Gececi tayfa!

Gecenin şu en gibik saatlerinde içimde biriktirip artık tutamadığım şu hikayemi dinler misiniz?

Normal bir çocuktum. Ta ki en yakın arkadaşım serkan testis kanseri olana kadar. Ergenliğinde vücudunu yeni yeni keşfetmeye başladığında vücudunun deforme olduğunu öğrenmek insana ne kadar koyuyor hayal edebilir misiniz?
Birebir çöküşünü izledim ilk elden. Yavaş yavaş herkesi kendinden uzaklaştırdı birer birer. En son da beni attı hayatından. Bir tek Melis'i tutuyordu hayatında. Melis harbi kızdı. Serkan'ın sevgilisiydi. Serkan hastalığını öğrendikten sonra çıkmaya başladılar. Öyle kız yani. Hastalığı boyunca Serkan'ı desteklemiş hep yanında olmuştu.
Benim de o zamanlar aklım beş karış havada tabi. Sonra bir gün haber aldık internet kafede takılırken. Serkan intihar etmiş. Kimse gibine takmamıştı. Serkan hepsine tak gibi davranıp kendinden uzaklaştırdı diye sanırsam ama ben dayanamadım fırladım. Evine doğru koştum. Sokaklar labirent gibiydi kafam karışıktı.
Evin önüne gelmiştim. Baya kalabalıktı. Yardım bütün kalabalığı sedyede uzanırken gördüm onu. Testisleri balon kadar olmuştu. Boynu mosmordu. Melis yerde ağlıyordu. Annesi de diğer bir köşede feryat figan içindeydi.
Gözümden bir damla yaş aktı. Devamı gelmedi be. Zaten en son ne zaman ağladığımı bile hatırlayamıyorum öyle bir tiptim ben ama o akan bir yaş bir saat ağlamak gibiydi benim için.

Okuyan varsa devamında olanları yazacağım.

Aradan 2 sene geçti. Hacettepe gibi iyi bir üniversitede ortalama bir bölüm kazandım. Sonra hazırlıktan kaldım. 2 sene üst üste kalınca ilişiğimi kestiler. Bir gün bir siteye olan üyeliğime girmeye çalışırken şifremi değiştirmem gerektiğini ve mailime posta attığını söyledi. Artık gmail kullanıyordum ve siteye çok eski bir hotmail'imle kaydolmuştum.
Maile giriş yapınca beynimden vurulmuşa döndüm. Serkandan bir mail vardı ve tarihi intiharından 2 hafta önceye dayanıyordu. izle tarzı tek kelimelik bir mesaj ve ektede bir rar dosyası vardı. Rar dosyasını indirdim çıkarmaya çalışınca hata verdi. Uğraştım ama olmadı. Sonra aklıma Serkan ile bir muhabbetimiz geldi. ferrelarının uzantısını değiştirip öyle sakladığından bahsetmişti. Yani gönderdiği şeyi benden başka kimsenin izlememesini o kadar istiyordu ki böyle küçük bir şeyi hatırlayıp hatırlayamayacağıma dair bahis oynamıştı. Uzantının sonunu .mp4 yaptım. Gerçekten de bir videoydu. Tıkladım ve izlemeye başladım.

Video bildiğin gizli çekim ferre videolarını andırıyordu. Videoda serkan uyuyordu. Bu sırada kapı açılıyor ve içeriye melis giriyordu. Yatağın yanındaki sandalyeye oturuyordu. Buraya kadar her şey normaldi. Fakat sonra melis çantasından bir şırınga çıkarıp Serkan'ın balon kadar olmuş testislerine bir şey enjekte ediyordu ve serkan buna rağmen uyanmıyordu.
Video melisin ayağa kalkması ile bitiyordu. Çılgına döndüm. Kafamda deli senaryolar vardı Bütün bunları melis'in yaptığını serkan'a kanseri melisin verdiğini düşünüyordum ki videoda son bir kare dikkatimi çekti.
Son karede .tr.gg yazıyordu. Bedava-sitem denen bir sitede bedava internet siteleri oluşturabiliyordun ve bu uzantı o internet sitelerinin uzantısıydı.
Serkan resmen şifreli bir şekilde bir sürü mesaj dizmişti fakat bütün bunları ne için hazırlamıştı bilmiyorum. Tekele gidip 2 bira aldım ve eve geldim. Biraları içip düşünürken sızdım.

Serkanın kendine açtığı siteye girdim hiç bir ipucu yoktu. Kendime açtığım siteye girdim orada da bir şey yoktu. Maili üç beş kez daha kontrol ettim ama hiç bir sonuca varamadım. Pes etmiş hissediyordum. Son bir umut Serkan'ın sitesini gezerken "iletişim" butonuna rastladım. Tıklayınca küçük bir form açıldı.
Siteyi ziyaret edenler bu kutucuktan yazı yazabiliyordu ve mesajlar bedava-sitem'in arayüzünden kendi sitenin adı ve şifresi ile giriş yapınca okunabiliyordu. (anlatımım kötü ise kusura bakmayın)
Kendi siteme girdim ve gelen mesajları kontrol ettim. Büyük ikramiyeyi bulmuş kadar sevindim çünkü 50'ye yakın mesaj vardı. Serkan burayı bir nevi günlük olarak kullanmıştı.

Kısa kısa geçeceğim çünkü yazılanların çoğu Serkan'ın ne kadar kötü hissettiği ve beni uzaklaştırmak zorunda olmasının sebebinin benim iyilim için olduğu hakkındaydı. Ama tarih ilerledikçe işler garipleşiyordu.
Serkan Melis'in Muğla'da bir adam bulduğunu ve hastalığını iyileştirebileceğini düşündüğünü söylüyordu. Adam'ın adı da yazıyordu ama burada size iifşalayamayacağım. Adamı biraz araştırdım ama hakkında hiç bir şey bulamadım. Sonraki mesajların çoğu isimlerden oluşuyordu. Onları araştırınca hepsinin testis kanseri olduğunu ve öldüğünü fark ettim.
Bir bağlantı olmalıydı Serkan bir şeylerden şüpheleniyordu.

Ölüm zamanlarında yanına Ölüm zamanlarında yanında olamamanın verdiği vicdan azabıyla birlikte üniversiteden atılmış olmanın verdiği işsizlikle beraber Muğlaya gidip bu adamı araştırmaya karar verdim. Kafamda Melis'i sorgulamak hatta belki bu videoyu izletmek vardı ama hiçbir şeyden emin değildim ve düşünmeden hareket etmek istemiyordum. Emin olduğum tek şey vardı. Serkan'ın ölümünün ardında bir sır perdesi yatıyordu ve bunu çözmeliydim.
Para sıkıntı olmayacaktı zira, ilişiğim kesilmesine rağmen burslarım hala yatıyordu. Aylık 1000 lira gibi bir gelirim vardı demekti bu. Annemlerden de az biraz alsam yeter bir miktar. Muğlaya doğru yola çıktım. Yanımda sadece bir sırt çantası vardı. Oraya varınca nereye giderim ne yaparım hiç bilmiyordum ama otobüste kulaklığımı takmış yolu izliyordum.
Muğlaya vardım. 1 haftamı Muğlada geçirdim. Yerel kahveleri gezip adamı sordum muhtarlıklara gittim ama kimse bu adamı tanımıyordu. Ümidi kesmiş bir barda otururken yanıma bir kadın geldi. 1.70 boylarındaydı. Kızıl kıvırcık saçları vardı. Gözlerine dikkat etmemiştim çünkü göğüsleri gereğinden fazla büyük ve ilgi çekiciydi.
xxx'i mi arıyorsun? diye sordu. Evet dedim. Neden? diye sordu. Aptalı oynamak istedim. Testis kanseriymiş gibi davrandım. Kıza aradığım çare onda olabilir dedim. Gülümsedi ve masaya bir kart bırakıp çekip gitti.
Bu kadar aksiyon adamı değildim. Kendimi resmen ajan gibi hissediyordum ve bir özgüven gelmişti. Sabah ilk iş kartı arayacaktım.

Panpalar laptop kapandı telefona geçtim biraz yavaşlarsam kusura bakmayın.

Kart basit bir karttı. Adamın adı tam ortasında, altında numara, beyaz kart siyah font felan. iş kartı işte. Başka bir detay vermemesi çok garipti. Sabah 9 gibi zamanın uygun olduğunu düşünerek numarayı aradım.
Bir iki kere çaldıktan sonra telefon açıldı. Size sadece ilk adını vereceğim çünkü adama xxx demek saçma olacak. Fatih ben buyrun dedi telefondaki ses. Fatih bey merhaba bir arkadaşımdan aldım numaranızı dedim. Güldü. Her yerde beni soran delikanlı değil misin sen, bir arkadaşından değil benim arkadaşımdan aldın numaramı dedi. Tüylerim diken diken oldu.
Boyumdan büyük bir işe kalkıştığımı hissediyordum. Sonra adımı söyledi ve telefonu kapattım. zütüm tam anlamıyla tutuşmuştu paranoyak paranoyak senaryolar yazıyordum takip edildiğimi düşünüyordum.
Eşyalarımı topladım ve otelden çıkışımı aldım. Ayın sonuna denk geldiği için param yoktu otostop ile istanbula geri dönmeye çalışmak vardı kafamda.
Belki de biraz daha bekleyip paranın yattığı gün çekebilirdim. Dışarı çıkınca daha deminki korkuyu üstümden atmıştım. Bir kahveye oturdum ve muz söyledim. instagramda dolaşırken melisin bir fotoğrafını gördüm. Antalyadaydı(ilerde neden bundan bahsettiğimi anlayacaksınız)

Muz bittikten sonra adama bir daha telefon açtım. Alo dedi. Sesi normal geliyordu daha önceki alaycı tondan eser yoktu. Aradığım şey sende sanırsam dedim. Nerdesin diye sordu. Muğladayım hala dedim. Orası çok zor ama ayarlarız dedi.
Neden bahsettiğimiz hakkında inanın benim de hiç bir fikrim yoktu. Akşam Barkod denen bir barın önünde mavi gömlekli bir adam olacağını söyledi.
Akşam barkod'a gittim diğer barlar ile aynı sokaktaydı. Mavi gömlekli bir adam vardı ama barın sağındaki kafemsi yerde oturmuş çay içiyordu.
Derin bir nefes alıp karşısına oturdum. Bir dahaki sefere dikkat et kim dinliyor bilinmez dedi. Afalladım. Ayağa kalktı elini uzattı bende elimi uzattım ve elime bişey tutuşturduğunu fark ettim.
Hemen cebime sokup elimi kokladım. Daha önce kullanmamıştım ama biliyordum bu Esrardı. Peşinde olduğum adam basit bir uyuşturucu satıcısı mıydı? Serkanın başına gelenlerle bu adamın ne alakası vardı?
Adam çekip gittikten sonra adamın para istemediğini fark ettim.

isterseniz sabah devam?

Kumpas mı yiyordum ben? Birazdan polis mi gelecekti buraya? Son 2 haftadır yaşadığım aksiyonu hayatım boyunca yaşamamıştım. Hızlıca mekandan çıktım ve bir ara sokağa girdim. Aklımda peşimde biri varsa atlatmak için sağ sol yapıp ilk gördüğüm otele daldım. Boş oda yoktu. Sabahlamak zorundaydım ama burayı hala tam anlamıyla bilmiyordum itinden kopuğundan korkuyordum. Tekrar bir ara sokağa geçip bir konteynırın yanına oturdum ve sokak lambasının loş ışığında bu garip otu incelemeye başladım.
içmeyi düşünmüyordum ama taşımak yasak da olsa bu parça da davamda bir kanıttı. Saklamak zorunda gibi hissediyordum.
Avucumun içinde ot uyuyakalmışım. Sabah araba sesleri ile uyandım. Ot avucumda yoktu. Şaşırmadım. Soyulmuş muyum ona baktım. Her şeyim yerli yerindeydi. Etrafa bakınca gündüz ışığında tanıyamadım.
Oğlum galiba ben o otu içtim... Yok ama kağıdım felan yoktu ki. 2-3 kişi hatırlıyorum. Kimdi lan onlar?

(burayı biraz aptalca anlatıcam kafamın karışıklığını sizde yaşayın diye)

Avucumun içinde otla uyuklarken 2 kişinin geldiğini hayal meyal hatırlıyorum belliydi kafaları buraya gelmeden önce kıyaktı.
Onlardan rica ettiğimi otu sardığımızı hatta bir tanesi ile 5 dakika boyunca boş sigara paketi aradığımı hatırlıyorum. Hatta kızdı abi biri saran kişi kızdı.
Başım çatlıyor dudaklarım kurumuş ve en az 5 kilo vermişim gibi hissediyorum.
Kızın bunun esrar olmadığını söylediğini hatırlıyorum ama ne olduğunu söylediğini bilmiyorum. Kolumda bir numara yazıyor ama son 2 hanesi silinmiş. Kızın numarası bu gitmeden önce telefonu bulamamıştık koluma yazmıştı.
Adını bile bilmiyorum arasam mı? Belki benden daha iyi hatırlar ama son 2 hanesi yok.
Bütün bunları düşünürken otel otel gezdim sonunda boş bir tane buldum ama çıkarken ödeme yapma olayı yokmuş sonunda bir motel ile anlaşıp yerleştim.
Çok yorgun olduğum için motelde direk uyuyakaldım zira sokakta uyuduysanız bilirsiniz 8 saati normal uykunun 2sine felan bedel.

Bütün rüyam boyunca kızı gördüm. Sarı saçları ince kolları kahverengi gözleri... Kızın vücudu ve yüzü hakkında her detayı hatırlıyordum ama bir tek ismini hatırlamıyordum.
Belki de ismini söylememiştir. Belki de sadece ismini bilmiyorumdur. Rüyadan kalktıktan sonra düşünürken aklıma geldi.
Serkan mezarının özellikle köyde olmasını istemişti. Bunu intihar mektubunda dile getirmişti. Acaba orada benim için bir ipucu var mıydı?
Annesi ile mi konuşmalıydım yoksa melis ile mi? Melise güvenmek istiyordum ama o videodan sonra kızın gözümdeki bütün yeri alt üst olmuştu.
Düşünceye dalmışken çıldırmış olabileceğimi düşündüm zira her şeyi bir ipucu yada bilmece olarak görüyordum.
Şuan kafamı en kötü şekilde kurcalayan bilmece o sarışın kızdı ama nasıl bulacağıma dair hiç bir fikrim yoktu. Tanıştığımız yere gidip beklemekten başka...

Şuan kullandığım gmaile gelen bir mail ile düşüncesel ruh halimden fırladım. Çok sık mail atan olmaz bana. Bilmediğim spam gibi duran bir emaildendi. 2-3 ek fotoğraf vardı. Fotoğraflar dün gecedendi ve direk uyuşturucu alışverişi yapışımı ifşalıyordu.
Kumpas kurmuşlardı ama sandığımdan daha komplike bir kumpas. Ellerinde artık bir koz vardı. Antalyaya gelmemi söylüyorlardı.
içimden bir ses Antalyada direk olarak inlerine gideceğimi söylüyordu. Planım oraya bir avcı olarak gitmekti ama şuan kuyruğunu iki bacağının arasına almış bir aslan gibi mahçup bir şekilde gidecektim.
Maceraya arayan beynime küfür ettim. Bütün yolculuğuma küfür ettim. isyankar bir şekilde ne yapacağımı düşünmeye başladım.
Aklıma hiç bir fikir gelmedi. Küçüklükten alışlanlık bakkala gidip bir ekmek aldım ve sokak köpeklerini besledim. Uzun bir gece beni bekliyordu zira uyku artık bana haramdı.