1. 64.
    0
    reserved
    ···
  2. 63.
    0
    reserved
    ···
  3. 62.
    0
    rezerve
    ···
  4. 61.
    0
    reserved
    ···
  5. 60.
    0
    reserved
    ···
  6. 59.
    0
    vazgeçiş part ( 4 )

    ara vermeden düşünüyorum son bir ayın nasıl geçeceğini, düşünüyorum ne yaparak onu bir daha özlemeyebilirim? ne yaparım da teninin, saçlarının kokusunu bir daha aklıma getirmeyebilirim? kolay değil kos koca iki seneyi bir aylık konsantre bi zamana sıkıştırıp tek seferde yutmak. gel gelelim mecbursun diyorum, eğer hayatının geri kalanı boyunca ızdırap içinde çareyi meylerde aramak istemiyorsan mecbursun ona doymaya.

    son zamanlarımızı neredeyse hep birlikte geçiriyoruz, her gün her gece buluşup uzun uzadıya sohbetler ederek, hayallerimizden bahsederek parçalıyoruz kalan zamanlarımızı. sanki hiç gitmeyecekmişim gibi yavaş yavaş dokunuyoruz birbirimize, ağır ağır sevişiyoruz. arada aklımıza geliyor, ağlıyoruz.

    ağlamanın eziklik olduğunu düşünmüşümdür yıllar boyu. çaresiz insanların seslerinin kısılıp da haykırışını gözyaşlarıyla dile getirdiğini düşünmüşümdür hep. öyleymiş. insan bi noktadan sonra tıkanıp kaldığında, adım atacak en ufak bir boşluk dahi bulamadığında, sinirlerine hakim olamıyor, istemsiz bir şekilde damlalar süzülüyor gözlerinden.

    hep bi kaçış yolu bulmuşumdur bu zamana kadar, hep bi b planı olmuştur. çaresizlik nedir bilmezdim hiç, taa ki bu zamana kadar. hayatın bi arka kapısı yokmuş meğersem. herşeyi içerde bırakıp arkana bakmadan koşup çıkabileceğin bi arka kapısı yokmuş. kısılıp kalıyormuşsun içerde ve gibe gibe çıkmak zorundaymışsın o ön kapıdan, gerçeklerle yüzleşircesine.

    sayılı günlerin çabuk geçtiği tezini doğruluyor zaman bir kere daha. ayrılık günü geliyor. burdaki ev boşaltılmış, hiç bilmediğim bi memleketten ev tutulmuş, eşyalar oraya taşınmış, yerleştirilmiş, kısacası geriye sadece içi koca bi hayat yüklü olan elveda kelimesini dillendirip arkama bakmadan gitmek kalmış. hazırlıklar tamamlanıyor, tren biletleri kontrol ediliyor ve günün, gecenin bağrını acımasızca deştiği o şafak saatlerinde çıkıyoruz evden. benim aklıma, geri kalan ömrümün her anında gelecek olan o soru gelmeye başlıyor, “o şimdi ne yapıyor acaba?”. uyuyordur diyorum içimden, dün gece çok yorulduk ne de olsa, çok seviştik, çok ağladık. elimde, içinde gençliğimin kanı bulaşmış birkaç tişörtün olduğu bavul, kafamda onun bana doğum günümde bunu giymezsen bi gün hasta olucaksın diye aldığı ama aldığından bu yana hiç giymediğim kahverengi bere. yaz günü ne işi var o berenin kafamda dimi? hastayım çünkü. yeşilçam filmlerindeki o amansız hastalıklardan. adı aşk, adı ayrılık, adı pişmanlık, adı çaresizlik, adı tam anlamıyla bir vazgeçiş.

    ağır ağır giriyorum gardan içeri, etraf sessiz, tek tük insan kalabalığı, hepsi yalnız, benim gibi. geçiyorum kenara duvarın dibine koyuyorum bavulu ve bi dost çıkarıyorum cebimden. sabah rüzgarını alt etmek için ellerimle perdeleyip yakıyorum sigaramı. çakmak sönüyor. bana doğru yaklaşan ayak sesleri duyuyorum, giderek hızlanıyor. kafamı kaldırıyorum, onu görüyorum. sigara kayıp düşüyor parmaklarımın arasından. yere düşüp küllerinin savrulmasıyla onun boynuma atlayışı bir oluyor. bi kaç dakika boyunca hiçbir şey demeden sarılıyoruz birbirimize. öylesine sıkı sarılıyorum ki sanki uzun zamandan sonra ilk defa görüyormuş gibi, yada uzun zaman boyunca birdaha göremeyecekmişim gibi. hangisi olduğuna karar veremiyorum. şaşkınlığımı gidermek için kollarından tutup yüz yüze gelicek şekilde itiyorum biraz “ne işin var senin burda?” diyorum aptal bir ifadeyle. ne kadar aptalım. sanki benim gideceğimi bilmiyor da sabahın köründe gezinmek için tren garına gelmiş. şaşkınlığımı mazur gören bi tavırla ve gözlerinin içi gülerek “seni geçirmeye geldim aşkım.” diyor. gülüşüyoruz ve tekrar sarılıyorum. bir daha sarılamayacak olmanın verdiği korkuyla doyasıya içime çekiyorum kokusunu. her yerime kokusu sinsin istiyorum. sessizliğimizi, görevlinin herhalde yeni uyanmış olmanın verdiği sersemlik yüzünden çıkan titrek sesiyle yaptığı o anons bozuyor. “konya’dan kalkıp haydarpaşa yönüne gidecek olan meram expresi 2. perona gelmek üzeredir.” perona yaklaşıyoruz. elimi sıkıyor istemsizce. i̇çten içe gitmemi istemediğini ama ben üzülürüm diye söyleyemediğini anlayabiliyorum, tepki vermiyorum. keşke diyorum vücudumdaki tüm kemikleri kırsa da iyileşene kadar burda kalabilsem. tren geliyor. son kez sarılıyorum. gözleri doluyor. bu anı defalarca prova etmenin verdiği alışmışlık yüzünden olsa gerek ben ağlamıyorum. trene biniyorum. eşyalarımı yerleştirip hemen vagonun kapısına geliyorum tekrar. son kez birleşiyor dudaklarımız. son kez nefesini içime çekiyorum. bir yığın sona tanıklık eden o tren garı, yılların verdiği yücelikle bizimkine de tanıklık ediyor. herşeyin sonunu yaşıyorum orda, umutlarımın, hayallerimin, en heyecanlı maceralarımın, anılarımın, çocukluğumun. elleri ellerimde. tren hareket etmeye başlıyor. birkaç ufak adım attıktan sonra ayrılıyor ellerimiz, bir daha hiç buluşmamak üzere.

    ve tanrı yine şahitlik yapıyor, bir vazgeçişe..

    son.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 58.
    0
    bi kaç gündür uzağız dostlarım. arayı kapatıcak şeylerle geldim bu sefer.

    şarkımız gelsin.

    Belkide bu partı en iyi tanımlıycak şarkı budur.

    Cem adrian söylüyor, anladım.

    http://fizy.com/#s/17msit
    ···
  8. 57.
    0
    reserve
    ···
  9. 56.
    0
    devam etmiyonmu bin yoksa bittimi okumaya baslıcam
    ···
  10. 55.
    0
    adam güzel yazıyor amk şuku sana
    ···
  11. 54.
    0
    rezervuard
    ···
  12. 53.
    0
    reserved
    ···
  13. 52.
    0
    reserveddd
    ···
  14. 51.
    0
    rezerve alalım da ne anlatıyo bu beyler özet geçin de ona göre okuyalım
    ···
  15. 50.
    0
    rösürvad
    ···
  16. 49.
    0
    anlat dinliyorum lan devam et
    ···
  17. 48.
    0
    emek var sıradan bi emek değil yürek emeği bu helal olsun panpama reserve mi aldım oturuyorum bi köşeye anlat panpa dinliyoruz

    edit : kardeşim cidden eline yüreğine sağlık devdıbını bekliyorum, adam resmen 2 sene önce yaşadığım her kareyi yazmış .. yalnız bir adamı anca yalnız bir adam anlar ..
    ···
  18. 47.
    0
    reserved
    ···
  19. 46.
    0
    rezervuuard
    ···
  20. 45.
    0
    rezerved
    ···