NE MUTLU MÜSLÜMANIM DiYENE
1-Hudûs (sonradan varolma) delilleriyle Allah`ın varlığını ispat.
Bu âlem, yok iken sonradan var olmuştur. O halde, başlangıcı olmayan bir var ediciye muhtaçtır. Varlığı ve yokluğu kendinden olmayan bu âlemin, varlığını yokluğuna tercih eden bir mucide ihtiyacı vardır. O mucidin de varlığının kendinden olması; Vâcibu
l vücud olması gerekir bir başka yaratıcıya muhtaç olmadan varlığı kendinden olan tek varlık ise allah teâlâdır. bu halde bu âlem vâcibu`l vücud olan bir yaratıcıya muhtaçtır. Bu delîli de iki maddede inceleyebiliriz:
a) Cisimlerin sonradan yaratılması esasına dayanan delil. Kelâm âlimleri bu delîli şöyle açıklarlar: Bu âlem, suretiyle ve maddesiyle hâdistir (sonradan varolmuştur). Her hâdis (sonradan varolan) mutlaka bir muhdise (mucide) muhtaçtır. O halde bu âlem de bir muhdise muhtaçtır. O da yüce Allah
tır bu âlemin sonradan yaratıldığı gözlem ve aklî delillerle ispat edilmiştir Şöyle ki Âlem evren cevher ve arazlardan meydana gelmiştir Ârâz cisimlere ârız olan hareket sükûn ictima birleşme iftirâk ayrılma hâlleridir bu hâllere quot ekvân ı erbaa dört oluş denir ekvân ı erbaa cisimlere değişik hâl ve şekiller veren sıfatlardır bu sıfatların hepsi sonradan varolmuştur sükûndan sonra hareket karanlıktan sonra aydınlık beyazlıktan sonra siyahlık hâllerinin oluştuğu gibi bu ârâzlar yok olduktan sonra görülmezler görülmemeleri hâdis olduklarının yani sonradan yaratıldıklarının delilidir hâdis olmasaydılar vacip varlığı kendinden olmaları gerekirdi vacip olsaydılar bu defa da zıdlarının gelmesiyle yok olmamaları gerekirdi halbuki zıdları gelince yok oluyorlar o halde vacip değil hâdistirler hâdis oldukları sabit olan ârâzlar kendileriyle birleştikleri cevherlerin de hâdis olduklarının delilidir Çünkü hâdis ancak kendisi gibi hâdis olan cisimle birlikte olur cevherler cisimler de mutlaka bu dört durumdan birisiyle birliktedirler o halde cevher ve ârâzlardan ibaret olan bu evren hâdistir sonradan yaratılmıştır her hadisin de bir muhdise ihtiyacı vardır o muhdis ise bu âlem cinsinden olmayan varlığı zatının icabı yani vâcibul-Vücud olan mutlak kemâl sahibi Allah Tebârek ve Teâlâ`dır.
Bu âlemi yaratan varlık; Vâcibu
l vücud değilse mümkiniul-Vücud
tur yani vücudu sonradan yaratılmıştır o hâlde o da varlığında başka bir yaratıcıya muhtaçtır Şayet o yaratıcı da bu mucit gibi başka bir yaratıcıya muhtaç ise yaratıcılar zincirinin böylece sonsuzluğa doğru silsile hâlinde devam edip gitmesi gerekir böyle bir teselsül ise batıldır mümkün değildir varlığı farzedilen bu yaratıcılar silsilesinin bir noktada durması ve başkasına muhtaç olmayan her bakımdan mükemmel varlığı zâtının gereği olan bir yaratıcıya dayanması şarttır bu varlık âlemin yaratıcısı olan allahtır.
b) ihtirâ (icat Etme) delîli. Gökler ve yer, bitki ve hayvanlar yoktan var edilmiştir. Her yoktan var olunana da bir var edici gerekir. Bu âlemin de bir var edicisi vardır. O da Allah
tır Âlemde gördüğümüz herhangi bir bitki veya hayvan sonradan varolmuştur her birinin varlığının bir başlangıcı vardır cisimlerde zamanla hayat idrak akıl gibi hâller icat olunuyor illiyet kanununa göre her icat olunan şeye bir icat eden gerekir Çünkü hayat idrawek ve akıl gibi durumlar kendiliğinden var olmazlar mutlaka bir yaratıcıya muhtaçtırlar o da varlığının başlangıcı ve sonu olmayan herşeyi bilen ve herşeye güç yetiren allahtır
c) Terkip delili. Bu âlem mürekkep (parçaları bir araya getirilmiş olan) bir varlıktır. Terkip olunan her varlık, kendinden önce varolan bir terkip ediciye muhtaçtır. Terkip olunan varlık, parçalardan meydana gelir. Parçalar, bütününden önce vardır ve ondan ayrı şeylerdir. O halde, terkip bulunan varlık yok iken, daha sonra parçalarının birleştirilmesiyle sonradan yaratılmıştır. Her sonradan yaratılan gibi o da bir yaratıcıya muhtaçtır. Bu yaratıcı, terkip edilen ve kendinden başkasına muhtaç olan bu âlem cinsinden olamaz. Aksi halde yaratıcıların teselsülü gerekir. Teselsül ise batıldır. O hâlde bu yaratıcı, varlığında başkasına muhtaç olmayan ezelî bir varlıktır. O da, Vâcibu
l vücud olan allahtır.
2-imkân Delîli
a) Bu âlem, varlığı da, yokluğu da mümkün olan bir varlıktır. Her mümkün, varlığını yokluğuna tercih eden bir kuvvete muhtaçtır. Bu âlem de, var olabilmek için böyle bir müessir kuvvete muhtaçtır. O kuvvet de bu âlemin dışında, vücudu zatından olan bir varlıktır. O da Allah`tır.
b) Hakîkatta bir mevcut vardır. Bu mevcut, ya varlığı zatındandır ya da varlığı ve yokluğu mümkün olandır. Varlığı zatından ise; bu özelliğe sahip olan yalnız Allah
tır bu mevcut varlığı mümkün olan ise mümkün olan varlığın mevcûdiyeti zatının icabı olmadığından var olabilmesi için varlığını yokluğuna tercih eden bir müreccihe yaratıcıya ihtiyaç vardır o yaratıcı müreccih ise allahtır.
c) Âlemde görülen madde daima hareket hâlindedir. Maddenin hareket hâlinde olması ilmen ispat edilmiştir. Madde ve maddedeki hareketin mucidi kimdir? Maddeciler, madde ve ondaki hareketin ezelî olduğunu söylerler. Oysa maddedeki bu hareket, bir evvelki hareketin neticesidir. O da bir evvelkinin... Bu hareketler silsilesi sonsuzluğa doğru devam edip gidemez. Bu hareket silsileşinin bir noktada durması ve ilk hareketin, vücûdu vâcip olan bir illete, bir hareket ettiriciye dayanması zarûrîdir. O da herşeyin yaratıcısı olan Allah`tır.
3- ibdâ
ve illet i gâiyye delîli içinde bulunduğumuz âleme dikkatle bakacak olursak onun çok güzel ve çok mükemmel olarak ve daha önce bir benzeri olmadan vücuda getirildiğini görürüz gökyüzü güneş ay hülâsa canlı cansız her varlık bir amaç için yaratılmıştır Âlemde varolan hiçbir eşya faydasız maksatsız ve boş yere yaratılmamıştır bu âlem bir güzellik gaye ve vesîleler toplumudur Âlemde en değerli varlık olan insan rastgele vücuda gelmiş sebepsiz ve gayesiz bir varlık değildir her azasıyla güzel mükemmel faydalı ve maksatlıdır insanın yaratılışı güzel ve mükemmel olduğu gibi yaratılış gayesi de allahı bilmek, tanımak ve O
na ibadet etmektir insanın olduğu gibi canlı cansız her mevcudun da varlığının bir gayesi hikmet ve faydası vardır işte âlemde görülen canlı ve cansız varlıklardaki ibdâ ve gayeler manzumesi bütün bunları icat edip yaratan bir yaratıcının varlığını aynı zamanda o varlığın ilim ve kudret sahibi bir ilâh olduğunu isbat eder her şeyi bir maksada göre yaratan bu varlık vâcibul-Vücud olan Yüce Allah
tır kuran-ı Kerîm
de bu delîli dile getiren bir çok ayet vardır bakara 2/22 nebe, 78/6-16, ... )
Netice olarak diyebiliriz ki; inat ve garazdan uzak her sâlim akıl sahibi, Allah
ın kendisine lûtfettiği aklı kullanarak esere bakıp müessiri binaya bakıp bânîsini yaratılmışlara bakıp yaratıcısını keşfedebilir bunun için allah kuran`ın bir çok yerinde, zatının varlığına delil olabilecek eserlere bakmalarını, onun üzerinde düşünmelerini, akletmelerini istemektedir.