/i/İnanç

İnanç
  1. 40.
    0
    ulan bende bilimsel bi şey sandım
    lehvi mahfuz diyo ahahahhahahahldkagbfjkagbfaj
    ···
  2. 39.
    0
    eline sağlık ulan
    ···
  3. 38.
    0
    Devam et takipteyim
    ···
  4. 37.
    0
    Sugu aldın bebeğim tebrikler
    ···
  5. 36.
    0
    Reserved okurum
    ···
  6. 35.
    0
    bir ara okurum
    ···
  7. 34.
    0
    rezerrr
    ···
  8. 33.
    +1
    çok güzel gidiyor panpa akıcı bir anlatım eğer sen yazdıysan eline sağlık , değilse de eline sağlık amk.
    ama seninse ayrı bir eline sağlık.
    ···
  9. 32.
    0
    giblemedim.
    ···
  10. 31.
    0
    Rezervasyon
    ···
  11. 30.
    -1
    Kendin yaziyosan uslubu duzelt bu ne okumayi unuttum ak
    ···
  12. 29.
    +6
    Araf 22: Böylece (şeytan) onlara önderlik ederek onları aldattı. Yasaklanmış şecereyi tattıklarında ise, kimsenin görmemesi gereken şey görünür oldu ve Cennet’in üzeri, yazılı kağıtlarla örtüldü. Rableri kendilerine selendi: ‘Ben sizi itaatden men etmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?
    Cenneti gizleyen, üstünü örten gizli kağıtlar kur’an ve onun açıklaması levh-i mahfuzdur.
    Ve yeryüzünde hayat böyle başladı.
    ···
    1. 1.
      0
      Devam panpa takipteyim
      ···
  13. 28.
    +5
    Tanrı Adem’e en önemli mahremiyetinin beyni ve düşünceleri olduğunu öğretmişti. Adem ve Havva bu mahremiyeti koruyamamış ve beyinlerini itaat zinciri ele geçirmişti. Tanrı itaat zincirine girip yasaklanmış şecereye tekrar hayat veren Adem ile Havva’yı bu itaat zincirini tekrar kırmak üzere yeryüzüne gönderdi. Ve cenneti üstü yazılı kağıtlarla gizledi.
    ···
    1. 1.
      0
      Yaz panpa pardon yapistir panpa
      ···
  14. 27.
    +5
    Tanrı’nın yarattığı Beşerin içinde ki her ne kadar kendi parçası olsa da ona diğer tüm hür iradelilere yaptığı gibi karışma hakkı yoktu. Adem’e şu öğüdü hatırlattı. Sen yaradılanların en üstünüsün. Sakı n şu yasaklı olan şecere ağacına (yasak elma diye bildiğiniz yasaklanmış şeceredir) yaklaşmayın. Eğer sizde itaate yanaşırsanız zalimlerden olursunuz diye uyardı.

    iblis son yaptığı büyüklenmeden sonra Hakk’tan uzak anlamında olan Şeytan ismi ile anıldı. Şeytan Adem ve Havva’ya ateşin çamuru nasıl yakıp katı bir şekil verdiğini gösterdi. Çamurun etkisizliğini ve ateşin kuvvetini onlara büyüleyici bir şekilde anlattı. Onlara vesvese vererek ve türlü aldatmacaların sonunda kendisinin daha üstün olduğunu ve onların bu üstünlüğe itaat etmeleri konusunda onları kandırdı.
    ···
  15. 26.
    +4
    Tanrı Adem’e yöneldi. Onlara isimlerimden haber ver dedi. Adem Tanrı’nın öğrettiği şekilde tüm isimleri açıkladı. Tüm varlıklar bu özgürlük sembolünün söylediklerine iman ettiler.

    Tanrı Adem’i yarattı ve ona hür irade verdi. O’ndan bir benzerini kopyalayıp (kopyala-yapıştır) başka bir surette bir eşini daha yarattı. (ruh bölünmez panpikler; sadece kopyalanarak çoğaltılır) Ademin bu kopyasının adına Havva denildi. Adem ‘hiçliği’ simgelerken Havva ‘hayatı’ simgeliyordu
    ···
    1. 1.
      +1
      Panpa kurtçe de jiyan kelimesi hem kadın hem de hayat manasına gelir. Bu dediğini düşündükten sonra jiyan daha da anlam kazandı
      ···
  16. 25.
    +4
    Tanrı bu büyüklenmenin karşısında ‘orada büyüklenmen senin olmaz’ dedi ve iblise oradan ayrılmasını söyledi. Tanrı’nın huzurundan kovulmak ve bunun tüm varlıkların önünde gerçekleşmesi iblis’i bir güç bir tağut(ilah gibi saygı gören) olarak görenlerin iblis’in aslında hiç de bildikleri kadar iman dolu olmadığının kanıtı oldu.
    ···
  17. 24.
    +5
    Tanrı iblis’e yöneldi ve Ey iblis söylendiği halde seni secde etmekten alıkoyan şey nedir? iblis Adem’in çamurdan, kendisinin ateşten yaratıldığını kendisinin ondan daha üstün olduğunu söyledi. iblis bundan o kadar çok emindi ki herşey gözlerinin önünde gerçekleşmesine inanamıyordu. Ona göre neyin neyden daha iyi olup olmadığını Tanrı’dan dahi daha iyi biliyordu.
    iblis Tanrı’ya her ne olursa olsun kendisinin Adem’den daha üstün olduğunu kanıtlayacağına ve bu yol üzerinde hiç durmadan çalışacağına dair yemin etti. Tanrı bunun üzerine belirlenmiş bir vakte kadar sana süre tanınmıştır dedi. iblis ‘Andolsun onları benim yolumda ilerlerken bulacaksın’ iddiasın da büyüklendi.
    ···
  18. 23.
    +4
    Ve O OL dedi oldu. Tanrı ruhundan bir parçayı Adem’e üfledi. Ve Adem hayat buldu. Özgür iradeli bir yaratımın içinde bir Tanrısal varlık olarak. Adem varlık bulunca gözleri yerinden fırlama noktasına gelen tüm diğer varlıklar hemen secdeye vardı. Özgürlüğün başlangıcı ve itaatin sonuna iblis hariç tüm varlıklar iman etti.
    iblis bir hür iradeydi ve bu yaşananlara bir anlam veremiyordu. Şok onu sarsıntıya uğratmıştı. Adem’in üstünlüğünü kabul edemedi ve dahası itaat zincirinin kırıldığını kabul edemedi. O’na göre bu itaat zinciri hiçbir zaman kırılmamalı, eskiye dair tüm bu itaat geleneği devam etmeli ve hiç bitmemeliydi.
    ···
  19. 22.
    +5
    Tanrı yeniden tüm varlıklara seslendi. ‘öyleyse beni iyi dinleyin.Onu kıvama getirip, içine ruhumdan üflediğimde secdeye kapanın.’ Özgürlüğün sembolü olan Adem’e secde edin. Size özgürlüğü anlatacak olan ve itaat zincirlerinizi kıracak olan Adem’e secde edin.

    Tanrı’nın bu seslenişi, artık şekillendirilmiş bir balçık içerisinde bulunacağı özgürlük sembolüne saygıya davetdi. Tanrı kendisinin bir parçasını beşerin içine üfleyerek özgürlüğün prangalarını hür iradeli bir yaradılışın üzerinden diğer tüm varlıklara anlatmak istedi.
    ···
  20. 21.
    +5
    iblis de bu şoktan nasibini almıştı ve ne diyeceğini bilemez şekilde olacakları izlemeye başlamıştı.
    Tanrı ‘işte bu Adem benim tüm özelliklerimi, isimlerimi üzerinde taşımaktadır. O’na bildiği tüm isimleri ben öğrettim. Bundan kuşkunuz olmasın. Eğer bu isimleri Adem’den önce biliyorsanız hemen şimdi burada bana söyleyin’ dedi.
    Tanrı’nın Adem ile birlikte son yaratım Melekler dahi bu isimler hakkında bir şey diyemedi. Melekler Tanrı’nın isteklerinden hariç kendi özgür iradeleri olmayan varlıklar daha doğrusu ‘dosdoğru ‘ (hiç bir yanlışı olmayan)olan bu varlıklar dahi bu isimler hakkında hiçbir şey bilemiyor, birbirlerine bakıp hiçbir cevap verememiş olmanın garipliğini yaşıyorlardı.
    ···