Hort ipneler

ŞUluslar şelale lan helal olsun.

Devam et zütelek kardeş okuyoruz.

Babası gavat çıktı bence elonoranın tüm kuzenlerim gib ve bu incicilerin adetidir de

Elim gibimde okuyorum panpa devam et. Galaksinin otostopcu rehberi tadında.

Beyler ses verin lan gözünüzü seveyim kendi kendime yazıyorum gibi hissediyorum aq.

Ben içeri oturduktan sonra annesi elinde içecekle geldi ve aralarında konuştular elenora ve annesi, sonra içeceği tekrar zütürdü.
Annesinin boyu 1.50 civarındaydı elenoranın boyu 1.60.
Bana hayranlık dolu gözlerle baktılar.
Aslında bir insana göre normaldi uzun bile sayılmazdım 1.78 boyum vardı beyler.
Yaklaşık 10 dakika sonra babası gelmişti beni çok misafirperver karşıladılar.
Elenora benim onu kurtardığımı söylemiş ve olanları anlatmış ailesine.
Bana çok iyi davrandılar beyler.
Mikro alet ile konuştuk babasının ilk sorduğu şey uzay kimliğim olmuştu, yasalara göre burada bulunmam normalde suç kabul ediliyormuş hatta beni barındırdıkları için onlara da suç teşkil ediyormuşum.
Babası sözü şöyle bitirdi.
"bugun yar dinlen yarın olunca bunları konuşuruz ne yapmamız gerektiği konusunda ortak bir fikre varırız."
Babası mantıklı konuşuyordu.
Söylediğini onayladıktan sonra uyuma odasına girdim misafirler için ayrı tutuyorlarmış.
Çok zaman geçmeden elenora geldi sımsıkı sarıldım ona yatakta bağdaş kurduk ikimiz de ve birbirimizin ellerini tutup uzunca gözlerimize baktık.
Sonrasında derin bir uyku çektim fakat sabah renkli rüyaların yerini kulak tırmalayan bir çığlık sesi almıştı..

Motoru durdurdum öylece ayakta durmuş çıplak ayaklarıyla bana doğru koşuyordu bende ona..
Koşturdum koşturdum ve koşturdum..
Sarılmamız tıpkı 2 meteorun çarpışması gibiydi.
Fakat kimse yara almadı.
Yüzünü göğsüme bastırdı ve hıçkırarak konuşmaya başladı.
"be - benim için dö-döndün"
"şşşş" dedim ve minik yüzünü ellerimin arasına aldım, büyük parlak gözleriyle bana baktı ve dudaklarına doğru eğildikten sonra öptüm, antenleri birbirine çarpmaya başlamıştı tekrar.
Anlaşılana göre durumları pek iyi değildi yaşadıkları yer pek iç açıcı değildi beyler.
"gel seni ailemle tanıştıracağım"
"önce şu toprağa attığın kıyafet parçasının açıklamasını yap"
Dedim ve toprağa baktım, gördüklerim karşısında bir kez daha şoke olmuştum toprak, kıyafeti birleştirmişti sırf onu büyütüp giymek için toprağa atmıştı dıbına koyiyim lan..
Fazla zaman geçmeden evlerine girdim annesi bana baktı bende ona ve içeri oturduk, babası da birazdan gelecekti çok heyecan yapmıştım beyler anlatamam.

Saate baktığımda vakit dolmak üzereydi motoruma atlayıp krater binasına gittim ve elenora ya benzeyen bir kadın çıktı evet bu annesi olmalıydı!
Elenoranın yaşça büyük versiyonuydu beyler bir araçla değil de yürüyerek gidiyordu ev yakındı demek ki.
Hemen yan sokağa girdi ve büyük binaların olduğu yerin en sonunda ufak bir gecekondu tipi ev vardı sokak lambası mor ötesi ışık saçıyordu.
Zaman kaybetmeden binanın önünde beklemeye başladım ve elenora..
Güzel saçlım benim..
Minik elleri ve parıldayan pullu teniyle aynaya bakıyordu hüzünlü gibiydi.
Dışarı çıktı, biraz daha izlemek istedim.
Elinde ne vardı öyle? Bu bu benim verdiğim kıyafetimin bir parçası ne yapacaktı acaba.
Kahkaha atarak ona koşmaya başladım
Çok zaman geçmeden onu evinin bahçesinde ki toprağa attı.
Neden böyle birşey yapmıştı ki
Bu kadar değersiz miydim yani Herşey bu kadar çabuk mu bitmişti??
Gözlerim dolmuştu hava zifiri karanlıktı ben diz çökmüştüm evlerinin önünde ve alkolün de etkisiyle parıldıyordum.
Gözyaşlarıma hakim olamamıştım..
Ayağa kalktım ve arkamdan bağırıyordu birisi.
Elenora, camdan parlayan gözleriyle bana bakıyordu rengarenk gözyaşları boynundan aşşağı süzülüyordu.
Fakat elimde tuttuğum kıyafetini atamadım..
Beni tanımıştı beyler arkamı döndüm ve oradan uzaklaşmaya çabaladım..
Motoruma atladığımda arkamdan paytak paytak koştuğunu fark ettim bir yandan ağlıyordu..
Herşey bitmiş miydi yoksa..
Bir yandan dayanamıyor diğer yandan sinirleniyordum fakat dayanamadım ve lanet olası motoru geriye doğru sürmeye başladım!

Bir ayna vardı yol kenarında fakat anlayamadığım dilden birşeyler yazıyordu, aynaya baktım.
Yanımda babam ve annem belirdi ben 10 yaşında ayrılmışlardı nasıl olur da bir araya gelirlerdi lan tüylerim diken diken olmuştu daha garip kısmı ikiside ellerini omuzlarıma atmış öylece gülümsüyorlardı..
istekler ve hayaller aynası olmalıydı bu..
Hatta yanımdan geçen yaşlı bi uzaylı bana baktı göz ucuyla ve başını öne eğip gitti, moruklar her yerde moruk bunu anladım her yerde huysuz doğanın kanunu işte.
Yaşlı banka bir tırnak atıp oturdu ve yanına gittim mikro çiple konuşmak istiyordum \"bu hayaller aynası nasıl oluyor da biliyor benim düşüncelerimi?\"
\"aslında o hiçbir zaman gerçekleşmeyecek şeyler aynası evlat..\"
...

Otobüs terminaline bir başlık aldım ve fırladım hemen krater binasına gitmek istediğimi mikro alet ile söyledim 1 tırnağı verdim atladım otobüse.
Ve herkes birden inmeye başlamıştı.
Ne olduğunu anlamadım, ve geldiğimizi resimlerden fark ettim ne çabuk gelmiştik lan.
Hemen indim aşağıya fakat bi film setinin içinde buldum kendimi çok tuhaftı beyler.
Maymun kostümü gitmiş bi uzaylı ve uzaylı kostümü giymiş bir maymun vardı.
Anlamsız geldi bana aslında.
Yönetmenin gözlük camları teleskop camları gibiydi, ciddi sağlık sorunları olsa gerek.
Film setinden çıktıktan sonra krater binasına giriş yapmak istedim fakat kapıda ki görevli buraya herkesin giremeyeceğini kart göstermem gerektiğini söyledi.
Kartımın olmadığını sadece 5 dakika istediğimi söyledim.
Bir dakika ben ne yapıyordum lan.
Zaten burada ki türler birbirine çok uzaktı, Elenoranın annesinin buradan çıkmasını bekleyip onu takip edebilirdim. Ayak tırnaklarım uzadığı zaman gidip 2 tırnak verdim ve Uzay motoru kiraladım.
Krater binasının yan tarafına çektim motoru, kapıdaki görevliye "bari buranın kaçta kapandığını söyleyin lütfen" dedim.
Gün bitince dedi.
Yani daha 1-2 saat vardı. Bende motoru aldım ve lunapark tarzında bi binaya girdim.
Burda Herşey bina şeklindeydi binler hatta bi arsa bile binanın içindeydi dıbına koyiyim saçma ama öyle.
Lunaparka girdim ve hedef vurma poligon vardı çok hoş gözüküyordu fakat hedef yerinde dünya gezegenini görünce fikrimde alelacele vazgeçtim.

Rez. .

Rezerve

Şişenin kapağını açtıktan sonra biraz tereddüt etmedim değil beyler ama viski gibi kokuyordu aynı bu yüzden pek yabancılık çekmedim, tabi bilmiyorum da ne ile içildiğini sek içiyorum.
Yaklaşık yarım saat sek bir şekilde içmeye devam ettim vücudum inanılmaz parlamaya başlamıştı bileklerimde bulunan damarlar yokmu heh işte onlar yemyeşil parlıyordu ince ince.
Neden böyle bir madde yapmışlardı acaba alkol alanları toplumda daha baskın gösteriyorlardı.
Bunları fazla düşünmedim ve gökyüzüne baktım o neydi öyle?
Elenora..
Takım yıldızlarından oluşmuş masum güzel lacivert saçlı elenora..
Bu bu içki neydi böyle işitsel ve görsel hafif halisünasyonlar..
Ne dinlemek istersen kulaklarında o müzik çalıyordu.
Ama ben bir şarkı yerine elenora nın elveda diyişini dinliyordum sürekli..
Ve rengarenk oluyordu etraf parlayan zemin..
Yağmur başlamıştı, her bir damla farklı renk tonundaydı bunlar da şemsiye kullanıyordu fakat düz değil üzerinde bulunan kısım ters şekildeydi ileri de olacak kuraklığa önlem olarak yukarıda biriken suyu her yol kenarında biriken depo şeklinde yere döküp 1 insan tırnağı alıyorlardı.
Ben ise yağmura aldırış etmeden ıslanıyordum.
Galiba bu alkol düşüncelerimi de hızlandırmış olacak ki Elenoranın annesinin çalıştığı yer birden aklıma geliverdi..
Krater mühendisimiydi yada krater denetleyicisi, krater binasını bulmam lazımdı.
Birden ayağa kalktım ve koşturmaya başladım parlak vaziyette, kalabalığı yardım varlıklar beni gördükçe bana yol veriyor etrafımdan uzaklaşıyorlardı.
Kendi dünyamda zaten alkoliktim sefildim..
Burda fazlası olacaktım, olabilirdim..

Otobüs ışık hızında hareket ediyordu yetişmem imkansızdı nereye gidiyordu kim bilir onu da bilmiyordum bugun sokakta kalıcaktım beyler, dünyada da kalıyordum sanki ne olmuş? Babam az mı evden kovardı, onun sayesinde öğrendiğim hayatta kalma tekniklerini öğrenirdim.
Çok zaman geçmeden dışarı çıktım ve kafam da ki kaskı görevliye iade ettim.
Artık burda kalakalmıştım..
Uzayan son 8 tırnağımdan 3 ünü kestim ve cebime koydum "Alien SHopeless" isimli markete girdim ve Elenoranın verdiği konuşma aletiyle şuna bir isim koyalım yazması zor oluyor dıbına koyiyim ya mikro diyelim.
Mikroyu ağzıma tuttum ve alkol istediğimi söyledim.
50 lik boyutta bi içki çıkarttı bu içki kanında dolaştığı sürece parlıyormuşsun yani fosfor etkisi veriyor bir nevi.
Üzerinde Deniz salyangozuna benzer bi tip vardı 29.7 alkol oranı vardı galiba sayılardan anlaşılıyordu.
içkiyi aldıktan sonra hava kararmıştı gün 12 yada 10 saat sürüyordu burada zaten.
Hemen gittim ve yolun kenarında duran sandalyeye oturacaktım ki dikenli olduğunu fark ettim yanında ki deliğe 1 tırnak attıktan sonra dikenler içeri çekildi ve oturmaya başladım içkimi de çıkarıp sağ tarafıma koydum, nebula manzaralı biryerde oturuyordum kayan yıldızlar ve satürn halkası..

Heryerde çeşitli su reklamları solungaçlı kertenkele kılıklı tipler vardı, galiba buranın sahipleri suda yaşayan yaratıklardı.
En alt katta bunları gördükten sonra bir üste çıktım ve elenora! Evet umudum yoktu ama oradaydı, nasıl ulaşıcaktım ses de çıkaramıyordum otomatik çevirmeliydi bu başlıklar karşıda ki hangi gezegenden ise ona göre çeviriyordu.
Görevliden kağıt kalem aldım hızlıca onun dilinden duyduğum kadarıyla "seni bırakmak istemiyordum" gibisinden birşey yazdım.
Fakat bu kat o kadar kalabalıktı ki dev gibi uzaylıların arasında itilip kakılmaktan bir türlü ulaşamamıştım.
Elinde bilet vardı ve üst kata doğru çıkıyordu merdivenlerden.
Bende hemen asansöre koşturdum fakat içeride duran gözleri alnında bayık bakışlı sarımsı şişman ve hantal bi tip asansöre beni almamakta ısrarcıydı.
Bağıramıyordum ellerimden kayıp gidecekti bağırsam da duymuyordu sinirden deliye dönecektim.
Asansör çalışmıştı çok zaman kaybetmiştim hemen merdivenlerden yukarı çıktım fakat elenora otobüse biniyordu..
Aramızda çok mesafe yoktu aslında ben bağırsam duyacaktı fakat bu kask zırvalığı Herşeyi mahfetmişti..
Dizlerimin üzerine çöktüm ve yukarı doğru bakıp isyan etmeye başladım derken bir ses duydum.
Kıllı ahtopota benzer bir tip kaskın boyun kısmında ki düğmeye basıp şöyle dedi "yoldan çekil aptal"
Lanet olsun..

Kalabalığa varmışım merkezde olmalıydım, büyük bir tabela üzerinde "Alienwood" yazısı.
Trafik normal akıyordu ama aşırı bir düzen vardı.
Etrafımda milyon tane uzaylı vardı, artık Herşeyi es geçmiş elimle omuzlarına dokunup yüzlerini çeviriyordum kimi garip garip yakınıyor kimisi de tıslama gibi sesler çıkarıyordu, önüme gelen ilk ilgi çekici binaya girdim içi su doluydu, bildiğiniz binanın her yeri kapalıydı girişten girerken astronot başlığı şeklinde bir başlık verdiler, ilçeler arası otobüs terminali olmalıydı burası çünkü ellerinde biletlerle etrafa koşuşturan varlıklar vardı.
Fakat neden heryerde su vardı lan böyle?
Başlığı kafama geçirdim ve üst kata çıktım merdivenler yerine asansör vardı ve asansör eksi katlara da iniyordu.
En alt kattan aramaya başlayacaktım.

Portal dan geçtiğimde kendimi su kaydırağı şeklinde mavi bir tünelden aşşağı kayarken buldum sağımda solumda solucan tünelleri ve kırılmalar oluyordu hatta bazı yerleri bulanık görüyordum, tünelin sonunda yeşil desenli bir portal daha vardı ve hızla onun içine girdiğim gibi kendimi turuncu bir zeminde yatar vaziyette buldum.
Eee şimdi ne yapacaktık nasıl bulucaktım elenorayı lan araç da yoktu altımda nede başka birşey.
Bu gezegen gördüğüm en tuhaf boyutdu zaman olduğundan hızlı gibiydi sanki.
Elimde uzayan 2 tırnağı kestim ve bir motor satın aldım hiç bilmediğim bir yerde bilmediğim bir hız birimiyle ilerliyordum yav amk nasıl bu kadar hızlı gitmiş olabilirdi lan bu? Uzaylı kalabalığına doğru sürmeye başlamalıydım kendimi sokmuşum artık bir yola..

Elenora portala doğru adımını attı fakat ne oluyordu lan?
Sol tarafımda henüz tamamlanmamış bir şeyler hissediyordum içim hiç rahat değildi, kendi dünyamda eziğin tekiydim zaten lanet olsun!.
Düşünmeden elenora nın girdiği portal kapanmak üzereyken koşturdum ve yaptım bunu evet Elenoranın peşinden gitmeliydim ne yapıyordum lan ben böyle nereye gidiyordum aşık mı olmuştum yoksa hayır hayır..
Olamaz..
Elenora, nerdesin? Geliyorum..

Günaydın upu