yaptığım en kral şerefsizliği anlatıyorum

neyse sıcak noktalara geldik binler devam ediyorum hızla...

telefona hemen ferre sesini atıp çıkardım kabloyu. bu geldi mutfaktan çay elinde. dedi naptın ne çabuk attın dedim 4 tane şarkı attım zaten en damarlarını attım dedim. bakim hangileri dedi yav şarkıyı bırak da bişey sorucam sana sen bu cem biniyle harbiden görüşüyon mu lan levo doğru söyle dedim.

yok kanka vallahi görüşmüyorum dedi, bi an şehzade mustafa öldürülürken yavaş yavaş pişman olmaya başlayan kanuni sultan süleyman gibi hissettim ama artık çok geçti, sesi telefona atmıştım bir defa ve planım kusursuz işlemeliydi, artık geri dönüşü yoktu. nizamı alem için bu huur çocuğunun kellesini almak farz olmuştu...

çayları içerken telefonundan oyun açtım bunun alıp da müzik tarafına bakmasın diye. dedim lan telefon bende dursun biraz, o da sesini çıkarmadı hiç hani şey zannediyor "neyse bari barıştık affettirdim kendimi" zannediyor.

bu kelek başladı işi dramatize etmeye. yanlış anlıyorsunuz ben öyle şey yapar mıyım hiç o kadar dostluğumuz hukukumuz var, boş vaktimde takılıyorum hem eğlence oluyor hem muhabbet oluyor siz de gelin beraber takılalım falan demeye başladı.

yine yakın zamanda olan "e evine bakmıştım senin yoktun sonra seni aradım dedin ki teyzemler gelmiş" hikayesini yüzüne vurmadım hiç.

peki dedik yine, eyvallah dedik...

sonrasında bu cem'le işi ilerletmeye başladı. beraber gezmeler, evinde kalmalar, mahalleye uğramamalar, saç şeklini bile değiştirdi dıbına koyim. feys'te hep resimler vesaire...

biz bi ara uzunca bir müddet üç kişi takıldık, ama haberlerini hep alıyorduk bizimkinin. gel zaman git zaman içim de sızlamıyor değildi. şeytan tüyü var derler ya hani, bazı insanların yeri ayrı oluyor işte. konuşmuyorduk ama yanına gidip naber lan hıyar diye kolumu omzuna atasım geliyordu.

bir gün fatih'ten bi telefon geldi...

kanka dedi gel yemek memek yiyelim gider biyerde tavla atarız muhabbet ederiz diye, dedim cemil'i de ara müsaitse o da gelsin. o gelemez bolu'ya gitmiş enişteysiyle dedi. tamam dedim buluştuk yarım saate..

olum bumudur lan şerefsizlik bende ne biliyim sevgilisini bacısını filan gibtin snadım. amk biz bunu lisede taşağına arkadaşlarla yapardık. amk bide üslubuna güvendim taşaklı en az 25 yaşında bir panpaya beniyor dedim çıkan hikayeye bak .neyse ne eksi ne de şuku

yemişinci beyler okumayın
edit: yemişinci diyince iyi atar yaptı pmden okuyun binler iyi adammış

@58 ulan maksat muhabbet dede korkut muyum ben size özel olarak ille de hikaye anlatmaya zorum mu var. başlık açtık muhabbet olsun, sevdiğim ve altıma sıçarak, bazen de "keşke yapmasaydım" diyerek yad ettiğim bir hatıramı paylaşmak istedim sadece.

neyse devam edelim...

bu salak bi anda uzaklaştı bizden, fatih'le birbirimize bakakaldık. fatih dedi lan ne ayak bu kaptı pakedi aç köpek gibi bi de iyi ki bi sigara istedik falan diyor. dur bakiyim diye arkasından gitmeye yeltendi dedim bırak fatih...

bırak kanka gibtir et daha artık bu yamulmuş iyice...

bizimkileri aldıktan sonra dedik yolda levo'yla karar verdik moda sahile inicez orda patlatırız biraları taşak muhabbet olur dedik...

neyse otobüs bekliyoruz durakta, akşam da aksi gibi huur çocuğu otobüsler alayı boş geçiyor. benim planımın tıkır tıkır işlemesi için full dolu otobüs olması lazım.

levo bini hemen mızıldanmaya başladı lan minibüsle gidelim, lan otobüsler boş geçiyor işte falan derken, bindirmiyoruz biz. ben fatih'e yandan kulağına çaktırmadan fısıldadım mevzuyu, cemil de uyandı ufaktan bi muallaklik olduğunu, boş otobüslere binmedik derken bi tane hıncahınç dolu kadıköy otobüsü geldi nihayet...

hemen bindik ortalara doğru gittik...

evden çıkmadan evvel zil sesi yapmamıştım ferre sesini çünkü o vakitten otobüse binene kadar biri ararsa plan suya düşmesin istediğim için durağın oraya inmeden zil sesi yaptım.

neyse bindik biz otobüse... cemil'e dedim ki, sana göz kırpınca levo'yu ara ama kapatma sakın...

sonra cemle ikisini beni sahilde kayalıkların orda bi güzel domaltıp gibtiler. bu şerefsizliği asla unutmayacağım.

lan şunu önceden yazın parça parça atın buraya

lan gibim belanızı adama küfür edip durmayın yazıyor işte.

neyse dedim gel çıkalım yavaştan bişeyler yeriz, burda ikram etmedim evde bişey yok kusura bakma dışarda yiyelim diye dedim..

giydik ayakkabıları çıktık, yürürken şeytanın cennetten kovulmadan önceki hali gibi hissediyorum. kibirli ve vakur. planım kusursuzdu çünkü, son asrın ve günümüz medeniyetler tarihinin gördüğü en kral şerefsizliği yapacaktım. bu kandırılışlarımın bir intikamıydı, bu iyi niyetlerimin büyük bir haykırışıydı...

sahil yoluna doğru inerken buna dedim ki lan gel istersen moda sahile gidelim (kadıköy-moda) orda içeriz dedim cemil'le fatih'i de alalım gel, bu biraz düşündü... düşünürken gel lan gel hadi deyip önce cemil'i almaya gittik. oradan fatih'lere gittik ama bu gelmicek gibi oldu kaş göz yapıp fırsatı kaçırmaması konusunda ikna edici bakışlar attım.

amacım yılın olayını onların da görmesini sağlamaktı. hem ayrıca yanımda onların da olması lazımdı çünkü tek olmamam gereken bir an yaşanacaktı çünkü...

Serefsiz oc iyi yapmissin

bu cadde tarafına doğru dönüp gibtirmişti biz de çay may içelim diye sahile doğru indik bunun gidişinin arından ama o arada ayaküstü muhabbet derken yani 5-10 dakika geçmişti.

allah'ın işi ya, sahile doğru indik dedim fatih'e gel kayalıkların oraya gidelim gibtir et çayı sonra içeriz hava alalım dedim.

kayalıkların oradan geçerken bir de ne görelim, bu bizim huur evladı, o bahsettiğim cem köpeğiyle oturmuş bira içiyor.

şok olmuştum amk. dedim ulan amcık döndün gittin taktan bi sebeple yaptığın ayıp değil mi bi de gizli iş çevirir gibi oradan dönüp sahile geliyorsun. madem arkadaşınla buluşacaktın söyleseydin numaradan kaçıp gitmek için sigara bahanesi yapmana gerek yoktu dedim.

o arada bu cem yamuğu çıktı hayırdır falan dedi. dedim sen karışma birader canımı sıkma bu benim kaç yıllık arkadaşım ben seni tanımam etmem müdahale etme orada bekle 5 dakka dedim. ses etmedi bu eyvallah mevzu olmasın falan dedi, dedim lan ne mevzu olucak arkadaşımızla mevzu mu yapıcaz dedim.

şeytan besliyor... kafama bir şeyler sokuyor.

bunu diyorum görür görmez kafayı ağzına sokup hızlıca kaçıcam ne söylerse söylesin, ne derse desin kâle almayıp direk kafayı sokucam. sonradan iş bu ya, diyorum içimden dur bakalım ne söylicekmiş...

neyse biz gittik bunun yanına (dıbına koyduklarım sırf aceleye getiriyorsunuz diye detayları atlıyorum)

bu hemen gider gitmez konsolos köpeği gibi sırıtıp sarıldı birer birer hepimize. dedi bikaç aydır boşluktaydım, yada ayakta olmaz gelin bi yemek yiyelim aç mısınız dedi. ben dedim tokum da oturalım bi yere beş dakika...

evine ateşler salacam yaz

senin anlattigin hikayenin yedi ceddini gibiyim. bu muydu aq. ne gibim gençlik en serefsiz olayi buymuş aq

beyler sövmeyin herife. iyi herife benziyo bak.

panpa yarın sabah kız arkadaşıma kahvaltı sözüm var senin hatrına uyumadım hala amk. uyuya kalırsam aleyhinde dava açarım amk.

@233 eyvallah kardeş sağolasın uykunu gibtik ama olsun fazla uyumak iyi değil.

her neyse başlığı takip edenlerin fazla olması münasebetiyle esas mevzuya dalalım;

şimdi sevgili binler bildiğiniz üzere 2 ana başlığımızda bazı olaylardan ve bu olayların neticesinde kafamızda oluşturduğumuz büyük bir projeden bahsettik:

(bkz: iddaa ve şike mevzusunu anlatıyorum toplanın)
(bkz: türkiye nin en profesyonel bahis grubunu açtık)

özellikle ilk başlıkta kafamızda toparladığımız projenin bir yansıması olarak ikinci başlıkta projemizin detaylarına değindik.

eğer ilgi gösterip destek olursanız, hepinizin yararına çok sağlam ve hiç yapılmamış bir şey çıkacak ortaya. bu başlık vesilesiyle tekrardan duyurmuş olayım...

hepinize iyi geceler, hepinizi seviyorum, telefonlarınıza dikkat edin güvenmediğiniz adamlara telefonunuzu vermeyin ahahahahahaha