/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +1
    Bizlere birer mektup yazdığını ve Bahri abinin bize yollayacağını söyledim.
    O gün hiç bir şey yapmadık...
    Bütün günü evin içinde oturarak geçirdik...
    "Akşam yemeğini çay bahçesinde tost yiyerek yapalım mı?" diye sordu.
    "Olur" dedim... Birlikte çay bahçesinde doğru gitmek için kapıya doğru yürüyorduk ve o an kapı çaldı.
    ···
  2. 27.
    +3
    Kapıda köyün kadınlarından birisi vardı , bize yemek getirmişti... Saf , sevimli bir kadındı.
    "Bütün köyü çekceniz mi o elinizdekilerle , azcık gelin misafirimiz olun" dedi...
    "Bir akşam geliriz teyzeciğim" dedim...
    "Geceleri dikkat edin evladım... Buralar tekin değil artık. Köyde depremden sonra kimseler kalmadı... Mezarlıklarımızda cenaze kalmadı. Hepsi gidip göç etti." dedi.
    Neslihan gülümseyip
    "Havalar sıcak belki serin bi yerlere gitmişlerdir ablacığım" dedi.
    Yersiz şakaları canımı sıkmaya başlamıştı iyiden iyiye... Kadının verdiği yemeği alıp teşekkür ettim.
    Neslihan ile birlikte yemeği dolaba bıraktık... Tost yeme fikrinde ısrarcıydı ve köy meydanındaki çay bahçesine gidip tostları yedik.
    Ordan kalkıp eve doğru yürüdük kapıda iki tane zarf vardı...
    Birinde Neslihan diğerinde Mesut yazıyordu.
    Bunlar Orhan'ın yazdığı mektuplar olabilirdi... Ama saat postacının gelmesi için fazla geçti.
    Neslihan kendi mektubunu alıp bahçeye çıktı okumaya... Ben üst katta odada okuyordum.
    Neslihan benden önce okumaya başlamıştı , benim içimden gelmiyordu...
    Orhan'ın öldüğü fikrine kendimi alıştıramıyordum bile...
    "Neler yazmış" dedim...
    "Hiç , çok iyi şeyler hakettiğimi ve herşeyin gönlümce olmasını dilediğini yazmış" dedi...
    "Sana ne yazmış ?" diye devam etti...
    "Gece okuyacağım." dedim...
    "Şu aynayı versene bi sakal traşı olayım" dedim... Gidip aynayı aldım ve odaya çıktım... Traş olduktan sonra Orhan'ın mektubunu açtım.
    ···
  3. 28.
    +3
    Mektupta dünyanın en ürkünç yazısını okudum... Bana bileğinin kesildiği geceyi anlattı.
    "Belki hatırlamıyorsun ama o gece senle Kocadere köyü hakkında bir şeyler konuştuk... Ben sana elimde bir kitap olduğunu ve kitaptaki sözlerin Cinni ve şerli varlıkları nasıl etkileşime çağırdığını söyledim... Sen kitabı aldın , bir müddet ordaki kelimeleri okudun. Okudukça sinirlendin , okudukça garip şeyler yapmaya başladın... Daha sonra bir kağıt parçası alıp oraya Urduca 1999 yazdın ve yatağın üstüne bıraktın... Ve garip şeyler konuşmaya başlayıp birden üstüme doğru gelmeye başladın... Çok garipti benden daha kalıplı ve güçlüydün ama seni sürekli geri püskürtebiliyordum... En sonunda da bıçakla bir çizik atıp o Urdu sözlerini söyleyerek odana gittin... " yazıyordu...
    Gözlerim dola dola okumuştum... Bütün bunları ben yapmıştım...
    Ama neden ? ve nasıl ?
    Mektup devam ediyordu...
    "Bunlar olduktan sonra bana rahat vermediler... Önce ailem , sonra sizlerin suretinde sık sık gördüm onları... Sizlere öfkeliler , rahat bırakılmak istiyorlar" yazıyordu...
    "Neslihan'a dikkat et , onu koruyup kolla" diyordu... Tam o anda alt kattan Neslihan'ın çığlığını duydum.
    Mektubu hızlıca yatağın üstüne bırakıp aşağıya indim...
    Neslihan yatağındaydı ve gülüyordu...
    "Komik olduğunu mu sanıyorsun Neslihan ?" dedim...
    Gülüyordu... "Mektubum yatağımın altına düştü , eğilip alır mısın ?" dedi...
    Yatağın altına eğildim... Yatağın altındaki de Neslihan'dı... Kafamı yukarı kaldıramadım , o an tutulmuş gibiydim. Sadece yatağın altındaki Neslihan'a bakabiliyordum...
    "Yatağımda bana benzeyen biri var... " diyerek ağlıyordu... Yatağın altındaki gerçek Neslihan'dı peki bizim gördüğümüz neydi ?
    Neslihan da , ben de hareket edemiyorduk... Bildiğim bütün duaları okumaya başladım. Neslihan "Allah'ım canımı bağışla" diye bağırıyordu ve nihayet kendimizi evden dışarıya atmıştık...
    Neslihan'ın çığlıkları bütün köyü inletiyordu
    ···
  4. 29.
    0
    trend 10. sradayız şukulayan elleriniz dert görmesin
    ···
  5. 30.
    +4
    Köy kahvesinden 2-3 kişi gelmişti... "Ne yaptınız , kızdırdınız onları" diye bağırıyorlardı...
    "Dayıcım biz kötü bir şey yapmadık işimizi yapıyoruz , Nedim bey den de iznimiz var" dedim.
    Köylüler laftan anlamıyor , sürekli bağırıyorlardı.
    Köyden gelen 1-2 kadın Neslihan'ı evlerine alıp ilgilendi.
    Benim aklıma ise mektubun geri kalanı gelmişti... O an aklıma ne korku ne de başka bir şey geldi. Aniden eve girip üst kata çıktım. Orhan'ın mektubuna baktım , kül olmuştu.
    Mektubun içinde her ne yazıyorsa cinniler onu okumamı istemiyordu adeta... Sanki beni aşağıya çekmek için Neslihan ın suretine girdiler ve ben aşağı inice mektubu yaktılar gibiydi.
    Kamera kayıtlarına baktım hiç bir şey yoktu...
    Aniden evden çıktım... Geceyi orda geçirmek istemiyordum. Neslihan'ın yanına gittim.
    "Ben burada kalamam , sen de kalma... Yarın sabah dönelim Mesut" dedi...
    "Olmaz... Peşimizi bırakmayacaklar" dedim.
    "Kimler Mesut kimler" diye bağırdım.
    Köylü kadınlardan birisi
    "Cinler" dedi...
    ···
  6. 31.
    +1
    "Ne yapacağız" dedim...
    O sırada köyden Nedim Bey geldi...
    "Biz size bir araba tahsis ettik... Terminali aradık istanbul için 1 kişilik yer varmış... Neslihan hanım bu gece yolcu olsun , siz de yarın dönersiniz Mesut bey" dedi...
    "Olur tabi ki" dedim ama dönme gibi bir niyetim yoktu.
    Ne olup ne bittiğini öğrenmeliydim.
    Neslihanla vedalaştık... Hala daha kendinde değildi... Gördüğümüz şey her ne ise belki peşimizi bırakmayacaktı ama Neslihan daha fazla burda kalamazdı.
    Onunla terminale kadar ben de gittim... Otobüse bindiğini gördükten sonra içim rahat etti...
    Köye geri döndük...
    "Tam olarak ne gördünüz" diye sordu Nedim bey.
    "Hiç bir şey... " dedim... Konuşmak istemiyordum.
    Köye gelmiştik , Nedim Bey arabayı kendi evine doğru sürerken.
    "Müsadenizle , ben geceyi burda , aynı evde geçirmek istiyorum." dedim...
    "Aman Mesut Bey , belli ki bir şeyler olmuş kendinize neden böyle bişey yapasınız" dedi.
    "Olsun" dedim...
    Arabadan indim ve evin içine girdim.
    ···
  7. 32.
    +3
    Evin içinde Neslihan'ın eşyaları hala duruyordu... Yatağa bakamadım , belki o şey her ne ise hala orda olabilirdi...
    Direk üst kata çıktım... Mektubun küllerini yataktan topladım. Mektup yataktaydı ama yatakta en ufak bir yanık izi yoktu. Mektup sanki kendi kendine yanıp sağa sola zarar vermemişti.
    Orhan'ın ölümü ve üstüne bu olanlar beni derinden etkilemişti.
    "Onları rahat bırakmanızı istiyorlar" satırı sürekli aklımdaydı ve farkında olmadan söylediğim Urduca sözleri merak ediyordum.
    Bunları düşünürken günün yorgunluğu ile uyuyakalmıştım... Gece saat 3-4 gibi pencere tıklatması duyuyordum.
    Birisi pencerenin cdıbına vuruyordu sanki... Ama ben üst kattaydım.
    Yataktan kalktım... Pencerede kimse yoktu , pencerenin camları da önceki geceden kırılmıştı zaten.
    O sırada farkettim... O tıklatma sesi pencereden değil , odadaki aynadan geliyordu.
    Sırtımı çevirip aynaya baktım... Aynadaki de bendim.
    Ama bembeyazdım... Yüzüm gözüm morluklar içindeydi... Bana "gel" işareti yapıyordu.
    Ağır adımlarla aynaya doğru yürümeye başladım... Ben adım attıkça o aynadaki şey gülümsüyordu.Ben ona yaklaştıkça o kahkahalar atmaya başlıyordu.
    Aynayla aramda 2-3 adımlık mesafe varken büyük bir kırık sesi duyuldu ve ayna tuz buz olmuş , patlamıştı.
    Aynadan fırlayan cam parçaları sağ kolumda kegibler yapmıştı... Ayna küçük bir aynaydı ama kolumda büyük bir kegib yapmıştı... Oluk oluk kan akıyordu.
    ···
  8. 33.
    +2
    Tuvalete gidip kolumu yıkamak için musluğu açtım... Tuvaletin kapısı kendiliğinden ağır ağır kapanmıştı.
    Tuvaletin içinde gölgeler hissediyordum... Sanki birisi beni izliyor , arkamdan geçip kahkahalar atıyor gibiydi.
    Sanki benimle alay ediyor gibiydiler... Zamanında röportaja gittiğimiz bir din profesörü bana gece vakti tuvalete aniden girersen cinlerin tuvaletteki pisliklerle beslenmelerini bölersin... Yedi cihanda yakanı rahat bırakmazlar sözü aklıma geldi.
    Tuvaletten aniden çıkmaya çalıştım... Sanki kapının arkasında birisi vardı ve kapıyı açmamı engelliyor gibi hissediyordum.
    Binbir zorlukla kapıyı açıp en alt kata bahçeye indim... Bu evde heralde 3 gün daha kalsam kafayı yiyip intihar edebilirdim.
    Ortalık biraz daha sakinlemişti... Günün doğmasına az bir zaman vardı... Kameramı alıp sahile gittim , bu güne kadar çektiğim şeyleri inceleyecektim... Evden kamerayı alıp çıkarken biraz kulak kabarttım... Oda kapıları kendiliğinden açılıp kapanıyor , evin içinde onlarca şerli varlığın gölgesi cirit atıyordu...
    ···
  9. 34.
    +1
    Kayalıklardan birine oturup kamera kayıtlarımı izlemeye başladım... Çok fazla sıradışı olaylar görmedim ama o 3 saniyelik videomdaki çığlık sesi atan erkeğin kim olduğunu bulmuştum.
    Bu Orhan'ın sesiydi... Bu çok net bir şekilde Orhan'ın sesiydi...
    Videodaki saate baktım... Gece 3'ü 5 geçiyordu... Orhanın bu mektupları yazdıktan sonra intihar ettiği iddia ediliyordu ve Orhan'ın en büyük huylarından birisi mektuplara tarihin yanına saat de yazardu...
    Bu mektubu yazmaya saat 3'e 10 kala başlamıştı... Yazma süresini de hesaba katarsak saatler ve tarih tutuyordu...
    Bundan sonra kayıtları daha dikkatli izlemeye başladım... Neslihan'ın denizden sesler duyduğu geceki kayıtı açtım. Yemek getiren kadın... Ben merdivenlerden inerken farkında olmadan 2-3 saniyeliğine onu da çekmiştim ve eve doğru bir şeyler okuyup üflüyordu , elinde et parçaları vardı...
    Bütün bunları dikkatle izlemeye başlamıştım... Her şey yavaş yavaş ortaya çıkıyordu...
    ···
  10. 35.
    0
    Kamera kayıtlarını izledikten sonra tekrar evin içine girdim... Bu evin sıra dışı bir havası vardı.
    Etrafını iyice inceledikten sonra köy kahvesindeki 3-4 tane adama kayıtı izlettim...
    Kadının olduğu yerde durdurup
    "Bu köyde böyle bir kadın var mı ?" diye sordum.
    Aldığım cevap beni şaşırtmadı... Bu kadını ilk kez gördüklerini söylediler...
    Bize verdiği yemeğin bir kısmını yemiş , bir kısmını dolapta saklamaya almıştık.
    Yemeğin geri kalan kısmını alıp bir tepsiye döktüm...
    Yemeği verdiği tencerenin dibinde ne anlama geldiğini anlamadığım bir yazı vardı... Sonradan öğrendim ki bu yazı Urduca diliydi.
    Urduca dili Persi Cinlerinin kullandığı dildi , bunu da sonradan öğrenmiştik.
    Verdiği yemek yaprak sarmasıydı... Dolmaları teker teker açtım.. Pirinçlerin içinden tırnak ve kıl parçalarının çıktığını gördüm.
    Bu yemekte çok sayıda büyüsel metaryal olduğu apaçık belliydi...
    Yemeği ve bu evdeki bütün eşyalarımı toplayıp evden çıktım...
    Köy meydanındaki minibüsçü çocuğa arabasını acilen çalıştırması gerektiğini söyledim.
    Yolculuk anında telefonum çaldı... Arayan Bahri abiydi...
    "Neslihan'ı nereye yolladın sen ?" dedi...
    "istanbul'a dönüyor" dedim...
    "Sen ne yaptın Mesut ? O kız sana emanetti ve sen onu tek başına istanbul'a mı yolladın ? Neslihan'ın Çınarcık tepesindeki uçurumdan kendini aşağı attığı söyleniyor... Otobüsteki insanlar buna şahit olmuş ve atlarken senin adını bağırmış" dedi...
    "Nasıl olur öyle bir şey abi ? Benimle dalga mı geçiyorsunuz ?" dedim...
    Ciddiydi...
    "Jandarma seni bulmadan merkeze gel ve bu durumu konuşalım... Yalova'dan rastgele bir taksi çevir , ne yap ne et buraya gel... Bu işler yoksa bizim üstümüze kalacak" dedi.
    ···
  11. 36.
    0
    -SON ÜÇ PART-
    ···
  12. 37.
    +1
    Telefonum durmak bilmiyordu... Sürekli birileri arıyordu.
    Mesaj atanlar da vardı Neslihan ile ilgili... Açıp bakmaya korkuyordum. Onun da ölümünü kaldıracak ne kafam ne de direncim kalmıştı...
    Bir şekilde istanbul'a geldim... Boğaz köprüsünün ayaklarının altındaki tenha bir köşede oturdum.
    Gazetenin arabası ile Bahri Abi geldi...
    Birbirimize sarıldık... "O köye gitmemeniz gerekti , size söylemiştim... " dedi.
    "Anlat ne olup ne bittiğini Bahri abi" dedim...
    "Orhan'ın başına gelenlerin onlarla alakalı olduğunu biliyordum... Onların ne olduğunu biliyorsun.Çınarcık'ta bu olaylar sürekli yaşanıyor... O köyün sadece çok az bir kısmı Ademoğullarına ait geri kalanlar o şerlilerin." dedi.
    "Sen bunlara hokkabazlık derdin" dedim...
    "Ulan o köy cinli , o köy şerli , ordaki insanların yarısı depremden yarısı onlardan dolayı öldğ desem araştırmayı bırkacak mıydın" dedi...
    "Bırakmazdın... " diye devam etti...
    Ben onu dinlemeye devam ediyordum...
    "Ne yapacağım ? Orhan ve Neslihan olayları üstüme kalacak gibi duruyor" dedim...
    "Neslihan'ın olayı net bir şekilde intihar burdan sana suç atamazlar... Ama hem Orhan'ın hem Neslihan'ın ölümünde orda olman seni hedef haline getirecektir." dedi...
    "Peki neden intihar ettiler ki" diye sordum...
    "Bunu onlar istedi... " dedi...
    "Uzunca zaman birine hasret kaldın mı ? Annene , babana , ağabeyine ya da aşka... Eğer cinler birini özlediğini ve sevdiğini biliyorlarsa onun suretinde sana gözüküp seni çağırırlar... Bazen seni , bazen canını alırlar... Bir uçurum tepesinden bakarlar sürekli sana... " dedi...
    "Neslihan'ın sana karşı hisleri vardı... Atlamadan önce belli ki ona senin suretinde gözüktüler Mesut... Orhan abisine çok düşkündü o da atlamadan önce abisinin adını söylemişti" dedi...
    Duyduklarıma şaşırmaktan kendimi alıkoyamıyordum ama o an aklıma bir şey geldi... Yalova'daki ikinci gün... Tepedeki o kadın...
    Annemi yıllar önce kaybetmiştim.. Onu hatırlayamıyordum Ama o kadın O kadın eve yemek getiren kadındı o tepede ki kadındı
    ···
  13. 38.
    +2
    "Ne demek şimdi bu ?" dedim...
    "Bilmiyorum... Tek bildiğim şey artık dikkatli olman" dedi , cebinden bir miktar para çıkardı.
    Bu parayla bir süre geçinebileceğimi , bana yardım etmeye devam edeceğini söyledi... Polislerin beni soruşturmaya dahil etmesi durumunda gazetenin avukatının durumu inceleyeceğini söyledi...
    Söylediklerini kabul edip evime doğru yürüdüm... Kafam bi dünyaydı.
    Anahtarı kapı deliğine sokup çevirdim... Banyoya gidip elimi yüzümü iyice yıkayıp bir duş aldım... Çok yorgundum... Çok bıkmıştım...
    Banyodan çıkıp salona doğru geçtim.O an farkettim...
    Evin lambası ben geldiğimde de açıktı o an da açıktı... Lambayı kapatıp salona gittim , arkamı döndüğümde lamba yine açıktı...
    Mutfaktan bir kadın seni geldi
    "Hoşgeldin oğlum karnın aç mı ?"...

    Son part geliyor
    ···
  14. 39.
    +2
    Mutfağa doğru yürümeye başladım... Yürüdükçe midemin bulandığını ve başımın döndüğünü hatırlıyorum.
    Karşımdaydı... Annem gibiydi , belki de oydu... O gün o uçurumdaki , o eve yemek getiren kadındı o...
    Bana oğlum diyordu... Boyu bir erkek boyu gibi uzundu. Saçları onu ilk gördüğümde kahverengine boyalıydı ama o gün simsiyahtı...
    Beni yanına çağırıyordu... Aslında korkunç gözüküyordu ama ona sarılmak tek isteğimdi.
    Mutfaktan içeriye girdim...
    "Ed el hak" (Hoşgeldin) diye bağırdı... Kulaklarımı sağır eden bir sesti... Çığlık atarak karşımda gülüyordu...
    Evin lambaları patlıyor , pencereler aşağı dökülüyordu... Hatırladığım son şey de buydu...
    Uyandığımda hastanedeydim... Doktorlar gece balkondan aşağı atladığımı söylüyordu.
    Tıpkı Orhan gibi... Tıpkı Neslihan gibi... Tıpkı Nedim Bey'in ailesi gibi... Tıpkı o gün Çınarcıkta canını kaybeden onlarca insanın anlamsız uçurum tepelerinden aşağıya atlaması gibi...
    Şu an belli aralıklarla onları görebiliyorum... Bazen aynadan bana bakıyorlar , bazen pencereme tıklatıp gülüşüyorlar... Gecenin bir vakti birisi size adınız ile seslenirse kulak vermeyin... Muhtemelen o , onlardandır...
    Hayatıma belden aşağısı tutmayan bir beden ve sürekli hafıza kayıpları yaşayabilen bir beyin ile devam ediyorum...
    Geldiklerinde de beni öldürmeleri için yalvarıyorum onlara...

    - SON -
    ···
  15. 40.
    +5
    Hikayeyi okuduğunuz için teşekkürler eğer bu yazdığım entry e şuku gelirse kendi başıma gelen bir olayı anlatıcam şukulayan çügüleyen rezleyen elleriniz dert görmesin
    ···
    1. 1.
      0
      Kanka bekletmedin adamsin
      ···
  16. 41.
    +1
    Ablamın ısrarı üzerine gece kalmak için onların evine gitmiştim 1 yaşında yeğenim var ablam saat geç olduğu için yeğenimi uyutup üst kata çıkarıp beşiğine yatırdı ağlama sesini duyabilmesi için yanında bebek telsizi bulunuyordu ablam yeğenimi yatırıp aşağıya yanımıza geldi birer nescafe yaptı sohbet ederken bebek telsizinden bi tıkırtı geldi bebek hareket etmiştir diyerek aldırış etmedik sonra aynı tıkırtı tekrar geldi ablam korksada yukarıya çıkması gereliyordu çıkıp kontrol ettikten sonra yanımıza geldi ve bebeğin santim oynamadığını söyledi kuştur takma kafana dedim tam o sırada mutfaktan güüüüm diye bir ses geldi gidip baktığımızda herşey normaldi

    Ben işkillenmeye başlamıştım çünkü ablamın evinde çok fazla nazar boncuğu ve ayna bulunmaktaydı varlıklarından hep rahatsız olmuşumdur ne yaptıysam kaldırtamadım

    Saat ilerliyordu eniştem ve ablam odalarına çekilmişti saat 2 sularıydı ben odada televizyon izleyip bir yandan dua ediyordum uykuma yemik düşüp gözlerim kapanmaya başlamıştı tam uyku ile uyanıklık arasında önümden hızlıca bir gölge geçti gözlerim faltaşı gibi açıldı kafamı kaldırıp arkama baktığımda kapının eşiğinde üç tane gölge şeklinde duman vardı

    Ablam gölgelerden en uzun boylu olanının karşına geçmiş fısıltı şeklinde konuşuyordu ablam kafasını tam bana çevirirken sabah ezanının sesiyle uyandım kalktığım gibi evdeki bütün nazar boncuklarını sitenin dışında ki çöpe attım aynalarıda ablama kaldırttım şükür bi daha öyle bi olay başıma gelmedi

    Taki dün akşama kadar
    ···
  17. 42.
    +1
    dün akşam yazmış olduğum hikayeyi bitirdikten sonra yatağıma geçtim saat 2 yi 10 geçiyordu zaten yorgundum yattığım gibi uyumuşum bir film izlermişçesine rüya izliyordum rüyayı ben yaşamıyordum sadece görüyordum bir kadın köyde bulunan bir delinin evine gitmişti deliyle birşeyler konuşuyorlardı sonra deli kadının ellerini ve ayaklarını bağladı kadın çığlık atarak yardım istiyordu
    Kadını bodruma indirip bir yatağa koydu deli eline bir mum alıp kandının baş ucuna geçtikten sonra yataktaki kadın erkeğe dönüşmeye başladı nasıl olduysa o yataktaki erkek bendim yani rüyayı dışardan izlemek yerine artık kendim yaşıyordum ellerim ve ayaklarım bağlanmış şekilde bağırıyordum bırak beni yardım ediiiin diye bağırıyordum deli bana döndü bırak beni dedim bırakamam dedi niye dedim gülmeye başladı oyun oynucaklar dedi ve sonra elindeki muma bakarak birşeyler okumaya başladı bir bezle ağzımı kapatıp ağzımıda bağladı sesim çıkmıyordu mumun ateşi yükseliyordu ve odanın içine gölgeler dolmaya başlamıştı odanın içinde cirit atıyorlardı O an nasıl aklıma geldiyse besmele çekip elham ı okumaya başladım rüya bitmiş uykudan uyanmıştım yine anlamadığım bir şekilde elham a kaldığım yerden devam ediyordum fakat ağzım hareket etmiyordu ağzım yamulmuştu beyler o kadar korktuğumu hatırlamıyorum ağzım yamulmuştu ve sol bacağımı hareket ettiremiyordum o da kasılıyordu elham suresini bir kaç kez okuduktan sonra ağzım ve ayağım düzeldi sonra saat sesi duydum kol saatimin sesi tik tak tik tak işliyordu nasıl olur ben onu sehpaya koyduğumda düğmesini çekmiştim yani çalışmaması gerekiyordu ancak korkumdan yatağımdan kalkamadım beyler kalkıp o 2 metrelik mesafede olan saate bakamadım sabah ezanına kadar uyumadım sürekli dua ediyordum ezan okununca uyudum saat 06:40 ta kalktım elimi yüzümü yıkadıktan sonra saatime bakmaya gittim saat 06:53 ü gösteriyordu telefonumun saatine baktım oda 06:53 ü gösteriyordu o anki korkumu size anlatamam beyler tekrar bildiğim duaları okudum işe gittim
    ···
  18. 43.
    +3
    Gecenin karanlığının şerrinden Sabah aydınlığının Rabbine sığınırım

    Allah bizi onların gazabından korusun

    Teşekkürler.
    ···
    1. 1.
      0
      ilk şukun benden
      ···