilmiyordu.
garson sürekli bir yenisini getiriyor,
karışık karışık önüme koyuyordu.
2-3 istek parçadan sonra bir diğer mendili aldım elime.
ara sıra da olsa mendile şarkı değil de
adlarını ve numaralarını yazan kızlar oluyordu,
ama ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyordum..
gözlerimi büyütecek o yazıyı gördüm.
"seni buldum ali.." yazıyordu mendilde.
normalde her hangi bir tehdit unsuru olmayan bu yazı en önde oturan adamın bakışlarıyla birleşince beni huzursuz etmeye yetiyordu.
kimin yazdığını düşünmedim bile bu yazıyı,
yazının sahibi hiç çekinmeden bakışlarıyla belli ediyordu kendini zaten.
panik olmuştum birden.
gecenin bundan sonrası benim için daha da zor olacaktı.
mendilleri okumayı bırakıp aklıma gelen şarkılarla devam ettim.
saat 12 olmuştu.
şarkımı bitirir bitirmez sahneden inmek ve buradan gitmek istiyordum ama yanıma gelen garsonlardan biri ben şarkımı söylerken kulağıma eğildi ve
-abi ahmet abi devam etmeni istiyor. dedi
ahmet abi'ye baktım barın arkasındaki.
garsonun söylediklerini onaylayan bir işaret yaptım gözlerimle mecburen.
"eyvallah" der gibi kadehini kaldırdı ahmet abi.
aslında bardayken daha güvendeydim.
ahmet abi buranın adamıydı, mekanın sahibiydi.
çar çakal, it kopuk bir sürü tanıdığı vardı.
öyle kolay kolay yedirmezdi beni.
garsonlar desen en cılızı benden iri.
mevzu çıkacak olsa anından paketlerdik biz bu 2 herifi.
bu düşüncelerle keyfimi biraz da olsa yerine getirerek devam ettim ahmet abi'nin istediği gibi çalmaya.
müşterilerde hiç azalma olmamış aksine diğer mekanlarda müzik kesilince sesi duyan gelmişti.
ahmet abi keyiften dört köşeydi.
"zabıtalar gelsin de gör ebenin dıbını" diyerek güldüm içimden.
gerçi zabıtalar gelse bile bi şey yapmazlardı,
seveni çoktu ahmet abi'nin,
doğma büyüme buralıydı,
ahmet abi'yi tanımayan adam bulmak çok zordu.
onun da rahatlığıyla dört köşeydi ahmet abi.
saati 1 etmiştik.
"tamamdır" der gibi bi işaret yaptı ahmet abi.
görev tamamdı.
herkes sarhoş ve mutluydu.
en öndeki adamdan da tırsmıyordum,
adam geçmişimden biriydi, belliydi.
bunu düşünerek mutlu bile olmuştum o an.
dinleyenlere teşekkür ederek indim sahneden. -
192.
+1devam panpa
-
193.
+4rezerved
yazara not: sonunu sırf mutlu bitirmek için uydurma bir final yaparsan tüm sözlük zütünü gibsin, yeter lan yediğimiz sazan. avilerden -
194.
+2Rezervatullah bin azim
-
-
1.
0panpa helal et rez alma şeklin güzelmiş kullanıyorum
-
2.
0afiyet olsun panpa
-
1.
-
195.
+9#Tümünü Göster
arka tarafa geçtim direk.
biraz orda takılacaktım.
kafam yine çok karışmıştı amk.
adana'ya gittiğim günden beri gün yüzü görmemiştim.
birazdan garsonlardan biri geldi yanıma
-kendisi burda uğur bey. diyerek beni gösterdi
-sağolun. diyerek teşekkür etti ve garsonun cebine para koydu adam.
"kaç paraya sattın beni ulan" dedim içimden.
adam aynı tepkisiz bakışlarla bana doğru geliyordu.
-merhaba. diyerek tokalaşmak için elini uzattı adam.
tipinin ve bakışlarının aksine çok kibar bi tavrı ve konuşması vardı adamın.
"madem böyle konuşacak, güzel güzel tanışacaktık ne diye sahnede sıkıntıya soktun beni o zaman amk" demeyi çok istesem de diyemedim tabi ki de.
-merhaba, ali ben, hoşgeldiniz. dedim
-biliyorum. diyerek notu yazanın kendisi olduğunu tastikledi adam.
-nerden tanışıyoruz. dedim ufaktan yine bi tırsarak.
adam şaşırdı önce.
sonra gülümsedi alay edercesine.
-anlamadım? dedi
-nerden tanışıyoruz? dedim bu sefer biraz daha kendinden emin.
adam birden ciddileşti.
şaka yapmadığımın farkındaydı.
-istanbul'dan. dedi
-ben buralıyım ama. dedim
güldü adam yine.
-doğruymuş. demek dedi adam.
-ne doğruymuş? dedim meraklanarak
-"ali kafayı yedi" demişlerdi, seni korumak için yapıyorlar sandım ama ikna oldum şu an. dedi
olayı deşmek işime gelecekti.
bu adam bana istediğim cevapları öfkeyle de olsa sunabilirdi.
adam ne kadar tehditkar konuşsa da hal ve hareketleri hala çok kibardı.
beni fazlasıyla gerse de ortamı germiyordu, bana bi şey yapacak gibi bir hali yoktu.
-nasıl ikna oldun, belki rol yapıyorum şu an. dedim
-gözlerinde ölüm korkusu yok. dedi
-anlamadım. dedim
-eğer beni tanısaydın, eğer beni hatırlasaydın kaçacak delik arardın ali. dedi
gözleri bir anda nefret dolmuştu.
adam hafifçe yakamı tutuyordu bunları konuşurken.
derken ahmet abi geldi yanımıza,
bi sıkıntı olduğunu anlamış olacak ki
-bi sorun mu var beyler. dedi o kalın sesiyle.
adam yakamdaki ellerini yavaşça indirerek
-yoo hayır, ali bey'i çok sevdik, tanışmak istedim. dedi adam.
ahmet abi ikna olmamıştı ki bana baktı,
-evet. diye onayladım adamı.
mevzu çıkartmak istemedim.
hem o an için bu adamlar 2 kişi olsa bile daha kendileri gelmeden haberleri geldiğine göre taşaklı adamlardı bunlar.
bulaşılmaması gereken tiplerdi.
2 kişi giderler 20 kişi geri gelirlerdi.
ahmet abi'nin de başını durup dururken belaya sokmak istemedim.
-iyi akşamlar, yine görüşücez. diyerek kibarca tehdit ederek çıktı adam dışarı.
ahmet abi yanıma geldi.
-iyi misin ali, tanıyor muydun bu adamı. dedi
-yok abi, garip biri, ben de anlamadım. dedim -
-
1.
+4bu gece yaz uzun uzun giberim belanı ölüyom meraktan işi gücü bıraktım amcık
-
1.
başlık yok! burası bom boş!