eskiden rahmetli aziz nesin vardı ve o televizyonlara çıkıp "allah yok, allah yok, neyine inanıyorsunuz bu dinin, 1400 yıl önce söylenmiş şeylere niye inanır ki insan" yollu laflar ederdi. ben tabii en az on senedir tv seyretmediğim için artık böyle biri var mı bilmiyorum türkiye'mizde. her neyse, herhalde böyle biri yok, olsaydı en azından gazetelerde filan duyardım.
tabii ki şimdi ben bunları yazınca insanların allah'a inanmaktan vazgeçip, doğruyu ve gerçeği kabullenmelerini beklemiyorum. bana bu kadar açık, sarih görünen bu gerçeğin inananlar tarafından görülüp, anlaşılamaması bana hep çok garip gelmiştir.
ben nereye baksam, ne üstüne düşünsem, allah diye bir varlığın olduğu ve bizi yarattığı düşüncesi bana o kadar saçma gelmekte ki size bunu anlatamam ( aslında şu an anlatmaya çalışıyorum gibi, bakalım anlatabilecek miyim).
birincisi, bre hey cahiller siz kendinizi ne sanırsınız demek geliyor içimden. siz ki bu koca evrenin, sizin gibi kıçıkırık bir canlı için mi yaratıldığını düşünmektesiniz.
kim oluyorsunuz da, hangi cesaretle, hangi burnu büyüklükle, düşünüp düşünebildiğiniz en yüce varlık olan allah'ın, köpekler gibi birbirine sürtünerek çoğalan, hayvanlar gibi alt alta üstüste inleyerek, hırlayarak sevişen , sıçıp da aynı bir kedi gibi takunu saklamaya çalışan bir yaratığı var ettiğini düşünebiliyorsunuz. kanalizasyon sisteminizle, gizli saklı tuvaletlerinizle, herkesten uzak çiftleşmenizle, üzerinize geçirdiğiniz o tekstil ürünü giysilerinizle sakladığınız hayvanlığınızı bir de yüce fikirler uydurarak da mı gözlerden ırak tutmaya çalışıyorsunuz. hanginiz çırılçıplak soyunduğunda karşısında allah tarafından yaratılmaya layık bir vücud görüyor. testislerimiz var be, testis diyorum, böyle koç yumurtası gibi, sallanıyor aşağı. bakıyorum, sıvazlayınca aynen bir köpeğin penisi gibi büyümekte penisim. bir de arkamdan tak çıkıyor, ufak çaplı bir biyolojik fabrika olan vücudumun atık tesisi, ama utanır gibiyim hep bunlardan, çocukluğumdan beri hep gizli saklı yapmam öğütlendi bunu, acaba neden, acaba neden bize hayvan olduğumuzu hatırlatacak şeyleri saklar olmuşuz. (efes harabeleri geliyor gözümün önüne, insanların toplumsal olarak sıçtığı, hep beraber eteklerini kaldırıp böyle yanyana löp löp diye taklarını bıraktıkları, ne zaman vazgeçti acaba insan bu alışkanlığından, kendini apartmanlara hapsettiğinde mi bu kadar yabancılaştı kendisine.) sıçmak, işemek, çiftleşmek, vücudumuz, bunlar hep sakladığımız şeyler. insanoğlu artık kendi doğasına ne kadar yabancılaştığının farkında bile değil herhalde, mesela şu an sokakta çıplak bir insan görsek, herhalde anında derdest edip ya akıl hastanesine ya da bir kafese koyarız, aman bize hayvanlığımızı hatırlatmasın diye.
size sesleniyorum, size, hepiniz hayvansınız ve artık bunu kabullenmeniz lazım. sadece iletişim yeteneğiniz ve düşünme kapasiteniz diğer hayvanlardan üstün diye ( ki herhalde bu ikincisi bir hayal alemi yaratıp bunda yaşamayı seçmemizi sağlıyor. ne acı, en övündüğümüz, en bizi hayvanlardan ayırdığını düşündüğümüz özelliğimiz bizi ne hallere düşürmüş, bir hayal dünyası kurmuşuz ve binlerce yıldır bunun içinde debelenip duruyoruz.), şurada son bilmem kaç binyıldır, bir medeniyet kurdunuz, nüfusunuzu artırdınız diye, köklerinizi unutamazsınız.
dünya bizim için yaratılmışmış, bu dünya bizim test edilmemiz, hangimizin cennet veya cehenneme gideceğimizi belirleyecek bir yer imiş, bir de öbür dünya varmış, bu yetmemiş, allah sizin için bir tane daha yaratmış, demiş haydi bunlara bir şans daha vereyim, madem bu kadar mükemmel yaratıklar, bir yaşamı daha hakediyorlar.
komik, sadece komik.
ben bunun toplu bir delilik hali olduğuna inanıyorum, yani inananlar için söylüyorum, siz düpedüz kaçıksınız. ha şimdi mesela birisi size dese bence, sallıyorum, dünyayı odeon diye bir varlık yarattı ve orangutanları test edecekmiş, bakalım efendi efendi yaşayacaklar mı diye, dersiniz ki deli midir ne bu be, hatta dalga bile geçersiniz, kesin bir gerizekalılığı olduğuna inanırsınız bunu size söyleyende. işte ben de şimdi size bunu söylemek zorunda hissediyorum, siz hepiniz delisiniz ve bunun farkında değilsiniz, düpedüz deli ve akıl hastanelik insanlarsınız, acilen tedaviye ihtiyacınız var, kafanızdan hikayeler uydurup bunlara inanıyorsunuz...
neyse, biraz kızmışım size, delilere niye delisin sen deyip kızmak aslında pek mantıklı değil.
kızmadan anlatmaya çalışayım tekrar.
tekrar ediyorum, birincisi dünyanın insan için olduğu, burasının bir test alanı olduğu v.s. gibi önermeler çok saçma ( aslında kutsal kitaplar öyle bir şey söylemiyor, kutsal kitaplar hepimiz için gibi itirazlara hemen itirazı mı bildireyim, onca şey fareler için yazılmadı herhalde, sonuçta insan hayatıyla ilgili ve bu hayatı düzenlemeye çalışan kurallar bütünüdür din. ha derseniz ki biz bilemeyiz, belki farelere de kutsal bilgiler gönderilmiştir, evet derim, bilemezsiniz, belki de öyle, ki bu sizin inancınızdan daha saçma bir inanış olmazdı.)
neden saçma, çünkü bu, tekrar söylüyorum, insanı kutsallaştırmaktır, ve şu koca evreni tanrının ( ya da allahın) ( evren o kadar büyüktür ki dünyadan yüzlerce kat büyük güneşten binlerce kat büyük yıldızlar vardır, ve bunlar bile aslında uzayda, dünyada bir toz zerreciğinin kapladığı yer gibi yer kaplar. bkz.
http://commons.wikimedia..../…i/file:star-sizes.jpg )
sizi test etmek için yarattığını söylemek, çok büyük bir böbürlenmedir.
bu toplu şizofreniden insanlık nasıl kurtulur bilmiyorum, sizin deyişinizle, allah akıl fikir versin size, versin de gerçekleri artık görün.
birkaç yüzyıl sonra, umuyorum, dünyanın cehaleti biraz daha azaldığında, içinde bulunduğumuz zaman ortaçağdan farksızdır aslında, siz aynen dünya güneşin etrafında dönmüyor diyen bağnazlar papazlar gibi görüleceksiniz, a nelere inanıyormuş insanlar demiyor musunuz şimdi, bir de kendinizi sorgulayın, nelere inanıyorum diye, velhasılı kelam durumunuz bu kadar gülünç.
Ha bu arada insanların bir çoğu da artık inanmıyor zaten,
http://en.wikipedia.org/â...ion_in_the_european_union
insanlar yavaş da olsa aydınlanma yolunda ilerlemekteler.
Alıntıdır.